- 14-04-2025 06:12
- 1087

ULUBORLU SERENLER ZEYBEĞİ İLE YALVAÇ ERİK DALI TÜRKÜSÜ
Öz
Makalenin amacı, Uluborlu “Serenler Zeybeği” ile Yalvaç “Erik Dalı” türkülerinin birer Isparta türküsü olduğu hakkındadır. Serenler, Bütünüyle Uluborlu-1968 kitaba göre Uluborlu Zeybeği; Erik Dalı ise 1952, Rept. Nu: 1486 kaydına göre bir Yalvaç türküsüdür.
Açar Kelimeler: Uluborlu, Serenler Zeybeği, Yalvaç, Yalavaç, Ali Can, Erik Dalı Türküsü, Isparta
Giriş
Afyon Lisesinde okurken, 1962-63 ders yılında Edebiyat hocamız rahmetli Tayyar Ataman, “bizim eşkıyamız bile, Fransa kıralından üstündür. Fransa kıralı 14. Lui ölürken, benden sonra tufan; Burdur dolaylarında yaşamış bir eşkıya ise, idam edileceği sırada son arzusunun sorulması üzerine; sazını eline alarak, ey serenler, serenler, işte de ben gidiyorum, mamur olsun örenler dediğini” anlatmıştı.
Neredeyse aradan 50 yıl geçti. Bütünüyle Uluborlu adlı kitabı okurken, “Serenler Zeybeği” adlı türkünün Uluborlu’ya ait olduğunu gördüm; bir an için afalladım. 2005’den beri Göller Bölgesi tarihiyle ilgilenirim. Bütünüyle Uluborlu (Said Demirdal 1968) kitabını gördükten sonra, bu kitap olmadan bölgenin, hatta Anadolu’nun tarihinin eksik olacağına hükmetmiştim. Said Demirdal, s. 542’de Serenler türküsünü verdikten sonra da, s.561-62’de de türkünün hikâyesini anlatıyordu, ama onun anlattığı hikâye Tayyar Hocamın anlattığına pek benzemiyordu.
Karaarslan ile Serenefe Hikâyesi (Said Demirdal, 1968: 542, 561-562)
Uluborlu ovasında Karaarslan ile Serenli kuyu adlarında iki mevki vardır. Bu yerlerin birer köy yeri olduğu söylenir. Eski ve yeni tapu kayıtlarına göre Karaarslan köy adı geçmekte ve harap mezarlığı gösterilmekte ise de Serenli-kuyu adı köy yeri görülmemektedir. [Bir Rum köyü? RT]. Söylendiğine göre bu köylerde vaktiyle iki efe türemiş. Birisi Karaarslan efe, diğeri Seren Efe. Birbirine zıt iki kuvvet halinde yaşayan bu efeler birbirini ezmek, yok etmek emeliyle başlarında birkaç yüz çakmaklı bulundurmayı zaruri görmüşler. Bir gün Karaarslan efe, adamları ile Seren Efe üzerine yürümüş ve öldürmüştür. Halk bu acıklı olayın hatırasını bu türkü ile tesbit etmiş ve bugüne kadar anılmasına sebep olmuştur. Bu türkü, Uluborlu Zeybeği diye diğer il ve ilçelerde hâlâ söylenmektedir. “Serenler, serenler yüksek serenler aman; Ben gidiyorum, mamur kalsın aman viranlar of!” ile başlayan bu türkünün tümünü, oyun havaları kısmında kaydettik (Said Demirdal, 1968: 561-562, Bütünüyle Uluborlu ‘Monografi’).
Serenler Zeybeği ile ilgili hikâye kanaatimce bilâhare uydurulmuştur. Tayyar Beyin anlatımı daha mantıklıdır.
