ABD’nin küresel egemenliğini önlemenin ön koşulu: De-Dolarizasyon
ABD’nin küresel egemenliğini önlemenin ön koşulu: De-Dolarizasyon
- 26-05-2021 10:16
- 544
- 26-05-2021 10:16
- 544
ST. PETERSBURG
İçinde bulunduğumuz küresel pandemi sürecinde alevlenen ekonomik kriz, her ülkeyi farklı şekillerde etkilerken yine farklı tepki vermelerine yol açıyor.
Amerika Birleşik Devletleri için ana reçete ise rakipleri üzerindeki jeopolitik baskıyı artırmaktır.
Pandemi, ABD’nin GSYİH büyüme hızı ve ekonomik toparlanmada Çin’den çok gerilerde olduğunu gösterdi.
Bu koşullarda Vaşington, daha da agresif ve kararlı davranacaktır.
Ancak bu kararlılığın arka planında önemli bir sorun ortaya çıkıyor.
Amerikalı politikacılar ve dünyanın dört bir yanında silahlarını sallayan Amerikan ordusu dışında kimseden onay görmeyen bu dolarlara dünyanın gerçekten ihtiyacı var mı?
Dünyanın birçok ülkesindeki uzmanlar her geçen gün “De-Dolarizasyon” konusundan ve ABD Dolarlı işlemlerden çıkılması hakkında konuşuyorlar.
Aslında, bazı ülkeler halihazırda bu tür eylemleri üstleniyor.
Çin, Rusya, Türkiye, Hindistan ve bazı diğer ülkeler, “De-Dolarizasyon” uygulamak için kademeli olarak tam teşekküllü bir program uyguluyor.
2 ve 5 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan “SPIEF - St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu”nda ana konulardan birisi de ulusal para birimleri kullanılarak devletler arası gerekli araçların geliştirilmesi olacak.
Türkiye ve Rusya'nın bu yönde bir miktar ilerleme kaydettiğini belirtmemiz gerekir.
Ülkemizin finansal istikrarını ve egemenliğini güçlendirmenin bir unsuru olarak ulusal para birimleriyle işlemlere geçmenin önemi, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından defalarca vurgulandı.
Çin, Hindistan, Türkiye, Rusya, Brezilya gibi ülkelerin ulusal para birimlerinden oluşan bir havuzun, dolara gerçek bir alternatif olabileceği açıktır.
Bu noktada, uygulama aşaması için hükümetlerin ortak eylemleri çok önemlidir.
Pandemi, tek kutuplu bir dünyanın; sürekli olarak türbülans yaşamadan var olamayacağını gösterdi.
Dünya hızla çok kutuplu hale geliyor.
Kaçınılmaz olarak yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor ve totaliter ABD hegemonyasına yönelik hakimiyet ve diğer iddialar artık sınırlı kalacaktır.
Batılı analistlerin küçümseyerek “ikinci dünya ülkeleri” olarak adlandırdıkları birçok ülke, bunu çoktan fark etti ve yeni mali politika konfigürasyonları oluşturuyor.
St. Petersburg forumunun bir diğer önemli konusu, “Visa” ve “MasterCard” gibi en büyük banka kartı operatörlerinin uyguladığına alternatif olarak yeni bir “SWIFT” sisteminin organize edilmesi.
Halihazırdaki sistemlerin, Amerikan hegemonyası altında olduğu açık. Bu durum, kategorik olarak ivme kazanan bazı ülkelerin elitlerine uymuyor.
Son yıllardaki gelişmelerin de gösterdiği gibi Türkiye, Rusya veya Çin’e karşı yasadışı ve sert yaptırımlar getiren ABD, bu sistemlerden koparma tehdidini kullanmakta tereddüt etmiyor.
Devletler, pek tabii kendi egemenliklerini korumaya odaklandıkları için er ya da geç, alternatif sistemler yaratacak ve ABD’ye bağımlılıklarını azaltacaklardır.
Bu, tamamen hayatta kalma ve egemenliği koruma meselesidir.
Ülkemiz Türkiye de dahil olmak üzere pek çok devletin elitleri, Vaşington’un her an Ankara veya Pekin'e karşı konuşlandırabileceği ABD ekonomisine sponsor olmanın zararlı olduğu sonucuna varıyor.
