- 12-07-2024 15:51
- 1716
Savaşın kalbi Zaporojye’nin Valisi Balitski: Bu NATO’nun Rusya’ya karşı savaşıdır!
Önceki haftalarda, Rusya - Ukrayna silahlı ihtilafının devam ettiği en önemli bölgelerin başında gelen Zaporojye Vilayeti’nin Valisi Yevgeni Vitalyeviç Balitski ile bir araya geldik yerli - yabancı bir grup gazeteci ile birlikte.
Hatırlanacağı gibi gelinen noktada eski Zaporojye İli’nin yüzde 80-85’lik bir kısmına Rusya Federasyonu hâkim durumda. İlk kez Şubat 2022 sonunda bölgeye giren Rus Silahlı Güçleri, Melitopol merkezli geniş bölge üzerinde kendi kontrollerini tesis etmişlerdi. Bölgedeki savaş ise halen eyaletin kuzey doğusunda, Dinyeper Nehri’nin kuzeyden güney yönüne doğru kıvrıldığı noktanın doğu kesimlerinde devam ediyor.
Sürecin en başından beri bölgedeki Rus yönetiminin başındaki isim olan ve aynı zamanda, zamanında iki dönem Verhovnaya Rada (ulusal parlamento) milletvekilliği yapmış bir isim Yevgeni Vitalyeviç pek çok konuda merak edilenleri yanıtladı uzun süren basın toplantısında.
“Zaporojye denize çıkışı olan bölge olmasından ötürü BRICK ülkeleri için önemli pazar
Balitski, ilk olarak söze, gelen bir soru üzerine BRICS ile giriyor. Organizasyonun dünyada çok ciddi bir alternatif olduğunu belirten Balitski, bu birlikteliğin tüm gezegende fevkalade bir umut yarattığının altını çizdi.
Batı ülkelerinin hegemonyasının, en başta dünya kaynaklarının dağılımı ve dağıtımı noktasında adil olmadığının ortaya çıktığına işaret eden vali, BRICS şahsında ortaya çıkan yeni genç oluşumun salt Zaporojye bölgesinde değil ancak tüm yeryüzü için büyük bir perspektif yarattığına dikkat çekti.
Azak Denizi’ne çıkışı olmasıyla Zaporojye bölgesinin, hammadde ihraç pazarı açısından potansiyeline gönderimde bulunan Yevgeni Vitalyeviç, BRICS ülkelerinin dünyanın “faydalı fosillerinin” yüzde seksenini barındırdığını, dahası dünya nüfusunun da yarısından çoğunu temsil ettiğini ifade etti. Birlik dâhilinde Brezilya’nın gıda güvenliği açısından ehemmiyetine de vurguda bulunan Balitski, bilhassa sığır ithalatı bakımından bu ülkenin bölgeleri için taşıdığı önemi hatırlattı.
“Zaporojye Eyaleti, sağladığı tüm koşullarla bütün yatırımcılara istisnasız olarak açık”
Güney Afrika Cumhuriyeti ile iletişimin ve dolayısıyla o pazara da Rusya üzerinden girebilecek olmanın kendileri bakımından büyük öneme haiz olduğunu kaydeden Zaporojye Başkanı, Çin ve Hindistan’ın da doğal olarak, hem ithal edilecek mamuller hem de kendi ürettikleri mallar açısından devasa pazarlar sunduğunu anımsattı.
Avrupalı yatırımcıların ne ölçüde bölgelerine yatırım yapabilecekleri ve pazarlarına girebileceklerine dair gelen bir soruya ise Yevgeni Balitski şöyle yanıt verdi:
“Bugün için pazarımız bütün yatırımcılara açıktır. Bölgemize yatırım yapmak isteyecek, ona katkı sunacak; yörede bilim, teknoloji ve inovasyonun gelişimine katkı sunacak hiçbir yatırımcıya çifte standart uygulamayız. Yalnız günümüzde uygulanan yaptırımlardan dolayı bazı kısıtlama ve engeller mevcut, o kadar.
Tahıl başta olmak üzere tarım sektörü örneğin dışa en açık ve yatırıma hazır segment konumunda. Keza imalat sanayi ve liman sektörü için de aynı şey geçerli. Dolayısıyla, muhtemel yerli ve yabancı yatırımcılara dönük; lojistik, limansal, vs. bütün koşullar istisnasız ve sınırsız olarak temin edilecektir tarafımızdan.”