Uluborlu Serenler Zeybeği türküsü Burdur’a kaydediliyor
15.10.2017 Pazar, ISVAK salonunda Serenler zeybeğinin nasıl Burdur’a mâl edildiğinin hikâyesini dinledim.
Emekli öğretmen Nafiz Akoğuz tarafından neşredilen, bu hikâye oğlu Av. Emin Akoğuz tarafından bana verildi. Uluborlu tarihinin çok zengin olduğunu maalesef Türk münevveri ve Uluborlu bilmez. Uluborlu, ünlü Ammûriye şehri; Hıristiyanların gözbebeği ve Şehirlerin kraliçesidir. Hamideli Tarih adlı yayınlarımızda Göller Bölgesi ve Uluborlu tarihinden muhtelif vesilelerle bahsettim. Dün akşam Bolvadin’de yapılan bir toplantıda Prof. Feridun Emecen’in “Ammûriyye’nin Emirdağ’da olduğu hususu şaibelidir” dediğini öğrendim. Neyse, Serenler Zeybeği işine dönelim.
Uluborlu’nun Tarihî “Serenler Zeybeği” nasıl Burdur Zeybeği oldu [E. Öğretmen Nafiz Akoğuz]:
“Yıllardan beri Uluborlu’ya ait olduğu bilinen, düğünlerde, gezeklerde ve törenlerde çalınıp söylenen ve oynanan Uluborlu Serenler Zeybeği, 1935’den itibaren radyolarda Burdur zeybeği olarak çalınıp söylenmektedir.
Merhum Said Demirdal, Bütünüyle Uluborlu adlı eseri, s. 561’de bunu açıklamıştır. […] 1935 yılında Ankara Radyosu sanatçılarından merhum Muzaffer Sarısözen, Burdur ve havalisinin türkülerini derlemek için Burdur’a gelir. Burdur vali ve Belediye Başkanının delâletiyle, o zaman Uluborlu Belediye Başkanı olan Nuri Perdeci’den Serenler zeybeğini bilen şahısların Burdur’a gönderilmesini rica eder. Perdeci, bugün hepsi rahmetli olmuş Çopurzâde Halil Ertuğrul, Sağıralizâde Ahmet Karaağaç, İsmailzâde Yaşar Çelik’i [Tomata Yaşar] bir vasıtayla Burdur’a gönderir. Muzaffer Sarısözen, Uluborlu’dan gelen bu şahıslara Serenler Zeybeğinin türküsünü söyletip, oynatır ve notaya alıp kaydeder. İşte, bu tarihten itibaren yüzyıllardan beri Uluborlu’nun malı olan, çevrede söylenip oynanan, öz be öz Uluborlu’yu temsil eden ve Uluborlu kokan tarihi Serenler türküsü ve zeybeği, Burdur zeybeği olarak Ankara ve Türkiye Radyolarında çalınıp söylenmeye başlar. Mutaassıp ve muhafazakâr Uluborlu halkı ve ileri gelenleri bu kültür mirasımıza sahip çıkıp, o tarihlerde düzeltilmesine çalışmamışlardır. Arşivde merhum Muzaffer Sarısözen’in bu türküyü kimden derlediği araştırılırsa tarihi hakikat ortaya çıkar ve emanet hakiki sahibine devredilir.
Açıklama. Bu derleme, müzik öğretmeni Âşıkvelizâde Refik Ünal ile beraber, merhum Yarımkafazâde Hasan Özyurt’tan tesbit edilmiş ve sesi teybe alınmıştır. Hatta Hasan Özyurt, yeni askerden geldiği ve mazereti olduğu için 1935’de Burdur’a gidemediğini ifade etmiştir”. Nafiz Akoğuz.
Çoğu kimse bu hikâyeye inanmayabilir. 1935 şartlarında ta Burdur’a kadar gideceksin, üç arkadaş bu zeybeği söyleyecek; buna rağmen Uluborlu Serenler Zeybeği, Burdur zeybeği olarak kaydedilecek; insanın inanası gelmiyor (Ramazan Topraklı, 2018: Hamideli Tarih 05, s.50). 2018 yılında özetle böyle yazmışım.
