Budapeşte
Macaristan'da birçok farklı televizyon kanalında son 9 yılda Türk dizileri ''Binbir Gece'', ''Dudaktan Kalbe'', ''Aşk-ı Memnu'', ''Elveda Derken'', ''Muhteşem Yüzyıl'', ''Son'', ''20 Dakika'', ''Gümüş'', ''Kuzey Güney'', ''Kurt Seyit ve Şura'', ''Paramparça'', ''Gecenin Kraliçesi'', ''Muhteşem Yüzyıl: Kösem'', ''Kara Sevda'', ''Fatmagül’ün Suçu Ne?'', ''Kara Para Aşk'', ''İntikam'', ''Elif'', ''Cesur ve Güzel'', ''Adını Feriha Koydum'', ''Acil Aşk Aranıyor'', ''O hayat Benim'', ''Hayatımın Aşkı'', ''Cennet'in Gözyaşları'', ''Vatanım Sensin'', ''Çalıkuşu'', ''Çarpışma'', ''Anne'', ''Bizim Hikaye'' ve ''Elimi Bırakma'' gösterildi.
Kendini Türkiye ve Türk dizilerinin hayranı olarak nitelendiren 23 yaşındaki Adam Damu, ''Muhteşem Yüzyıl'' ve ''Ezel'' dizisi başta olmak üzere birçok Türk dizisini izlediğini, Türk dizilerinin senaryolarının, aktörlerin ve kostümlerin söz konusu dönemi çok iyi yansıttığını, Macaristan'da birçok farklı kanalda yıllardır yayınlanmasının ve büyük ilgi görmesinin bunun ispatı olduğunu söyledi.
"Türk dizileri hayran grubunun binlerce takipçisi var"
Damu, Macaristan'da Türk dizilerinin gördüğü büyük ilgiden dolayı kendisinin 2013 yılında sosyal medyada ''Szulejman - Muhteşem Yüzyıl'' adıyla hayran grubu oluşturduğunu, grubun bugün de binlerce takipçisi olduğunu söyledi.
Söz konusu grupta Türk dizileri, Türk kültürü gibi konular hakkında paylaşımlar yapıldığını ifade den Damu, bunun ise Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunduğunu dile getirdi.
İzlediği Türk dizilerinden dolayı Türkiye'yi çok sevdiğini ve sosyal medya grubunda etkin olarak paylaşımlarda bulunan Judit Ban ve Agnes Galcsik ile mayıs ayında İstanbul'u ziyaret ettiğini belirten Damu, ''İstanbul'a vardığımızda kendimizi sanki kendi evimize, ülkemize ulaşmış gibi hissettik. İnsanlar, Türk kültürü ve her şey sanki bir parçamızdı. Süleymaniye Camisi'nde saatlerce vakit geçirdik. Türkiye'de kendimizi çok iyi hissettik.'' dedi.
Türkiye'yi seven Macarlarla en yakın zamanda tekrar Türkiye'ye gitmeyi planladıklarını söyleyen Damu, Türk dizilerinin çekildiği mekanları çok merak ettiğini, en kısa zamanda oraları da ziyaret etmek istediğini vurguladı.
''Türk dizilerinde yer alan oyuncular Macaristan'a gelseler muhteşem bir şey olur''
Bugüne kadar, ''Muhteşem Yüzyıl'', ''Aşk-ı Memnu'', ''Cesur ve Güzel'' ve ''O Hayat Benim'' başta olmak üzere birçok Türk dizisi izlediğini belirten 85 yaşındaki Andre Terezia Györgyine ise Türk dizileri aracılığıyla Türkleri ve Türk kültürünü yakından tanıma fırsatı bulduğunu söyledi.
Türk dizilerinin diğer ülkelerin dizilerinden çok farklı olduğunu, konuların gerçek hayatta gerçekleşmesi muhtemel olaylara dayanması nedeniyle çekici olduğunu aktaran Györgyine, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türk dizileri her zaman konuşuluyor. Türk ve Brezilya, ABD, Meksika dizileri arasındaki en büyük fark, Türk dizileri gerçek hayatı gösteriyor ama diğerleri hep yapmacık.
Ben şimdi kamu televizyonunda yayınlanan 'O Hayat Benim' isimli diziyi izliyorum ve 390'ıncı bölümde olmasına rağmen ilk günkü gibi hep heyecanla takip ediyorum.
Türk dizileri günlük hayat içinde olması muhtemel olayları konu alırken, diğer diziler ise çekici değil ve hep saçma hikayelere dayalı. Türk dizilerinde sürekli heyecan var.''
Türk oyuncularının ülkede çok beğenildiğini, onlar hakkında her hafta magazin dergilerinde çeşitli yazılar yayınlandığını ifade eden Györgyine, ''Türk dizilerinde yer alan oyuncular Macaristan'a gelseler muhteşem bir şey olur çünkü Macarlar onları çok seviyorlar. Kardeşliği her zaman iyi tutmak lazım'' dedi.
Györgyine, İstanbul'u 40 yıl önce ziyaret ettiğini ve dizilerde kentin değiştiğini görmesinden dolayı Türkiye'ye tekrar gitmek istediğini söyledi.
''Türk dizileri körü körüne Batı'yı taklit etmiyor..''
Orsolya Bakos (32) da Türkçesini geliştirmek için Türk dizilerini izlemeye başladığını, bugüne kadar ''Öyle Bir Geçer Zaman ki'', ''Payitaht Abdülhamid'', ''Mehmed Bir Cihan Fatihi'', ''Diriliş Ertuğrul'', ''Muhteşem Yüzyıl'' ve ''Ezel'' dizilerini izlediğini söyledi.
Türk dizilerinin genelde gerçek olaylara dayandığını, aynı zamanda eğlenceli olduğunu, diziler aracılığıyla Türk tarihine ve söz konusu döneme ilişkin birçok şey de öğrendiğini anlatan Bakos, şunları kaydetti:
''Türk dizileri genelde tarihi gerçek olaylara dayalı ve gerçekten çok kaliteli. Hatta izleyici rahatlıkla kendini sanatçının yerine koyabiliyor.
Bir Macar olarak Muhteşem Yüzyıl dizisinde, Belgrad kuşatması ve Mohaç savaşı sırasında Osmanlı ordusunu desteklemedim.
Osmanlı İmparatorluğu Macaristan'da 150 yıl kaldı. Bu dönemi bir Türk gibi görmemiz beklenemez de zaten.''
Türk dizilerinin en güzel özelliklerinden birisi ise körü körüne Batı'yı taklit etmediğine, Türk kültürüne ait, müzik ve giyim başta olmak üzere birçok değerin tanıtılmasının önemli olduğuna dikkati çeken Bakos, ''Türk dizileri ve Batı ya da Latin Amerika dizileri arasında büyük fark var. Türk dizileri çok gerçekçi ve her zaman 'mutlu son' ile bitmiyor. Olaylar ve oyuncular her zaman siyah beyaz olarak gösterilmiyor. Türk dizileri neredeyse 2 saat sürüyor ve bu da film izleme tadı veriyor'' dedi.
Kaynak: AA