Ankara
Yaklaşık iki yıldır Sudan'da bir vize acentesinde çalışan 25 yaşındaki Ahmet Tayyip Öksüz, çatışmaları, tahliye sürecini ve yaşadıklarını anlattı.
15 Nisan sabahı müdürünün telefonuyla uyandığını ve olayı bu şekilde öğrendiğini kaydeden Öksüz, "Çatışma sesleri yakındı bize, yani bir kilometre ötemizde oluyordu bunlar. Şoke oldum. Çünkü biz böyle bir süreç beklemiyorduk." ifadelerini kullandı.
Sudan halkının bu duruma alışık olduğunu belirten Öksüz, "İlk gün şehirde inanılmaz bir sessizlik vardı. Sadece duyduğumuz şeyler çatışma sesleri, bomba sesleriydi." dedi.
Öksüz, öte yandan protestolar sırasında kesilen internetin bu süreçte kesilmediğine dikkati çekerek "Sudan'da bu gibi olaylar olduğu zaman sürekli internet kesilirdi fakat bu süreçte internet hiç kesilmedi." dedi.
Çatışmaların başladığı ilk gün herkesin olan biteni sosyal medyadan takip ettiğini kaydeden Öksüz, ilk günün bombalamalar ve çatışmalarla geçtiğini belirtti.
Öksüz, "Yabancı vatandaş olarak o ülkede bulunmak, bu duruma maruz kalmak gerçekten insanın psikolojisini yıpratan çok ciddi bir durumdu." ifadelerini kullandı.
Daha sonra ülkenin farklı bölgelerindeki diğer Türklerle iletişim kurduğunu aktaran Öksüz, onların durumunu sorduğunu ve böylece bir "insani koridor" oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Öksüz, arkadaşlarıyla ülkeden kaçış planı yapmaya çalıştıklarını kaydetti.
Kurdukları "Hartum'daki Türkler" grubuyla açık marketlerin konumlarını paylaştılar
Öksüz, öte yandan şehirde elektriğin olmadığını belirterek "İlk günden sonra elektrikler gitti. Hartum’un içerisinde evlerin yüzde 80-85’inde elektrik yoktu. Aldığımız duyumlara göre elektrik trafolarına bomba attılar." ifadelerini kullandı.
Sudanlıların evlerindeki jeneratörlerle bir süre elektrik kullanmaya devam ettiklerini ancak yakıtın tükenmesiyle elektriğin tamamen kesildiğini belirten Öksüz, ilk gün tüm mağazaların kapalı olduğunu, sonraki günlerde kısıtlı da olsa gıda temin ettiklerini söyledi.
Öksüz, saldırıların başlamasından 3 gün geçmesinin ardından güvenlik endişesi nedeniyle hiçbir marketin açılmadığını belirterek bir mesajlaşma uygulamasında kurdukları "Hartum'daki Türkler" grubuyla açık marketlerin konumlarını paylaştıklarını ve böylece market ihtiyaçlarını karşıladıklarını anlattı.
"Güvensiz bir ortam vardı"
Sudan halkının çatışma ve darbelerden çok çektiğini ve çaresizlik içinde olduklarını vurgulayan Öksüz, "Sudan’da 1,5-2 yıl boyunca bulunduğum süre zarfında sokağa çıktım. Evet, akşamları da çıktım ama güvensiz bir ortam vardı. Her zaman vardı bu güvensizlik ortamı." dedi.
Öksüz, Sudan halkının artık huzur istediğine dikkati çekerek "Halkın istediği tek şey huzur. Huzur istiyorlar, dışarı çıkmak istiyorlar, bir şeylere ulaşmak istiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Sudan halkının her zaman kendilerine çok iyi davrandığını kaydeden Öksüz, "Türkleri zaten çok seviyorlar. Hem Cumhurbaşkanımızdan (Recep Tayyip Erdoğan) ötürü hem ülkemizin oraya yapmış olduğu yatırımlardan ötürü. Bize her zaman, her zaman kapılarını açtılar, evlerine davet ettiler, bize yemekler ikram ettiler. Her şekilde sıkıntı yaşadığımız, problem yaşadığımız olaylarda bize yardımcı olmaya çalıştılar." diye konuştu.
Öksüz, Sudan'dan ayrılırken arkadaşlarıyla vedalaşamadıklarını dile getirerek Türkiye'ye geldikten sonra arkadaşlarını aradıklarını ve durumlarını öğrendiklerini söyledi.
Tahliye noktasının belirlenmesi için konum analizi yapıldı
Sudan'dan tahliye sürecinde yaşadıklarını paylaşan Öksüz, Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliğinin Twitter üzerinden tahliye noktalarını gösteren bir bilgi paylaşımı yaptığını aktardı.
