Türkiye, Akdeniz çevresinde askeri olarak her gün daha da aktif oluyor. Bunun arkasında Avrupa’yı da kızdıracak yeni bir dış politika doktrini var.
Türkiye, Ortadoğu ve Libya'da "yurtdışı operasyon" diye adlandırdığı bir çok operasyon yürütüyor.
Temel amaçları, bölgede etkiye sahip olmak, askeri liderlik ve enerji kaynakları.
Türkiye, Libya'da belirgin bir aktör ve Ortadoğu’da çok önemli askeri bir güç haline geldi. Türkiye, yeni bir dış politikaya, yeni silahlara ve yeni fikirlere sahip.
2020 Nisan, Trablus;
Hafter, Başkent önünde. BM tarafından tanınan Serrac Hükümeti düşmek üzere.
Birden tüm olaylar tersine dönüyor.
Hafter’in ordusu çok ağır “SIHA” saldırısı altında kalıyor, tankları olduğu yerde bırakıyorlar. Atılan roketlerin sonu gelmiyor.
Akdeniz'de Hafter'e gemilerle artık sevkiyat yapılamıyordu. Daha fazla dayanamayan Hafter, geri çekilmeye başladı. O günden beri bölge bölge bir çok yeri kaybetti.
İç savaşı tersine çeviren güç Türkiye idi. BM silah ambargosunu deldiler (bir çok ülke gibi).
Türkiye, Trablus'taki Sarraj hükümetini geliştirdi ve Ankara'ya bağımlı hale getirdi. Erdoğan böylece sadece “pro-Hafter koalisyonu” olan BAE ve Mısır'a değil, aynı zamanda bu konuda Rusya politikalarına da karşı geliyor. Ocak ayında Almanya'da alınan kararları kimse gerçekte uygulamıyor.
Türkiye'nin hegemonik iddialarını agresif bir şekilde uyguluyor ve bu sadece Akdeniz ülkelerini değil, NATO ve AB'ni de ilgilendiren bir durum. AB ve Türkiye, çok uzun zamandır katılım müzakerelerini görüşüyorlar lakin gerçekte hep karşı karşıya oldular.
Türkiye, şu an tam “3,5 savaş” yürütüyor.
İlk olarak Irak’ın kuzeyinde başladı. Sonra Suriye'ye geçti ve Libya ile devam etti. “0,5 savaşı” ise Yunanistan ile oluyor.
Yıllardır TSK, Irak'ta bulunan PKK bölgelerini vuruyor ve hatta kara operasyonları yürütüyor. En son operasyon Haftenin'e oluyor.
Lakin hiç kimseden ses çıkmıyor.
Ne IKBY'den ne de Bağdat'tan.
Neden mi?
“Biz PKK ile uğraşacağımıza onlar uğraşsın!” diyorlar.
Suriye'de ise TSK, 2016'dan beri görev yapıyor.
“FK”, “ZDH” ve “BPH” gibi operasyonlar yürütüldü.
Bunlardan biri IŞİD/DEAŞ’a, diğerleri YPG unsurlarına karşı yürütüldü. Hatta şu an ellerinde bulunan bazı bölgelerde ve İdlib'te Türk Lirası kullanılıyor.