17 - 25 Mİ!.. BALIK YEME GELİR!
17 - 25 Mİ!.. BALIK YEME GELİR!
- 06-02-2016 01:11
- 43
- 06-02-2016 01:11
- 43
"Dolmabahçe Mutabakatı'nın gündeme gelmesi,
Saray için 17/25 Aralık'tan
daha korkutucu bir tehlike. Su ısınıyor."
Mümtaz’er Türköne, Zaman -5 Şubat 2016-
Huyum kurusun olağanmış gibi görünen her olayın içinde bir bit yeniği ararım.
“Bülent Bey olayı”nda olduğu gibi…
Saat 17-25 te durdu, cümleyi kurdu ve paylaştı…
Konu; “Dolmabahçe mutabakatı” ile alakalıymış…
“Öz-yönetim ilanı”ndan bu yana bazı şehirlerde süren çatışmaların PKK’nın aleyhine sonuçlanması arifesinde “Dolmabahçe mutabakatı”nı gündeme getirerek sürecin sorumluluğunu Cumhurbaşkanı’na yükleyip Kandil’i gözden uzaklaştırması PKK’yı sevindirmiş olmalı.
Dost eleştirilirken düşmanı sevindirmek, politik birikimi açısından “tesadüf” ya da rastlantının kaderine bağlanamayacağına göre bu zamansız açıklama ve paylaşımların amaç ve hedefi nedir!
Konuyu, “İdam”a kadar götüren “Jiletçi”lerin ekmeğine yağ sürmek…
Neyin nesidir!
Anlaşılır kılmak için biraz geriye gidelim.
Malum, “Dönemin Başbakanı”nı hedef alan 17-25 Aralık darbe girişimi, kimilerini gererken kimilerinin de gevşemesine sebep olmuştu.
Ak Parti tabanının, oluşan hasar karşısında tüm yönetici Bakan ve vekillerden dik duruş beklentisini boşa çıkarıp kişiliklerini hangi kaideye oturtacağına karar veremeyenlerin, tırsıp köşeye çekilenlerin, “ne şiş yansın, ne kebap” diyenlerin, bulutların dağılmasını bekleyenlerin, kendisini görünmez kılanların, ruhunu Pensilvanya’ya kiraya verip sırra kadem basanların bugün suçlayıcı konuşmalara öncü ve destek olması, “MİT Operasyonu”yla başlayan kesintisiz darbe sürecinin versiyonlarına katkıdan öte anlam taşımamaktadır.
Bülent Bey’in saat 17-25’te “sosyal paylaşım”da bulunması, o süreçteki gevşekliğini ve samimiyetsizliğini kanıtlanması açısından faydalı olmuştur.
Saatin 17-25’te durduğu yer, etik açıdan Bülent Bey’in politik yaşamı boyunca kat etmiş olduğu mesafenin bir göstergesidir.
“Huzur ve güven ortamının tesisi” için mücadele edilen bir süreçte “Dolmabahçe Mutabakatı” açıklamasıyla hedefi sırtından vurmaya çalışmak, dönülmez viraja sapma kararının alındığına işaret sayılabilir.
Amaç, belirsizlik içinde ortaya çıkabilecek boşluğu doldurma ve kurdukları hayali gerçeğe dönüştürmeye hazır oldukları mesajını iletmekten ibaret.
Ve muhtemelen bu tarz mesajlar artarak devam edecektir.
Ne var ki, “Güçlü İrade”nin kırılgan olmaya hiç tahammülü olmadığı gibi, AK Parti tabanı da bugün yaşanan olayları geçmişte kurgulanan bir öykü gibi okumaya başlayalı beri, suçlamalar ve suçlananın kimliğini değersiz kılmaya matuf söylemler peşinen kabul görmüyor artık.
“Yağ satarım, bal satarım politik duruşu”yla tabanın eğilimlerini sınamak, istikamet belirlemeye çalışmak, yeni bir sürece girme hazırlığı yapmak, yanılgıların kapılarını aralamaktan öte fayda sağlamaz.
