- 11-11-2025 10:35
- 576
Milli Güvenlik Kurulu gözünden Türkiye – Rusya ilişkileri
Milli Güvenlik Kurulu – MGK bildirilerinde, özellikle İdlib gibi Suriye cephesinde yapılan mutabakatlara dikkat çekiliyor: “İdlib çatışmasızlık bölgesine yönelik saldırıların durdurulması konusunda Rusya Federasyonu ile varılan mutabakatın önemine işaret edilmiştir.” biçiminde bir ifade yer alıyor.
Bu, Türkiye’nin Rusya ile doğrudan güvenlik‑politik düzeyde bir ilişki kurabildiğini ve bazı ortak alanlarda iş birliği yürütmeye açık olduğunu gösteriyor.
Aynı zamanda bildirilerde, Suriye’nin toprak bütünlüğü, birliği ve üniter yapısına saygı duyulacağı vurgulanmış: “Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğü ile birliğinin korunmasına her zaman güçlü destek verdiği…” biçiminde.
Ek olarak, Ukrayna’da devam eden Özel Askeri Operasyon bağlamında Türkiye’nin bir barış diplomasisi rolünü üstlenmeye hazır olduğu mesajı verilmiş.
Örneğin: “Rusya‑Ukrayna Savaşı’nın sona erdirilmesi için hassas bir sürece girildiği … Türkiye’nin barış diplomasisi ve arabuluculuk faaliyetleriyle … katkı sunmayı sürdüreceği ifade edilmiştir.”
Aynı bildirilerde “Karadeniz’de gerginliğin tırmanmasının kimsenin menfaatine olmayacağı” gibi ifadelerle gerilimin azaltılması çağrısı yer alıyor.
Bu da Türkiye’nin Rusya ile doğrudan çatışma hattına girmekten kaçınan, diplomatik çözüm arayan bir tutum izlediğini düşündürüyor.
Milli Güvenlik Kurulu – MGK bildirilerinin tekrar eden temalarından biri, Türkiye’nin “terör”, “yurtdışı tehditler”, “komşu coğrafya” gibi unsurlar açısından güvenlik algısıdır. Örneğin; Suriye cephesinde Rusya ile mutabakatlara vurgu yapılması, Türkiye’nin güney sınırında istikrar arayışıyla uyumludur.
Ancak bildirilerde Rusya’ya dair açık bir suçlama ya da düşmanca tavırdan ziyade, “meselelerimizi birlikte ele alma”, “gerilimi azaltma”, “barış sürecine katkı” gibi ifadeler öne çıkmaktadır. Bu da Türkiye’nin Rusya’yı tamamen rakip değil, zaman zaman iş birliği yapılabilecek bir aktör olarak gördüğünü gösteriyor.
Türkiye, Rusya ile belirli güvenlik ve diplomasi alanlarında iş birliği yapma potansiyeline sahip görünüyor -özellikle Suriye cephesi ve Karadeniz bağlamında- diyebiliriz. Bunun yanında, Türkiye dış politikasında “egemenlik”, “toprak bütünlüğü”, “uluslararası hukuk” gibi ilkeleri tutarlı şekilde vurguluyor; bu da Rusya’yla ilişkiyi değerlendirirken Türkiye’nin kendi kısıtları ve ilkeleri çerçevesinde hareket edebileceğini gösteriyor.
Türkiye, Rusya‑Ukrayna krizinde arabuluculuk rolü üstlenmeye hazır olduğunu bildirmiş; bu da Türkiye’nin bağımsız dış politika hamlesi yapabildiğini işaret ediyor.
Milli Güvenlik Kurulu – MGK bildirilerinde Rusya’ya karşı açık eleştiri ya da karşıtlık ifadesi sınırlı. Bu durum, Türkiye’nin Rusya’yı doğrudan “tehdit unsuru” olarak tanımlamaması ya da daha esnek bir ilişki zemini bırakması anlamına gelebilir. Ortaklık alanlarına vurgu olsa da, Rusya ile ilişkide Türkiye‑Rusya çıkarlarının her zaman örtüşmediği ikilemleri de var; örneğin Karadeniz’de, Suriye’de, güç dengeleri açısından çatışma potansiyeli taşıyan alanlar mevcut.
Bildirilerde Rusya’ya dair spesifik “yaptırım”, “davranış eleştirisi”, “politik baskı” gibi sert dilden söz eden ifadeler nadir; bu da Türkiye’nin Rusya’ya yönelik daha dikkatli, pragmatik ve dengeli bir tutum izlediğini düşündürüyor.
Bu değerlendirmenin ışığında, Milli Güvenlik Kurulu – MGK bildirilerine dayanan izlenimle şöyle bir genel görüş formüle edilebilir:
Türkiye için Rusya, tamamen bir rakip ya da düşman olarak görülmekten ziyade hem bölgesel güvenlik, hem diplomasi hem de stratejik ilişki açısından dinamik bir aktör olarak değerlendirilmekte. Milli Güvenlik Kurulu – MGK bildirilerinde Rusya’ya karşı mesafeli ama iş birliğine açık, çözüm odaklı ve egemenlik/uluslararası hukuk ilkelerine bağlı bir tutum hâkim. Türkiye, kendi güvenlik kaygılarını (sınır güvenliği, terör, bölgesel istikrar) ön planda tutarken, Rusya ile “birlikte hareket edilebilecek alanlar” yaratmaya çalışıyor; aynı zamanda Rusya’nın bölgede yaratabileceği gerginliklere karşı da uyanık kalma mesajı veriyor.
Yani özetle: “Rusya ile ilişki, arada iş birliği ve uzlaşı arayışı olan, ancak Türkiye’nin önceliklerini ve ilkesel duruşunu gözeten pragmatik bir strateji çerçevesinde tanımlanmış durumda.”
.
Ünver Sel, dikGAZETE.com
-Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu (KTDF) Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve İcra Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, Vietnam Eğitim ve Dostluk Derneği kurucu üyesi ve Eş Başkanı-