ABD seçimleri ve değerlendirmeler -Amerika’da askeri darbe-
ABD seçimleri ve değerlendirmeler -Amerika’da askeri darbe-
- 05-11-2020 08:21
- 634
- 05-11-2020 08:21
- 634
Şu an itibariyle ABD seçim haberlerinden elde ettiğim izlenim şudur:
Geçmişten bu güne ABD’de seçimlere katılım oranı düşüktür.
Katılım oranı yüzde 50-60 civarı dolayında olmuştur.
Seçimlere iki aday katılmıştır:
ABD’de derin devletin adamı Trump ve Küresel Yahudi Sermayesinin adamı Jeo Biden.
Trump, her ne kadar başkan olarak seçimlere katılma avantajına sahip olsa da; corona kaynaklı dünya ekonomik krizi, ABD sağlık sisteminin bozuk düzeni, siyah-beyaz çatışması kaynaklı Amerikan devlet krizi seçimi menfi yönde etkilemiştir.
Trump-Küresel Yahudi sermayesi kavgasında, küreselcilerin sermayeyi Çin’e kaydırarak, ABD’yi ağır şekilde borçlandırması temel olmuştur.
Bu kavgada Çin’in, Amerikan liderliğinin yerini alması, Amerika’nın Dünya liderliğinden çekilmesi sonucuna kadar varması noktasına kadar gelmiştir.
Çin’in Maoist hegemonik tutumu (“Tek Yol Tek Kuşak Projesi” daha sonra bu isim yumuşatılarak “Bir Yol Bir Kuşak Projesi” sonunda “Kuşak Yol Projesi” şeklinde isimlendirilse de şüphe uyandırmıştır) ABD’nin Uzakdoğu’da nispi güç kaybı ile neticelenmiştir.
Küresel Sermaye, Trump’ı içeride ve dışarıda sıkıştırmıştır-sıkıştırmaktadır.
Siyah-Beyaz çatışması, polisin kışkırtıcı sert tutumu bir yerlerden bazı merkezlerden provoke edilmektedir.
Küresel sermaye, Trump’ı Başkan olarak görmek istememektedir.
Sosyal medya ve yerleşik basın üzerinden yaptıkları algı yönetimi sonucu “Trumpçı” olmak “aptal=eşek” olmakla eş manaya getirilmiştir.
Hâlbuki eşek simgesi Demokrat Parti’nin logosudur (1).
Cumhuriyetçilerin logosu aslandır.
Algı yönetimi ile logo tersine çevrilmiştir.
Seçim öncesi yapılan anketlerde seçmen o derece sindirilmiştir ki aptal görünmemek için radikal Cumhuriyetçiler bile Trump’a oy vereceğini söylemeye cesaret edememiştir.
Seçimi, yüzde 10 fazlasıyla açık ara Biden’in kazanacağı söylenmiştir.
Açık ara farkın nereden ve nasıl kazanılacağı konusunda her hangi bir şey söylenmedi. (2)
Meseleyi burada bırakarak Trump dönemi ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum:
Trump, “müesses nizam” denilen kurucu babalar (Yani Küresel Yahudi sermayesi) ile anlaşamadı.
ABD’yi ekonomik olarak çökerten, halkın kanını emen kurumlarla çatışacağını söyledi, dış ticaret vergilerini artırdı, NATO’yu sorguladı.
ABD askerlerini anavatana çekeceğini söyledi, bazen birbirine zıt bazen temelsiz şeyler söyledi ama İsrail’e el kesesinden verdikçe verdi.
Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” ilan etti.
Golan’ı “İsrail’e hediye” etti.
Arap dünyasını, İsrail ile barıştırmak için Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Sudan üzerinde ağır baskılar kurdu.
Sudan’ın bölünmesini derinleştirdi.
Obama döneminden beri devam eden Libya, Yemen, Suriye, Irak, Afganistan, K. Afrika ülkeleri gibi yerlerdeki varlığını-baskısını İsrail lehine sürdürdü.
Bu tutumu sebebiyle Trump’ı, “Anti İsrail” ya da “Siyonizm aleyhtarı biri” olarak suçlamak mümkün olmadığı için Küresel sermaye rahatsızdı.
