?>

‘Adamı hasta etme!..’

Güven Akıncı

1 gün önce

-Kızılderili büyük savaşçı Tȟašúŋke Witkó -Çılgın At-

“ADAMI HASTA ETME!..” (*)

ZÜRİH, İsviçre

Stefan Zweigsadece insanlar değil, toplumlar da hastalanabilir” diyerek Hitler’in koca bir Alman toplumunu nasıl manipüle edip, hastalığa sürüklediğini anlatır “Dünün Dünyası” kitabında.
Tarihsel süreçte toplumun karakteristiği, biraz da sosyal bellekteki hastalıkların izidir. Sosyal psikoloji, dikkatle bakıldığında çok değil, iki jenerasyon gerideki “çığlığı” bile kulaklara taşır.
Rutubetli bir depoda vaktinden fazla kalmış patates dolu çuval, çürümeye başlar ve çok kötü kokar, denk gelmiş olabilirsiniz. İsviçre’deki ilk yıllarımda, küçük bir apartmanın, 1+1 dairesinde kalıyorduk. Bir ara, binada her geçen gün artan çok kötü bir koku oldu. Alt kattaki ‘mahzen’den geliyordu. Depoya inince kokunun; iki üst katımızda yalnız yaşayan, yaşı 80’lerdeki komşumuz Frau Steinmeier’in bölmesinden yükseldiğini farkettik. Kadın, büyük savaşı görmüş, açılığı kıtlığı yaşamış nesildendi. Binanın bizden daha eski olan sakinleri, yaşlı kadının her yıl bir çuval patatesi alıp ‘keller’e koyduğunu, tüketmeyip, çürüyene kadar orada kıtlığa karşı “tedbiren” tuttuğunu anlattılar.
O nesli anlamaya çalıştım. Yer yer karşılaştığım, “ruhsal rahatsızlık”tan başka açıklamasını bulamadığım İsviçreli yaşlıların “huysuzluklarını işte o zaman anladım. İkinci Dünya Savaşı’nın hasta ettiklerindendi çoğu.
Büyük buhranlar, kaoslar, savaşlar, salgınlar, hastalıklar ve çaresizlikler; kalıcı hasarlar bırakıyor.
O kadar büyük bir çaresizlik midir bilemedim ama; Türkiye olarak kaotik bir süreçte olduğumuzu söyleyebiliriz. Umarım gelecekte toplumsal karakterimizi şekillendirecek “tahrip edici dönem” bu dönem olmaz. Gelecek nesilleri, bu dönemin marazlarından koruyabilsek, koruyamadıklarımızı tedavi edebilsek keşke. Zira çokça utanç izleri taşıyacaklar.

İşte bunun içindir ki;

Sen sevgili dostum!

Başka türlüsünü bilmediğin için yaşadığın sefalete “imtihan” deyip, şükrediyorsun. Yapma!
İmtihan; böyle bir şey değil, bu sınanmak da değil! “Bu bizim imtihanımız” ise korkarım sen o imtihanı kaybettin. Etme!
Cebre rıza göstermek bu, sen razı gelmezsen bu kadar hoyratça yürütemezler düzenlerini. Yürütme!
Günde 12 saat çalışarak; kiranı ödeyemiyor, gıdanı alamıyorsan, çocuğunun cebine harçlık koyamayıp, ailene dışarıda bir dürüm ısmarlayamıyorsan, tatili geçtim, köyüne gidecek otobüs paranı denkleştiremiyorsan, derde düşünce doktor, haksızlığa uğradığında hukuk/adalet arıyor; haftalarca öteye gün buluyorsan. Durma!
Şükür makamında değil itiraz mecburiyetindesin!
Karnını doyurmak için yaşamayı -başka türlüsünü bilmediğin için- “normal” sanıyorsun. Sen canlıların en şerefli olanısın, insansın!
Kölelerin de karnı doyuruluyordu, kalacak yerleri vardı; ne farkın var, firavunun kölelerinden? Bir düşün!
Ülken bütün insani yaşam endekslerinde dünyanın en sonlarında. Gıda enflasyonu artışında dünya birincisi, suç örgütlerinin yaygınlığında dünya üçüncüsü, yolsuzlukta dünya beşincisisin, hukuk kriterlerinde ilk yüze bile giremiyorsun. Uganda’nın gerisindesin, Uganda’nın.
Ne diyordu o Kızılderili büyük savaşçı Tȟašúŋke Witkó -Çılgın At- (**):
Gereken tepkiyi veremediğin her olayda biraz daha değersizleşir, öz saygını kaybedersin ve hasta olursun.

Bazı kavgalar çıkmalı,

Bazı kalpler kırılmalı,

Bazı insanlar kaybedilmeli.

Bu, hayatın kendisini yenileme şeklidir.”
Memleketi tımarhane kılıp, palaspandıras ruhumuzu içeri sürüklemelerine sessiz mi kalalım?
Eyleme dönüşmeyen farkındalıklarımızın baskısıyla bildiklerimize kahretmek çare değil!
Sen en şereflisin” diyor sana Allah!..

.

Güven Akıncı, dikGAZETE.com

(*) Sokak dilinden 

(**)
1840 civarında Lakota Bölgesi'nde doğan Tȟašúŋke Witkó Çılgın At, zamanının en cesur savaşçısı olarak büyüdü. 21 yaşına geldiğinde Çılgın At, Ova Kızılderilileri arasında en etkili liderlerden biriydi: Reis Oturan Boğa'dan sonra ikinci güçtü. ABD 7. Süvari Alayı'na karşı savaş alanındaki cesaretine dair hikayeler, çoğu kişinin saygıdeğer lider hakkında bildiği şeyleri içerir. Çılgın At, Little Big Horn'da (Yağlı Çimen) “Custer'ı alt eden adam” olarak bilinir. Ancak bu içe dönük adam, belki de halkına ve hayat tarzlarına duyduğu bitmeyen sevgiyle hatırlanmayı tercih ederdi.
Çılgın At'ın fotoğrafının ya da benzerinin çekilmesini reddettiği bilinen bir gerçektir. Çılgın At, fotoğraf çekilerek ruhunun bir parçasının alınacağını ve ömrünün kısalacağını varsayarak yaşadı. Fotoğraf isteklerine genel cevabı; "Gölgemi de hapseder misin?" olurdu. Korczak'ın "Crazy Horse Memorial" için yaptığı benzerlik, Little Bighorn Savaşı'ndan hayatta kalanların ve Crazy Horse'un diğer çağdaşlarının tarifleriyle geliştirildi.
Vefatı: 5 Eylül 1877 (36-37 yaşında) Fort Robinson, Nebraska, ABD. Uyruk: Oglala Lakota (Sioux)

YAZARIN DİĞER YAZILARI