Suriyeli bir aile

Suriyeli bir aile

SURİYELİ BİR AİLE…

Aslında bir değil binlerce on binlerce…

Ama…

Ben bir tanesinden bahsedeceğim.

Bu ailenin bilgileri bende mevcut; çözüm bulmak isteyenlere bu bilgileri verebilirim.

MUTLU BİR AİLE…

Yusuf

Türkiye’ye yakın Firdevs şehrinde çoluk çocuğu ile huzurlu bir hayat sürerken Tunus’tan patlayan dalganın, Suriye kıyılarını da vuracağından habersiz bir şekilde yaşıyordu.

Okuma-yazması da olmadığı için kulaktan duyma bilgiler veya çocuklarının aktardıkları ile yetiniyordu.

Şam’ın varoşlarında Dar’a da çocukların duvara yazdığı basit bir sloganın, ülkeyi kan gölüne çevireceğini nereden bilebilirdi ki…

ENDİŞELİ BEKLEYİŞ…

… Ama rejimin çok katı, gaddar ve zalim olduğunu biliyordu.

Binaenaleyh;

Bu karışıklıkları hiç de hayra yormadı…

Ve…

Beşşar Esad’aSenin de sonun geldi Doktor” diyen çocuklara belki de içinden kızmıştı ama ok yaydan çıkmış, çocuklar içeri alınmış ve aileleri ile görüştürülmeyince protesto gösterileri başlamıştı bile.

KATLİAM BAŞLIYOR…

Vay!

Baas rejiminde protesto ha… Ben size protestonun ne olduğunu göstereceğim!”

Çocuklarını isteyen protestocu anne babaların üzerine ateş açıldı. Ortalık kan gölüne döndü.

Bu arada;

Tunus, Libya ve Mısır’ın da diktatörleri ya kaçtı veya yakalanarak linç edildiğini gören Suriye’nin muhalif liderleri, bu zulüm karşısında daha fazla dayanamayıp, silaha sarıldı.

Bundan sonrası malum…

Beşşar Esad, Rusya ve İran’ın desteği ile hedef gözetmeksizin evlerin üzerine varil bombaları bırakmaya başladı.

Yani;

Bugün GAZZE’de yaşananların daha fecisini kendi halkına yaşattı.

YUSUF’UN DA EVİ BOMBALANIYOR…

Yusuf’un bu olaylarda ne kadar dahli var bilmiyoruz.

Zaten dahli olsa bile cirmi kadar yer yakar. Altı çocuklu, kıt kanaat geçinen biri ama kendi evinde mutlu ve huzurluydu.

Ta ki,

Bir varil bombası da evlerine düşene kadar.

Evleri başlarına yıkılıyor ama neyse ki, ufak-tefek yaralar haricinde can kaybı olmuyor. Sadece hanımının parmakları kopuyor.

Şimdiye kadar dayanmıştı ama evi başına yıkılınca can havli ile ailesini kapıp Türkiye’ye kaçıyor.

MEĞERSE YUSUF’UN ÇİLESİ BİTMEMİŞ!..

Yusuf…

İstanbul Gaziosmanpaşa’da bir bodrum katına, sakatlanan hanımı ve altı çocuğu ile yerleşiyor.

Hayırsever vatandaşlarımız birleşip kendisine bir motor alıyorlar.

O da bununla çöp konteynerlerinden kâğıt, pet şişe vb. gibi şeyler toplayarak geçimini sağlamaya çalışıyor

Ama…

GÖÇ İDARESİNDEKİ MEMURUN İŞGÜZARLIĞI…

… Meğerse…

Hanımı ve çocuklarına İstanbul ikameti verilmişken kendisine Ankara ikameti verilmiş.

Yardımcı olan hayırsever vatandaşlarımız, bu basit hatayı düzeltmek için çalmadık kapı bırakmıyorlar ama ı-ıh… Mümkün değil.

Yine bir gün çöpten kâğıt vs. toplarken polisler yakalıyor.

Kendisi için büyük bir servet olan ekmek teknesi motoruna el koyuyorlar. Kendisini de hemen sınır dışı

HAYIR! HEMEN SINIRDIŞI EDİLMİYOR!..

Bürokrasi hazretleri onu hemen sınır dışı eder mi?

Önce Gaziosmanpaşa’dan Tuzla Göç İdaresi’ne,

Oradan Ankara’ya.. Ankara’dan G. Antep’e… Nihayet Kilis.

Yusuf…

O soğuk günlerin etkisiyle 11 gün nezarethanelerde kalınca halsiz düşüyor. Serum verilip kendisine gelince o zaman sınır dışı ediyorlar.

BİZİM İÇİN NE KADAR BASİT!..

Okurken bizim için ne kadar basit değil mi?

Hanımı sakat, çalışamaz.

6 çocuğun beşi gelişmemiş. Birinde kalp pili var. İki çocuğu Medipol hastanesinde ameliyat edildi. Yine hayırseverlerin yardımı ile 50.000 lira toplanıp ödendi.

Böyle bir babayı, kolundan tutup sınır dışı ediyorsun.

Neticede adamın ikameti var. Ankara’ya gönder, durumu anlatıp düzelt ama öyle olmuyor.

VEBALI MUAMELESİ…

Adamcağızın ikameti olduğu için geri geliyor…

Ama…

Artık evden dışarı çıkamıyor.

Şu anda diş ağrısı çekiyor ama dişçiye de gidemiyor.

Çünkü;

Hem parası yok hem sınır dışı ederler diye korkuyor.

Yine hayırsever bir vatandaşımız arabasına alıp, götürdüğünü söyledi. İşini gücünü bırakmış başında nöbetçi gibi bekliyor.

Sağ olsun o kardeşimiz ara sıra alıp bahçesine de götürüyor. Biraz hava alıp, dertlerini unutsun diye.

“SIĞINMACI DEDİK İNSAN ÇIKTI!”

Almanya’ya giden işçilerimiz için bir Alman yetkili, “İşçi istedik insan çıktılar!” demişti ya.

Şimdi de keyfi yerinde, başına hiçbir musibet gelmeyecekmiş gibi; Karun hayatı yaşayanlar sığınmacıları oradan oraya taşınacak eşya gibi görüyorlar.

Bunlar;

Allah cc müntakim olduğunu unutmuş görünüyorlar.

Allah, intikam alıcıların en hayırlısıdır.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

...