AK Parti’de yapılan yanlış hesaplar

AK Parti’de yapılan yanlış hesaplar

2018 Genel seçimlerden sonra kaybedilen oylar konusunu yazarken yeni bir seçim devreye girdi… Aslında devam eden yazının dördüncü bölümünde adaletten bahsedecektim… Bu yüzden, bir süre o önemli yazımızı ertelemiş olacağım.

2019’un Mart ayında yapılan seçimlerde de 2018 Genel seçimlerinden farklı bir oran yok… Cumhur İttifakını analiz edersek, arada iki puanlık bir fark çıkıyor… Cumhurbaşkanı seçimiyle Cumhur İttifakının aldığı oy, aşağı yukarı aynı puana tekabül ediyor. 

Yerel seçimlerle, genel seçimler tabii ki farklı oluyor… Ancak Türkiye genelindeki oylara bakıldığında partinin genel oylarının karşılaştırmasını yapmak mümkün oluyor… 2019’da AK Parti’nin aldığı oylar yüzde 44,33 olarak görünüyor… Yani, zamanında Reis’e verilen oylar, AK Parti’ye verilmemiş; o boşluğu ise MHP seçmenleri tamamlamış…

Kısacası AK Parti, Reis’i sürekli aşağı çekmektedir. Reis ise, AK Parti’yi kurtarmak ve yukarı çekmek için var gücüyle çalışıyor… Çünkü AK Parti olmadan da iktidar çalışmalarının randımanlı olmayacağını biliyor. AK Parti’nin resmi kurumlardaki itibar kaybı ve parti olarak rehavetini fark eden Reis, kolları sıvayarak, kendi adaylarını kazandırmak adına yola çıkmıştır... Reis’in bazen günde sekiz defa miting yaptığını da görüyoruz… Reis’imiz zamanı kullanmasını ve siyaseti de çok iyi biliyor… Gece-gündüz aylarca insanüstü bir gayret gösteren Reis, AK Parti’yi yine ipten almıştır…

ÇALIŞMAYAN BÜROKRASİ VE ULAŞILAMAYAN BAŞKANLARIMIZ

Reis, sadece adayların değil, Parti’nin yapacağı işleri bile omuzlamıştır. Bu mücadelesi sonunda çökmekte olan AK Parti’yi ayakta tutmayı başarmıştır. Reis ayakta kaldığı müddetçe, AK Parti, sıkıntılar yaşasa da Reis tarafından kurtarılacaktır…

Devlet memurlarını -internet yoluyla- baypas ederek, işleri yürüten hükümet, devlet personelinin direnişi ve liyakatsizliği yüzünden sistem tıkanmalarından hâlâ sıkıntı çekiyor… Aslında hükümetimizin her şeyi internete yüklenmesi, büyük bir kolaylık getirmiştir… En azından memurların asık suratlarıyla agresif davranışlarından kurtulduk… Ancak sistemi kontrol eden personelin yetersizliği ve teknolojik hatalarının sıkıntıları devam ediyor.

Hemen bir örnek verelim: 3-4 gün önce internetten nüfus için aldığımız randevu maalesef boşa çıktı… 4.4.2019 tarihinde ailemle birlikte Beylikdüzü Kaymakamlığı nüfus idaresine “kimlik yenilenmesi” için gittik…  Şef Bayan “Sistemde randevunuz görünmüyor” dedi… 

Bizim günümüzün boşa harcandığı, Bayan Şef’in hiç umurunda değildi… Memur, keyfinden taviz vermemişti; biraz çaba gösterip işimizi görebilirdi… Biraz konuşmak istediğimizde, hiç yüzümüze bile bakmadı; önüne döndü… İş bitirmek şöyle dursun, başından kovacak tavırlar sergilemesi bile bürokrasinin ıslahı zor, genel alışkanlığını atamadığını gösteriyordu… Kısacası işimiz görülemedi ve kaymakamlıktan geri döndük…

Beylikdüzü Kaymakamlığına iki sene önce yaptığımız İnsan Hakları şikâyetleri de şimdiye kadar giderilmemiştir. Daha doğrusu bizlere cevap bile verilmemiştir.

