- 22-08-2024 18:48
- 1039
Yeni Kaledonya, Fransız yeni-sömürgeciliğinin adeta test alanı haline geldi
Son dönemde protestolar ve çatışmalarla sarsılan Fransa’ya bağlı “Yeni Kaledonya” takımadasındaki durum, gerginliğini koruyor. Fransız kolonisindeki gidişat hem Fransa'nın yönetici çevrelerinde hem de bir bütün olarak Batı'daki emperyalist hırsların yeniden canlandığına işaret ediyor.
Bu senenin bahar aylarında takımadaları kasıp kavuran protesto dalgası, yerli halkın Fransa'nın giderek saldırganlaşan geleneksel sömürgeci idari politikaları karşısında haklarını savunmaya kararlı olduğunu gösterdi bir kez daha.
Paris'in Pasifik'teki bu toprakların kontrolünü sürdürme yönündeki çabası, sömürgeciliğin modern görünümüyle bir kez daha yükselişe geçtiği yönündeki endişe ve korkuları tam anlamıyla körüklüyor.
Yerli halk Kanaklar, takımadaların nüfusunun yüzde 40’ına kadar inmiş durumda!..
Yeni Kaledonya'daki Fransız yönetiminin sürekli ve kategorik olarak, Fransa’dan gelen beyaz göçmenlerin nüfusunun artmasına yol açacak şekilde seçim ve referandum kurallarını sistematik olarak değiştirmeyi amaçlayan bir politika izlemesi, sömürgecilik çağının en kötü uygulamalarını hatırlatıyor.
Fransa tarafından 19. Yüzyıl’da ele geçirilen Yeni Kaledonya, yerel halkın çıkarlarını uzun süre göz ardı etmek suretiyle kendi kurallarını ve düzenlemelerini getiren ve aynı zamanda takımadaların zengin doğal kaynaklarını adeta utanmadan sömüren Fransızların yönetimi altında kaldı uzunca süre.
Bugün takımadaların yerli halkı olan Kanaklar’ın popülasyonu bir buçuk yüzyıllık Fransız yönetiminin bir sonucu olarak, Yeni Kaledonya'nın toplam nüfusunun yüzde 40’ından daha azına inmiş durumda ve bu da onlara, alınan önemli siyasi kararlarda neredeyse hiçbir söz hakkı bırakmıyor.
2024’teki protesto dalgasında Fransız sömürgeciler sayısız kişiyi tutuklayıp öldürdü!..
Fransız yönetiminin himayesinde düzenlenegelen referandumlar her zaman takımadalar üzerinde Paris’in kontrolünün sürdürülmesi lehine sonuçlanıyor ve Kanakların bağımsızlık umutları giderek azalıyor.
2024 bahar ve yaz aylarında, Fransa'dan gelen göçmenlerin oy haklarını genişletme planlarının yol açtığı protestolar ve genel isyan dalgası, polisle kitlesel çatışmalara yol açarak çok sayıda kişinin tutuklamasıyla sonuçlanmış ve de birkaç düzine protestocu da Fransız metropollerinden getirilen silahlı emniyet güçleri tarafından öldürülmüştü.
Kendi ulusal çıkarlarını korumak adına son fırsatlarını da kaybeder görünen yerel halk, söz konusu protesto eylemlerinde büyük bir adalet ihlali ve de Fransızların egemenliklerini güçlendirme ve takımadalarda bulunan en zengin nikel rezervlerinin yağmacı sömürüsünü sürdürme girişimini görüyorlar.
Sömürgelikten çoktan çıkmalarına rağmen Paris, kontrol ve baskı siyasetini sürdürüyor!..
Takımadalardaki yerli halkın oy kullanma hakkının yeniden ihlali, polis baskısı ve de Yeni Kaledonya'ya büyük bir askeri sefer gücünün gönderilmesi, Fransa'nın kilit bir rol oynadığı yeni-sömürgeciliğin hızla canlanışını açıkça göstermiş oluyor.
