Runik yazıda Avrupa’da bir Türk: Çağıl Çayır (Röportaj-Makale / Üç dilde yazılmıştır: Türkçe-English-Deutsch)

Runik yazıda Avrupa’da bir Türk: Çağıl Çayır (Röportaj-Makale / Üç dilde yazılmıştır: Türkçe-English-Deutsch)

Runik Yazıda Avrupa’da bir Türk: Çağıl Çayır

(Röportaj-Makale / Üç Dilde Yazılmıştır: Türkçe-English-Deutsch)

Yazı ve runik deyince, aklıma gelen ve şahsen tanışmış olduğum iki değerli hazine dostum var. İkisi de gökyüzü atlarına binip, vazifelerini tamamlayıp bu maddesel dünyadan göçtüler.

Bu baki dostlarımdan ilki Türk kültür kökenleri konusunda araştırmalar yapıp bizlere ve Türk geleceğine; "Gallemit", "Yol, Göl ve Yazıları", "Gül Yazıları", "Adanmış Bir Ömür", "Don Kazakları",  "Kâinat'ın özleri", "Eski Türk Yazıtlar Atlası", "Seyahatname", "Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler", "Saymalı Taş-Gökyüzü Atları", "Karlı Dağlardaki Sır", "Damgaların Göçü Kurgan" isimli eserlerini bırakan: Servet Somuncuoğlu'ydu. (Servet Ağabeğim / 1964-2013, Ruhu Şâd Olsun!)

İkinci dostum ise; "Kıbrıs’ta bulunan, “Eteocyprıot yazısı (Kıbrıs hece yazısı)”diye adlandırılan yazıtlarla ilgili Türkçe okuma önerileri-Turkısh readıng proposals for the wrıtıngs called eteocyprıot wrıtıngs (Cyprus syllable wrıtıng) that are found ın Cyprus" ," Avrasyada Runik Yazi-Runic Scripture Eurasia" çalışmalarını yapan; Mehmet Turgay Kürüm'dü. (1959-2024 Ruhu Şâd Olsun!)

Runik yazı ve taştaki kazınmış Türkler konusunda ülkemizde bulunan üniversitelerde seyrekte olsa çalışma yapan akademik kadrolar bulunmakta. Yapılan çalışmalar sadece atıf ve doktora yükselme vasıtası olarak kullanılmakta olduğu söylencesi hakim.

Runik yazı ve tarihi konusunda Almanya’da yaşayan ve eğitimini Tarih ve Felsefe dallarında almış, 10 yılı geçkin zaman diliminde çalışmalarını bu alana sıkıştırmış, merhum Mehmet Turgay Kürüm ile de dostluğu olan bir “Türk Bilim İnsanı bulunmakta.

Röportaj makalemin konusu Çağıl Çayır Hocamız

Kendisi ile soru cevap bölümüne geçmeden önce “Runik Yazı”, “Yazı” konusunda biraz bilgi aktarmak isterim.

“Tarih yazıyla başlar” ifadesi, insanlık tarihinin önemli bir dönüm noktasına işaret eder. Yazı, insanlık tarihinde bilgi birikiminin, kültürün ve medeniyetin kaydedilip sonraki nesillere aktarılmasını sağlayan en önemli icatlardan biri olarak kabul edilir. Yazının icadıyla birlikte, sözlü kültürden yazılı kültüre geçiş yaşanmış, bu da tarihin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Yazının, özellikle Sümerler tarafından M.Ö. 3500 civarında icat edilen çivi yazısıyla başladığı düşünülmektedir. Bu dönüm noktası, insanların tarihlerinin daha sistematik ve sürekli bir şekilde kayıt altına alınmasına olanak tanımıştır.

Runik yazılar, insanlık tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir, çünkü bu yazı sistemi eski toplumların kültürel, sosyal ve dini hayatları hakkında bilgi sağlar. Runik yazıların önemi birkaç ana başlık altında değerIendirmek mümkündür:

1. Kültürel ve Tarihi Bilgilerin Kaynağı: Runik yazılar, özellikle Germen, İskandinav ve bazı Türk kavimlerinde, tarih öncesi ve erken tarihi dönemlere dair bilgi sunar. Bu yazılar sayesinde, eski toplumların inançları, gelenekleri, savaşları, liderleri ve gündelik yaşamları hakkında değerli bilgiler edinilir.

2. Dil ve Yazı Sistemi Gelişimi: Runik alfabeler, erken dönem yazı sistemlerinden biri olarak dilin ve yazının evriminde önemli bir rol oynar. Özellikle İskandinav ve Germen halklarının kullandığı "Futhark" alfabesi, modern dillerin kökenleri hakkında ipuçları sunar.

3. Arkeolojik ve Antropolojik Önemi: Runik yazıtlar, arkeolojik buluntularla birlikte analiz edildiğinde, eski toplumların maddi kültürü ve coğrafi hareketliliği hakkında bilgi verir. Örneğin, İskandinav runik taşları, Viking dönemindeki deniz aşırı ticaret, savaş ve yerleşim faaliyetleri hakkında bilgi sağlar.

4. Dini ve Mitolojik Bağlantılar: Runik yazılar aynı zamanda eski inanç sistemleri ve mitolojilerle de yakından ilişkilidir. Vikinglerin Tanrı Odin'e dair inançları gibi, pek çok dini metin ve sembol bu yazı sisteminde yer alır. Bu durum, eski toplumların dünya görüşü, evren algısı ve dini pratikleri hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlar.

5. Türk Kültürü ve Runik Yazılar: Runik yazılar, sadece İskandinav ve Germen toplumlarına özgü değildir. Orhun Yazıtları gibi Türk runik yazıtları, Türk kültür ve tarihine dair en eski yazılı kaynaklar arasında yer alır. Bu yazılar, Türklerin tarih sahnesine çıkışını ve erken dönem devlet yapıları hakkında bilgi verir.

Kısacası, runik yazılar, yalnızca bir yazı sistemi değil, aynı zamanda eski toplumların dünyalarını, düşüncelerini ve tarihlerini anlamamızda bir pencere sunar.

Avrupa'daki runik yazıların tarihi üzerine çalışan-çalışmış olan bilim insanları vardır. Arkeologlar, dilbilimciler ve tarihçilerden oluşan  bu uzmanlar, runik yazıların tarihini, dilsel özelliklerini, kültürel bağlamını ve toplumlar üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Şahsımın, bu konuda okumalarında ismini bildiği  Avrupa runik yazı tarihi konusunda önemli çalışmalara imza atmış bazı bilim insanları ve çalışmaları konusunda özet bilgi sunmak isterim:

1. Sophus Bugge (1833–1907)

Norveçli Filolog ve Runoloji Uzmanı: Sophus Bugge, runik yazıtların deşifresi ve tarihçesi konusunda büyük katkılarda bulunmuş bir dilbilimciydi. Bugge, İskandinav mitolojisi ve Viking dönemi runik yazıları üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinir. Runik yazıların anlamlarını ve kökenlerini analiz ederek, erken dönem İskandinav toplumlarını anlamamıza yardımcı olmuştur.

2. Ludvig Wimmer (1839–1920)

Danimarkalı Runolog ve Filolog: Ludvig Wimmer, özellikle Germen ve İskandinav runik alfabeleri üzerine yaptığı çalışmalarıyla öne çıkar. Wimmer, runik yazıtların sistematik bir şekilde incelenmesine ve sınıflandırılmasına yönelik çalışmalarıyla bilinir. Onun araştırmaları, runik alfabedeki harflerin gelişimini ve farklı bölgelerdeki varyantlarını anlamada önemli bir kaynak olmuştur.

3. Elmer H. Antonsen (1929–2008)

Amerikalı Dilbilimci ve Runolog: Elmer Antonsen, özellikle Eski Almanca ve runik yazılar üzerine çalışmalarıyla bilinir. Runik yazıların dilbilimsel yapısını inceleyen Antonsen, Germen dillerinin tarihsel gelişimi konusunda da önemli katkılar sağlamıştır. Yazıların dilsel kökenleri ve kullanımı hakkında önemli analizler yapmıştır.

4. Klaus Düwel (1935–2020)

Alman Runolog ve Tarihçi: Klaus Düwel, Almanya'nın en önde gelen runologlarından biridir ve runik yazıtların kültürel ve dini bağlamını incelemiştir. Germen runik yazılarını geniş kapsamlı bir biçimde araştırmış, özellikle yazıtların dini ve büyüsel işlevlerine odaklanmıştır. Ayrıca, runik yazıların Hristiyanlık öncesi toplumlarda nasıl kullanıldığına dair önemli çalışmalar yapmıştır.

5. Raymond Ian Page (1924–2012)

İngiliz Runolog ve İskandinav Tarihi Uzmanı: Raymond Page, özellikle İngiltere ve İskandinavya'da bulunan runik yazıtlar üzerine yaptığı çalışmalarla bilinir. Page, runik yazıtların sosyal ve politik bağlamlarını analiz etmiş ve Viking dönemi runik yazılarının işlevi ve kullanımı üzerine kapsamlı araştırmalar yürütmüştür. Kitapları, runik yazıların genel tarihi ve kullanımı üzerine önemli kaynaklar arasında yer alır.

6. Birgit Sawyer

İsveçli Tarihçi: Birgit Sawyer, İskandinavya'daki Viking runik taşları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Özellikle İsveç'teki runik taşların sosyal ve politik bağlamını inceleyen Sawyer, bu yazıtların toplum içindeki rolü ve anlamı üzerine önemli çalışmalar yapmıştır. Runik taşların yerleşim yerleri ve tarihi olaylarla ilişkisini araştırmıştır.