Sadece Reis destekli bir siyasetle, resmi kurumların randımanlı çalışması mümkün mü?.. Şu anda Cumhurbaşkanımızın etrafını kuşatanlar, önemli gerçekleri cumhurbaşkanına ulaştırmıyorlar… Cumhurbaşkanına, şahıs olarak da sivil –gönüllü- kuruluşlar olarak da bir türlü ulaşamıyoruz… Cumhurbaşkanımıza yaptığımız müracaatların cevabını ne yazık ki alamıyoruz…

Cumhurbaşkanımız da her konuya yetişemediği için etrafındaki insanlara güveniyor… Cumhurbaşkanımız önüne “mühim” diye getirilen konuların dışında başka bir şeye bakamıyor… Danışmanlar, önemli konuları cumhurbaşkanına ulaştırmıyorsa ne olacak?.. Cumhurbaşkanımıza önemli konuları bile ulaştıramadığımıza göre, aksaklıklar nasıl giderilecek? Bizce halkın, cumhurbaşkanıyla bir şekilde iletişim sağlayabilmesi üzerinde ciddi olarak durulmalı.

AK PARTİ’DE ANKARA VE İSTANBUL ZELZELESİ

Buraya kadar bir durum tespiti yaptık… Aslında alınan belediye ve oy oranlarının sonuçları çok sıkıntılı değil, hatta başarı olarak da alınabilinir… Burada Ankara ve İstanbul kaybının yaşanması imaj açısından bizce önemli bir meseledir. Peki, bunca oy alınmasına rağmen, bu zelzelenin sebebi nedir?

Gerçi şu anda İstanbul’daki durum, hala belirsizliğini koruyor, ama yine de yorum yapacak bir malzememiz var… Önce Ankara’daki adayımıza bakalım… Ben AK Parti kurulduğundan itibaren AK Parti’ye oy veriyorum… Doğrusu ben Mehmet Özhaseki’yi Ankara’ya aday olduktan sonra tanımış oldum… Bu arkadaşın davranışlarını takip ettim ve konuşmalarını dinledim. Doğrusu şaşırdım.

İnsan biraz istekli olur; sanki birileri Ankara’yı tepsi üzerinde ona sunacaklarmış gibi bir yaklaşımı vardı… Aday tercihi bana göre yanlış yapılmıştı… Sonuç da bunu teyit ediyor.

İstanbul’da ise, isabetli bir aday seçilmişti; Binali Yıldırım

Pekala, neden (şu an itibarıyla) kazanamadı?.. Ya da şöyle söyleyelim, niçin birkaç oy farkı yaşandı?.. Birkaç puan önde bitirmesi mümkün değil miydi?..

SSK EMEKLİLERİ HESABA KATILMADI

SSK Emeklilerinin sözde bir derneği var; bu derneğin faydasını gören ve çalıştığını gören de yok… Tabii ki sendikası da yok… Yani, emekliler yetim kalmış vaziyette… Memur emeklilerini savunan, haklarını koruyanlar var ve de söke söke memur çalışanlarının da emeklilerinin de haklarını alıyorlar… Peki, memur emeklileri, hem maaş olarak hem sosyal haklar olarak SSK Emeklilerinden neden farklı ve de neden ayrıcalık yapılıyor?..

Memur ve işçi emeklileri arasındaki adaletsizlik bir türlü düzeltilmemiştir… Üstelik 2018 senesinde SSK emeklilerine verilen zam, enflasyonun çok altında kalmıştır… Enflasyon yüzde 20 iken, yüzde 9’un altında verilen zam, hiç de adaletli olmamıştır… Bunları hükümetteki AK Parti yetkilileri görmemezlikten gelebilir, ancak emeklilerin hepsi bu sıkıntıları yaşadı… Emeklinin zaten başka da sıkıntıları mevcutken, parasının değer kaybetmesi, kısacası cebinden parasının bir kısmını birilerinin çalması, hiç de onaylanacak bir durum değil...