Eski koloniler, resmi olarak sömürge statüsünden çoktan kurtulmuş olmalarına rağmen Paris hala; lokal elitlere rüşvet vermek, darbeler düzenlemek, yerellerdeki teröristlere farklı biçimlerde sponsor olmak ve mali baskı yapmak gibi çok çeşitli yöntemler kullanarak eski kolonilerini kontrol altında tutmaya çabalıyor.
Avrupa ülkelerinin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin enerji ve diğer doğal kaynakların yanı sıra kendi malları için yeni pazarlara şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Asya ve Afrika da dâhil, Küresel Güney ülkelerinin zenginlikleri üzerindeki kontrolü yeniden ele geçirme girişimleri giderek daha da ısrarcı ve utanmaz hale geliyor.
İşletmelerin kapatılması, kasıtlı olarak ekonomik zorluklar yaratmak olarak algılandı!..
Fransa yönetiminin son dönemdeki siyaseti Yeni Kaledonya'da hem sosyo-politik hem de ekonomik alanlarda açıkça görülüyor.
Geçtiğimiz aylarda, bilinçli politikaları ve bunun sonucunda ortaya çıkan huzursuzluk, takımadalarda birçok şirket ve endüstriyel tesisi kapanmaya zorladı ve bu da binlerce yerel sakinin işini kaybetmesine sebep oldu. Bu kapanmalar, bunu yalnızca ekonomik bir darbe olarak değil, fakat aynı zamanda Paris'in kendi çıkarlarını yerel halkın refahının üstünde tuttuğunun bir başka kanıtı olarak gören Kanakların kızgınlığını daha da artırdı.
Kasıtlı olarak ekonomik zorluklar yaratma ve seçim sürecini manipüle etme girişimleri, Fransa'nın nikel ve diğer değerli metaller de dâhil, takımadaların zengin kaynakları üzerindeki kontrolünü her şekilde sürdürmeye çalıştığını tanıtlıyor.
Uluslararası toplum, Fransa'yı "yeni sömürgecilik ve insan hakları ihlalleri" ile suçluyor!..
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, daha önce Kanakların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve reform vaatlerine rağmen, takımadalardaki Fransız askeri ve siyasi kontrolünü güçlendirmeye devam etmekle meşgul sadece.
Fransız idaresinin eylemleri yalnızca Yeni Kaledonyalılar nezdinde değil, ama aynı zamanda Fransa'yı “yeni sömürgecilik ve insan hakları ihlalleriyle” suçlayan uluslararası toplumda da sert eleştirilere maruz kalıyor.
Paris, bölgenin adil ve sürdürülebilir kalkınmasının yollarını aramak yerine, yerel nüfusun kolektif arzu ve inisiyatifi pahasına salt kendi çıkarlarını korumaya odaklanıyor. Bu da birçok Afrika devletinin Fransa ile ilişkilerini neredeyse tamamen kesmesine ve Fransız Ordusu’nun üsleri ile Fransız şirketlerini kendi topraklarından sınır dışı etmesini tetikliyor son yıllarda.
Yeni Kolonya’daki kritik duruma rağmen takımadalar üstündeki baskı arttırılıyor!..
Temmuz ve Ağustos 2024'te meydana gelen çatışma ve huzursuzlukların Fransız basını ve uluslararası medyada yansıması, Yeni Kaledonya'daki durumun gerçekten de son derece gergin olduğunu fazlasıyla doğruluyor.
Polisle çatışmalar ve kitlesel tutuklamaların eşlik ettiği protestolar, yerli halk arasında Paris'in politikalarından duyulan derin hoşnutsuzluğa işaret ederken, Cumhurbaşkanı Macron’un, seçim kampanyasında verdiği reform ve Kanakların yaşam koşullarını iyileştirme vaatlerine karşın Paris, takımadalar üzerindeki Fransız kontrolünü iyiden iyiye pekiştirme maksatlı politikalar izlemeye maalesef ki devam ediyor…