O günden sonra bu bilgilerin doğruluğu tahkik etmek istedim. 1935 yılı 1946 olmalıdır. Çünkü M. Nuri Perdeci, 1930-31 ve 1946-47 yıllarında Uluborlu Belediye Başkanlığı yapmış ve Muzaffer Sarısözen bu zeybeği, 02.05.1946 tarihinde Burdur zeybeği olarak kaydetmiş [THM Rept. 832]. Ayrıca Hasan Özyurt 30.12.1905 doğumlu olup, 1935 veya 1946’da askerden yeni gelmiş olamaz. Her nasılsa Nafiz Akoğuz’da bir çelişki var, ama bu, Uluborlu Serenler Zeybeğinin olmadığı anlamına gelmiyor. Said Demirdal Serenler Zeybeğini 1968’de biraz farklı sözlerle kaydetmiş. Uluborlu’da “Baş-çeşme” olmasına rağmen, zeybek sözlerinde “Baş-çeşme” sözü geçmiyor, ama Burdur Serenler zeybeğinde “Baş-çeşme” sözü var. Mahallinde yaptığım araştırmada Serenler Zeybeğinin Uluborlu, Senirkent, Yalvaç, Gelendost ve Şarkîkaraağaç köylerinde çalınıp, oynandığını tesbit ettim.
Uluborlu, tarihi ve kültürü çok zengin bir ilçemizdir. Bizans imparatorlarından 820-867 arasında hüküm süren Firikya Hanedanı ile 1078-1081 arası imparator olan Nikeforus Botaniyates Uluborlu’dandır. Mısır Firavunlarından birinin Uluborlu’dan gittiği söylenir. Hamid oğullarının ilk başkenti Uluborlu’dur. Menteşe, Saruhan ve Aydın oğulları Hamid oğullarından [Menteşe] ayrılmadır. Uluborlu tarihiyle ve kirazıyla ünlenirken, türkücüler bakımından da Burdur ünlenmeye başladı. Uluborlu Serenleri TRT’de söylemenin bir yolu kaldı: O da eskisi gibi Uluborlu, türkücü sanatkârlar yetiştirmelidir. Yalvaçlı Ali Can [Canlı] gitti, ardından Yalvaç “Erik Dalı” türküsü de Burdur’a gitti.
Senirkent’ten Burdur’a göçle birlikte yöre kültürünün de Burdur’a göçü
Senirkentli Dr. İbrahim Karaer, 15 Temmuz 2021’de www.edebiyatdefteri.com’da yayınladığı “Uluborlu kazası Senirkent köyünden Burdur’a göç edenler hakkında 1796 tarihli iki belge” adlı makalesinde özetle, Senirkent, göç olaylarının sık yaşandığı bir beldedir. Göç, 1796 yılına kadar geriye gidiyor. Bugüne kadar göçlerin sebebi, su ve toprak yetersizliğine bağlanmıştır. Ancak bu iki belge, Burdur’a göçün, Uluborlu kazası yönetici ve ileri gelenlerinin Senirkent köyüne karşı haksız uygulamaları olduğu anlaşılıyor der. İsmail Boyacı [İlegüp/ Uluğbey], köylerinde söylenip oynanan Serenler Zeybeğinin bir vidosunu gönderdi ve Burdur’a göçenlerin kendilerinden [Alevi-Bektaşi] olduklarını söyledi. Bu göçler sırasında Uluborlu Serenler Zeybeği de, pekâlâ Burdur’a gitmiş olabilir. Malum Alevi-Bektaşi kültürü, türküler ve Türkçenin bugünlere taşınmasında mühim bir rol oynamıştır. Bazı Burdur Belediye Başkanları ile birçok bürokrat ve iş adamı Senirkentli olup, Burdur kültürünü etkilemiş olmalılar.
13 Haz. 2023 Salı günü Âşıkvelizâde Refik Ünal’dan [1937-] şunları kaydettim:
“1972-1973 Kültür Müsteşarlığı, TC’nin 50. Yıl kutlamaları için hazırlık yaptı. Nida Tüfekçi TRT Müzik Dairesi Başkanı, Ali Can Halk Müziği uzmanı idi. Ben bu yayına Uluborlu Serenler Zeybeğini koymak istedim. Ancak Ali Can, zeybek türküye girmez diyerek, bana muhalefet etti ve programa koymadı. 1977’de Ege Üniversitesi Etno Müzik dalına Bilim unvanlı doçent olarak atandım. Müzik Dairesi Başkanlığına Serenler Zeybeğinin Uluborlu’ya ait olduğuna dair teklifte bulundum. Ancak ekseriyeti Burdurlu olan İzmir Radyosundaki sanatçılar, TRT kayıtlarında Burdur’a ait gösterilmiş diye muhalefet ettiler. Böylece bu husus araştırılmaya muhtaç hale geldi. Benzer şekilde daha birçok yanlış kayıt var. Bütün bunlar Türk yoğurduna, Yunan yoğurdu tescili almaya benzer. Onun için Isparta, Burdur ve benzer tartışmalardan kurtulmak için Isparta, Burdur, Dinar, Sandıklı, Yalvaç, Eğirdir, Uluborlu ve sair isimler yerine Göller Bölgesi türküsü veya zeybeği denilmesi tarihî ve sosyal gerçeklere daha uygundur” dedi.