Çoğu yaşlı olan bu kesimin hastanelerde sıkıntı yaşamasına rağmen özel hastanelere muhtaç duruma getirilmesi ise, ayrı bir komedi… Randevuların alınamaması, ultrason ve benzeri cihazlara aylar sonrasına gün verilmesi, halen halledilmiş değil… Zaten parası olanın bir derdi yok… Ama bizler, özel hastanelere mecbur kalsak da gidemiyoruz…

AK PARTİ PROPLEMİ VE SONUÇ

Reis, parti yetkililerinden rapor istiyor… Benim işaret ettiğim konunun bu raporlarda olacağını pek tahmin etmiyorum…

Benim kanaatim şu: SSK Emeklilerine iyileştirme farkından bahsetmiyorum, sadece enflasyon farkı, SSK emeklilerine doğru dürüst verilseydi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, yüzde doksan alınmış olunacaktı…

Babam; “Dana yediği daşı bilir” derdi… Yani emekliler, sizin hesap edemediğiniz kadar sıkıntıları bizzat yaşarlar ve de hissederler… “Tuzu kuru” olanlar, emekliler hakkında doğru kararlar veremezler… En azından siyasetçiler bu durumu doğru tespit edebilirlerdi. Âmâ onlar da yapamadılar veya bilinçli yapmadılar.

Gelin, basit bir hesap yapalım, yaklaşık SSK emeklisi sayılan, 12 milyon kişi var. Hepsi de oy hakkına sahip… Aile olarak saydığınızda, her emekli ailesinde iki kişi daha var kabul edelim. (eşi ve çocuklardan bahsediyorum) Ortalama ailede 3 kişi olsun; yani 3x12=36 milyon… Bu rakam çok da abartılı değil… Bize göre işçi emeklilerine adaletli davranıp, enflasyon farkları verilseydi, iş değişecekti.

Diyelim ki buradaki sayının içinde çocuklar da var. Tamam, çocukları da düşelim!.. Yaklaşık 10 milyon da çocuk… Hadi, kadın emeklileri de düşelim, yaklaşık 6 milyon olsun… 16 milyonu da 36 milyondan çıkardık, geriye 20 milyon oy verecek insan kalır… Türkiye genelinde 52 milyon 695 bin oy kullanılmıştır… Bunun 20 milyonu bu saydığımız insanlardan oluşuyor…

Bu 20 milyon kişinin oyunun bir kısmı ideolojik oylar olabilir, ancak ben bu oyların en az yarısının ya da 1/3’nin kazanılabileceğini düşünüyordum… 

Görülen odur ki bu oyların çoğu, enflasyon sıkıntısına olumlu cevap verilemediği için AK Parti’ye gitmemiş…

Geçmiş olsun.

.

Raşit Anaral, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @rasitanaral , @dikgazete

2018 Genel seçimlerden sonra kaybedilen oylar konusunu yazarken yeni bir seçim devreye girdi… Aslında devam eden yazının dördüncü bölümünde adaletten bahsedecektim… Bu yüzden, bir süre o önemli yazımızı ertelemiş olacağım.

2019’un Mart ayında yapılan seçimlerde de 2018 Genel seçimlerinden farklı bir oran yok… Cumhur İttifakını analiz edersek, arada iki puanlık bir fark çıkıyor… Cumhurbaşkanı seçimiyle Cumhur İttifakının aldığı oy, aşağı yukarı aynı puana tekabül ediyor. 

Yerel seçimlerle, genel seçimler tabii ki farklı oluyor… Ancak Türkiye genelindeki oylara bakıldığında partinin genel oylarının karşılaştırmasını yapmak mümkün oluyor… 2019’da AK Parti’nin aldığı oylar yüzde 44,33 olarak görünüyor… Yani, zamanında Reis’e verilen oylar, AK Parti’ye verilmemiş; o boşluğu ise MHP seçmenleri tamamlamış…

Kısacası AK Parti, Reis’i sürekli aşağı çekmektedir. Reis ise, AK Parti’yi kurtarmak ve yukarı çekmek için var gücüyle çalışıyor… Çünkü AK Parti olmadan da iktidar çalışmalarının randımanlı olmayacağını biliyor. AK Parti’nin resmi kurumlardaki itibar kaybı ve parti olarak rehavetini fark eden Reis, kolları sıvayarak, kendi adaylarını kazandırmak adına yola çıkmıştır... Reis’in bazen günde sekiz defa miting yaptığını da görüyoruz… Reis’imiz zamanı kullanmasını ve siyaseti de çok iyi biliyor… Gece-gündüz aylarca insanüstü bir gayret gösteren Reis, AK Parti’yi yine ipten almıştır…

