Rusya'nın Ukrayna'yı işgalindeki ekonomik hedef: Kuzey Deniz Yolu ve Lomonosov Sırtı

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalindeki ekonomik hedef: Kuzey Deniz Yolu ve Lomonosov Sırtı

24 Şubat 2022’de Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı, dünyanın gündemini bir günden diğer güne değiştirdi. Rus tanklarının Ukrayna'ya girmesiyle dünya farklı bir güne uyanırken, Avrupa için “İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en kara gün” yakıştırması yapıldı. 

Siyaset bilimciler, ülke sınırlarının askeri güç kullanarak değiştirilmesinin bir istisna olarak kalmaması durumunda gerek Avrupa’nın gerekse dünyanın başka bölgelerinin yangın yerine dönebileceği uyarısında bulunurken, Alman Bilim ve Politika Vakfı (SWP) uzmanlarından emekli Albay Wolfgang Richter, tüm bu yaşananlarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"1990'da Avrupa sınırlarının olduğu gibi kalması konusunda uzlaştık. Barış ve dostluk içinde yaşayan, birbirlerinin çıkarlarına saygı duyan egemen devletlerin, güvenlik konusunda iş birliği yapacağına itimat ettik. Şimdi bu sınırları değiştirmeyeceğiz. Zira bu sadece kaosa yol açar ve muhtemelen Avrupa'nın her köşesinde savaş çıkar." 

Richter, bu sözleriyle tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Putin, Ukrayna'ya saldırı öncesinde çok sayıda gerekçe sıraladı. 

Putin'in devamlı tekrarladığı iddia, NATO'nun Doğu'ya doğru sürekli genişlediği ve NATO’nun askeri alt yapısını Rusya sınırına dayandırdığı yönündeydi. 

Peki Rusya’yı, Ukrayna kuşatmasına iten asıl sebep neydi?

Krizin kökleri ekonomik ve finansal mı? 

Değerli enerji kaynakları ve deniz ticaret yolları üzerinden bakıldığında Ukrayna krizinin sebepleri daha net olarak anlaşılabilir.

Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin dörtte birinin bulunduğu, Kuzey Buz Denizi’nin derinliklerinde yer alan, Lomonosov Sıradağları'nı insanlık tam 74 yıl önce keşfetti.

Öncesinde buzulların oluşturduğu rezervlerdeki çıkartma maliyetleri çok yüksek olduğundan, bölge dünyanın ilgisini çekmiyor ve daha ucuz petrol yataklarının olduğu bölgelerde güç savaşları veriliyordu. 

Küresel ısınma nedeniyle Kuzey Kutbu'ndaki buz kütlesinin erimesiyle beraber, petrol çıkartma maliyetlerinin düşmesi, dünya için bir farkındalık yarattı. 

Rusya hükümeti, Lomonosov Sıradağları için 2001 yılında Birleşmiş Milletler'e başvurarak, bu bölgede hak iddia etmiş, fakat yeterli kanıt sunamadığı gerekçesiyle başvurusu reddedilmişti. 

Buna karşın Rusya, 2007’de deniz yatağına bölgeyi sahiplendiklerini simgeleyen titanyumdan yapılma bir Rus bayrağı dikerek, değerli rezervlerin üzerinde oturan 1,2 milyon kilometrekarelik Lomonosov Sıradağları’nın kendilerine ait olduğu sinyalini verdi. 

Kuzey Kutbu'nun fethini Putin telefon edip kutlarken, denizin dibinde bulunan 10 milyar tonluk petrol ve doğalgaz, yalnızca Rusya'nın değil ABD, Rusya, Norveç, Kanada ve Danimarka'nın da iştahını kabartıyordu. 

Okyanusun dibine dikilen Rus bayrağına tepkiler gecikmedi.

ABD, bir nükleer denizaltısı ile casus uçaklarını bölgeye gönderdi. 

Kanada Dışişleri Bakanlığı; "Bayraklar dikip 'Burada hak iddia ediyoruz' diyemezsiniz. 15. yüzyılda yaşamıyoruz, Ruslar sadece şov yapıyorlar" açıklamasını yaptı. 

Danimarka ise, Lomonosov'un okyanus altından Grönland'a bağlı olduğunu ispat için seferber oldu.

Buzulların erimesi, Lomonosov Sırtları’ndaki değerli rezervlere ulaşımın yanısıra, Kuzey Deniz Yolu’nun önemine de ciddi derecede katkı sundu. 

2010'da Kuzey Deniz Rotası'nı sadece 4 gemi kullanırken, 2011'de 34 ve 2012'de 46 gemi kullandı. 

