2024 yılında yaptığınız en güzel 3 şey nedir?
2024 yılında yaptığınız en güzel 3 şey nedir?
- 16-12-2024 08:06
- 4782
- 16-12-2024 08:06
- 4782
2024 YILINDA YAPTIĞINIZ EN GÜZEL 3 ŞEY NEDİR?
Emel Sayın ülkemizde sadece sesinin güzelliği ile değil hanımefendiliği ile de ünlü ve çok sevilen ses ve film sanatçılarından birisidir. Ailesi 1926 yılında Makedonya’dan göç etmiş. Fakat konumuz ne onun o sıra dışı sesi, ne sonraki jenerasyonlarda göremediğimiz o hanımefendiliği, ne de Makedonya göçmeni olması. Bu yazıma konuk olmasının sebebi 2007 yılında yaptığı Umre ziyaretinden sonra sarf ettiği sözler oldu. Benim geçtiğimiz Kasım ayında yaptığım Kuzey Makedonya ve Suudi Arabistan seyahatlerimden sonra nedense aklıma o sözleri geldi.
Kendisi bundan 17 yıl önce, 62 yaşında iken Umreye gitmişti ve dönüşünde bir haber programında söylediğini hatırladığım ve ilginç bulduğum şu sözleri söylemişti:
- Hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyi yaptım. Çok huzurluyum.
- Her şey bana olağan üstü geldi. Bir defa her şeyden koptum, uzaklaştım. Hiçbir şey düşünmedim. Sadece orada ne gerekiyorsa onu yapmaya çalıştım. Oradaki tüm güzellikleri yaşadım. Galiba tüm yaşamımda yaptığım en doğru, en güzel şey. Ben, imkanı olan herkesin, bir kez mutlaka gitmesi gerekir diyorum. İşin manevi yönü çok zengin. Manevi dünyamı çok zenginleştiren bir ziyaret oldu. Bana bu konuda yol gösteren katkı sağlayan herkese çok teşekkür ederim.
- İnşallah tekrarı nasip olur. İyi ki gittim, iyi ki yaptım.
- Şu ana kadar yaşadığım süre boyunca cebime koyabildiğim bir 10 günüm var.
Bu cümlelerin hepsi kayda değer. Fakat benim asıl değinmek istediğim, beni etkileyen ve altını çizmek istediğim cümleler; “Hayatım boyunca yaptığım en güzel şey” ve “cebime koyduğum günler” cümleleri oldu.
Son bir ay içinde ben de dört günlük bir Umre ziyareti yaptım ve 24 yıllık bir hasretten sonra tekrar kutsal toprakları ziyaret ettim. Ben de bu dört günü cebime koyduğum günlere dahil ettim. Fakat bunun öncesinde cebime koyduğum iki günüm daha oldu. Çünkü Umre ziyaretinden birkaç gün önce Kuzey Makedonya’ya gitmek nasip olmuştu. Orada geçen iki günü de cebime koyduğum günlere dahil etmiştim.
“Umreyi anladık da Kuzey Makedonya’da geçen iki gün neden cepte” diye bir soru akla gelebilir. Bu yazımda bu iki güne daha çok değinmek istedim. Çünkü Umre ziyaretimden sonra Kuzey Makedonya seyahatim, 2024 yılında yaptığım en güzel şeylerden ikincisi oldu.
Her şey Üsküp Kitap Kulübünün, “Bir Kitap Bir Dünya Kitap Okuma Etkinliği”ne davet edilmemle başladı. Bu etkinlik, “birbalkanesintisi.com” sitesinin yöneticisi ve Edebiyat İle Balkanları Okumak kitabının yazarı Necla Dursun ile Kuzey Makedonya’nın Gostivar şehrinde faaliyet gösteren “Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi” – ‘ADEKSAM’ın birlikte planladıkları bir etkinlikti. Üsküp Kitap Kulübü ise bu merkezdeki öğrenciler tarafından kurulan bir kulüp.
Makedonya çapında Türk eğitimini teşvik etme amacıyla kurulmuş olan ADEKSAM da Makedonya'daki Türk lise ve dengi okullardaki öğrenciler ile üniversite talebelerine BURS veriyor ve uzaktan gelip, yatılı kalmak isteyenlere de YURT imkanı sağlıyor.
Gostivar şehrinde yaptığımız kitap okuma etkinliğinde öğrencilerle, kendilerine okumaları ve hazırlık yapmaları için daha önceden ulaştırılan Agatha Christie’nin “On Kişiydiler” kitabını değerlendirdik. Öğrenciler çok güzel hazırlıklar yapmışlar ve kitabı ve yazarını birçok yönden analize tabi tutmuşlar. Yaptıkları sunumlar çok etkileyici idi. Etkileyici olması yazar ve kitabı hakkında verdikleri ilginç bilgilerin yanında Türkçeyi daha iyi konuşma ve geliştirme çabaları idi ve bu takdire şayan çabalar beni çok etkiledi.