Bu nedenle, dolarizasyonun giderilmesi konusuna yetkililerin artan ilgisi ve bunun uygulanması için toplum tarafından desteklenecek yetkin bir politika gerekiyor.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com
ST. PETERSBURG
İçinde bulunduğumuz küresel pandemi sürecinde alevlenen ekonomik kriz, her ülkeyi farklı şekillerde etkilerken yine farklı tepki vermelerine yol açıyor.
Amerika Birleşik Devletleri için ana reçete ise rakipleri üzerindeki jeopolitik baskıyı artırmaktır.
Pandemi, ABD’nin GSYİH büyüme hızı ve ekonomik toparlanmada Çin’den çok gerilerde olduğunu gösterdi.
Bu koşullarda Vaşington, daha da agresif ve kararlı davranacaktır.
Ancak bu kararlılığın arka planında önemli bir sorun ortaya çıkıyor.
Amerikalı politikacılar ve dünyanın dört bir yanında silahlarını sallayan Amerikan ordusu dışında kimseden onay görmeyen bu dolarlara dünyanın gerçekten ihtiyacı var mı?
Dünyanın birçok ülkesindeki uzmanlar her geçen gün “De-Dolarizasyon” konusundan ve ABD Dolarlı işlemlerden çıkılması hakkında konuşuyorlar.
Aslında, bazı ülkeler halihazırda bu tür eylemleri üstleniyor.
Çin, Rusya, Türkiye, Hindistan ve bazı diğer ülkeler, “De-Dolarizasyon” uygulamak için kademeli olarak tam teşekküllü bir program uyguluyor.
2 ve 5 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan “SPIEF - St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu”nda ana konulardan birisi de ulusal para birimleri kullanılarak devletler arası gerekli araçların geliştirilmesi olacak.
Türkiye ve Rusya'nın bu yönde bir miktar ilerleme kaydettiğini belirtmemiz gerekir.
Ülkemizin finansal istikrarını ve egemenliğini güçlendirmenin bir unsuru olarak ulusal para birimleriyle işlemlere geçmenin önemi, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından defalarca vurgulandı.
Çin, Hindistan, Türkiye, Rusya, Brezilya gibi ülkelerin ulusal para birimlerinden oluşan bir havuzun, dolara gerçek bir alternatif olabileceği açıktır.
Bu noktada, uygulama aşaması için hükümetlerin ortak eylemleri çok önemlidir.
Pandemi, tek kutuplu bir dünyanın; sürekli olarak türbülans yaşamadan var olamayacağını gösterdi.
Dünya hızla çok kutuplu hale geliyor.
Kaçınılmaz olarak yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor ve totaliter ABD hegemonyasına yönelik hakimiyet ve diğer iddialar artık sınırlı kalacaktır.
Batılı analistlerin küçümseyerek “ikinci dünya ülkeleri” olarak adlandırdıkları birçok ülke, bunu çoktan fark etti ve yeni mali politika konfigürasyonları oluşturuyor.
St. Petersburg forumunun bir diğer önemli konusu, “Visa” ve “MasterCard” gibi en büyük banka kartı operatörlerinin uyguladığına alternatif olarak yeni bir “SWIFT” sisteminin organize edilmesi.
Halihazırdaki sistemlerin, Amerikan hegemonyası altında olduğu açık. Bu durum, kategorik olarak ivme kazanan bazı ülkelerin elitlerine uymuyor.
Son yıllardaki gelişmelerin de gösterdiği gibi Türkiye, Rusya veya Çin’e karşı yasadışı ve sert yaptırımlar getiren ABD, bu sistemlerden koparma tehdidini kullanmakta tereddüt etmiyor.
Devletler, pek tabii kendi egemenliklerini korumaya odaklandıkları için er ya da geç, alternatif sistemler yaratacak ve ABD’ye bağımlılıklarını azaltacaklardır.
Bu, tamamen hayatta kalma ve egemenliği koruma meselesidir.
Ülkemiz Türkiye de dahil olmak üzere pek çok devletin elitleri, Vaşington’un her an Ankara veya Pekin'e karşı konuşlandırabileceği ABD ekonomisine sponsor olmanın zararlı olduğu sonucuna varıyor.
Bu nedenle, dolarizasyonun giderilmesi konusuna yetkililerin artan ilgisi ve bunun uygulanması için toplum tarafından desteklenecek yetkin bir politika gerekiyor.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com