7. John McKinnell

İngiliz Filolog: John McKinnell, Viking dönemi İskandinav runik yazıları ve mitolojisi üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinir. Özellikle runik yazıtların dini ve mitolojik yönlerine odaklanarak, eski İskandinav toplumlarının dünya görüşlerini ve inançlarını anlamamıza yardımcı olmuştur.

8. Ottar Grønvik (1916–2008)

Norveçli Runolog: Ottar Grønvik, runik yazıların kökenleri ve fonolojik yapıları üzerine önemli çalışmalar yapmıştır. Yazıların dilbilimsel yönlerine odaklanan Grønvik, Germen runik alfabesinin farklı bölgelerdeki varyasyonlarını ve fonetik özelliklerini incelemiştir.

Bu bilim insanları, Avrupa'daki runik yazıların tarihine, dil yapısına ve kültürel önemine dair önemli katkılar sağlamışlardır. Çalışmaları, runik yazıların anlaşılmasına ve bu yazıların kullanıldığı toplumların tarihine ışık tutmuştur.

Yukarıda isimleri dünya çapında etkili ve yetkili olan bilim insanlarına gururla bir Türk’ü eklemek gereklidir-eklenmiştir.

İşte O Türk: Çağıl Çayır’dır…

Sayın hocamız Çağıl Çayır’la yapmış olduğumuz mülakatta, erken dönem yazıtların ne derece önemli olduğu, Avrupa medeniyetinin bile kendi mazisinden fazlaca haberdar olmadığı, Avrupa’da bir Türk Bilim İnsanının, Avrupalıları titretip, özünde Türk Uygarlığı olduğunu hatırlatması, üstün değerlerden bir hazine olduğunun altını çizmek isterim.

Sözü fazla uzatmadan, kulağımızı Çağıl Çayır hocamıza yöneltmiş olduğum sorulara vermiş olduğu cevaplarına verelim:

1- Çağıl Hocam sizi tanıya bilir miyiz? (Eğitiminiz, memleketiniz, Yaşadığınız yer...vs.)

1990’da Almanya'da Köln'de doğdum. Annem İstanbul doğumlu, babam Reyhanlı. İkisi de emekli öğretmen. Gurbette nice Türk ve Müslüman gençler yetiştirdiler. Ben de ilk ve en önemli eğitimimi onlardan aldım. Daha sonra Köln Üniversitesi'nde tarih ve felsefe okudum. Lisansımı devrim niteliğinde bir çalışmayla kazandım.

2- Runik yazıların izini takip ediyorsunuz. Bu çalışmanın başlangıç noktası nereden çıktı?

Runik yazıyı sadece Germanlar’dan ve Nazi ideolojisinden tanırdım. Herkes gibi ben de Türk ve German kültürünü aslen birbirine yabancı sanırdım. Tesadüfen erken Türk yazısının var olduğunu ve Avrupa'daki runik denilen German yazısına benzediğini öğrendim.. Bu beni çok şaşırttı.

Erken Türk ve German yazıtlarının birbirine benzemesi sadece tarih bilgimizin artmasını değil aynı zamanda ırkçı ideolojilerin yıkılmasını, uluslararası iletişim için yeni yolların ve ufukların açılmasını sağlayacaktı. Bu yüzden büyük bir heyecana kapıldım. Konuyu bütün insanlık için en güzel şekilde aydınlatmak için yola atıldım. 11 yıldır kendimi bu işe adadım.

3- Çağıl Hocam, tarih biliminde bazı müspet deliller vardır, evraklar, arkeoloji, nümismatik gibi. Yazıyla alakalı olarak runik sahayı bu bilimsellikte görüyor musunuz?

Runik yazı araştırmalarının da adı var. Runoloji. Runolojinin ana kaynakları yazıtlar. Bunlar genelde taş, tahta, kemik ve metal gibi sert maddelere kazılı tamga şekilli yazıtlar. Ancak Avrupa’daki yazıtların eskiliği, kısalığı veya ilk yazı dilinin bilinmezliği ve alfabenin kökeninin gizemi bilim için birçok sorun yaratıyor. Avrupa'da runik yazı yazan halkların hayatını anlatan en önemli yazılı kaynaklar runik yazıyla değil Latin alfabesiyle yazılmış.

Ozanların sözlü geleneği 13. yüzyılda İzlanda'da yazıya aktarılmış. Onların anlatıları bize runik yazıyla ilgili birçok bilgi veriyor. Örneğin runik yazının Tanrı tarafından vahiy edildiğini açıklıyor. Yazının peygamberi Odin adlı Tanrı gibi bir Türk kağanın olduğunu söylüyor. Bu bağlamda Hayat Ağacı ve Türk vatanı da rol oynuyor. Bunları aslında beraber görmek gerekiyor. Ama bu halen ihmal ediliyor. Erken Türk yazısı halen ayrı tutuluyor.

Erken Türk yazısıyla sadece Türkoloji ilgileniyor. Orhon yazıtları runik şekilli yazıyla yazılmış dünyadaki en uzun, tek devlet ve ilk millet yazıtları. Yazıtlarda sadece Türk kağanın Tanrı gibi olmasından değil Türk milletinden, Türk birliğinden de söz ediliyor. Bundan dolayı Türk milliyetçiliği en az 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Bunları runik şekilli erken Türk yazıtları anlatıyor.

1890 yıllarında Orhon yazıtlarının çözülmesiyle Türkoloji dalı ve Türkçülük hareketi başlattı. Türk Kurtuluş Savaşı’na ve Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle de Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşuna ilham verdi. Erken Türk yazısı bugün de bize kut vermeye devam ediyor. Türk yazısının etrafında Türk dünyası birleşiyor. Bundan dolayı runoloji ve Türkoloji sıra dışı, çok kapsamlı ve günümüze kadar çok etkili bilim alanları. Runolojinin ve Türkolojinin birleşmesi daha da etkili olacak. Kim bilir oradan ne doğacak.

4- Tarih dediğimiz bilimsel veriler ışığında efsane ve mitolojilerin varlığı (Gerçekten yaşanmış-yaşamış insanları) bizlere biraz daha abartılı anlatımla gelmiş olabilir mi?

Efsaneler ve mitler genelde daha yaratıcı bir dil kullanır. Bundan dolayı bazı olayları abartır hatta uydurur. Ancak bunların da anlatı içinde bir işlevi vardır. Bundan dolayı mit biliminde yani mitolojide sadece anlatılanların gerçekliğine değil işlevine de bakmak lazım. Bu açıdan mitler ve efsaneler bize geçmiş çağların düşünce, inanç ve hayal dünyasını gösteriyor. Anlatılan belli olaylar ve isimler gerçek olmasa bile anlatı motiflerini gösteriyor ve karşılaştırmalı çalışmalar için önemli ip uçları veriyor.

Örneğin Alman ve Moğol masallarında belli ortak motifler bulunuyor. Mesela kahramanın bir çukura düşmesi veya ejderhalara karşı savaşması. Ejderha başlı başına Asya’dan gelme bir motif olarak biliniyor. Benzer motifler İskandinav ve Türk mitolojisinde de bulunuyor.

Özellikle Türk halkı Avrupa ve Asya efsanelerinde benzer şekilde anlatılıyor. Efsanelerde Türkler Tanrı gibi, çok medeniyetli ve bilge bir halk olarak öne cıkıyor. Bu yaygın anlatıyı yıkmak için Roma Kilisesi 1453’ten sonra sözde eleştirel tarih bilimini başlatmış. Yani asıl Yeni Çağ’da bilimsel olarak tanıtılan tarih baştan beri Türklere karşı kurulmuş yalanmış.

Günümüzde eski mitlerin ve efsanelerin anlatıları özünde gerçeğe daha yakın görülüyor. Özellikle en yeni arkeogenetik çalışmalarla Avrupa’nın eski göç destanları doğrulanıyor.

5- Türklerin Avrupa içerisindeki tarihi derinliklerine runik yazılar nasıl ışık tutuyor?

Arkeogenetik çalışmalar Avrupa’nın Anadolu’dan ve Avrasya’dan binlerce yıldır göç aldığını gösterse de kültürlerin ortak yönlerine da bakmak gerekiyor. Bu açıdan özellikle runik yazı göze batıyor. Buna bağlı en eski ve en önemli anlatılarda Türk adı karşımıza çıkıyor. Bunun üstü Avrupa’da asırlarca örtülmüş ve felaketlere sebep olmuş. Bundan dolayı Türklerin rolü Avrupa’nın tarihinde henüz pek araştırılmamış. Ancak runik yazı ve Türk adı kaybolmuyor. Bizim onları aydınlatmamızı bekliyor.

Türk adı sadece İzlanda’da değil Franklar’da da ata ve akraba olarak bulunuyor. Hatta Türklere Truvalı deniyordu. Görüldüğü gibi runik yazının peşinden gidince Türklerle ilgili birçok anlatıya rastlanıyor. Runik yazıya bağlı olan arkeolojik kalıntılar da runik yazı öncesi dönemlere uzanıyor.

Örneğin belli şaman aletleri ve cenaze gelenekleri. Bu arada Türk adı nereden geldi, kültürler nasıl gelişti ve birbirini nasıl etkiledi? Bunları cevaplamak için Türklere bakmak gerek. O zaman Türk ne demek olduğu ve Avrupa ile ne kadar alakalı olduğu görülecek. Avrupa’da eleştirel bilimle anlatılan tarih baştan beri yanlıştı.