Benim de “Hayalbaz” ve “Başarının Frekansı” kitaplarımı tanıtıp, imzaladığım ve gençlere, “Tüm Zamanların En Süper Gücü: Hayal Gücü” başlıklı ve Yenilikçi Düşüncenin önemine de değinen kısa ve interaktif bir seminer verdiğim bu etkinlik, kanaatimce çok verimli oldu. Öğrencilerden de bu yönde geri bildirimler almak beni ayrıca mutlu etti. Etkinlikte ‘Hayalbaz’ın çizimlerini yapan lise son sınıf öğrenicisi kızım Ayşe Naz Uçar da kısa bir sunum yaparak hem “On Kişiydiler” kitabını değerlendirdi, hem de, ilgi alanları, üniversiteye hazırlık çalışmaları ve ileriye yönelik hedefleri konusunda gençlerle paylaşımda bulundu.
Etkinlikten sonra Gostivar şehrini gezme imkanı bulduk. ADEKSAM yetkililerinin gösterdikleri ilgi ve misafirperverlik bizi çok etkiledi. Kuzey Makedonya’daki Türk nüfusu toplam nüfusun sadece yüzde 3’ünü oluşturuyor. Bu nedenle Türk kültürüne ve Türkçeye katkı sağlayacak en ufak bir çabayı ve katkıyı çok değerli buluyorlar.
Ertesi gün öğlen saatinde Üsküp’de Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği'nin yetkilileri ile sohbet etme imkanı bulduk.
Seyahatim süresince ve yapılan bu özverili çalışmaları öğrendikçe, orada olmaktan, bu güzel çalışmalara şahit olmaktan ve bu güzel insanları tanımaktan dolayı çok mutlu oldum.
Bu arada Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapılan çalışmalara şahit olmak da ayrı bir sevinç kaynağı oldu bizim için. Önceden bir Makedon komutanın ismini taşıyan fakat sonradan Cumhurbaşkanımızın da desteği ile ismi resmi olarak Mustafa Kemal Atatürk Lisesi olan liseyi, gurur duyarak bize gezdiren Lise Müdürü Nuri beyin duyduğu gururu biz de duyduk. Cumhurbaşkanımızın o liseyi ziyaret ettiği bilgisini verirken de müdür beyin ses tonunda aynı gururu görmek mümkündü. Türkiye, onlar için çok önemliydi. O kadar ki, ülkemizdeki olumlu ya da olumsuz her gelişme, onlar için hayati önem taşıyordu.
İkinci gün, geri kalan zamanda Üsküp’ü gezme imkanı bulduk. Fatih Sultan Mehmet zamanında tamamlanan ve Üsküp’ün en önemli simgesi olma özelliğini koruyan Taş Köprü’nün üzerinde Vardar Nehrinin güzelliğini seyrederek yürümek çok özeldi. Köprünün Türk Çarşısı olarak anılan tarafında, tarihi yapı korunduğundan, Osmanlının izlerini sıklıkla görmek mümkündü. Onlarca tarihi caminin yanı sıra tarihi hamam ve han görmek de ilginçti. Türk Çarşısı, bize Anadolu’da bir yerde olduğumuzu hissettirirken, köprünün diğer tarafı ise çok geniş meydanları, ışıltılı, büyük ve modern yapıları, devasa heykel ve anıtları ile bize yabancı bir diyarda olduğumuzu hissettirdi.
2024 yılında yaptığım “en güzel üç şey”in ikisi bu seyahatlerim oldu. Üçüncüsü ise BAŞARININ FREKANSI isimli kitabımı hazırlamak ve yayınlatmaktı. Bu vesile ile çeşitli etkinlikler, röportajlar ve imza günleri gündeme geldi.
- Hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyi yaptım. Çok huzurluyum. İnşallah tekrarı nasip olur. İyi ki gittim, iyi ki yaptım. Şu ana kadar yaşadığım süre boyunca cebime koyabildiğim bir 10 günüm var.
Bu sözleri, benim yaptığım gibi sizin de en azından 2024’e uyarlamanız ve yaptığınız en güzel 3 şeyi belirlemeniz çok faydalı olabilir. Bunu yapmanız ve 365 gün içinden “cebime attım” dediğiniz kaç gününüz olduğunu gözden geçirmeniz, önümüzdeki yılı daha iyi değerlendirmenize de vesile olacaktır.