Öksüz, bu tahliye noktalarının Büyükelçilik tarafından iyi belirlenmiş konumlar olduğunu vurgulayarak "Hartum içerisindeki muhtemel Türklerin hepsinin konumlarını aldılar. Çünkü tahliye sürecinden bir gün önce Sudan'daki bütün Türkler neredeyse arandılar. Çünkü konum analizi yapıyorlardı, konumlara göre mevcut stratejik bir nokta belirlenmesi lazımdı." dedi.
Kontrol noktalarından geçtiler
Büyükelçiliğin, Türk vatandaşlarının tahliyesi için üç konum belirlediğini, bu konumlara ulaşmada bir sorun yaşamadıklarını söyleyen Öksüz, zaman zaman ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri'nın (HDK) kontrol noktalarından geçtiklerini belirtti.
Öksüz, "Bizim araçlarımız da durduruldu. Giderken biz kendilerine şöyle söyledik: 'Biz Türküz, tahliye olacağız. Bize bir nokta belirlendi ve bu noktaya gidiyoruz.' Hepimizin sadece Sudan kimliklerimize, ehliyetlerimize baktılar. Sonrasında bize 'Tabii ki buyurun, geçebilirsiniz' dediler. Bir problem yaşamadık." ifadesini kullandı.
Belirlenen noktalara ulaştıktan sonra tüm vatandaşların ulaşmasını beklediklerini kaydeden Öksüz, şunları kaydetti:
"Son vatandaş gelene kadar bekledik. Hepimizi aldı o şekilde gitti yani otobüs. Hiçbir şekilde arkada, gerimizde birisini bırakmadık. Biz Rotana Otel'den yaklaşık 9 otobüs Hartum içerisinden, belirlenen güzergahtan çıktık. Hartum'dan çıkarken de herhangi bir problem olmadı. Herhangi bir ateş altında da kalmadık, bir çatışma altında da kalmadık. Hartum sınırından yaklaşık bir güne yakın bir yolculuk yaptık. El Kadarif sınırına geldik." diye konuştu.
Öksüz, Etiyopya'da sokağa çıkma yasağının olması nedeniyle sınır geçişinde bazı sıkıntılar yaşadıklarını, bu ülkeye girdikten sonra bir gün orada beklediklerini belirterek "Oradaki Etiyopya Büyükelçimiz (Berk Baran) elinden geleni yaptı. Yani devletimiz orada gerçekten elinden geldiğini yaptığına biz sonuna kadar inanıyoruz. Sonrasında yaşlı ve çocuklu hanımefendileri otele götürdüler bir gün." ifadelerini kullandı.
5 güne yakın süren zorlu yolculuk
Etiyopya sınırından Gondar bölgesine yaklaşık 8 saatlik otobüs yolculuğu yaptıklarını, bazı vatandaşların ise kendi araçlarıyla onları takip ettiklerini kaydeden Öksüz, Gondar Havalimanı'na ulaştıklarında herkesin çok mutlu olduğunu söyledi.
Öksüz, buradan Etiyopya Havayolları'na ait bir uçakla Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'ya gittiklerini, oradan da Türk Hava Yolları'na (THY) ait uçakla 6 saatlik uçuşun ardından Türkiye'ye ulaştıklarını aktardı.
Yolculuğun yorucu olduğunu anlatan Öksüz, "(Yolculuk) Yaklaşık 4,5-5 gün sürdü. Zaman kavramını unuttuk. Biz artık birbirimize 'bugün hangi gün' diyoruz. Saat farkı var ülkeler arasında. Saati de hesaplayamadık bazen." ifadelerini kullandı.
"Vatanımıza ulaştığımız zaman havalimanının zeminini öpmek istedim"
Öksüz, Türkiye'ye ulaşmanın "çok güzel bir şey" olduğunu belirterek "Bir insan vefat edecekse de vatanında ölsün demişler. Çünkü mezarımızın yeri belli olsun isteriz hepimiz. Vatanımıza ulaştığımız zaman havalimanının zeminini öpmek istedim. Çünkü yaşamış olduğumuz, çok farklı şeyler." diye konuştu.
Tahliye sırasında 8 kilogramlık bagajlarının olduğunu kaydeden Öksüz, her şeylerini orada bıraktıklarını söyledi.
Öksüz, ailesine ulaşmanın çok güzel bir duygu olduğunu dile getirerek duygularını "Ben geldiğimde ilk baktığım şey gökyüzü oldu, gökyüzünün maviliği oldu. Biz bu vatanımızın gökyüzüne, denizine aşığız. Orada gri bir gökyüzünden burada masmavi bir gökyüzüne geldik. Çok mutlu olduk." sözleriyle anlattı.
Yaşadıklarını kimsenin yaşamasını istemediğini kaydeden Öksüz, "Hiçbir Türk, hiçbir dünya vatandaşı böyle bir durumu yaşamasın. Çünkü çok kötü bir şeydi." dedi.