Günümüzde Altaylar medeniyetin beşiği olarak görülüyor. Orada da Türkler dünya tarihi mirasını saklıyor. Böylece Türk kültürünün kökleri ve dalları bütün dünyaya uzanıyor. Türk milleti tarih bilimi sahasına yeni giriyor sayılır.

Burada daha çok aydınlatıcı çalışmalar yapılacaktır. Benim ilk çalışmam runik yazı etrafında kültürlerin karşılaştırılması için bir temel atmak oldu.  Bundan sonra asıl karşılaştırmalı kültür çalışmaları yapmalı. Birçok ilginç bulgu var. Türklerin ve Germanların pantolonundan bıyığına hatta yine adına kadar. Örneğin Batı Roma İmparatorluğunu bitiren Odoaker karabıyıklıydı ve halkının adı Turkilinger olarak aktarıldı.

Turkilinger adı Alman Thüringler ile ilişkilendiriyor. İsim benzerliği dikkate değer. Romalıların German dediği halklar Türkler gibi pantolon giyiyordu. Antik Romalılar ve Yunanlılar da pantolon giyimini barbarlara ait diye reddediyordu. İlginç olan Turfan’da bulunan dünyadaki ilk pantolonun üzerinde runik yazıya benzeyen doku motifi var.

6- Yazılardan öğrendiğiniz kadarı ile günümüzdeki Avrupa milletleri kendilerinin mazileri konusunda ne düşünüp, eğitim kitaplarına yeni bulguları ekliyorlar mı?

Günümüzde Avrupa'da özellikle Max Planck enstitüsü arkeogenetik çalışmalarla Avrupa'nın Anadolu'dan ve Avrasya'dan binlerce yıl göç aldığını gösteriyor. Ancak kültür bilimlerinde henüz o kadar ileri anlayış görülmüyor. Kürsü sahipleri çok nadir olarak eski öğretilerinden vaz geçip yeni bilgileri idrak edebiliyor.

Bundan dolayı kuantum fiziğinin kurucusu olarak tanılan Max Planck bile vaktinde bilim sadece cenazeden cenazeye ilerlediğini söylemiş. Çok şükür çağımızda bilim sadece üniversitelere kısıtlı değil. Hatta günümüzde bilim o kadar hızlı ilerliyor ki artık üniversitelerin kapasitesini aşıyor. Artık bilimi her yerden almak ve her yerde anlatmak gerekiyor. Bu asıl aydınlanma süreci.

7- Çağıl Hocam, çok kıymetli eserleriniz var. Kitaplarınız hakkında ve konuları hususunda bizleri bilgilendirir misiniz?

İlk Almanca lisans tezimi internette sonra da kendi kendime kitap olarak yayınladım. Geçen yıl Türkçe çevirisi Türkiye'de Kaynak Yayınları’nda yayımlandı. Türkçe kitabın adı ‘Cermen Runik Yazısının Türk Kökeni’. Kitap runik yazıtların ve kültürlerinden çok Avrupa’da onlar üzerine neler dendiğini ve nasıl araştırıldıklarını yani bilim tarihini inceliyor.

Kitap, en erken bilgilerden başlayarak bugüne kadar uzanıyor. Kitabın önsözünü çok değerli bir Alman felsefeci yazdı. Prof. Prof. h. c. mult. Dr. Dr. h. c. Heinrich Beck (1929-2024). Onunla tanışmam ve onun desteğini almam büyük bir armağan oldu. Kitaplar dışında farklı bilimsel ve popüler makaleler de yayınladım. Ayrıca YouTube'de de çalışmalarımı elim yettiğince ve dilim döndüğünce açıklamaktayım. Bilim ve kültür tarihi dışında çalıştığım konular özellikle bilim, varlık, barış ve kültür hatta din felsefesi.

8- Araştırmalarınızla alakalı olarak, meraklı olan araştırmacı, akademisyen ve öğrenci gençlere tavsiyeleriniz nelerdir. Hangi yolu takip etsinler, sizlerin de işine yarayan bir formül suna bilir misiniz?

Aslında her şey söylenmiş. Benim söyleyeceklerim de sadece bir hatırlatma olacaktır. Bilim en hakiki mürşittir. Uygarlık en hakiki tarikat. Yani her zaman doğruluk ve iyilik için çalışmak. Yoksa doğruluktan ve iyilikten ayrılırız. Yanlış ve kötü bir yolda oluruz. Üstelik bilim için kayıt ve şart yoktur.

Akıllı olan bilimi her yerden alır. Fazla derine girmeden bunu da hatırlatmak isterim. Her şey ve herkes gerçeğin bir yansımasıdır. Her anda ve her deneyimde asıl muhatabımız gerçeğin kendisidir. Çünkü O’dur her şeyi var eden. Ancak O’nun izin verdiği kadar anlayabilirim. Bunun için ‘bilimimi arttır’ diye dua ederim.

9- Ülkemizde (Türkiye'de), runik yazı dahil olmak üzere merak konusu olması, popüler hale gelmesi, toplumun tarih ve tarih felsefesi konusunda bilincinin artması için, Avrupa örneğinden ülkemize neler uygulana bilir?

Bence Türkiye ve Türk devletleri bu konularda da günümüzde Avrupa’dan çok daha ileri. Şahsen keşiflerimi Ulusal Kanal’da, TRT Türk’te, NTV’de, Aydınlık’ta, OdaTV’de ve farklı YouTube kanallarında Türk halkıyla paylaşabildim. Bunu ben talep etmedim özellikle Sayın Dr. Doğu Perinçek tarafından keşfedilip Türkiye’ye bulgularımı tanıtmaya çağrıldım. Sonra Türk aydınları çok ilgi gösterdi.

Almanya ve Avrupa aydınları çok daha çekingen ve çoğu da erken Türk yazısından hiçbir haberi yok, Türk Kurtuluş Savaşından ve kendi Türk destanlarından da olmadığı gibi. Bunu da söyleyeyim geçmişte bu gafletleri yüzünden çok büyük felaketlere sebep oldular. Almanya’nın yeniden kuruluşuna Türkler maddi olarak yardımcı oldular. Şimdi de manevi olarak yardımcı olacaklar.

Türk felsefesi gök yüzü altında her şey ile uyum içinde yaşamakla başlar ve yurtta sulh ve cihanda sulh felsefesine kadar uzanır. Bununla Türk milleti yükselir. Dünya’ya örnek olur. Yani bence Türkler harika ilerliyor ve Bilge Kağan’ın dediği gibi Tanrı kut veriyor. O’na güveniyorum.

10- Son olarak, Türk gençliğine ve akademik camiaya kendi alanınızla ve bilime önem verilmesi konusunda tavsiyeleriniz nelerdir? Ayrıca bu yazıyı okuyan ve soru sormak isteyen okurlarımıza bir mail adresi iletişimi paylaşa bilir misiniz?

Türk gençliği uyandı. Onları yaratan onlara yol gösterecek. Bu tarihi ve felsefi bir gerçek. Hayatı, yaratıcısız anlatmaya çalışan akademik camiaya da varlığın kaynağını sormak isterim.

Hakikat hakkında yetki talep eden din bilginlerine de her şeyin ve herkesin rahmet olduğunu hatırlatırım. Bunu varlığa gelmiş insan olarak her zaman veya hemen anlayamasak da varlığın kaynağına güvenmemizi ve birbirimizde onu görmemizi dilerim.

Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağan’ı yazıyor Orhon abidelerinde. Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye. Tanrı kuvvet verdiği için. Tanrı lütfettiği için. Tanrı buyurduğu için. Yükselten Tanrı. İl veren Tanrı. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî. Bilge Kağan diyor. Ben de çağımızda bölümler üstü ve uluslararası bir öncü bilge olarak tüm övgüler yaratana diyorum. Ondan ötürü herkese saygılarımı sunuyorum. E-Mail adresim c.cayir@mail.de. Sorularınızı ve yorumlarınızı beklerim. En içten sevgiler.

Çağıl Çayır Hocamıza sorularımıza vermiş olduğu samimi cevaplar için teşekkür ediyorum. Yazı tarihi ve devamından milletlerin yazıyla birlikte yolculuğu, kurmuş oldukları devletler, etkileşim halinde oldukları farklı kültür ve diller, insanlık mazisin kayıp vesikalarını bizlere sunacaktır.

Bu sahada araştırmalarını devam ettiren, Türk Milletinin: "Ben Kimim?" diye kendine sormuş olduğu gizemli ve metafizik soruyu yanıtlamaya çalışan koca yürekli Türk Çağıl Çayır’a çalışmalarında başarılar dilerim.

Unutmayalım! “Türk” sadece harflerle yazılan bir kelime değil, harflere ruh veren kuvvetin ismidir!

Selâm ve Sevgiler

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

(English)

A Turk in Europe in Runic Writing: Çağıl Çayır

When I think of writing and runes, there are two precious treasure friends that come to my mind and whom I have met personally. They both rode their sky horses, completed their duties and passed away from this material world.

The first of these eternal friends of mine is to do research on Turkish cultural roots and to help us and the Turkish future; "Gallemit", "Road, Lake and Writings", "Rose Writings", "A Dedicated Life", "Don Cossacks", "Essences of the Universe", "Atlas of Old Turkish Inscriptions", "Travel Book", "From Siberia" It was Servet Somuncuoğlu who left his works named "Turks on Stone", "Counting Stone-Sky Horses", "The Secret in the Snowy Mountains", "The Migration of Stamps Kurgan" to Anatolia. (My Brother Servet / 1964-2013, May his soul rest in peace!)