ABD başkanlarını, “Amerika’dan sorumlu genel müdürleri” olarak kullanmalarına imkân vermediği için (John F. Kennedy’in yolundan giden başkan olması sebebiyle) görevden atmaya karar vermişlerdi.
Trump, İsrail’e el kesesinden verirken Küresel Yahudi sermayesini açığa çıkmaya zorluyordu, “ne hesabınız/belanız varsa Müslümanlarla görün” tavrını sergiliyordu.
Bu tutum, saklı seçilmişleri çok rahatsız ediyordu.
Benim bu satırı yazdığım dakikalarda, ABD’de seçim sayımları devam ediyordu.
Seçici delegenin 238’ini Biden, 214’ünü Trump kazanmıştı.
Michigan 16, Pennsylvania 20 üye çıkartacaktı.
Bunların ikisini Trump kazanırsa, Trump, tek birini Biden kazanırsa Biden başkan olacak.
Bu iş burada biter mi?
Fark açık ara olursa biter; fark Trump tarafından kabul edilemeyecek miktarda olursa yargı süreci başlar; Trump bir yıl daha iktidarda kalır.
Bu seçimde Trump’a seçim, posta yolu ile kaybettirilmiştir.
ABD halkının seçimlere katılmayan kesimi, aslında tarafsızdır ve oyları nötrdür.
Tarafsız oyların bir kısmını çeşitli yollarla yönlendirmek oyunun kurallarını bozmak manasına gelir; bu durum, terazinin diğer kefesine ağırlık koymak etkisi yaratır, nitekim bu etki olmuştur.
Bundan sonra ABD’de başlayan süreç sancılı olacaktır.
Joe Biden iktidara gelirse ABD, küresel Yahudi sermayesinin emrine girecek, küresel liderlik iddiasını terk edecek, ABD’nin bölünmesi ve iç savaş süreçleri başlayacak, Amerikan derin devleti bastırırsa ne bileyim; ABD’de ilk askeri darbe de yaşanacaktır.
Bu durumda çatışmanın şiddeti, tarafların mücadele kararlılığına bağlı olacaktır.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
(1) Demokratlar bu logoyu savunurken; eşeğin çalışkan, sabırlı, inatçı ve akıllı olduğunu söylemişlerdir.
(2) Posta yolu ile oy kullanmak.
Şu an itibariyle ABD seçim haberlerinden elde ettiğim izlenim şudur:
Geçmişten bu güne ABD’de seçimlere katılım oranı düşüktür.
Katılım oranı yüzde 50-60 civarı dolayında olmuştur.
Seçimlere iki aday katılmıştır:
ABD’de derin devletin adamı Trump ve Küresel Yahudi Sermayesinin adamı Jeo Biden.
Trump, her ne kadar başkan olarak seçimlere katılma avantajına sahip olsa da; corona kaynaklı dünya ekonomik krizi, ABD sağlık sisteminin bozuk düzeni, siyah-beyaz çatışması kaynaklı Amerikan devlet krizi seçimi menfi yönde etkilemiştir.
Trump-Küresel Yahudi sermayesi kavgasında, küreselcilerin sermayeyi Çin’e kaydırarak, ABD’yi ağır şekilde borçlandırması temel olmuştur.
Bu kavgada Çin’in, Amerikan liderliğinin yerini alması, Amerika’nın Dünya liderliğinden çekilmesi sonucuna kadar varması noktasına kadar gelmiştir.
Çin’in Maoist hegemonik tutumu (“Tek Yol Tek Kuşak Projesi” daha sonra bu isim yumuşatılarak “Bir Yol Bir Kuşak Projesi” sonunda “Kuşak Yol Projesi” şeklinde isimlendirilse de şüphe uyandırmıştır) ABD’nin Uzakdoğu’da nispi güç kaybı ile neticelenmiştir.
Küresel Sermaye, Trump’ı içeride ve dışarıda sıkıştırmıştır-sıkıştırmaktadır.
Siyah-Beyaz çatışması, polisin kışkırtıcı sert tutumu bir yerlerden bazı merkezlerden provoke edilmektedir.
Küresel sermaye, Trump’ı Başkan olarak görmek istememektedir.
Sosyal medya ve yerleşik basın üzerinden yaptıkları algı yönetimi sonucu “Trumpçı” olmak “aptal=eşek” olmakla eş manaya getirilmiştir.
