"YAKLAŞMA!.."

Böyle başlamıştı “YARADILIŞ" öyküsü...

YAKLAŞMA!..

Her insan, yolculuğunu insan olma şerefiyle bitirsin diye.

"Yap ya da yapma" seçenekleri ile modern dünyanın alternatifleri arasında daha çok özgürleştik..

Daha çok sahteleştik..

Daha çok oyuna çevirdik hayatlarımızı..

Gerçeklikten daha çok uzaklaştık..

Herkes şimdi, sanal dünyalarda kendi gerçeğinden kopuk; olmadığı insanın rolünü oynuyor..

Kendi gerçeğimize sırtımızı dönerek en büyük gaflet ile süsledik yanılgılarımızı..

Yanılgılarımız üzerine yaşadıklarımızı ise gerçeğimiz diye kabul ettik..

İblis" inkâr ettiği için mi iblisti?

Israr ettiği için mi!..

İnkâr ile ısrar arasında..

Âlâ-yı illiyyîn” ile “Esfel-i sâfilîn” arasında hak edilen mevkide bir  insan olmak..

Yaradılışını öykülendirmek ya da..

Yaradılışını oyuna çevirmek...

Tercihlerimizin temelimiz olduğu şuurunu kaybettik..

Söylem bazında insan olmak çok kolayken eylem bağlamında insan olmayı becerememek..

Sanallaştıkça sahteleştik…

Gerçek hayatlarımıza hiç dönmek istemedik..

Yüzleşmekten kaçtığımız kalmışsa insancıl yanımızı görmezden geldik…

Önce kendimize ihanet ettik..

Sonra şikayet ehli olup, herkesi hayatımızda ters giden bir şeylerden sorumlu tuttuk..

Gerçek hayatta kimdik?

Bir yanda etkileşim içinde olduğumuz insanlar...

Paradigmalarımızdaki rollerimiz,

Yaşama tarzımız, inandıklarımız,

Tepkilerimiz, kızgınlığımız, kırgınlıklarımız..

Duyarlı olduklarımız.. “Bana ne” dediklerimiz..

Sağ elin verip sol elin görmedikleri..

Ya da vermeye elimizin yetmedikleri..

Bizi biz yapan söylem ve eylem bazındaki insan olma halimizin içindeki herşey..

Diğer yanda sanal dünyanın veri akışına kaptırdığımız hayatlarımız...

Herkesin birbirinden rol çaldığı hiç kimsenin gerçek yüzünü yansıtmadığı karanlık dünya..

“İnsan ne ise o olmayı reddeden tek yaratıktır" diyor Albert Camus...

Alkışlanmanın sanal sahteliği içinde kaybolan hayatlar, yıkılan yuvalar, parçalanan aileler ve bedel ödeyen çocuklar..

Üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibi..

Gafletin koynunda derin bir uyku içindeyiz...

Peşinden sürüklenip durduğumuz egomuz, işlemeye devam ediyor belleğimizi...

Üzerine kibir giydirdiğimiz bedenimizi riya ile süsledik

En”lere kurban olduk..

"Sen en … …" diye başlayan cümleler kurduk kendimize..

Basite programlayamadığımız için, hayattan beklentilerimizi, kaybedişlerimizin şiddeti derecesinde yaralandık.

Netlik oyunu bozar” diye bir cümle kalmış hocalarımdan aklımda..

Net olmak, kem-küm ettirmez insana..

Net olmak, her kalıba sokmaz insanı..

Kişi, netliği kadar dik durur, el-etek öpmez..

Net olmak, ne istediğini bilmek, ömrünü başkalarına tüketmemektir..

Hayat akışımızı bozan hoşlanmadığımız olaylar karşısında kaza, kader, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu unutup, nefsimize hitap eden ayetleri üstümüze alınmadık...

"Senin yüzünden…" diye başlayan cümlelerimizin arkasına sakladık acizliğimizi.

Net olmadık..

Her şeyden şikayet ettik..

Yöneticilerimizden, liyakatsizlikten, adaletsizlikten, tarafsızlıktan, kardeşlik bağımızın kopmasından..

Ama hangi birimiz, önce kendimizi eleştirdik..

Sokrates’in "Bir şeyler değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır.” diye güzel bir cümlesi var..

Kişi yaşarken önce kendini bilmeli,

Sonra haddini..

Önce kendine dokunmalı dili..

Önce kendini tanımalı..

Zaaflarını bilmeli bir de, bilmeli ki aşırılaşabileceği duygularını davranışa dönüşmeden tıraşlayabilmeli...

Güçlü yanlarını ortaya çıkarmalı..

Kaybetmemek için zaaflarını, kazanmak için gücünü bilmeli kişi..

Allah’ın üzerinde taşıdığı sıfatları ile yapabilecekleri oranında "Eşref-i mahlûkat"tır her insan..

Yolculuğu olmalı insanın kendisinine..

Ruhunun derinliklerine inmeli; varsa inci-mercanlarını bulmalı, yoksa haline yanmalı..

Kendini aramalı..

Arınmalı.

İnsan, hazreti insan olmalı..

Başkalarının kusurlarını araştırmayın” ayetini zihnine kazımalı..

"Kusur arıyorsan tüm aynalar senin" diyor Hazreti Mevlana...

İnsan, kendine dönmeli..

Kendi çöplüğünü gül bahçesine çevirmeli..

Kişinin kendisi ile başlatacağı bir iyilik hareketi olmalı insanlık adına..

İnsan olmak, bir iddiadır! Her iddia da bir ispat ve bir bedel ister.

.

Elif Rana, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @ElfRana_ , @dikgazete

...