My second friend is; "Turkish reading suggestions for the inscriptions called "Eteocypriot writing (Cyprus syllabic writing)" found in Cyprus - Turkish reading proposals for the writings called eteocyprıot writings (Cyprus syllable writing) that are found in Cyprus", "Runic Writing in Eurasia" "Scripture Eurasia" studies; It was Mehmet Turgay Kürüm. (1959-2024 May his soul rest in peace!)

There are academic staff at universities in our country who rarely work on runic writing and the Turks engraved on stone. There is a myth that the studies are used only as a means of citation and promotion to a doctorate.

There is a "Turkish Scientist" who lives in Germany on runic writing and history, received his education in the Philosophy of History, focused his studies on this field for more than 10 years, and is friends with the late Mehmet Turgay Kürüm.

The subject of my interview article is our teacher Çağıl Çayır…

Before moving on to the question and answer session with him, I would like to give some information about "Runic Writing" and "Writing".

The phrase "History begins with writing" points to an important turning point in human history. Writing is considered one of the most important inventions in human history that allows knowledge, culture and civilization to be recorded and transferred to subsequent generations. With the invention of writing, there was a transition from oral culture to written culture, and this was accepted as the beginning of history. Writing, especially by the Sumerians, B.C. It is thought to have started with cuneiform writing, which was invented around 3500 BC. This turning point allowed people's histories to be recorded in a more systematic and continuous way.

Runic writings are of great importance for human history, because this writing system provides information about the cultural, social and religious lives of ancient societies. It is possible to evaluate the importance of runic writings under several main headings:

1. Source of Cultural and Historical Information: Runic writings provide information about prehistoric and early historical periods, especially in Germanic, Scandinavian and some Turkish tribes. Thanks to these writings, valuable information is obtained about the beliefs, traditions, wars, leaders and daily lives of ancient societies.

2. Language and Writing System Development: Runic alphabets, as one of the early writing systems, play an important role in the evolution of language and writing. The "Futhark" alphabet, used especially by Scandinavian and Germanic peoples, provides clues about the origins of modern languages.

3. Archaeological and Anthropological Importance: Runic inscriptions, when analyzed together with archaeological findings, provide information about the material culture and geographical mobility of ancient societies. For example, Norse runestones provide information about overseas trade, warfare, and settlement activities during the Viking period.

4. Religious and Mythological Connections: Runic writings are also closely related to ancient belief systems and mythologies. Many religious texts and symbols are included in this writing system, such as the Vikings' belief in the God Odin. This allows us to learn more about the worldview, perception of the universe and religious practices of ancient societies.

5.Turkish Culture and Runic Writings: Runic writings are not specific only to Scandinavian and Germanic societies. Turkish runic inscriptions, such as the Orkhon Inscriptions, are among the oldest written sources on Turkish culture and history. These articles give information about the emergence of the Turks on the stage of history and their early state structures. In short, runes offer not only a writing system but also a window into our understanding of the worlds, thoughts, and histories of ancient societies. There are scientists who work on the history of runic writings in Europe. These experts, consisting of archaeologists, linguists and historians, have examined the history of runic writings, their linguistic features, cultural context and their effects on societies. I would like to provide brief information about some scientists who have undertaken important studies on the history of European runic writing and whose names I know from my readings on this subject:

1. Sophus Bugge (1833–1907)

Norwegian Philologist and Runology Expert: Sophus Bugge was a linguist who made great contributions to the decipherment and history of runic inscriptions. Bugge is known for his work on Norse mythology and Viking-era runic writings. By analyzing the meanings and origins of runes, he has helped us understand early Scandinavian societies.

2. Ludvig Wimmer (1839–1920)

Danish Runologist and Philologist: Ludvig Wimmer stands out especially with his studies on Germanic and Scandinavian runic alphabets. Wimmer is known for his work on the systematic study and classification of runic inscriptions. His research has been an important resource in understanding the development of the letters of the runic alphabet and their variants in different regions.

3. Elmer H. Antonsen (1929–2008)

American Linguist and Runologist: Elmer Antonsen is known especially for his work on Old German and runic writings. Antonsen, who examined the linguistic structure of runic writings, also made important contributions to the historical development of Germanic languages. He made important analyzes about the linguistic origins and usage of writings.

4. Klaus Düwel (1935–2020)

German Runologist and Historian: Klaus Düwel was one of Germany's most prominent runologists and studied the cultural and religious context of runic inscriptions. He researched Germanic runic inscriptions extensively, focusing especially on the religious and magical functions of the inscriptions. He also conducted important studies on how runic writings were used in pre-Christian societies.

5. Raymond Ian Page (1924–2012)

British Runologist and Scandinavian History Expert: Raymond Page is known for his studies on runic inscriptions, especially those found in England and Scandinavia. Page has analyzed the social and political contexts of runic inscriptions and conducted extensive research on the function and use of Viking period runes. His books are among the important sources on the general history and use of runic writings.

6. Birgit Sawyer

Swedish Historian: Birgit Sawyer is known for her studies of Viking runestones in Scandinavia. Sawyer, who particularly examined the social and political context of runestones in Sweden, has conducted important studies on the role and meaning of these inscriptions in society. He researched the relationship of runic stones with settlements and historical events.

7. John McKinnell

British Philologist: John McKinnell is known for his work on Viking-era Scandinavian runes and mythology. Focusing particularly on the religious and mythological aspects of runic inscriptions, it has helped us understand the worldviews and beliefs of ancient Norse societies.

8. Ottar Grønvik (1916–2008)

Norwegian Runologist: Ottar Grønvik made important studies on the origins and phonological structures of runic writings. Focusing on the linguistic aspects of the writings, Grønvik examined the variations and phonetic features of the Germanic runic alphabet in different regions.

These scientists have made important contributions to the history, linguistic structure and cultural significance of runic writings in Europe. His studies shed light on the understanding of runic writings and the history of the societies in which these writings were used.

It is necessary to proudly add a Turk to the scientists whose names are influential and authoritative around the world.

Here is that Turk: Çağıl Çayır...

In our interview with our esteemed teacher, Çağıl Çayır, I would like to underline how important the early period inscriptions are, that even the European civilization was not very aware of its own past, and that a Turkish Scientist in Europe, shaking the Europeans and reminding them that Turkish Civilization is at its core, is a treasure of superior values. .

Without further ado, let's listen to the answers he gave to the questions I posed to our teacher Çağıl Çayır:

1- Teacher Çağıl, can we get to know you? (Your education, your hometown, where you live...etc.)

I was born in Cologne, Germany, in 1990. My mother was born in Istanbul and my father is from Reyhan. They are both retired teachers. They raised many Turkish and Muslim young people abroad. I also received my first and most important education from them. Later, I studied history and philosophy at the University of Cologne. I earned my bachelor's degree through revolutionary work.

2- You follow the traces of runic writings. Where did the starting point of this study come from?

I only knew runic writing from Germans and Nazi ideology. Like everyone else, I thought that Turkish and German cultures were foreign to each other. By chance, I learned about the existence of the early Turkish script and its similarity with the German script, called runic, in Europe. This surprised me very much. The similarity of early Turkish and German inscriptions would not only increase our knowledge of history, but also destroy racist ideologies and open new ways and horizons for international communication. That's why I got so excited. I set out to shed light on the subject in the best possible way for all humanity. I have devoted myself to this work for 11 years.

3- Dear Mr. Çağıl, there are some positive evidences in the science of history, such as documents, archaeology and numismatics. Do you see the runic field in this scientific way in relation to writing?

There is also a name for runic writing research. runology The main sources of runology are inscriptions. These are generally tamga-shaped inscriptions engraved on hard materials such as stone, wood, bone and metal. However, the oldness and shortness of the inscriptions in Europe or the unknown of the first written language and the mystery of the origin of the alphabet create many problems for science. The most important written sources describing the life of the peoples who wrote runic writing in Europe were written in the Latin alphabet, not in runic writing. The oral tradition of the bards was written down in Iceland in the 13th century. Their narratives give us a lot of information about runic writing. For example, he explains that runic writing was revealed by God. The prophet of the article says that there was a Turkish kagan like God named Odin. In this context, the Tree of Life and the Turkish homeland also play a role. These actually need to be seen together. But this is still neglected. Early Turkish script is still kept separate.

Only Turkology deals with the Early Turkish script. Orkhon inscriptions are the longest, single state and first nation inscriptions in the world, written in runic script. In the inscriptions, not only the Turkish kagan is like God, but also the Turkish nation and Turkish unity are mentioned. Therefore, Turkish nationalism dates back to at least the 8th century. Early Turkish runic inscriptions describe these. He started the branch of Turcology and the Turkism movement with the decipherment of the Orkhon inscriptions in the 1890s. It inspired the Turkish War of Independence and the establishment of the Republic of Turkey, especially the Turkish Historical Society. Early Turkish writing continues to give us blessings today. The Turkish world unites around the Turkish script. For this reason, runology and Turkology are extraordinary, very comprehensive and very influential scientific fields to this day. The combination of Runology and Turkology will be even more effective. Who knows what will arise from there.

4- In the light of the scientific data we call history, could the existence of legends and mythologies (people who actually lived) come to us with a more exaggerated expression?