Hâlbuki eşek simgesi Demokrat Parti’nin logosudur (1).
Cumhuriyetçilerin logosu aslandır.
Algı yönetimi ile logo tersine çevrilmiştir.
Seçim öncesi yapılan anketlerde seçmen o derece sindirilmiştir ki aptal görünmemek için radikal Cumhuriyetçiler bile Trump’a oy vereceğini söylemeye cesaret edememiştir.
Seçimi, yüzde 10 fazlasıyla açık ara Biden’in kazanacağı söylenmiştir.
Açık ara farkın nereden ve nasıl kazanılacağı konusunda her hangi bir şey söylenmedi. (2)
Meseleyi burada bırakarak Trump dönemi ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum:
Trump, “müesses nizam” denilen kurucu babalar (Yani Küresel Yahudi sermayesi) ile anlaşamadı.
ABD’yi ekonomik olarak çökerten, halkın kanını emen kurumlarla çatışacağını söyledi, dış ticaret vergilerini artırdı, NATO’yu sorguladı.
ABD askerlerini anavatana çekeceğini söyledi, bazen birbirine zıt bazen temelsiz şeyler söyledi ama İsrail’e el kesesinden verdikçe verdi.
Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” ilan etti.
Golan’ı “İsrail’e hediye” etti.
Arap dünyasını, İsrail ile barıştırmak için Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Sudan üzerinde ağır baskılar kurdu.
Sudan’ın bölünmesini derinleştirdi.
Obama döneminden beri devam eden Libya, Yemen, Suriye, Irak, Afganistan, K. Afrika ülkeleri gibi yerlerdeki varlığını-baskısını İsrail lehine sürdürdü.
Bu tutumu sebebiyle Trump’ı, “Anti İsrail” ya da “Siyonizm aleyhtarı biri” olarak suçlamak mümkün olmadığı için Küresel sermaye rahatsızdı.
ABD başkanlarını, “Amerika’dan sorumlu genel müdürleri” olarak kullanmalarına imkân vermediği için (John F. Kennedy’in yolundan giden başkan olması sebebiyle) görevden atmaya karar vermişlerdi.
Trump, İsrail’e el kesesinden verirken Küresel Yahudi sermayesini açığa çıkmaya zorluyordu, “ne hesabınız/belanız varsa Müslümanlarla görün” tavrını sergiliyordu.
Bu tutum, saklı seçilmişleri çok rahatsız ediyordu.
Benim bu satırı yazdığım dakikalarda, ABD’de seçim sayımları devam ediyordu.
Seçici delegenin 238’ini Biden, 214’ünü Trump kazanmıştı.
Michigan 16, Pennsylvania 20 üye çıkartacaktı.
Bunların ikisini Trump kazanırsa, Trump, tek birini Biden kazanırsa Biden başkan olacak.
Bu iş burada biter mi?
Fark açık ara olursa biter; fark Trump tarafından kabul edilemeyecek miktarda olursa yargı süreci başlar; Trump bir yıl daha iktidarda kalır.
Bu seçimde Trump’a seçim, posta yolu ile kaybettirilmiştir.
ABD halkının seçimlere katılmayan kesimi, aslında tarafsızdır ve oyları nötrdür.
Tarafsız oyların bir kısmını çeşitli yollarla yönlendirmek oyunun kurallarını bozmak manasına gelir; bu durum, terazinin diğer kefesine ağırlık koymak etkisi yaratır, nitekim bu etki olmuştur.
Bundan sonra ABD’de başlayan süreç sancılı olacaktır.
Joe Biden iktidara gelirse ABD, küresel Yahudi sermayesinin emrine girecek, küresel liderlik iddiasını terk edecek, ABD’nin bölünmesi ve iç savaş süreçleri başlayacak, Amerikan derin devleti bastırırsa ne bileyim; ABD’de ilk askeri darbe de yaşanacaktır.
Bu durumda çatışmanın şiddeti, tarafların mücadele kararlılığına bağlı olacaktır.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
(1) Demokratlar bu logoyu savunurken; eşeğin çalışkan, sabırlı, inatçı ve akıllı olduğunu söylemişlerdir.
(2) Posta yolu ile oy kullanmak.