Yalvaç Erik Dalı Türküsü
Ali Can, 1925’te Isparta´nın Yalvaç ilçesinde doğdu. Asıl adı Ali Canlı. İlkokulu Söke'de bitirdi. Aydın Sanat Okulu'nda ortaöğrenimine devam etti. Ankara Radyosu sınavlarını kazanınca ortaöğrenimi bıraktı ve radyo hayatına adım atmış oldu. Başta memleketi Isparta olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde derleme yaptı, birçok ezgiyi notaya aldı ve TRT repertuvarına girmesini sağladı. Yurttan Sesler Koro Şefliği yaptı. 1981'de emekliye ayrıldı; 1991 [1998]'de devlet sanatçısı oldu ve 2000 [1999] yılında vefat etti.
1952 yılına ait Yalvaç 'Erik Dalı Gevrektir' taş plak kaydı var. Rept. Nu: 1486, Isparta, kaynak: Havva Can, derleyen Ali Can. Türküyü https://sehvxou.restauraciatrio.sk linkinde Yalvaç-Körküler’den biri söylüyor.
Havva Can’dan alınma 'Erik Dalı' türküsünü Ali Can'ın kendi sesinden bizzat çok dinledim.
“TRT repertuarında kaynak kişi Özgür Kaya diye yer alan 'Erik Dalı' türküsü, TRT Repertuar Kurulu tarafından 'Kaynak kişi Kadir Türen, yöre Dirmil' olarak değiştirilmiştir" şeklinde bir kayıt var. Hâlbuki Havva Can’a ait olan Erik Dalı türküsünü, Yalvaçlı sanatçı Ali Can, 1950’de notaya almış; [repertukul.com] kaydı var. Bu belgeyi, TRT’deki dostlar Malatyalı Mehmet Ercan ile Nazım Bütün, TRT sanat danışmanı Sivaslı Kubilay Dökmetaş’tan alıp, 15. 06. 2023 Perşembe günü bana verdiler. Kendilerine müteşekkirim. Şimdilerde Burdurlu sanatçılar her yeri kapladıkları için maşallah her türküyü kendilerine mâl ediyorlar. 1950’deki Yalvaç türküsü, 50 yıl sonra Burdur’un olur mu?
“Gaymak Mevlüdem: Abacılar yokuşu, saatimin gümüşü, Heç aklımdan çıkmeyor, O yarimin gülüşü, Arpa ektim yerlere, Yoldurmadım ellere, On beşinde yar sevdim, Gaymak Mevlüdem, Sezdirmedim ellere, Çaya vardım çayladım, Çayda balık avladım, Balık deyil efkârım, Gaymak Mevlüdem, Ben o yarle oynadım” türküsü Yalvaç’a ait. İnternette “Ayva dibi; Ben bir Cura şahin idim; Gelin ile kızın atışması; Harmana kuyu kazdım; Horoz destanı; Kuyunun sereni; Merdiven altında tavuk gıdaklar; Neşelidir deli gönlüm neşeli; Sıçanın methi; Tiryakiler destanı” gibi Yalvaç türküleri de var.
Çocukluğumda duyduğum, “Entarisi alaca, Ben varmam Yalavac’a, Yalavac’ın kızları, Bir sahan bulamaca” sözleriyle başlayan bir türkü vardı. Şimdilerde artık, ne türkü yakan, ne de destan söyleyen kadınlar kaldı!
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com