Legends and myths often use more imaginative language. For this reason, he exaggerates and even makes up some events. However, these also have a function within the narrative. Therefore, in the science of myth, that is, mythology, it is necessary to look not only at the reality of what is told, but also at its function. In this respect, myths and legends show us the world of thought, belief and imagination of past ages. Even if certain events and names described are not real, they show narrative motifs and give important clues for comparative studies. For example, there are certain common motifs in German and Mongolian tales. For example, the hero falling into a pit or fighting against dragons. The dragon is known as a motif originating from Asia. Similar motifs are also found in Scandinavian and Turkish mythology. Especially Turkish people are described in a similar way in European and Asian legends. In the legends, Turks stand out as a God-like, very civilized and wise people. To destroy this common narrative, the Roman Church initiated the so-called critical science of history after 1453. In other words, the history that was scientifically introduced in the New Age was a lie built against the Turks from the very beginning. Today, the narratives of ancient myths and legends are seen as essentially closer to reality. Especially with the latest archaeogenetic studies, Europe's old migration epics are being confirmed.

5- How do runic writings shed light on the historical depths of the Turks in Europe?

Although archaeogenetic studies show that Europe has received immigration from Anatolia and Eurasia for thousands of years, it is also necessary to look at the common aspects of the cultures. In this respect, runic writing stands out in particular. Related to this, the name Turk appears in the oldest and most important narratives. This was covered up in Europe for centuries and caused disasters. For this reason, the role of the Turks in the history of Europe has not yet been explored much. However, the runic writing and the Turkish name do not disappear. They are waiting for us to enlighten them. The name Turk is found not only in Iceland but also among the Franks as ancestors and relatives. Turks were even called Trojans. As you can see, when you follow the runic writing, you come across many narratives about the Turks. Archaeological remains related to runic writing also date back to pre-runic writing periods. For example, certain shamanic tools and funeral traditions. By the way, where did the name Turk come from, how did cultures develop and how did they influence each other? To answer these, we need to look at the Turks. Then it will be seen what Turkish means and how relevant it is to Europe. The history told through critical science in Europe was wrong from the beginning. Today, the Altai Mountains are seen as the cradle of civilization. There, too, Turks keep their world historical heritage. Thus, the roots and branches of Turkish culture extend to the whole world. The Turkish nation is considered to be just entering the field of historical science. More enlightening studies will be carried out here. My work has laid a foundation for comparison of cultures around runic writing. From now on, comparative cultural studies should be carried out. There are many interesting findings. From the trousers of the Turks and Germans to their mustaches and even their names. For example, Odoaker, who ended the Western Roman Empire, had a black mustache, and the name of his people was given as Turkilinger. Turkilinger associates the name with German Thuringians. The similarity in names is remarkable. The people whom the Romans called German wore trousers like the Turks. Ancient Romans and Greeks also rejected the wearing of trousers as belonging to barbarians. Interestingly, the world's first trousers, found in Turfan, have texture motifs resembling runic writing.

6- As far as you have learned from the articles, what do today's European nations think about their past and do they add new findings to their educational books?

Today, archaeogenetic studies in Europe, especially the Max Planck Institute, show that Europe has received migration from Anatolia and Eurasia for thousands of years. However, such an advanced understanding is not yet seen in cultural sciences. Chair holders are rarely able to give up their old teachings and comprehend new knowledge. That's why even Max Planck, known as the founder of quantum physics, once said that science only progresses from funeral to funeral. Fortunately, in our age, science is not limited only to universities. In fact, science is advancing so rapidly today that it now exceeds the capacity of universities. Now it is necessary to take science from everywhere and explain it everywhere. This is the real enlightenment process.

7- Teacher Çağıl, you have very valuable works. Could you inform us about your books and their subjects?

I published my first German undergraduate thesis on the internet and then as a book myself. Last year, its Turkish translation was published by Kaynak Publications in Turkey. The name of the Turkish book is 'Turkish Origin of the Germanic Runic Script'. The book examines the history of science, in other words, what was said about them in Europe and how they were researched, rather than the runic inscriptions and their culture. The book extends from the earliest information to today. A very valuable German philosopher wrote the foreword of the book. Prof. Prof. h. c. mult. Dr. Dr. h. c. Heinrich Beck (1929-2024). It was a great gift to meet him and have his support. Apart from books, I also published different scientific and popular articles. I also explain my work on YouTube as much as I can. Apart from the history of science and culture, the subjects I work on are especially science, existence, peace and culture, and even philosophy of religion.

8- What is your advice to young researchers, academicians and students who are curious about your research? Whichever path they should follow, can you offer a formula that works for you?

Actually, everything has been said. What I say will only be a reminder. Science is the truest guide. Civilization is the truest sect. That means always working for righteousness and goodness. Otherwise, we will be separated from truth and goodness. We are on a wrong and bad path. Moreover, there are no terms and conditions for science. The smart one gets science from everywhere. I would like to remind you of this without going into too much depth. Everything and everyone is a reflection of reality. Our main interlocutor at every moment and in every experience is the truth itself. Because He is the One who creates everything. I can only understand as much as He allows. For this reason, I pray 'increase my knowledge'.

9- What can be applied to our country from the European example so that runic writing, including runic writing, becomes a subject of curiosity in our country (Turkey), becomes popular, and society's awareness of history and philosophy of history increases?

I think Türkiye and Turkish states are much more advanced than Europe today in these matters. Personally, I was able to share my discoveries with the Turkish people on National Channel, TRT Türk, NTV, Aydınlık, OdaTV and different YouTube channels. I did not request this, especially Mr. Dr. I was discovered by Doğu Perinçek and invited to introduce my findings to Turkey. Then Turkish intellectuals showed great interest. German and European intellectuals are much more reserved, and most of them have no knowledge of early Turkish writing, just as they do not know about the Turkish War of Independence and their own Turkish epics. Let me tell you this, they caused great disasters in the past because of their heedlessness. Turks helped financially in the re-establishment of Germany. Now they will help morally. Turkish philosophy begins with living in harmony with everything under the sky and extends to the philosophy of peace at home and peace in the world. With this, the Turkish nation rises. It sets an example to the world. So, I think the Turks are making great progress and, as Bilge Kagan said, God bless them. I trust Him.

10- Finally, what are your recommendations to Turkish youth and the academic community about giving importance to your field and science? Also, can you share an e-mail address for our readers who read this article and want to ask questions?

Turkish youth woke up. His Creator will guide them. This is a historical and philosophical fact. I would also like to ask the academic community, which tries to explain life without a creator, about the source of existence. I also remind religious scholars who claim authority about the truth that everything and everyone is a mercy. Even though we may not always or immediately understand this as human beings who have come into existence, I wish us to trust the source of existence and see it in each other.

It is written in the Orhon monuments that the Turkish Bilge Khagan created a God like God. The Turkish God above arranged the holy place and water in this way. So that the Turkish nation does not disappear, so that it becomes a nation. Because God gives strength. Because God is gracious. Because God commanded it. God who raises. God who gives provinces. Of course, I was appointed by that God-Khan so that the name of the Turkish nation would not be destroyed. Bilge Kaghan says. As a trans-departmental and international pioneering sage in our age, I say all praise to the Creator. That's why I offer my respects to everyone. My e-mail address is c.cayir@mail.de. I look forward to your questions and comments. Most sincere love.

I would like to thank our teacher Çağıl Çayır for his sincere answers to our questions. The history of writing and its continuation, the journey of nations with writing, the states they established, the different cultures and languages ​​they interacted with, will present us with lost documents of the human past. Continuing his research in this field, the Turkish Nation: Who Am I? I wish success to the big-hearted Turk Çağıl Çayır, who is trying to answer the mysterious and metaphysical question he asked himself.

Let's not forget! “Turk” is not just a word written in letters, it is the name of the force that gives spirit to the letters!

Greetings and Love

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

(Deutsch)

Ein Türke in Europa in Runenschrift: Çağıl Çayır

Wenn ich an Schrift und Runen denke, fallen mir zwei wertvolle Schatzfreunde ein, die ich persönlich kennengelernt habe. Sie stiegen beide auf ihre Himmelspferde, erfüllten ihre Pflichten und zogen aus dieser materiellen Welt aus.

Der erste meiner ewigen Freunde erforschte die Wurzeln der türkischen Kultur und überließ der türkischen Zukunft folgende Titel; „Gallemit“, „Yol, Göl ve Yazıları“ (Weg, See und ihre Schriften), „Gül Yazıları“ (Rosen Schriften), „Adanmış Bir Ömür“ (Ein hingebungsvolles Leben) , „Don Kazakları“ (Die Don Kasachen),  „Kâinat'ın özleri“ (Die Essenzen des Universums), „Eski Türk Yazıtlar Atlası“ (Atlas alttürkischer Inschriften), „Seyahatname“ (Reisebericht), „Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler“ (Die Türken auf den Steinen von Sibirien bis Anatolien), „Saymalı Taş-Gökyüzü Atları“ (Saimaluu Tash-Himmelspferde), „Karlı Dağlardaki Sır“ (Das Geheimnis auf den verschneiten Bergen), „Damgaların Göçü Kurgan“ (Die Wanderung der Zeichen: Kurgan). Sein Name war Servet Somuncuoğlu. (Mein Bruder Servet / 1964-2013, Möge seine Seele in Frieden ruhen!)