.
Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com
2024 YILINDA YAPTIĞINIZ EN GÜZEL 3 ŞEY NEDİR?
Emel Sayın ülkemizde sadece sesinin güzelliği ile değil hanımefendiliği ile de ünlü ve çok sevilen ses ve film sanatçılarından birisidir. Ailesi 1926 yılında Makedonya’dan göç etmiş. Fakat konumuz ne onun o sıra dışı sesi, ne sonraki jenerasyonlarda göremediğimiz o hanımefendiliği, ne de Makedonya göçmeni olması. Bu yazıma konuk olmasının sebebi 2007 yılında yaptığı Umre ziyaretinden sonra sarf ettiği sözler oldu. Benim geçtiğimiz Kasım ayında yaptığım Kuzey Makedonya ve Suudi Arabistan seyahatlerimden sonra nedense aklıma o sözleri geldi.
Kendisi bundan 17 yıl önce, 62 yaşında iken Umreye gitmişti ve dönüşünde bir haber programında söylediğini hatırladığım ve ilginç bulduğum şu sözleri söylemişti:
- Hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyi yaptım. Çok huzurluyum.
- Her şey bana olağan üstü geldi. Bir defa her şeyden koptum, uzaklaştım. Hiçbir şey düşünmedim. Sadece orada ne gerekiyorsa onu yapmaya çalıştım. Oradaki tüm güzellikleri yaşadım. Galiba tüm yaşamımda yaptığım en doğru, en güzel şey. Ben, imkanı olan herkesin, bir kez mutlaka gitmesi gerekir diyorum. İşin manevi yönü çok zengin. Manevi dünyamı çok zenginleştiren bir ziyaret oldu. Bana bu konuda yol gösteren katkı sağlayan herkese çok teşekkür ederim.
- İnşallah tekrarı nasip olur. İyi ki gittim, iyi ki yaptım.
- Şu ana kadar yaşadığım süre boyunca cebime koyabildiğim bir 10 günüm var.
Bu cümlelerin hepsi kayda değer. Fakat benim asıl değinmek istediğim, beni etkileyen ve altını çizmek istediğim cümleler; “Hayatım boyunca yaptığım en güzel şey” ve “cebime koyduğum günler” cümleleri oldu.
Son bir ay içinde ben de dört günlük bir Umre ziyareti yaptım ve 24 yıllık bir hasretten sonra tekrar kutsal toprakları ziyaret ettim. Ben de bu dört günü cebime koyduğum günlere dahil ettim. Fakat bunun öncesinde cebime koyduğum iki günüm daha oldu. Çünkü Umre ziyaretinden birkaç gün önce Kuzey Makedonya’ya gitmek nasip olmuştu. Orada geçen iki günü de cebime koyduğum günlere dahil etmiştim.
“Umreyi anladık da Kuzey Makedonya’da geçen iki gün neden cepte” diye bir soru akla gelebilir. Bu yazımda bu iki güne daha çok değinmek istedim. Çünkü Umre ziyaretimden sonra Kuzey Makedonya seyahatim, 2024 yılında yaptığım en güzel şeylerden ikincisi oldu.
Her şey Üsküp Kitap Kulübünün, “Bir Kitap Bir Dünya Kitap Okuma Etkinliği”ne davet edilmemle başladı. Bu etkinlik, “birbalkanesintisi.com” sitesinin yöneticisi ve Edebiyat İle Balkanları Okumak kitabının yazarı Necla Dursun ile Kuzey Makedonya’nın Gostivar şehrinde faaliyet gösteren “Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi” – ‘ADEKSAM’ın birlikte planladıkları bir etkinlikti. Üsküp Kitap Kulübü ise bu merkezdeki öğrenciler tarafından kurulan bir kulüp.
Makedonya çapında Türk eğitimini teşvik etme amacıyla kurulmuş olan ADEKSAM da Makedonya'daki Türk lise ve dengi okullardaki öğrenciler ile üniversite talebelerine BURS veriyor ve uzaktan gelip, yatılı kalmak isteyenlere de YURT imkanı sağlıyor.
Gostivar şehrinde yaptığımız kitap okuma etkinliğinde öğrencilerle, kendilerine okumaları ve hazırlık yapmaları için daha önceden ulaştırılan Agatha Christie’nin “On Kişiydiler” kitabını değerlendirdik. Öğrenciler çok güzel hazırlıklar yapmışlar ve kitabı ve yazarını birçok yönden analize tabi tutmuşlar. Yaptıkları sunumlar çok etkileyici idi. Etkileyici olması yazar ve kitabı hakkında verdikleri ilginç bilgilerin yanında Türkçeyi daha iyi konuşma ve geliştirme çabaları idi ve bu takdire şayan çabalar beni çok etkiledi.