ÇALIŞMAYAN BÜROKRASİ VE ULAŞILAMAYAN BAŞKANLARIMIZ

Reis, sadece adayların değil, Parti’nin yapacağı işleri bile omuzlamıştır. Bu mücadelesi sonunda çökmekte olan AK Parti’yi ayakta tutmayı başarmıştır. Reis ayakta kaldığı müddetçe, AK Parti, sıkıntılar yaşasa da Reis tarafından kurtarılacaktır…

Devlet memurlarını -internet yoluyla- baypas ederek, işleri yürüten hükümet, devlet personelinin direnişi ve liyakatsizliği yüzünden sistem tıkanmalarından hâlâ sıkıntı çekiyor… Aslında hükümetimizin her şeyi internete yüklenmesi, büyük bir kolaylık getirmiştir… En azından memurların asık suratlarıyla agresif davranışlarından kurtulduk… Ancak sistemi kontrol eden personelin yetersizliği ve teknolojik hatalarının sıkıntıları devam ediyor.

Hemen bir örnek verelim: 3-4 gün önce internetten nüfus için aldığımız randevu maalesef boşa çıktı… 4.4.2019 tarihinde ailemle birlikte Beylikdüzü Kaymakamlığı nüfus idaresine “kimlik yenilenmesi” için gittik…  Şef Bayan “Sistemde randevunuz görünmüyor” dedi… 

Bizim günümüzün boşa harcandığı, Bayan Şef’in hiç umurunda değildi… Memur, keyfinden taviz vermemişti; biraz çaba gösterip işimizi görebilirdi… Biraz konuşmak istediğimizde, hiç yüzümüze bile bakmadı; önüne döndü… İş bitirmek şöyle dursun, başından kovacak tavırlar sergilemesi bile bürokrasinin ıslahı zor, genel alışkanlığını atamadığını gösteriyordu… Kısacası işimiz görülemedi ve kaymakamlıktan geri döndük…

Beylikdüzü Kaymakamlığına iki sene önce yaptığımız İnsan Hakları şikâyetleri de şimdiye kadar giderilmemiştir. Daha doğrusu bizlere cevap bile verilmemiştir.

Sadece Reis destekli bir siyasetle, resmi kurumların randımanlı çalışması mümkün mü?.. Şu anda Cumhurbaşkanımızın etrafını kuşatanlar, önemli gerçekleri cumhurbaşkanına ulaştırmıyorlar… Cumhurbaşkanına, şahıs olarak da sivil –gönüllü- kuruluşlar olarak da bir türlü ulaşamıyoruz… Cumhurbaşkanımıza yaptığımız müracaatların cevabını ne yazık ki alamıyoruz…

Cumhurbaşkanımız da her konuya yetişemediği için etrafındaki insanlara güveniyor… Cumhurbaşkanımız önüne “mühim” diye getirilen konuların dışında başka bir şeye bakamıyor… Danışmanlar, önemli konuları cumhurbaşkanına ulaştırmıyorsa ne olacak?.. Cumhurbaşkanımıza önemli konuları bile ulaştıramadığımıza göre, aksaklıklar nasıl giderilecek? Bizce halkın, cumhurbaşkanıyla bir şekilde iletişim sağlayabilmesi üzerinde ciddi olarak durulmalı.

AK PARTİ’DE ANKARA VE İSTANBUL ZELZELESİ

Buraya kadar bir durum tespiti yaptık… Aslında alınan belediye ve oy oranlarının sonuçları çok sıkıntılı değil, hatta başarı olarak da alınabilinir… Burada Ankara ve İstanbul kaybının yaşanması imaj açısından bizce önemli bir meseledir. Peki, bunca oy alınmasına rağmen, bu zelzelenin sebebi nedir?

Gerçi şu anda İstanbul’daki durum, hala belirsizliğini koruyor, ama yine de yorum yapacak bir malzememiz var… Önce Ankara’daki adayımıza bakalım… Ben AK Parti kurulduğundan itibaren AK Parti’ye oy veriyorum… Doğrusu ben Mehmet Özhaseki’yi Ankara’ya aday olduktan sonra tanımış oldum… Bu arkadaşın davranışlarını takip ettim ve konuşmalarını dinledim. Doğrusu şaşırdım.

İnsan biraz istekli olur; sanki birileri Ankara’yı tepsi üzerinde ona sunacaklarmış gibi bir yaklaşımı vardı… Aday tercihi bana göre yanlış yapılmıştı… Sonuç da bunu teyit ediyor.