“Kolektif Batı, Rusya’nın ekonomik ve insani potansiyelini yok etmek istiyor”
“Kiev Rejimi’nin, Ukrayna askeri ihtilafına ortak olan Batılı ülkeler ile birlikte sebep olduğu savaş suçlarının ne derece tespit edilip kaydedildiği” şeklindeki bir soruya Balistski; başta Donbass olmak üzere tüm savaş bölgelerinde olduğu üzere, “Rusya Soruşturma Komitesi”nin yörelerinde de kendi ifadesiyle “Ukr-Nazi” rejimimin insanlık karşıtı tüm suçlarını ilk günden itibaren düzenli olarak kaydettiğini söyleyip, konuyla ilgili şöyle devam etti:
“Benim bildiğim kadarıyla sadece bu kışa kadar 14 binden fazla hadise kaydedilmişti. Avrupa faşizmini yargılayacağımız bir sonraki Nürnberg benzeri mahkeme sürecine değin masa başında bekleyecekler bu suç dosyaları.
Kolektif Batı tarafından temin edilen uzun menzilli füzelere gelecek olursak; bizler fiilen bir iç savaştayız. Amerika ve İngiltere yönetimleri, ne pahasına olursa olsun Rusya’yı zayıflatmaya çalışıp, önlerine koydukları ‘böl-parçala ve yönet’ şeklindeki tarihsel kolonyal vazifelerini daha rahat yerine getirebilmek için ekonomik ve insani potansiyelimizi yok etmeye çalışıyorlar.
Ki daha evvel de bunu Kanada, Avustralya, Hindistan’da ve bir dizi Afrika devletinde tatbik etmişlerdi, Hindistan’ı da keza, ülke 2. Dünya Savaşı sonrasında kurtulana değin sömürmeyi sürdürmüşlerdi, Kızılderililere bizzat yurtlarında soykırım uygulamışlardı. Bu onların felsefesi, yaşam modelidir.
Bundan dolayı bugün ekonomik ve insani kaynakları sömürmek üzere kendilerine seçtikleri alan Rusya’dır. Çünkü Rusya, onların henüz kolonize edemediği yegâne ülke konumundadır.”
“Zaporojye İli’ne yapılan saldırılar, NATO’nun Rusya’ya yönelik saldırganlığıdır”
Balitski, Ukrayna’nın kendilerini uzun menzilli roketlerle vurduğu zaman, bunu yalnızca “dost olmayan bir adım” olarak görmediklerini fakat gelinen noktada bunu aynı zamanda kendilerine dönük dolaysız bir saldırganlık olarak da algıladıklarını dile getirirken sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı, düşmanca silahları üzerinden 3. Dünya Savaşı’na doğru ilerliyor. Putin’in de dediğin gibi; ‘Rusya olmayacak ise bu dünya bize neden gereksin ki?!..’ Onların anlaması gereken şey şu ki, biz durmayacağız, bizi Batı’nın dost olmayan hiçbir hareketi durduramaz!
Bizim tüm avantajlarımızı ve silahlarımızı kullanmamız gerekirse, pekâlâ kullanırız. Bizim yöremizi vurmalarını ben NATO bloğunun doğrudan Rusya Federasyonu’na dönük bir saldırganlığı olarak yorumluyorum. Nihayet bu pozisyonumuzu partnerlerimizle paylaşmaya başlayacağız.
Ne zaman ki buna girişeceğiz; Zaporojye Eyaleti’nde hayatını kaybeden her vatandaş için, ölen her Rusya vatandaşı, her Lugansk, Donetsk veya Belgorod Eyaleti yaşayanı için karşılığını vereceğiz. Metalin bile bir sabrı, yani bir yorgunluk sınırı vardır. Eğer en stratejik silahlarımızı kullanmak durumunda kalırsak biz kaybeden olmayız. ”
Balitski: “Ölmemi gerektiren bir durum oluşursa, ne için öleceğimi gayet iyi biliyorum”
Uzun basın toplantısının devamında Yevgeni Vitalyeviç’e bu sefer de, “kendi kişisel güvenliğinden endişe duyup duymadığı” şeklinde özel bir soru soruldu.
Bu suali de şu şekilde cevaplamayı tercih etti Zaporojye valisi. “Herkes son tahlilde er ya da geç ölecektir, maalesef hakikatin kendisi bu. Önemli olan, kişinin hayattayken ne yaptığıdır. Sadece benim için değil ama her normal insan için tedirginlik verici şu anki durum tabii ki.
