- 25-12-2022 18:01
- 4715
Bugünlerde Pakize Suda'nın bir yazısını birçok arkadaşım paylaşıyor. Hani şu “modernleşmenin tadını değil suyunu çıkardık” dediği, küçük bir kasabada fazla eğitim görmemiş bir kadın olarak yaşamayı hayal ettiği yazısı.
Pakize Suda, 23 Nisan 1952 yılında İzmir'de doğdu. Babası gazeteci Orhan Suda'dır. İzmir Kız Lisesi'nden mezun oldu. 1969 yılında katıldığı bir yarışmada Ege Güzeli seçildi. Oyunculuk ve şarkıcılık yapmaya başladı. 90'lı yıllarda köşe yazarlığı yapmaya başladı.
Yazdığı kitaplar, "Ağız Tadıyla Sevişemedik" ve "Yenmiş Yutulmuş Sözler.”
Hadi onun gibi bir modernleşme anlayışı olanlar hak verip paylaşsın da o yazıyı; öyle olmayan muhafazakar kesim neden bu kadar rağbet edip paylaşıyor anlam veremedim.
Mesela, “Ağız Tadıyla Sevişemedik” diye kitap yazıp sonra da şehvetten uzak, şefkate yakın bir cinselliğe öykünen kadın modernliğinin ya da bu modernlikten duyduğu mutsuzluğun bizim camiada karşılık bulması bir hayli tuhaf…
Hayır bizde böyle bir modernleşme yok ki; neden bu kadar hak verip paylaşılıyor o yazı anlam veremedim.
Yanlış anlaşılmasın, kadının hayatını ya da yazdığı kitabı kötü bulup eleştirmiyorum. Kitabını okumadım kadını da tanımam yakinen.
Benim eleştirim modernizm anlayışı ve yaşayışı bizden farklı olan zihniyette birinin geleneğe övgüsünün ve öykünmesinin muhafazakar cenahta bu kadar yankı bulmasına.
Yani muhafazakâr cenahta, onun yaşayışı gibi, ki bunu kınama olarak söylemiyorum, bir modernleşme var mı?
Bizim cenah kadınları, aynen onun hasretini çektiği, “keşke şöyle şöyle yaşasaydım” dediği gibi yaşıyor zaten.
Tek farkımız çalışıp, para kazanıyor oluşumuz. O zaman neden bu kadar bu yazıda kendimizi buluyoruz?
Çalışan bir kadın olarak söylüyorum, Pakize Suda'nın özlemini duyduğu gibi, çevremde evini kendi temizlemeyen, yemeğini, kekini kendi yapmayan, omuzuna yeleğini alıp komşusuna kahve içmeye gitmeyen, akşamları kocası ajansı dinleyip çocukları ödev yaparken mutfağı toplamayan, ailece ziyaretler yapmayan vb. arkadaşım yok.
Bizim modernleşmemiz farklı formatta diye düşünüyorum.
Peki nasıl?
Biz daha kendi modernleşme serüvenini bile dile getirememiş, kendisi gibi olmayan bir modernleşme anlayışına hak verip, sanki öyle yaşıyormuş gibi kabullenen bir kesimiz.
Biz kendimizi genellikle "değilleme" ile anlatıyoruz.
Gerici değiliz, Pakize Suda gibi bir modernleşme yaşayan bir kesim değiliz, Taliban gibi bir din anlayışına sahip değiliz, batı tarzı feminist değiliz…
Belki de kendimizi henüz tam olarak tanımlayamadığımız için bizim yaşama tarzımızla hiç de yakın olmayan söylemlerde bile kendimizi buluyoruz.
Ötekileştirme değil niyetim ayrıca; beridekini de doğru anlamak ve anlatabilme çabası.