Mein zweiter Freund machte folgende Studien; „Kıbrıs’ta bulunan, ‚Eteocyprıot yazısı (Kıbrıs hece yazısı)‘diye adlandırılan yazıtlarla ilgili Türkçe okuma önerileri“ – Türkische Lesevorschläge für die in Zypern gefundenen Schriften namens ‚Eteocypriot-Schrift (Zyprische Silbenschrift)‘, „Avrasyada Runik Yazi“ – „Runenschrift in Eurasien“. Sein Name war Mehmet Turgay Kürüm. (1959-2024 Möge seine Seele in Frieden ruhen!)

Es gibt akademisches Personal an Universitäten in unserem Land, das sich auch wenn nur selten mit der Runenschrift und den in Stein gemeißelten Türken beschäftigt. Es herrscht das Gerücht vor, dass die Studien nur als Mittel zur Zitierung und Beförderung zur Promotion dienen.

Es gibt einen „türkischen Wissenschaftler“, der sich mit der Runenschrift und ihrer Geschichte beschäftigt, der in Deutschland lebt, seine Ausbildung in Geschichte und Philosophie erhielt, seine Studien mehr als zehn Jahre lang auf dieses Gebiet konzentrierte und mit dem verstorbenen Mehmet Turgay Kürüm befreundet ist.

Das Thema meines Interviewartikels ist unser Lehrer Çağıl Çayır…

Bevor ich zur Frage-und-Antwort-Runde mit ihm übergehe, möchte ich einige Informationen zum Thema „Runenschrift“ und „Schrift“ geben.

Der Satz „Geschichte beginnt mit der Schrift“ weist auf einen wichtigen Wendepunkt in der Menschheitsgeschichte hin. Das Schreiben gilt als eine der wichtigsten Erfindungen der Menschheitsgeschichte, die es ermöglicht, Wissen, Kultur und Zivilisation aufzuzeichnen und an nachfolgende Generationen weiterzugeben. Mit der Erfindung der Schrift kam es zu einem Übergang von der mündlichen zur schriftlichen Kultur, der als Beginn der Geschichte angesehen wurde. Es wird angenommen, dass die Schrift, insbesondere mit der von den Sumerern um 3500 v. Chr. erfundenen Keilschrift begann. Dieser Wendepunkt ermöglichte es, die Geschichte der Menschen systematischer und kontinuierlicher zu erfassen.

Runenschriften sind für die Menschheitsgeschichte von großer Bedeutung, da dieses Schriftsystem Aufschluss über das kulturelle, soziale und religiöse Leben alter Gesellschaften gibt. Die Bedeutung von Runenschriften kann unter mehreren Hauptüberschriften beurteilt werden:

1. Quelle kultureller und historischer Informationen: Runenschriften liefern Informationen über prähistorische und frühgeschichtliche Perioden, insbesondere bei germanischen, skandinavischen und einigen türkischen Stämmen. Dank dieser Schriften werden wertvolle Informationen über die Überzeugungen, Traditionen, Kriege, Anführer und das tägliche Leben alter Gesellschaften gewonnen.

2. Entwicklung von Sprach- und Schriftsystemen: Runenalphabete spielen als eines der frühen Schriftsysteme eine wichtige Rolle in der Entwicklung von Sprache und Schrift. Das „Futhark“-Alphabet, das insbesondere von skandinavischen und germanischen Völkern verwendet wird, gibt Hinweise auf die Ursprünge moderner Sprachen.

3. Archäologische und anthropologische Bedeutung: Runeninschriften liefern, wenn sie zusammen mit archäologischen Funden analysiert werden, Informationen über die materielle Kultur und geografische Mobilität alter Gesellschaften. Nordische Runensteine ​​liefern beispielsweise Informationen über Überseehandel, Kriegsführung und Siedlungsaktivitäten während der Wikingerzeit.

4. Religiöse und mythologische Verbindungen: Runenschriften sind auch eng mit alten Glaubenssystemen und Mythologien verbunden. In diesem Schriftsystem sind viele religiöse Zeugnisse und Symbole enthalten, beispielsweise der Glaube der Wikinger an den Gott Odin. Dadurch können wir mehr über die Weltanschauung, die Wahrnehmung des Universums und die religiösen Praktiken alter Gesellschaften erfahren.

5. Türkische Kultur und Runenschriften: Runenschriften sind nicht nur auf skandinavische und germanische Gesellschaften beschränkt. Türkische Runeninschriften wie die Orchon-Inschriften gehören zu den ältesten schriftlichen Quellen zur türkischen Kultur und Geschichte. Diese Schriften geben Aufschluss über den Auftritt der Türken auf der Bühne der Geschichte und ihre frühen Staatsstrukturen.

Kurz gesagt, Runen bieten nicht nur ein Schriftsystem, sondern auch einen Einblick in unser Verständnis der Welten, Gedanken und Geschichten alter Gesellschaften.

Es gibt Wissenschaftler, die sich mit der Geschichte der Runenschrift in Europa befassen. Diese Experten, bestehend aus Archäologen, Linguisten und Historikern, haben die Geschichte der Runenschrift, ihre sprachlichen Merkmale, ihren kulturellen Kontext und ihre Auswirkungen auf Gesellschaften untersucht. Ich möchte kurz einige Wissenschaftler vorstellen, die wichtige Studien zur Geschichte der europäischen Runenschrift durchgeführt haben und deren Namen ich aus meinen Lektüren zu diesem Thema kenne:

1. Sophus Bugge (1833–1907)

Norwegischer Philologe und Runologieexperte: Sophus Bugge war ein Linguist, der große Beiträge zur Entschlüsselung und Geschichte der Runeninschriften leistete. Bugge ist bekannt für seine Arbeiten zur nordischen Mythologie und zu Runenschriften aus der Wikingerzeit. Durch die Analyse der Bedeutung und Herkunft von Runen hat er uns geholfen, die frühen skandinavischen Gesellschaften zu verstehen.

2. Ludwig Wimmer (1839–1920)

Dänischer Runologe und Philologe: Ludvig Wimmer zeichnet sich besonders durch seine Studien zu germanischen und skandinavischen Runenalphabeten aus. Wimmer ist bekannt für seine Arbeiten zur systematischen Untersuchung und Klassifizierung von Runeninschriften. Seine Forschung war eine wichtige Quelle für das Verständnis der Entwicklung der Buchstaben des Runenalphabets und ihrer Varianten in verschiedenen Regionen.

3. Elmer H. Antonsen (1929–2008)

Amerikanischer Linguist und Runologe: Elmer Antonsen ist vor allem für seine Arbeiten zum Althochdeutschen und zur Runenschrift bekannt. Antonsen, der die sprachliche Struktur runischer Schriften untersuchte, leistete auch wichtige Beiträge zur historischen Entwicklung germanischer Sprachen. Er führte wichtige Analysen zur sprachlichen Herkunft und Verwendung von Schriften durch.

4. Klaus Düwel (1935–2020)

Deutscher Runologe und Historiker: Klaus Düwel war einer der bedeutendsten Runologen Deutschlands und untersuchte den kulturellen und religiösen Kontext von Runeninschriften. Er erforschte ausführlich germanische Runeninschriften und konzentrierte sich dabei insbesondere auf die religiösen und magischen Funktionen der Inschriften. Er führte auch wichtige Studien zur Verwendung von Runenschriften in vorchristlichen Gesellschaften durch.

5. Raymond Ian Page (1924–2012)

Britischer Runologe und Experte für skandinavische Geschichte: Raymond Page ist bekannt für seine Studien zu Runeninschriften, insbesondere denen in England und Skandinavien. Page hat die sozialen und politischen Kontexte von Runeninschriften analysiert und umfangreiche Untersuchungen zur Funktion und Verwendung von Runen aus der Wikingerzeit durchgeführt. Seine Bücher gehören zu den wichtigen Quellen zur allgemeinen Geschichte und Verwendung von Runenschriften.

6. Birgit Sawyer (1945-2016)

Schwedische Historikerin: Birgit Sawyer ist bekannt für ihre Studien über Wikinger-Runensteine ​​in Skandinavien. Sawyer, die insbesondere den sozialen und politischen Kontext von Runensteinen in Schweden untersuchte, hat wichtige Studien zur Rolle und Bedeutung der Runeninschrift in der Gesellschaft durchgeführt. Sie erforschte den Zusammenhang von Runensteinen mit Siedlungen und historischen Ereignissen.

7. John McKinnell (1942)

Britischer Philologe: John McKinnell ist bekannt für seine Arbeit über skandinavische Runen und die Mythologie der Wikingerzeit. Er konzentriert sich insbesondere auf die religiösen und mythologischen Aspekte von Runeninschriften und hat uns geholfen, die Weltanschauungen und Überzeugungen der altnordischen Gesellschaften zu verstehen.

8. Ottar Grønvik (1916–2008)

Norwegischer Runologe: Ottar Grønvik hat wichtige Studien über die Ursprünge und phonologischen Strukturen von Runenschriften durchgeführt. Grønvik konzentrierte sich auf die sprachlichen Aspekte der Schriften und untersuchte die Variationen und phonetischen Merkmale des germanischen Runenalphabets in verschiedenen Regionen.

Diese Wissenschaftler haben wichtige Beiträge zur Geschichte, Sprachstruktur und kulturellen Bedeutung der Runenschriften in Europa geleistet. Ihre Studien werfen Licht auf das Verständnis von Runenschriften und die Geschichte der Gesellschaften, in denen diese Schriften verwendet wurden.

Zu den oben genannten Wissenschaftlern, deren Namen weltweit einflussreich und angesehen sind,  ist es notwendig, stolz einen Türken hinzuzufügen.

