"Yenidoğan çetesi" soruşturmasını yürüten savcının ölümle tehdit edilmesi davası

"Yenidoğan çetesi" soruşturmasını yürüten savcının ölümle tehdit edilmesi davası

İstanbul'da "yenidoğan çetesi" soruşturmasını yürüttüğü sırada cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'in ölümle tehdit edilmesine ilişkin 6'sı tutuklu 13 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi.

İstanbul

Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, cumhuriyet savcısını tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu tutuklu 6 sanık ile bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu.

????

Müşteki savcı Yavuz Engin'in de katıldığı duruşmada, sanıkların savunması alındı.

Tutuklu sanık Aylin Arslantatar, sadece tanık olabileceği dosyada sanık olarak yer almanın kötü olduğunu ifade ederek, "Mustafa Kemal Zengin'in abisinin oğlunun avukatlığını yaptım. Aileyle çok sık görüşüyorduk. Çok zor durumdalardı. Böylece arkadaş olduk. Mustafa Kemal Zengin'le 11 aydır tanışıyoruz. Ben burada duyduklarımın hepsini sizlerle öğreniyorum. Yavuz Engin'le çok fazla ortak arkadaşımız vardı. İstanbul'a tayini çıkmadan sosyal medyadan tanıştık." ifadelerini kullandı.

Video kaydının alındığı güne ilişkin konuşan sanık Arslantatar, "Mustafa Kemal Zengin'in o üslupla konuşacağından haberim yoktu. İçerikten de görüleceği üzere ben Mustafa Kemal Zengin'e araya girerek tepki göstermeye çalıştım. Odadan çıktıktan sonra Zengin'le kavga ettim. Sen bir savcıyla nasıl böyle bir üslupla konuşursun diye kızdım. Zengin de bana 'Sen samimisin diye öyle konuştum.' dedi. Ben de karşılık olarak 'O benim arkadaşım ama senin böyle konuşmaya hakkın yok.' dedim. Zengin de bana 'O senin arkadaşın falan değil, bence bizi kayda aldı.' dedi. Ben yine Yavuz Engin'e toz kondurmadım. Mustafa Kemal'e karşı onu savundum." iddiasında bulundu.

Tutuklu sanık Muhammed Emin Orhan, tetikçi olmadığını savunarak, Mustafa Kemal Zengin'le bir ortamda tanıştığını, sadece numarasını aldığını söyledi. Bir süre sonra askeri okul sınavı için Zengin'den yardım istediğini aktaran Orhan, Zengin'in kendisine "seni istihbaratçı yapalım" dediğini öne sürdü.

Sanık Zengin'in gizemli bir konuşma tarzı olduğunu ileri süren Orhan, şunları anlattı:

"Kafamı dağıtmak için Siirt'e gittim. Bu beni aradı. 'Gel seni MİT'çi yapalım.' dedi. Türlü türlü şeyler uydurdu. Ben Ankara'ya arkadaşımın yanına gittim. Zengin benim nüfus cüzdanımı aldı. Bir hafta sonra MİT'çi kartıyla geri geldi. Ben o kartın sahte olduğunu bilmiyordum. Beni mitinglere gönderiyordu. Bununla çalışan Polat diye bir adam daha vardı. Bunlarda öyle bir gizem var ki terör örgütü gibi takılıyorlar. Zengin bana 'Bir adliye çalışanı var.' dedi. Ancak Yavuz Engin olduğunu söylemedi. 'Sen sadece kapı kısmına ateş edeceksin.' dedi. 'Sana 100 bin dolar vereceğim.' dedi. Ben asla kabul etmedim. Ben 100 bin doları bir haftada harcıyorum. Benim paraya ihtiyacım yok. Onun yüzünden cezaeviyle tanıştım. Bu benim ailemden uzaklaşmak için yaptığım bir hatadır."

Müşteki savcı Yavuz Engin dinlendi

Müşteki cumhuriyet savcısı Yavuz Engin beyanında, "Ben sıradan bir vatandaş olarak tehditler almadım. Hükümet adına yapmış olduğum savcılık görevi nedeniyle tehditler aldım." dedi.

Kamuoyunda "yenidoğan çetesi" olarak bilinen dosyanın soruşturmasını yürüttüğünü belirten Engin, 30 Ağustos 2024'te memleketi Bolu'da olduğu sırada sanık Aylin Arslantatar'ın kendisine sosyal medyadan "çok önemli konuşmamız lazım hayatınla ilgili" şeklinde mesaj attığını ve hemen ardından aradığını söyledi.

Engin, Arslantatar'ın "Bolu'ya gitmişsin" diyerek ailesiyle ilgili detaylar anlattığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ben bilgileri bilmesine şaşırdım. Çünkü bu bilgilere herkes vakıf olmaz. Bana abimin sicil kaydını bile söyledi. Babamın nerede görev yaptığını bildiğinden bahsetti. Bana 'Hastane patronları sana kin güdüyor yürüttüğün soruşturma için. Tuğçe Toptemel'i haksız yere tutuklamışsın.' dedi. Bundan bahsettiğinde amacının ne olduğundan şüphelendim. Beni korumaya mı çalışıyordu yoksa aracı mıydı? Ayrıca kendisi çok önemli bir bilgi verdi. O dönem annem ve babamı İstanbul'a hiç gelmedikleri için getirmek istiyordum. Bunu da ailemle telefonda konuşurduk. Aylin bana, 'Annenle babanı İstanbul'a getirecekmişsin sakın getirme.' dedi. Bu kadın bu bilgileri nereden aldı? Bana, 'Peşinde bir tetikçi var araç kullanırken bile tetikte ol.' dedi. Biz yaptığımız iş dolayısıyla korkmadan görevimize devam edebiliriz ama ailemizi korumalıyız. Ben de annemi, babamı, eşimi ve çocuğumu farklı bir yere gönderdim. 3 ay ayrı yaşamak zorunda kaldık."

Engin, İstanbul'a döndüğünde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısına durumu haber verdiğini belirterek, "Resmi bir şikayette bulundum. Fezleke düzenleyen savcıdan ise Aylin'le ilgili 3-4 gün müsaade istedim. Aylin ile bu konuyu yüz yüze konuşmak istedim. Çünkü dediğim gibi tehdit mi ediliyordu, yoksa aracı mıydı emin değildim. Ben kendisine 'Türk savcısı namusunu satmaz.' dedim. Bana 'Çok fevrisin.' dedi. Çelişkili beyanlarda bulundu. Anladım ki Aylin beni korumak değil üstümde baskı ve tehdit oluşturarak Tuğçe'yi tahliye ettirmek istiyordu. Sonra Aylin şüpheli olarak dosyaya eklendi. Daha sonra soruşturma savcısı bana, bu kişilerin kimliklerinin tespiti için odaya bir kamera yerleştirmemiz gerektiğini ve bu kişilerden laf almamız gerektiğini söyledi." ifadelerini kullandı.

Görüşme sırasında odasında konuşulanların canlı canlı kayıt altına alındığını aktaran Engin, "Mustafa Kemal Zengin'in söylediği sözlere bakıldığında, aslında bir kişiyi tahliye ettirmek değil, bir dosyayı çökertmek olduğunu anlıyoruz." ifadesini kullandı.

Mahkeme heyeti, duruşmaya sabah saat 10.30'da devam edilmesine karar verdi.

Dün sabah başlayan duruşmada 5 tutuklu, 2 tutuksuz sanığın savunması alındı.


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...