Bölmenin-parçalamanın yalnızca terör örgütünün doğasından gelen bir özellik olmadığının bilincinde olan taban, bu yanılsamaya kapılıp parti kuranlara asla pirim vermediği gibi “Siyasi Mevta”ya dönüştürecek kararlılığa sahip olduğunu da müteaddit kereler kanıtlamıştır.
Bu itibarla, siyasal yaşamın kan dolaşımı kulis yapılan güzergâhlarda seyretmiyor artık beyler.
Kulağına “İnatlaşması gerektiği” fısıldanan niceleri, televizyonlara çıkıp parti kurmuş, karşılık bulamayınca kapatıp bugün hayalini kurmayı bile reddedeceği yerlerde tedavisi mümkün olmayan bir hasta gibi dolaşmaktadırlar.
Yıllarca “Zarif mütedeyyin beyefendi” bir karakter sergileyerek, edindiği itibara güvenen muzaffer biri gibi davranmaya başladığında o kişinin itibarının ayağa düşmesi kaçınılmazdır.
(Beddua öncesi ve sonrası Feto geldi aklıma)
Demek ki neymiş; “Bizdik, ben oldu!” söylemi kuşkunun üzerini örtme çabasıymış…
Ve paylaşımlarınız, demeçleriniz size bir şans daha verilmemesinin isabetini ortaya koymuştur.
Tıraşa gelen birçok müşterim, sizin gibilerden hiçbir beklentileri olmadığını ifade ediyor:
- Gezide yalpalayan, maratonda biter ağabeycim!..
- Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!..
- Bunlar sanal siyaset erbabı kardeşim!..
- Bizi ağladıkça çoğalan Paralelle karıştırıyorlar!..
- İşte meydan, işte şeytan!..
Bu arkadaşlar hafızamın kuvvetli olduğunu söylerler.
Balık yeme gelir…
:
Medya Berberi
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı
canlı bahis - deneme bonusu veren siteler - bahis siteleri - kaçak bahis siteleri -
"Dolmabahçe Mutabakatı'nın gündeme gelmesi,
Saray için 17/25 Aralık'tan
daha korkutucu bir tehlike. Su ısınıyor."
Mümtaz’er Türköne, Zaman -5 Şubat 2016-
Huyum kurusun olağanmış gibi görünen her olayın içinde bir bit yeniği ararım.
“Bülent Bey olayı”nda olduğu gibi…
Saat 17-25 te durdu, cümleyi kurdu ve paylaştı…
Konu; “Dolmabahçe mutabakatı” ile alakalıymış…
“Öz-yönetim ilanı”ndan bu yana bazı şehirlerde süren çatışmaların PKK’nın aleyhine sonuçlanması arifesinde “Dolmabahçe mutabakatı”nı gündeme getirerek sürecin sorumluluğunu Cumhurbaşkanı’na yükleyip Kandil’i gözden uzaklaştırması PKK’yı sevindirmiş olmalı.
Dost eleştirilirken düşmanı sevindirmek, politik birikimi açısından “tesadüf” ya da rastlantının kaderine bağlanamayacağına göre bu zamansız açıklama ve paylaşımların amaç ve hedefi nedir!
Konuyu, “İdam”a kadar götüren “Jiletçi”lerin ekmeğine yağ sürmek…
Neyin nesidir!
Anlaşılır kılmak için biraz geriye gidelim.
Malum, “Dönemin Başbakanı”nı hedef alan 17-25 Aralık darbe girişimi, kimilerini gererken kimilerinin de gevşemesine sebep olmuştu.
