- 19-02-2025 00:07
- 2941

RUSYA KAZANDI!
MOSKOVA
Tüm dünya 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna topraklarına girişinden sonra bu topraklara dikkatli bir şekilde bakmaya başladı. Dünya üzerinde bulunan akademisyenler, eski ve yeni diplomatlar, gazeteciler devamlı jeopolitika ve siyaset konuşup Rusya hakkında yazılar, makaleler, kitaplar yazdılar.
Amerika ve Avrupa’da pek çok vakıf kuruluşları, Rusya’yı dünyada yaşayan tüm insanlara şeytan, işgalci ve karanlıklar ülkesi olarak göstermek için milyarlarca dolar harcadılar. Kendi genç nesillerini, bu dünyanın en büyük ülkesine, en zengin ülkesine düşman etmek için harcanan enerji ve maddi gücün başarılı olduğunu söyleyebiliriz!
Dünya üzerinde bulunan akademisyenler, eski ve yeni diplomatlar, gazeteciler Rusya üzerine ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar aslında içi bomboş cümlelerden ibarettir, çünkü Rusya’yı anlatmak için, şehirlerinde gezip insanlara değmeniz, ülkenin sosyolojisini bilmeniz gerekir. Bu insanların siyasetçilerin her dediğine robot gibi kayıtsız kaldığını, siyasetçilerin de halka kulak asmadığını düşündüğünüz vakit, Rusya hakkında ne söylerseniz söyleyin, sözleriniz boşlukta asılı kalır.
Ben Rusya’da her yıl farklı şehirlere gidip, Rusya hakkında belgeseller yapıyorum. Savaş bölgesinde de bulundum, Rusya’nın en uzak bölgelerinde de. Buralarda her yaştan sivil vatandaşlar ile konuşurken bir şeylerin değiştiğini fark ediyorsunuz, dolayısı ile benim anlattıklarım, bir akademisyenin, bir emekli diplomatın, gazetecinin rahat koltuğunda kahve yudumlayıp yabancı makale ve yayınlardan edindiği bilgilerden derleme olmayacak, soğukta, yağmurda, çamurda ve uzun yollar kat ederek edinilmiş bilgilerden süzülen bir anlatı olacak!
Başlıyoruz!
Amerika ve Avrupa tarafından harcanan paralar Rusya Federasyonu’nun en büyük kaybına nasıl ilaç oldu?
Sovyetler Birliği dağılışı sonrası yeni Rusya’da baş gösteren kaos, o dönem yaşayan nesillere güvensizlik, geleceğe kaygı ile bakma, kendi ulusunu küçük görme gibi pek çok problem getirdi. Bu problemler ile birlikte o zamanı yaşayan nesiller, Batı ülkelerine karşı büyük bir sempati ve güven beslemeye başlayarak, kendi ülkelerinde demokrasinin olmadığı hissiyatını yaşamaya başladı.
Sovyetler sonrası ülkeye gelen ve Rus halkını ayrıştırmak için yayınlar yapan Batılı ama “demokratik” görünen yayın organları, Rus siyasetçilerinin devamlı yalan söylediklerini, ülke başkanının totaliter olduğunu uzun yıllara yayılan bir period içerisinde yeni nesillerin damarlarına enjekte etti…
Türkiye’de 1950 sonrası yapılan Batı kaynaklı yayınlar ile komşusu olan Rusya’ya “Müslüman ve Türk düşmanı” yakıştırmaları yapılarak, Türkiye’de çok az olan Rus tarihi ve Rusya konulu bilgi, belge, makalelerinin avantajını da kullanarak tamamen Rusya’nın sesi kısıldı.
Rus halkının 1990 sonrası Batıyı her şeyin yegane üreticisi, demokrasinin ana vatanı olarak görmesi de sadece Ruslara özel bir şey değil. Türk halkı da Batı tarafından milyonlarca para alan, kendi içerisinden çıkan gazetecilerin, medya organlarının, siyasetçilerinin, tarihçilerinin, din adamlarının manipülasyonlarına uzun yıllar maruz kaldı ve sonuç olarak Müslüman cahil kesimleri kullanarak dünya da terör gruplarını besleyen Amerika ve Avrupa’ya sempati duydu.
Bir ülke ve Batı aşkı ile yanıp tutuşan siyasetçilerini düşünün, kendi insanını 2. Dünya Savaşında yıkıma uğramış Avrupa’yı tekrar ayağa kaldırsın diye başka ülkelere peşkeş çekiyor. İşte o Türk işçilerinin ilk nesli, Avrupa'nın acımasız işverenleri tarafından sömürülüp, hiçbir iş güvenliği olmadan madenlerde, santral bacalarında, en pis işlerde çalıştırılıp, hasta edilerek öldürüldü!
Tüm bunlara rağmen Batı, Türk toplumunu dışladı, Türk devletini, “Avrupa Birliği’ne alacağız” deyip yıllarca oyalayarak ülke içerisindeki muhalif gazetecileri ve siyasetçileri fonlara boğarak, iç siyaseti bozmaya çalıştı. En acımasız tarafı ise devletin içerisine uzun yıllar sürecek bir operasyon ile gene Müslümanlığı kullanıp, bir cemaati soktu.
