Eski çağlardan bu yana insanlar, topluklar halinde yaşamaktadırlar ve bu topluluklar, zamanla ülkeleri oluşturmaktadır.
Ülkelerin var olabilmesi, varlıklarını sürdürebilmesi, kalkınma ve refah seviyelerini arttırabilmeleri ve en önemlisi bağımsızlıklarını koruyabilmeleri için ekonomi çok önem taşımaktadır.
Ekonomi ise üretim ve tüketim arasında kurulu bir düzenektir.
Dünya üzerinde ilk zamanlarda ekonomi, arz piyasası üzerine kuruluydu; üretim, tüketim üzerinde etken rol alırken 24 Ekim 1929 büyük dünya buhranından sonra artık talep piyasaları oluşmaya başladı.
Günümüzde artık, tüketim önemli bir role sahiptir çünkü talep ettiğimiz kadar üretim yapılmaktadır.
Üretim ise doğal kaynakların kullanılarak bir şeyler elde edilmesidir.
Üretim, tarımsal ve endüstriyel olmak üzere ikiye ayrılır. Tarımsal üretim ve endüstriyel üretim birbirlerinin tamamlayıcısı gibidirler.
Domates olmazsa, salça olmaz!.. Fakat biz şu an tarım üzerinde duralım…
Tarımsal üretim, bitkisel ve hayvansal ürünler elde etmek için tarımsal kaynakları işlemeyi (toprak vb.) ve hayvanları yetiştirmeyi içeren etkinliklerin tümüdür.
Bu etkinliklerin amacı; ürünlerin kalite ve verimliliklerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması şeklindedir.
Eski çağlardan bu yana, tarımsal üretim ve tüketim şekillerimiz zamanla değişmektedir.
Sanayi devrinden sonra sanayinin hızla gelişmesi, hızla artan nüfus, iklim değişiklikleri, şehirlerin büyümesi vb. durumlar doğal kaynakların kullanımını arttırmakta ve bu durum, üretimde değişikliklere gidilmesine neden olmaktadır.
Doğal kaynakların minimum kullanılarak, maksimum üretim amaçlanmaktadır.
Bu duruma en güzel örnek olabilecek ülkelerden birisi Hollanda’dır.
Tarımsal üretimde minimum kaynakla maksimum verim elde etmede zirve bir isimdir Hollanda.
Bu sebeple Hollanda üzerinde biraz duracağım...
HOLLANDA ÖRNEĞİ...
1579 yılında dini faktörlerden dolayı oluşan yasaklamalar kısıtlandı. Bu sebeple Yahudiler başta olmak üzere birçok göç aldı.
Deniz ticaretine elverişli bir konumu olması sebebi ile geçmişten bu yana deniz ticaretinde ileri bir ülke olmuştur.
Deniz ticaretindeki başarısından ötürü, finans sistemlerini geliştirmişlerdir; bu sebeple kapitalist ekonominin başlangıç noktası Amerika değil Hollanda olmuştur.
Ticareti geliştiği için çok uluslu şirketlerden yatırımlar almaya başlamıştır.
Bu yatırımlar, günümüzde kullandığımız modern borsanın da temelini oluşturmuştur.
Hollanda ilerici bir ülke.
Genel itibari ile rasyonel düşünebilen bilim ve teknolojiyi önemseyen inovatif ürün ve hizmetler geliştiren bir ülkedir.
Hollanda, coğrafi konumu itibari ile su kaynakları yüksek, engebesi az, iklim koşulları tarıma uygun bir ülkedir.
Ülkenin yüzde 60’ı deniz seviyesinin altındaki toprakların doldurulması ile oluşuyor.
En yüksek tepesi 300 metre civarlarındadır.
Avrupa ülkeleri içerisinde bio çeşitliliği en az olan ülkedir.
Yaklaşık 42 bin kilometrekarelik yüzölçümünün 19 bin kilometre karesi tarım alanı olarak kullanılmaktadır; nüfusu 17 milyon 59 bin civarındadır.
Yenilikçi tarımsal teknolojisi sayesinde, dünyanın en büyük tarımsal ve gıda ürünleri ihracatçısı ülkelerinin başında geliyor.
Yüzölçümü ve nüfus yoğunluğunun azlığı nedeniyle bu başarısı şaşırtıcı konumdadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra tarım ihracatında 2. sırada yer almaktadır. 3. sırayı ise Fransa almaktadır.
2017 ihracat rakamı yaklaşık 100 milyar dolar. Toplam ihracatı ise 435 milyar dolar.
İhracatında tarım payı yüzde 23’lere tekabül ediyor.
Tarım ihracatında 2. sırada, süt ürünlerinde 3. sırada, et ve yağ ürünlerinde 4. sıradadır.
Dünya ekonomisinin 16. sırasındadır.
Kişi başına düşen “GSYH”sı olarak 7. sıradadır...
Hollanda bu başarısını şans eseri yakalamamıştır.
Başarısının altında altın üçgen yatıyor.
Çiftçi üretir, devlet teşvik eder, üniversiteler de verimliliği arttırır disiplini ile çalışır.
Kooperatifleşme, AR-GE, pazarlama stratejileri, sürdürülebilir tarım politikaları, verimli üretim ve teknoloji uzmanlaşma ve mezat, Hollanda’nın en iyi şekilde ilerlemesini destekleyen projeleridir.
Tarımda uzmanlaşma kısmında çiftçiler bir üretim üzerinde yoğunlaşmaktadırlar.
Bazı çiftçiler ise bu durumun riskini azaltmak için mesela süs bitkisi ve patates ekiyorlar. Böylece süs bitkisinden kâr elde edemezlerse patatesten kâr elde etmeye çalışıyorlar.
Kooperatifleşme ve mezat sistemi üzerinde de önemle durmaktadırlar.
Mesela bir çiçeğin yaprağı yoksa bunu mezat için doldurulan belgelerde belirttmek zorundadırlar.
Güven endeksi, onlar için önem arz etmektedir.
Çevreye duyarları politikalar izlemeleri, başarılarını arttıran güzel bir etmendir.
*
Hollanda örneği, bu açıdan ülkemizdeki tarıma dayalı ekonominin geliştirilerek sürdürülebilmesi için önem arzetmektedir.
Bizim Konya ovamız kadar olan Hollanda, tarımda dünya sıralamasında ilk sıralarda, biz ise 4 iklim aynı anda yaşadığımız, her türlü coğrafi verime müsait topraklarımızda biz de AR-GE çalışmalarımıza önem verir, eğitim ve bilinç seviyemizi yükseltir, tarıma teşvik projeleri artırılarak uygulanır, çiftçi teşvik edilerek tarımda gelişmenin önü daha açılırsa neden dünya ekonomisinde bu alanda ilk sıralarda yer almayalım.
Bu yönde planlı ve organize bir şekilde atılacak olumlu adımlarla GSYH’mizi arttırarak gelir dahilindeki adaletsizliği, kalkınma, refah ve büyüme seviyemizi neden arttırmıyoruz!..
Elimizde, ülke, iklim ve toprak olarak böyle bulunmaz imkanlarımız varken, bunları kullanmayı neden bir kanarda bırakalım…