Ak Parti tabanının, oluşan hasar karşısında tüm yönetici Bakan ve vekillerden dik duruş beklentisini boşa çıkarıp kişiliklerini hangi kaideye oturtacağına karar veremeyenlerin, tırsıp köşeye çekilenlerin, “ne şiş yansın, ne kebap” diyenlerin, bulutların dağılmasını bekleyenlerin, kendisini görünmez kılanların, ruhunu Pensilvanya’ya kiraya verip sırra kadem basanların bugün suçlayıcı konuşmalara öncü ve destek olması, “MİT Operasyonu”yla başlayan kesintisiz darbe sürecinin versiyonlarına katkıdan öte anlam taşımamaktadır.
Bülent Bey’in saat 17-25’te “sosyal paylaşım”da bulunması, o süreçteki gevşekliğini ve samimiyetsizliğini kanıtlanması açısından faydalı olmuştur.
Saatin 17-25’te durduğu yer, etik açıdan Bülent Bey’in politik yaşamı boyunca kat etmiş olduğu mesafenin bir göstergesidir.
“Huzur ve güven ortamının tesisi” için mücadele edilen bir süreçte “Dolmabahçe Mutabakatı” açıklamasıyla hedefi sırtından vurmaya çalışmak, dönülmez viraja sapma kararının alındığına işaret sayılabilir.
Amaç, belirsizlik içinde ortaya çıkabilecek boşluğu doldurma ve kurdukları hayali gerçeğe dönüştürmeye hazır oldukları mesajını iletmekten ibaret.
Ve muhtemelen bu tarz mesajlar artarak devam edecektir.
Ne var ki, “Güçlü İrade”nin kırılgan olmaya hiç tahammülü olmadığı gibi, AK Parti tabanı da bugün yaşanan olayları geçmişte kurgulanan bir öykü gibi okumaya başlayalı beri, suçlamalar ve suçlananın kimliğini değersiz kılmaya matuf söylemler peşinen kabul görmüyor artık.
“Yağ satarım, bal satarım politik duruşu”yla tabanın eğilimlerini sınamak, istikamet belirlemeye çalışmak, yeni bir sürece girme hazırlığı yapmak, yanılgıların kapılarını aralamaktan öte fayda sağlamaz.
Bölmenin-parçalamanın yalnızca terör örgütünün doğasından gelen bir özellik olmadığının bilincinde olan taban, bu yanılsamaya kapılıp parti kuranlara asla pirim vermediği gibi “Siyasi Mevta”ya dönüştürecek kararlılığa sahip olduğunu da müteaddit kereler kanıtlamıştır.
Bu itibarla, siyasal yaşamın kan dolaşımı kulis yapılan güzergâhlarda seyretmiyor artık beyler.
Kulağına “İnatlaşması gerektiği” fısıldanan niceleri, televizyonlara çıkıp parti kurmuş, karşılık bulamayınca kapatıp bugün hayalini kurmayı bile reddedeceği yerlerde tedavisi mümkün olmayan bir hasta gibi dolaşmaktadırlar.
Yıllarca “Zarif mütedeyyin beyefendi” bir karakter sergileyerek, edindiği itibara güvenen muzaffer biri gibi davranmaya başladığında o kişinin itibarının ayağa düşmesi kaçınılmazdır.
(Beddua öncesi ve sonrası Feto geldi aklıma)
Demek ki neymiş; “Bizdik, ben oldu!” söylemi kuşkunun üzerini örtme çabasıymış…
Ve paylaşımlarınız, demeçleriniz size bir şans daha verilmemesinin isabetini ortaya koymuştur.
Tıraşa gelen birçok müşterim, sizin gibilerden hiçbir beklentileri olmadığını ifade ediyor:
- Gezide yalpalayan, maratonda biter ağabeycim!..
- Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!..
- Bunlar sanal siyaset erbabı kardeşim!..
- Bizi ağladıkça çoğalan Paralelle karıştırıyorlar!..
- İşte meydan, işte şeytan!..
Bu arkadaşlar hafızamın kuvvetli olduğunu söylerler.
Balık yeme gelir…
:
Medya Berberi
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı
canlı bahis - deneme bonusu veren siteler - bahis siteleri - kaçak bahis siteleri -