Hier ist dieser Türke: Çağıl Çayır...

In unserem Interview mit unserem geschätzten Lehrer Çağıl Çayır möchte ich unterstreichen, wie wichtig die Inschriften aus der Frühzeit sind, dass selbst die europäische Zivilisation sich ihrer eigenen Vergangenheit nicht sehr bewusst ist und dass ein türkischer Wissenschaftler in Europa die Europäer erschüttert und sie daran erinnert, dass die türkische Zivilisation in ihrem Kern einen Schatz an überlegenen Werten darstellt.

Hören wir uns ohne weitere Umschweife die Antworten von unserem Lehrer Çağıl Çayır an, die er auf die Fragen gab, die ich an ihn gerichtet habe:

1- Lehrer Çağıl, können wir Sie kennenlernen? (Ihre Ausbildung, Ihre Heimatstadt, wo Sie leben...usw.)

Ich wurde 1990 in Köln in Deutschland geboren. Meine Mutter wurde in Istanbul geboren und mein Vater stammt aus Reyhanlı. Sie sind beide pensionierte Lehrer. Sie haben viele junge türkische und muslimische Menschen in Deutschland großgezogen. Bei ihnen erhielt ich auch meine erste und wichtigste Ausbildung. Später studierte ich Geschichte und Philosophie an der Universität zu Köln. Meinen Bachelor-Abschluss habe ich mit einer revolutionären Arbeit erhalten.

2- Sie folgen den Spuren der Runenschriften. Woher kam der Ausgangspunkt dieser Studie?

Ich kannte die Runenschrift nur von Germanen und der Nazi-Ideologie. Wie alle anderen dachte ich, dass die türkische und die deutsche Kultur einander fremd seien. Durch Zufall erfuhr ich von der Existenz der frühen türkischen Schrift und ihrer Ähnlichkeit mit der in Europa „Runen“ genannten germanischen Schrift. Das hat mich sehr überrascht. Die Ähnlichkeit früher türkischer und germanischer Inschriften würde nicht nur unser Geschichtswissen erweitern, sondern auch rassistische Ideologien umstürzen und neue Wege und Horizonte für die Völkerverständigung eröffnen. Deshalb war ich so aufgeregt. Mein Ziel war es, das Thema auf die bestmögliche Weise für die gesamte Menschheit zu erhellen. Dieser Arbeit widme ich mich seit 11 Jahren.

3- Sehr geehrter Herr Çayır, es gibt einige positive Beweise in der Geschichtswissenschaft, beispielsweise in Dokumenten, Archäologie und Numismatik. Sehen Sie dieselbe Wissenschaftlichkeit auch in der Runenforschung?

Es gibt auch einen Namen für die Runenforschung. Runologie Die Hauptquellen der Runologie sind Inschriften. Dabei handelt es sich im Allgemeinen um tamgaförmige Inschriften, die in harte Materialien wie Stein, Holz, Knochen und Metall eingraviert sind. Allerdings stellen das Alter und die Kürze der Inschriften in Europa oder die Unbekanntheit der ersten Schriftsprache und das Geheimnis um den Ursprung des Alphabets viele Probleme für die Wissenschaft dar. Die wichtigsten schriftlichen Quellen, die das Leben der Völker beschreiben, die in Europa in Runen schrieben, wurden mit lateinischen Alphabet und nicht in Runenschrift verfasst. Die mündliche Überlieferung der Barden wurde im 13. Jahrhundert in Island niedergeschrieben. Ihre Erzählungen geben uns viele Informationen über die Runenschrift. Sie erklären zum Beispiel, dass die Runenschrift von Gott offenbart wurde. Der Prophet der Runen sei ein türkischer König wie Gott namens Odin. In diesem Zusammenhang spielen auch der Baum des Lebens und das Land der Türken eine Rolle. Diese müssen zusammen gesehen werden. Aber das wird immer noch vernachlässigt. Die frühe türkische Schrift wird immer noch getrennt gehalten.

Nur die Turkologie befasst sich mit der frühtürkischen Schrift. Orkhon-Inschriften sind die längsten und einzigen staatsgeschichtlich sowie auch nationalistischen Runen-Inschriften  auf der Welt. In den Inschriften wird nicht nur der türkische König als gottgleich dargestellt, sondern auch die türkische Nation und die türkische Einheit erwähnt. Daher reicht der türkische Nationalismus mindestens bis ins 8. Jahrhundert zurück. Frühe türkische Runeninschriften beschreiben dies. Mit der Entzifferung der Orchon-Inschriften in den 1890er Jahren begann auch die sogenannte Turkologie und die Türkismus-Bewegung. Sie inspirierten den türkischen Unabhängigkeitskrieg und die Gründung der Republik Türkei, insbesondere der Türkischen Historischen Gesellschaft. Die frühe türkische Schrift schenkt uns auch heute noch Kraft und Segen. Die türkische Welt vereint sich um die frühe türkische Schrift. Aus diesem Grund sind Runologie und Turkologie bis heute außergewöhnliche, sehr umfassende und sehr einflussreiche Wissenschaftsgebiete. Die Kombination von Runologie und Turkologie wird noch einflussreicher sein. Wer weiß, was daraus entstehen wird.

4- Könnte uns die Existenz von Legenden und Mythologien (Menschen, die tatsächlich gelebt haben) angesichts der wissenschaftlichen Daten, die wir Geschichte nennen, in einer übertriebeneren Form vermittelt werden?

Legenden und Mythen verwenden oft eine fantasievollere Sprache. Aus diesem Grund übertreiben sie und erfinden manche Ereignisse sogar. Allerdings haben diese auch eine Funktion innerhalb der Erzählung. Daher ist es in der Mythologie notwendig, nicht nur die Realität des Erzählten zu betrachten, sondern auch seine Funktion. In dieser Hinsicht zeigen uns Mythen und Legenden die Gedanken-, Glaubens- und Vorstellungswelt vergangener Zeiten. Auch wenn bestimmte beschriebene Ereignisse und Namen nicht real sind, zeigen sie doch erzählerische Motive und geben wichtige Hinweise für vergleichende Untersuchungen. Beispielsweise gibt es bestimmte gemeinsame Motive in deutschen und mongolischen Erzählungen. Zum Beispiel der Held, der in eine Grube fällt oder gegen Drachen kämpft. Der Drache ist als aus Asien stammendes Motiv bekannt. Ähnliche Motive finden sich auch in der skandinavischen und türkischen Mythologie. Vor allem Türken werden in europäischen und asiatischen Legenden in ähnlicher Weise beschrieben. In den Legenden zeichnen sich die Türken als gottähnliches, sehr zivilisiertes und weises Volk aus. Um dieses verbreitete Narrativ zu zerstören, führte die römische Kirche nach 1453 die sogenannte kritische Geschichtswissenschaft ein. Mit anderen Worten: Die Geschichte, die in der Neuzeit wissenschaftlich eingeführt wurde, war von Anfang an eine Lüge gegen die Türken. Heute gelten die Erzählungen alter Mythen und Legenden als wesentlich realitätsnäher. Insbesondere durch neueste archäogenetische Untersuchungen werden die alten Einwanderungssagen Europas bestätigt.

5- Wie werfen Runenschriften Licht auf die historischen Tiefen der Türken in Europa?

Obwohl archäogenetische Studien zeigen, dass Europa seit Jahrtausenden Zuwanderung aus Anatolien und Eurasien erlebt, ist es auch notwendig, die Gemeinsamkeiten der Kulturen zu betrachten. In dieser Hinsicht sticht insbesondere die Runenschrift hervor. In diesem Zusammenhang taucht der Name Türke in den ältesten und wichtigsten Erzählungen auf. Dies wurde in Europa jahrhundertelang vertuscht und verursachte Katastrophen. Aus diesem Grund ist die Rolle der Türken in der Geschichte Europas noch wenig erforscht. Die Runenschrift und der türkische Name verschwinden jedoch nicht. Sie warten darauf, dass wir sie aufklären. Der Name Türke findet sich nicht nur in Island, sondern auch bei den Franken als Vorfahren und Verwandte. Türken wurden sogar Trojaner genannt. Wie Sie sehen, stößt man beim Verfolgen der Runenschrift auf viele Erzählungen über die Türken. Archäologische Zeugnisse im Zusammenhang mit der Runenschrift stammen ebenfalls aus der Zeit vor der Runenschrift. Zum Beispiel bestimmte schamanische Werkzeuge und Bestattungstraditionen. Woher kommt der Name Türke, wie haben sich die Kulturen entwickelt und wie haben sie sich gegenseitig beeinflusst? Um diese Fragen zu beantworten, müssen wir einen Blick auf die Türken werfen. Dann wird sich zeigen, was Türkisch bedeutet und welche Relevanz es für Europa hat. Die von der kritischen Wissenschaft in Europa erzählte Geschichte war von Anfang an falsch. Heute gilt das Altai-Gebirge als Wiege der Zivilisation. Auch dort leben Türken und bewahren ihr welthistorisches Erbe. Somit erstrecken sich die Wurzeln und Zweige der türkischen Kultur auf die ganze Welt. Die türkische Nation hat gerade erst das Feld der Geschichtswissenschaft betreten. Weitere aufschlussreiche Studien kommen noch. Meine Arbeit hat den Grundstein für den Vergleich von Kulturen rund um das Runenschreiben gelegt. Von nun an sollten vergleichende Kulturwissenschaften betrieben werden. Es gibt viele interessante Erkenntnisse. Von den Hosen der Türken und Germanen über ihre Schnurrbärte bis hin zu ihren Namen. Zum Beispiel hatte Odoaker, der das Weströmische Reich beendete, einen schwarzen Schnurrbart, und der Name seines Volkes wurde als Turkilinger angegeben. Turkilinger wird mit Thüringern in Verbindung gebracht. Die Ähnlichkeit der Namen ist bemerkenswert. Die Menschen, die die Römer Germanen nannten, trugen Hosen wie die Türken. Die alten Römer und Griechen lehnten das Tragen von Hosen als etwas Barbarenhaftes ab. Interessanterweise weisen die in Turfan gefundenen ersten Hosen der Welt Textilmotive auf, die an Runenschriften erinnern.

