Çocukları masalın büyülü dünyasıyla buluşturuyor

Çocukları masalın büyülü dünyasıyla buluşturuyor

Çocukluğunda dedesinden dinlediği hikayelerle büyüyen masal anlatıcısı Özgür Aras Tüfek, il il gezerek çocukları masalın büyülü dünyasıyla buluşturuyor.

İstanbul

TRT Radyo 1'de Masalcı programını da sunan Tüfek, çocukları hayal gücüyle büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.

Tüfek, AA muhabirine, küçük yaşlarda dedesinden masallar dinleyerek büyüdüğünü, masal ve hikayelerin zamanla hayatının merkezine yerleştiğini söyledi.

Yetişkinlerin masal anlatmayı bıraktığını ve çocukların masallardan uzaklaştığını ifade eden Tüfek, masal anlatıcılığını yeniden canlandırmak için arkadaşlarıyla birlikte projeler geliştirdiklerini kaydetti.

Türkiye'nin birçok şehrinde masal anlatıları programı düzenlediklerini belirten Tüfek, "Birlikte düşler kurmanın, hayalleri paylaşmanın ve masal diyarında yolculuk yapmanın keyfini çıkardık. Başlangıçta bazıları, 'Bugünün çocukları teknoloji varken oturup 20-25 dakika masal dinler mi?' diye düşünebiliyor. Ancak o an geldiğinde görüyoruz ki çocuk her zaman çocuktur. Çocukların dünyası oyun ve masal doludur, hayal diyarında özgürce yolculuk yapabilirler." dedi.

Kültürel birikimin ve değerlerin aktarımında masalların önemli rol oynadığına işaret eden Tüfek, "Çocuklar saygı, adalet ve iyilik gibi kavramları bir masalın içinde kahramanın yolculuğuyla deneyimleyerek, kendi hayatındaki sembollerle ilişkilendirerek daha iyi anlayabilirler. Bu sayede, masallar aracılığıyla kültürel değerleri daha etkili bir şekilde içselleştirirler." değerlendirmesinde bulundu.

Masalların çocuklara aynı zamanda evrensel değerleri aktardığını dile getiren Tüfek, "Bütün masallar evrenseldir. Örneğin, bizim 'Çilli Horozun Altını' masalımız, Portekiz'de 'Cesur Civciv' olarak geçebiliyor. Yani masalların iskeletleri aynı, kahramanları ve kıyafetleri farklı." ifadelerini kullandı.

Masal buluşmalarında kendisini heyecanlandıran anılar biriktirdiğini söyleyen Tüfek, şöyle devam etti:

"Bir keresinde masal anlatırken 'az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik' dediğimde, 4-5 yaşlarında bir çocuk ayağa kalkıp yürümeye başladı. O an masalın içinde onun yürüdüğünü görmek çok etkileyiciydi. Kollarını bağlayıp 'Ben masal dinlemem!' diyen bir çocuğun ise etkileşimli masal anlatımında, 'Şimdi ipliklerimiz ne renk?' dediğimizde, 'yeşil' diye bağırması beni çok mutlu etti."

"Alternatif sunmadığımız zaman çocuklar sanal dünyada kaybolur"

Çocukların artık cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik cihazlara maruz kaldığını vurgulayan Tüfek, "Alternatif sunmadığımız zaman çocuklar sanal dünyada kaybolur. Ebeveynlerden istediğim, çocuklarına yeniden masal anlatmaları. Çocuklarımızı 'şuraya götürelim, bir masal dinletelim' demekten ziyade, her akşam muhabbet tadında, sohbet ederek, arada bir kitap veya nesne olmaksızın masalı birlikte yoğurmak ve şekillendirmek çok kıymetli. Bu, iletişim anlamında çocuklarımızla aramızdaki bağı güçlü bir şekilde sağlamamıza yardımcı olacaktır." diye konuştu.

Anlatmak ve dinlemenin insanların temel ihtiyaçları arasında olduğunun altını çizen Tüfek, hikaye anlatımının önemini kaybetmeyeceğini ancak çağa göre evrileceğini ve teknolojinin imkanlarından da faydalanarak yaşamaya devam edeceğini ifade etti.

Masalların kalbimizdeki iyiliği ve adaleti koruduğumuz sürece mutlu sona ulaşabileceğimizi hatırlattığını belirten Tüfek, "Masallar çocukların hayal gücünü destekleyerek her şeyin mümkün olduğunu gösterirken, yetişkinlerin hayal gücünü de canlandırır. Burada pireler berber, develer, tellal olabilir. Sen ninenin beşiğini tıngır mıngır sallayabilirsin. Masal evreninde olmaz dediğimiz her şey oluyor. En sonunda masal dinleyen çocuk, 'Evet, her şey olabilir, ben de yapabilirim' diyerek kendisine inanır." diye konuştu.

Masalların konuşma, dinleme, okuma ve yazma becerilerini geliştirirken, çocukların empati yeteneğini de artırdığına dikkati çeken Tüfek, şunları kaydetti:

"Bugüne kadar 40 şehirde hem çocuklarımız hem büyüklerle masalın büyülü ikliminde bir araya geldim. Gördüm ki bizler sanki bir hazine sandığının üstünde oturuyoruz ve o sandığın içinde neler olduğunu bir şekilde unutmuşuz. Masal anlatmak, dinlemek o sandığın kapağını açıp oradaki hazineleri herkesle paylaşmaktır. O sandığın içindeki hazineler taşıyor ama dökülmüyor, artıyor ama eksilmiyor. O yüzden yarının büyükleri olan çocuklarımıza masallarımızı, aktarmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendi adıma ben böyle bir misyon üstlendim. Masal anlatmak benim için artık bir yaşam biçimi. Umarım daha fazla çocuğumuzla ve yetişkinlerle bir araya gelirim ve onlarla masallarımızı paylaşmaya devam ederim."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...