2018 yılında ise Çin’in Dalian limanından yola çıkan 19 bin tonluk COSCO’ya ait “Yong Sheng” adlı kargo gemisi, Kuzey Kutup rotasını takip ederek Hollanda’da bulunan Rotterdam limanına ulaşarak, rotanın tamamını kullanan ilk gemi olmayı başardı. 

Normalde Süveyş Kanalı ve Akdeniz üzerinden 48 günde tamamlanan yolculuk, böylece yaklaşık 36 günde tamamlanmış oldu. 

8 bin 100 deniz mili uzunluğundaki bu yeni rota, Şanghay’dan Rotterdam’a gitmek için gemilerin takip ettiği normal Süveyş Kanalı rotasından yaklaşık 2 bin 400 deniz mili daha kısa. 

Başka bir örnek verecek olursak, bugün Tokyo'dan Hamburg'a giden bir konteyner gemisinin Süveyş Kanalı üzerinden seyahat etme süresi yaklaşık 48 gün sürüyorken, aynı geminin seyahat süresi, Kuzey Deniz Yolu üzerinden yaklaşık 35 günde tamamlanmış olacak. 

Bu hattın tamamen deniz yolu ticaretine açılmasıyla küresel ekonomiye katkısının yıllık 200-300 milyar USD arasında olacağı tahmin ediliyor.

Çin ve Rusya’nın Kuzey Buz Denizi’nde ticari, enerji ve stratejik işbirliği yapması, ABD’nin 2008 yılındaki ulusal güvenlik dokümanına da girerken ABD, ‘Soğuk Savaş’ı bu bölgeye taşımaya karar verdi. 

Bundan 1 yıl sonra, 2009 yılında, Rusya Savunma Bakanlığı yetkililerinden General Vladimir Şamanov, el değmemiş maden kaynaklarının bulunduğu Kuzey Kutbu'ndaki çıkarlarını korumak için gelecekteki olası savaşlara karşı hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi. 

Savunma Bakanlığı Savaş Eğitimi Bölümü Başkanı Şamanov;Birkaç ülkenin Rusya'nın Kuzey Kutbu’ndaki yer altı zenginliklerine göz koyması üzerine, biz de anında Kuzey Kutbu’na gönderilebilecek güçlerimize savaş eğitimi vermeye başladık” diye konuştu. 

ABD’nin Ukrayna ve Baltık ülkeleri üzerinden bu hattın kapatılması için uyguladığı strateji ve NATO üzerinden Baltık ülkelerine askeri yığınak yapması ile başlayan süreç, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ile sonuçlandı. 

5 yıl aradan sonra Rusya lideri Putin, 25 Nisan 2019’da Pekin’de düzenlenen 2. Kuşak ve Yol Forumu’ndaki konuşmasında, Rusya’nın çabalarını iki cümlede özetlemişti; “Kuzey Deniz Yolu’nun geliştirilmesine büyük önem veriyoruz. Bunu Çin’in İpek Yolu ile birleştirme ihtimalini değerlendiriyoruz ki böylece Doğu Asya’yı Avrupa’ya bağlayan, küresel ve rekabetçi bir güzergah yaratmış olacağız.” 

Diğer yandan, askeri hazırlıklar kapsamında, 2019 aralık ayında bizzat Putin tarafından ilan edilen yeni askeri doktrin gereğince yeni tedbirler alındı. 

Yeni doktrinde, ilk kez Arktik Bölgesi'ni Rus etki alanı olarak tanımlandı. 

Rusya’nın tekrar süper güç olarak Kuzey Buz Denizi’ndeki deniz ticaret yollarına hakimiyet kurabilmesi ve Lomonosov Sırtları’ndaki değerli petrol yataklarına ulaşabilmesi için, bölgesinde tam hakimiyet sağlayabilmesi gerekiyor. 

ABD eski Başkanı Jimmy Carter’a danışmanlık yapmış önemli bir siyaset bilimci olan Zbigniew Kazimierz Brzezinski, durumu şöyle özetliyor;

Rusya’nın arzu ettiği doktrin, Ukrayna’sız asla olmayacaktır. Rusya, Ukrayna’sız da bir imparatorluk olabilir; ama o halde, ancak bir Asya imparatorluğu olacaktır. Ama Ukrayna, kendi kontrolünde veya sınırları içerisinde olursa, Rusya, işte o zaman gerçekten de bir Avrasya imparatorluğu olabilir.

.

Onur Subaşı, dikGAZETE.com

.

...