6- Wie denken die heutigen europäischen Nationen, soweit Sie durch die Schriften erfahren haben, über ihre Vergangenheit und ergänzen sie ihre Lehrbücher um neue Erkenntnisse?

Archäogenetische Studien in Europa, insbesondere am Max-Planck-Institut, zeigen heute, dass Europa seit Jahrtausenden Zuwanderung aus Anatolien und Eurasien empfing. Ein derart fortgeschrittenes Verständnis ist in den Kulturwissenschaften jedoch noch nicht zu beobachten. Lehrstuhlinhaber sind selten in der Lage, ihre alten Lehren aufzugeben und neues Wissen zu erfassen. Deshalb hat sogar Max Planck, bekannt als Begründer der Quantenphysik, einmal gesagt, dass die Wissenschaft nur von Beerdigung zu Beerdigung voranschreitet. Glücklicherweise beschränkt sich die Wissenschaft in unserer Zeit nicht nur auf Universitäten. Tatsächlich schreitet die Wissenschaft heute so schnell voran, dass sie inzwischen die Kapazitäten der Universitäten übersteigt. Jetzt ist es notwendig, die Wissenschaft von überall her zu nehmen und sie überall zu erklären. Das ist ein wahrhaftiger Aufklärungsprozess.

7- Lehrer Çağıl, Sie haben sehr wertvolle Werke. Könnten Sie uns etwas über Ihre Bücher und deren Themen erzählen?

Meine erste deutschsprachige Bachelorarbeit habe ich im Internet und dann selbst als Buch veröffentlicht. Letztes Jahr wurde die türkische Übersetzung von Kaynak Yayınları (Quellen Verlag) in der Türkei veröffentlicht. Der Name des türkischen Buches lautet „Cermen Runik Yazısının Türk Kökeni“ (Türkischer Ursprung der germanischen Runenschrift). Das Buch befasst sich nicht direkt mit den Runeninschriften und ihrer Kultur, sondern mit dem, was in Europa über sie gesagt wurde und wie sie erforscht wurden also ihrer Wissenschaftsgeschichte. Das Buch reicht von den frühesten Informationen über die Runenschrift bis heute. Ein sehr wertvoller deutscher Philosoph hat das Vorwort des Buches geschrieben. Prof. Prof. h. C. multi. Dr. Dr. h. C. Heinrich Beck (1929–2024). Es war ein großes Geschenk, ihn kennenzulernen und seine Unterstützung zu erfahren. Neben Büchern habe ich auch verschiedene wissenschaftliche und journalistische Artikel veröffentlicht. Ich erkläre meine Studien auch auf YouTube, so gut ich kann. Neben der Wissenschafts- und Kulturgeschichte beschäftige ich mich insbesondere mit den Themen Wissenschafts-, Existenz-, Friedens-, Kultur- und sogar Religionsphilosophie.

8- Was raten Sie jungen Forschern, Akademikern und Studenten, die neugierig auf Ihre Forschung sind? Welchen Weg sollten sie einschlagen? Können Sie eine Formel anbieten, die auch für Sie nützlich ist?

Eigentlich wurde alles schonmal gesagt. Was ich sage, wird nur eine Erinnerung sein. Die Wissenschaft ist der wahrste Führer. Die Zivilisation ist die wahrste Sekte. Das bedeutet, immer für Aufrichtigkeit und Güte zu arbeiten. Andernfalls werden wir von der Wahrheit und dem Guten abkommen. Dann wären wir auf einem falschen und schlechten Weg. Darüber hinaus gibt es keine Bedingungen für die Wissenschaft. Der Schlaue nimmt die Wissenschaft von überall. Ich möchte Sie daran erinnern, ohne zu sehr in die Tiefe zu gehen. Alles und jeder ist ein Abbild der Wahrheit. Unser Kontakt und Austausch ist in jedem Moment und in jeder Erfahrung mit der Wahrheit selbst. Denn sie ist diejenige, die alles erschafft. Ich kann nur so viel verstehen, wie sie erlaubt. Aus diesem Grund bete ich: „Erweitere mein Wissen“.

9- Was kann aus dem europäischen Beispiel auf unser Land angewendet werden, damit in unserem Land (der Türkei) die Runenschrift zu einem Thema der Neugier und populär wird und das Bewusstsein der Gesellschaft für Geschichte und Geschichtsphilosophie zunimmt?

Ich denke, dass die Türkei und die türkischen Staaten in diesen Themen heute schon viel weiter sind als Europa. Persönlich konnte ich meine Entdeckungen mit dem türkischen Volk auf Ulusal Kanal, TRT Türk, NTV, Aydınlık, OdaTV und verschiedenen YouTube-Kanälen teilen. Ich habe dies nicht selbst verlangt. Insbesondere hat mich Herr Dr. Doğu Perinçek entdeckt und eingeladen um meine Erkenntnisse in der Türkei vorzustellen. Dann zeigten türkische Intellektuelle großes Interesse. Deutsche und europäische Intellektuelle sind deutlich zurückhaltender, und die meisten von ihnen haben keine Kenntnisse über die frühtürkische Schrift, ebenso wenig wie sie über den türkischen Unabhängigkeitskrieg und ihre eigenen türkischen Epen Bescheid wissen. Lassen Sie mich das sagen: Aufgrund ihrer Unwissenheit und Ignoranz haben europäische Intellektuelle in der Vergangenheit schon große Katastrophen verursacht. Türken halfen beim materiellen Wiederaufbau von Deutschland. Jetzt werden sie auch beim intellektuellen Wiederaufbau helfen. Die türkische Philosophie beginnt mit dem Leben im Einklang mit allem unter dem Himmel und erstreckt sich bis zur Philosophie des Friedens zu Hause und des Friedens in der Welt. Dadurch steigt die türkische Nation auf. Es ist ein Vorbild für die Welt. Ich denke also, dass die Türken große Fortschritte machen und, wie Bilge Kagan sagte, Gott gibt ihnen die Kraft und den Segen. Ich vertraue ihm.

10- Abschließend: Was empfehlen Sie der türkischen Jugend und der akademischen Gemeinschaft, Ihrem Fachgebiet und Ihrer Wissenschaft Bedeutung beizumessen? Können Sie unseren Lesern, die diesen Artikel lesen und Fragen stellen möchten, auch eine E-Mail-Adresse mitteilen?

Die türkische Jugend ist aufgewacht. Ihr Schöpfer wird sie führen. Dies ist eine historische und philosophische Tatsache. Ich möchte auch die akademische Gemeinschaft, die versucht, das Leben ohne Schöpfer zu erklären, nach der Quelle der Existenz fragen. Ich erinnere auch Religionsgelehrte, die Autorität über die Wahrheit beanspruchen, daran, dass alles und jeder eine Gnade ist. Auch wenn wir dies als ins Dasein geborene Menschen vielleicht nicht immer oder sofort verstehen, wünsche ich mir, dass wir der Quelle der Existenz vertrauen und sie ineinander sehen.

In den Orhon-Denkmälern steht Der von Gott wie Gott erschaffene Türke Bilge Khagan. Der türkische Gott oben richtete den heiligen Ort und das Wasser auf diese Weise ein. Damit die türkische Nation nicht verschwindet, damit sie eine Nation wird. Weil Gott Kraft gibt. Weil Gott gnädig ist. Weil Gott es befohlen hat. Gott, der erweckt. Gott, der Frieden gibt. Natürlich wurde ich von diesem Gott zum Khan ernannt, damit der Name der türkischen Nation nicht verloren geht. Sagt Bilge Kaghan. Als fächerübergreifender und internationaler Pionier unserer Zeit sage auch ich alles Lob gebührt dem Schöpfer. Wegen des Schöpfers schicke ich Respekt an alle. Meine E-Mail-Adresse ist c.cayir@mail.de. Ich freue mich auf Ihre Fragen und Kommentare. Aufrichtigste Liebe.

Ich möchte unserem Lehrer Çağıl Çayır für seine aufrichtigen Antworten auf unsere Fragen danken. Die Geschichte der Schrift und ihre Fortsetzung, die Reise der Nationen mit der Schrift, die Staaten, die sie gründeten, die verschiedenen Kulturen und Sprachen, mit denen sie interagierten, werden uns verlorene Dokumente der menschlichen Vergangenheit präsentieren. Die türkische Nation: Wer bin ich? setzt seine Forschung auf diesem Gebiet fort. Ich wünsche dem großherzigen Türken Çağıl Çayır viel Erfolg, der versucht, die mysteriöse und metaphysische Frage zu beantworten, die er sich selbst gestellt hat. Vergessen wir nicht!

„Türke“ ist nicht nur ein in Buchstaben geschriebenes Wort, es ist der Name der Kraft, die den Buchstaben Geist verleiht!

Grüße und Liebe

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

 

 

.

...