Benim de “Hayalbaz” ve “Başarının Frekansı” kitaplarımı tanıtıp, imzaladığım ve gençlere, “Tüm Zamanların En Süper Gücü: Hayal Gücü” başlıklı ve Yenilikçi Düşüncenin önemine de değinen kısa ve interaktif bir seminer verdiğim bu etkinlik, kanaatimce çok verimli oldu. Öğrencilerden de bu yönde geri bildirimler almak beni ayrıca mutlu etti. Etkinlikte ‘Hayalbaz’ın çizimlerini yapan lise son sınıf öğrenicisi kızım Ayşe Naz Uçar da kısa bir sunum yaparak hem “On Kişiydiler” kitabını değerlendirdi, hem de, ilgi alanları, üniversiteye hazırlık çalışmaları ve ileriye yönelik hedefleri konusunda gençlerle paylaşımda bulundu.
Etkinlikten sonra Gostivar şehrini gezme imkanı bulduk. ADEKSAM yetkililerinin gösterdikleri ilgi ve misafirperverlik bizi çok etkiledi. Kuzey Makedonya’daki Türk nüfusu toplam nüfusun sadece yüzde 3’ünü oluşturuyor. Bu nedenle Türk kültürüne ve Türkçeye katkı sağlayacak en ufak bir çabayı ve katkıyı çok değerli buluyorlar.
Ertesi gün öğlen saatinde Üsküp’de Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği'nin yetkilileri ile sohbet etme imkanı bulduk.
Seyahatim süresince ve yapılan bu özverili çalışmaları öğrendikçe, orada olmaktan, bu güzel çalışmalara şahit olmaktan ve bu güzel insanları tanımaktan dolayı çok mutlu oldum.
Bu arada Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapılan çalışmalara şahit olmak da ayrı bir sevinç kaynağı oldu bizim için. Önceden bir Makedon komutanın ismini taşıyan fakat sonradan Cumhurbaşkanımızın da desteği ile ismi resmi olarak Mustafa Kemal Atatürk Lisesi olan liseyi, gurur duyarak bize gezdiren Lise Müdürü Nuri beyin duyduğu gururu biz de duyduk. Cumhurbaşkanımızın o liseyi ziyaret ettiği bilgisini verirken de müdür beyin ses tonunda aynı gururu görmek mümkündü. Türkiye, onlar için çok önemliydi. O kadar ki, ülkemizdeki olumlu ya da olumsuz her gelişme, onlar için hayati önem taşıyordu.
İkinci gün, geri kalan zamanda Üsküp’ü gezme imkanı bulduk. Fatih Sultan Mehmet zamanında tamamlanan ve Üsküp’ün en önemli simgesi olma özelliğini koruyan Taş Köprü’nün üzerinde Vardar Nehrinin güzelliğini seyrederek yürümek çok özeldi. Köprünün Türk Çarşısı olarak anılan tarafında, tarihi yapı korunduğundan, Osmanlının izlerini sıklıkla görmek mümkündü. Onlarca tarihi caminin yanı sıra tarihi hamam ve han görmek de ilginçti. Türk Çarşısı, bize Anadolu’da bir yerde olduğumuzu hissettirirken, köprünün diğer tarafı ise çok geniş meydanları, ışıltılı, büyük ve modern yapıları, devasa heykel ve anıtları ile bize yabancı bir diyarda olduğumuzu hissettirdi.
2024 yılında yaptığım “en güzel üç şey”in ikisi bu seyahatlerim oldu. Üçüncüsü ise BAŞARININ FREKANSI isimli kitabımı hazırlamak ve yayınlatmaktı. Bu vesile ile çeşitli etkinlikler, röportajlar ve imza günleri gündeme geldi.
- Hayatım boyunca yaptığım en güzel şeyi yaptım. Çok huzurluyum. İnşallah tekrarı nasip olur. İyi ki gittim, iyi ki yaptım. Şu ana kadar yaşadığım süre boyunca cebime koyabildiğim bir 10 günüm var.
Bu sözleri, benim yaptığım gibi sizin de en azından 2024’e uyarlamanız ve yaptığınız en güzel 3 şeyi belirlemeniz çok faydalı olabilir. Bunu yapmanız ve 365 gün içinden “cebime attım” dediğiniz kaç gününüz olduğunu gözden geçirmeniz, önümüzdeki yılı daha iyi değerlendirmenize de vesile olacaktır.
.
Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com