Ben Sovyetler Birliği devrinde askeri okulu bitirmiş birisiyim. Sovyet döneminde bize korkak ve kahraman arasındaki farkı şöyle izah etmişlerdi: ‘Her ikisi de aynı oranda korkarlar. Ne var ki; korkak olan siperde kalırken, kahraman ise ileri doğru hamle yapmayı tercih eder’. Eğer ölmemi gerektiren bir durum olursa şayet, ben ne için öldüğümü, öleceğimi çoktan biliyorum…”
“Zaporojye Vilayeti, ağırlıklı endüstriyel bir bölge olma hüviyetinden uzaklaştı”
Basın mensuplarından birisinin; bölgenin tarımsal potansiyelinin yanı sıra endüstri açısından durumunu, imalat sanayini, yeni işletmelerin açılıp açılmadığı, yörenin iktisadi açıdan ayağa kaldırılıp kaldırılmadığını ve genel olarak söz konusu sahada ne tür gelişmelerin yaşandığı şeklinde bir soru yöneltti Yevgeni Balitski’ye.
Eyaletlerini maalesef endüstriyel bir bölge sayamayacaklarını belirten Zaporojye Valisi, gene de vakti zamanında Zaporojye’nin Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin en endüstriyel bölgelerinden birisi olduğunu hatırlattı.
Gelinen noktada daha ziyade tarım ve hayvancılık bölgesi olmalarına rağmen gene de sınaî işletmelerine de sahip olduklarını kaydeden Balitski bunları; liman işletmeleri, Berdyansk kentindeki sanayi yağları fabrikası, tarım araç parçaları tesisi, motor fabrikası ile Melitopol’deki diğer muhtelif işletmeler olarak sıraladı.
Motor fabrikası haricinde, saydıklarının hemen hepsinin de hâlihazırda faaliyete geçirildiğine işaret eden Yevgeni Vitalyeviç, bunların bir kısmının Ukrayna zamandaki randımanlarına yakın, bir kısmının ise oldukça kısıtlı ölçekte üretim halinde olduklarını vurguladı konuşmasının devamında.
“Tüm endüstriyel işletmeler ‘Serbest sanayi bölgesi’ kapsamında”
Metal malzemelerinin nakliyatında ciddi lojistik problemleri olduğuna dikkat çeken Balitski, daha önceden bu ihtiyacın Zaporojye şehri üzerinden giderildiğini sözlerine ekledi.
Her şeye karşın şu anda bölgelerinim endüstriyel - sınai potansiyelin yüzde 24 – 27 bandında bir effektivitede çalıştığını ifade eden Zaporojye Eyaleti’nin Başkanı, bunun haliyle çok düşük bir oran olduğuna işaret edip, gene de kendi sözleriyle savaşın devamında “Zaporojye kentinin özgürleştirilmesini” takiben, yerli ve yabancı yatırımcıların bölgelerindeki imalat sektörüne yatırım yapmalarını beklediklerini ilave etti.
Bugün için topraklarındaki mevcut sanayi tesislerinin en azından işlerliğini korumaya çalıştıklarını, bu sayede de belirli vasıftaki iç gücünü kaybetmemeye uğraş verdiklerinin altını çizen Balitski, illerindeki bütün endüstriyel işletmelerin “serbest ticaret bölgesi” kapsamında olduğunu hatırlattı.
İşletmeler için gerekirse ek vergi indirimlerine gidebileceklerini söyleyen Yevgeni Balitski; elektrik, gaz gibi temel giderlerin ödemelerinde gecikme durumlarında da fabrikaların “bir adım ileri gidebilmeleri” için özellikle ceza uygulamasına gitmediklerine bilhassa vurgu yaparak, bugün için çalışır durumda olmayan tesisin bünyelerinde neredeyse fiilen mevcut olmadığını belirtti.
“Ukrayna gerçek anlamda bir devlet hiç olamadı ve onda adalet de var olmadı”
Son olarak Avustralyalı bir gazetecinin; “dünyanın genelinde Zaporojye ve Kherson bölgelerinin yerleşik halkının başına adeta silah dayamak suretiyle Rusya ile yaşamaya zorlandıklarına dair bir propagandanın olduğunu ve bunun ne ölçüde gerçeği yansıttığı” şeklindeki bir sorusuna Yevgeni Balitski, şöyle yanıt vermeyi tercih etti:
“Bu konuda size en iyi yanıtı gene insanların kendileri sokakta verecektir. Burada doğmuş, yetişmiş, öğrenim görmüş, askerlik hizmeti vermiş birisi olarak ve dahası hem yerel organlarda hem de Ukrayna milli meclisinde milletvekillik yapmış birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, Ukrayna gerçek anlamda bir devlet olarak hiçbir zaman teşkil olamadı.
‘Milliyetçilik’ adlı çocukluk hastalığından bir türlü kurtulamadı. Gene de insanlar bu ülkeyi sevmişti. Ben de aynı şekilde. Onu inşa ettik, dedelerimiz onun için savaştı. Sovyetler Birliği döneminde herhangi bir insan için adalet varken burada, SSCB sonrasında ise sıradan bir insan için adalet hiç olmadı.”
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com