Bu cemaatin yöneticisi 2016 yılında yapılmaya çalışılan askeri darbeden sorumlu tutuldu, Türkiye, Amerika’dan iadesini istese de Amerika, bu kişiyi iade etmedi ve orada öldü. Türkiye Cumhuriyeti’nin “müttefikimiz” dediği Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye mahkemelerinin terörist olarak adlandırdığı kişiyi Türkiye’ye vermedi!
Yukarıda saydıklarımın bazıları Türkiye’de yaşayan yeni nesillerin Batıya bakış açısını negatif anlamda “biraz” değiştirse de bu durum Rusya’da daha farklı.
Şapka Düştü Kel Göründü!..
Türkçede güzel bir deyim var, “şapka düştü kel göründü” diye, işte bu deyim, yıllarca Rusya’da 1990’lı yılları yaşamış, şimdilerde 60'lı yaşlarını yaşayan insanlar için ve 1990 sonrası doğan nesiller için çok şey ifade ediyor.
Kendilerini günlük hayatın akışına bırakmış, akşamları sadece kısa bir süre Rusya’ya yerleşmiş Batı medyası yayınlarını izleyip, okuyan sıradan vatandaşlar, uzun yıllar Rusya ve onun yöneticilerini Batı ülkeleri ile karşılaştırıp, BBC gibi kuruluşların çok sinsice hazırladığı içeriklerin kurbanı oldu.
Yeni nesiller de bu medya organları üzerinden ve bir şekilde yurtdışına giden sonradan görme kültürsüz Rusların yaptığı video içeriklerinden etkilenerek, dünyaya edebiyat, teknoloji, uzay bilimi, kimya gibi konularda yön vermiş Rusya gibi bir ülkenin, onlara bir gelecek vermediğini düşünüyorlardı.
Fakat 2022 yılı sonrası yaşlısı ve genci, Rusya Federasyonu sınırları içerisinde olan milyonlarca Rus vatandaşı belki de Batının silahı ile ilk defa gerçeği gördü.
Çünkü milyonlarca insan, Rusya - Ukrayna çatışmaları sırasında dünyanın en büyük ve en saygıdeğer kuruluşları olarak bilinen dev medya organlarının nasıl yalan haberler pompaladığını gördü, sevdikleri, kaliteli olarak saydıkları, dünyada “saygın markalar” olarak bilinen firmaların, Rusya’yı ve Rus halkını siyasi bir konudan ötürü nasıl da yüzüstü bıraktığını gördü.
Konunun aslında otokratik devlet yönetim biçimi olmadığı, tamamen Rusya topraklarına ve Rus halkına doğrudan düşmanlık olduğunu insanlar kavradı.
Tüm bunlar olurken, ilmik ilmik örülen saygın Batı basını imajı ise her ay yapılan “Rusya’nın depolarında mühimmatlar tükendi” şeklindeki haberleri ile iki yıl içerisinde yerle bir oldu.
Gezdiğim yerlerde, konuştuğum genci yaşlısı tüm Ruslar, Batının öyle sanıldığı gibi ahlaklı, çok demokratik olmadığını kavramışlar, en önemlisi ise, Batının onlara düşman olduğunu kavramışlar!
2022 yılına kadar Rusya’dan milyarlarca Ruble fon alan Rus medyasının başaramadığı şeyi, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna konusunda “dünyaca saygın kaynaklar” olarak görünen medya organlarına dayattığı yalan haberler başardı…
İşte tam bu noktada Rusya Federasyonu, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası kaybolan nesiller ile birlikte toplamda “beş nesil”den oluşan halkına, devlete olan güvenini, ülkelerine olan sadakatini ve sevgisini, gerçek vatanseverliği tekrar geri kazandırdı. Üstelik bunu yaparken de Batı gibi medyaya milyarlarca para da ödemedi.
Sadece bugüne kadar sinsice hareket eden Batının iki yüzlü, ahlak yoksunu gazetecilerinin, yazarlarının, televizyoncularının, siyasetçilerinin tüm yalanlarını Rus halkının duymasına ve anlamasına yardımcı olarak yaptı. İnsanlar sevdikleri, etinden tırnağından arttırdıkları paralar ile satın aldıkları ürünleri satan firmaların onlara saygı duymadıklarını, Rus halkının Batının gözünde bir değerinin olmadığını Ukrayna ile yaşanan süreçte gördüler.
Tüm bu süreç içerisinde Rus halkının bilinç altına, Batı ve onun sahte özgürlükçü dünyasının o kadar da özgür olmadığı, Batı insanlarının sanılanın aksine akıllı ve analitik düşünceye hakim olmadığı işlendi.
Rus halkı, Batının ürünlerini belki gene kullanacak, kendi ürettiğinden kaliteli sayacak o ürünleri, fakat şu var ki; Rusya’ya aidiyet duygusunun pekiştiği, ülkelerine olan güvenin getirdiği özgüven ile bu dönemi yaşayan beş nesil bir daha asla ne Amerika'ya ne de Avrupa’ya tamamen güvenmeyecek.
İşte Rusya’nın en büyük kazancı da budur ve bu sosyolojik durum belki de Rusya’ya her alanda yansıyacak, çünkü yeni nesillere bir daha kimse “diktatörlük ile yönetildikleri” yalanını aşılayamayacak.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com