İstanbul’da ise, isabetli bir aday seçilmişti; Binali Yıldırım

Pekala, neden (şu an itibarıyla) kazanamadı?.. Ya da şöyle söyleyelim, niçin birkaç oy farkı yaşandı?.. Birkaç puan önde bitirmesi mümkün değil miydi?..

SSK EMEKLİLERİ HESABA KATILMADI

SSK Emeklilerinin sözde bir derneği var; bu derneğin faydasını gören ve çalıştığını gören de yok… Tabii ki sendikası da yok… Yani, emekliler yetim kalmış vaziyette… Memur emeklilerini savunan, haklarını koruyanlar var ve de söke söke memur çalışanlarının da emeklilerinin de haklarını alıyorlar… Peki, memur emeklileri, hem maaş olarak hem sosyal haklar olarak SSK Emeklilerinden neden farklı ve de neden ayrıcalık yapılıyor?..

Memur ve işçi emeklileri arasındaki adaletsizlik bir türlü düzeltilmemiştir… Üstelik 2018 senesinde SSK emeklilerine verilen zam, enflasyonun çok altında kalmıştır… Enflasyon yüzde 20 iken, yüzde 9’un altında verilen zam, hiç de adaletli olmamıştır… Bunları hükümetteki AK Parti yetkilileri görmemezlikten gelebilir, ancak emeklilerin hepsi bu sıkıntıları yaşadı… Emeklinin zaten başka da sıkıntıları mevcutken, parasının değer kaybetmesi, kısacası cebinden parasının bir kısmını birilerinin çalması, hiç de onaylanacak bir durum değil...

Çoğu yaşlı olan bu kesimin hastanelerde sıkıntı yaşamasına rağmen özel hastanelere muhtaç duruma getirilmesi ise, ayrı bir komedi… Randevuların alınamaması, ultrason ve benzeri cihazlara aylar sonrasına gün verilmesi, halen halledilmiş değil… Zaten parası olanın bir derdi yok… Ama bizler, özel hastanelere mecbur kalsak da gidemiyoruz…

AK PARTİ PROPLEMİ VE SONUÇ

Reis, parti yetkililerinden rapor istiyor… Benim işaret ettiğim konunun bu raporlarda olacağını pek tahmin etmiyorum…

Benim kanaatim şu: SSK Emeklilerine iyileştirme farkından bahsetmiyorum, sadece enflasyon farkı, SSK emeklilerine doğru dürüst verilseydi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, yüzde doksan alınmış olunacaktı…

Babam; “Dana yediği daşı bilir” derdi… Yani emekliler, sizin hesap edemediğiniz kadar sıkıntıları bizzat yaşarlar ve de hissederler… “Tuzu kuru” olanlar, emekliler hakkında doğru kararlar veremezler… En azından siyasetçiler bu durumu doğru tespit edebilirlerdi. Âmâ onlar da yapamadılar veya bilinçli yapmadılar.

Gelin, basit bir hesap yapalım, yaklaşık SSK emeklisi sayılan, 12 milyon kişi var. Hepsi de oy hakkına sahip… Aile olarak saydığınızda, her emekli ailesinde iki kişi daha var kabul edelim. (eşi ve çocuklardan bahsediyorum) Ortalama ailede 3 kişi olsun; yani 3x12=36 milyon… Bu rakam çok da abartılı değil… Bize göre işçi emeklilerine adaletli davranıp, enflasyon farkları verilseydi, iş değişecekti.

Diyelim ki buradaki sayının içinde çocuklar da var. Tamam, çocukları da düşelim!.. Yaklaşık 10 milyon da çocuk… Hadi, kadın emeklileri de düşelim, yaklaşık 6 milyon olsun… 16 milyonu da 36 milyondan çıkardık, geriye 20 milyon oy verecek insan kalır… Türkiye genelinde 52 milyon 695 bin oy kullanılmıştır… Bunun 20 milyonu bu saydığımız insanlardan oluşuyor…

Bu 20 milyon kişinin oyunun bir kısmı ideolojik oylar olabilir, ancak ben bu oyların en az yarısının ya da 1/3’nin kazanılabileceğini düşünüyordum… 

Görülen odur ki bu oyların çoğu, enflasyon sıkıntısına olumlu cevap verilemediği için AK Parti’ye gitmemiş…

Geçmiş olsun.

.

Raşit Anaral, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @rasitanaral , @dikgazete