Koşul, anımsamak, olanak, olasılık ve de yanıt şimdi ‘yaşam’ oldu ‘hayat’ diyenlere kanıt!..
Koşul, anımsamak, olanak, olasılık ve de yanıt şimdi ‘yaşam’ oldu ‘hayat’ diyenlere kanıt!..
- 16-09-2024 06:24
- 2092
- 16-09-2024 06:24
- 2092
KOŞUL, ANIMSAMAK, OLANAK, OLASILIK VE DE YANIT ŞİMDİ “YAŞAM” OLDU, “HAYAT” DİYENLERE KANIT…
Muhafazakâr kanalların diline bakın!..
Bir muhafazakâr televizyon, bu kadar şuursuz olabilir mi?
Buna “bindiği dalı kesmek” mi derler?..
Bence daha da vahimi...
TRT, TRT HABER, ATV, A HABER, TGRT HABER, CNN TÜRK, HABER TURK, HABER GLOBAL, KANAL D, BEYAZ TV, KANAL 7, KANAL 24, AKİT, ÜLKE TV, TV5, TV NET gibi televizyonlar 7/24 sürekli bu kelimeleri kullanıyor...
Hiçbir Allah’ın kulu da tepki vermiyor...
Bu televizyonlarda hem kendi spikerleri, hem misafir olarak çağırdıkları kişiler, sık sık bu uyduruk kelimeleri terennüm ederken keyif de alıyor..
Biz, bu tür -solun ürettiği- saçma sapan ve dil bilimine aykırı kelimelerle 1973'den günümüze kadar mücadele vermeye devam ettik ve ediyoruz... Bizim -karşılıksız- bu mücadelemiz, binlerce yıllık tarihimiz ve kültürümüzün korunması içindir...
TDK'nin yaptığı tasfiyeci politikalar yüzünden yaklaşık 60 bin kelimemiz tasfiye yoluyla çöpe atıldı... Dilimiz, kabile dili seviyesine kadar indirildi...
Dilimizdeki acımasız ve pervazsız tasfiyeci politika hız kesmeden halen devam etmektedir…
Dilimiz iyice zayıflatılmıştır...
İngilizler, önüne gelen her tür kelimeyi yabancı veya yerli kökenli (etimolojisine bakmadan) demeden alarak, 600 bin kelimenin üstüne çıktılar ve dillerini zenginleştirdiler… Dünyada en baskın dil haline geldiler…
Biz ise kelime tasfiyeleriyle, 70 bin -madde başı- kelimeye kadar dilimizi düşürdük; zayıflattık...
Günlük konuşmalar ise neredeyse 300 kelimenin altına düştü…
Gençlerimiz kendini ifade edecek kelimeden yoksun olduğu gibi, kütüphanelerden de faydalanamaz duruma itildi... Çünkü -en yakın tarihli olan- 40-50 sene önceki kitapları bile kelime değişikliği yüzünden okuyamaz duruma düşürüldüler… (Bu yüzden görkemli kütüphaneler açmanın da bir anlamı kalmadı!..)
Zengin bir dil olan Türkçemiz, tasfiyecilik zihniyetiyle zayıflatılmıştır…
Gittikçe diğer Türk toplumlarıyla ortak noktamız olan dilimiz, daha fazla erozyona uğratılmıştır… Zaten sürekli kelime değiştiren dillere büyük eserler de emanet edilemez...
Türk toplumunun tarih ve kültürüne ulaşmasının önü niçin ve kimler tarafından kesilmektedir?..
Akıl alır gibi değil...
TDK, yaklaşık 60 bin kelimeyi çöpe atarak, lügatimizden çıkarırken kimsenin sesi çıkmadığı gibi, muhafazakâr iktidarımız da (iktidarın, neyin muhafazakarlığını yaptığını da anlayamadık) TDK'ye destek vermiştir…
Şu anda ise bin yıldır Türk ve İslam ülkeleriyle ortak kullandığımız kadim kelimemiz olan “cevap” kelimesini de çöpe atmaya çalışıyorlar…
Televizyonlarda “cevap” diyen bir Allah'ın kulu kalmadı…
Televizyonda herkes “yanıt” dedikleri uydurukça ve de Türkçe kurallarına da aykırı bir kelimeyi sürekli söylüyorlar…
Tasfiyecilik, bu hızla giderse, 4-5 sene sonra “cevap” kelimesini hiç duymayacaksınız... Zira o da sistemli bir şekilde (sofistike bir uygulamayla) diğer 60 bin kelime gibi çöpe atılmış olacak...
Siz şu anda 70 bin madde başlığı kelimeyle hala felsefe, edebiyat, bilim ve sanat yaptığınızı sanmaya devam edin!..
Bu toplumsal, kültürel felaketi hazırlayanlar, ne yazık ki bindikleri dalı da kestiler...
Şimdi de önlerini kestikleri gençlerden medet bekliyorlar...
Bu yazı, çoğu arkadaş için bir şey ifade etmeyebilir ama bence Türk toplumu çoktan büyük bir darbe almıştır...
Konu, hayati öneme haizdir ve de telafisi de bir o kadar zordur...
Dil meselesini düzeltmek için aklı başında, şuur sahibi, insanlara ihtiyaç vardır...
Bilinçli, iradeli, yetkili, liyakatli ve cesaretli insanlara ve organize kurumlara (gereksinim değil) ihtiyaç vardır...
5 senede yazdığımız dil kitabını bedava verdiğim halde, varlıklı Müslümanlardan bir kişi çıkıp da kitapçığı bastırma cesareti göstermedi!..
Acaba neden?
Muhafazakâr gazeteye bile bu teklifimi götürdüm ama olumsuz bir cevap aldım; sponsor bulmamı istediler...
Şu hale bak!..
Beş sene emek verdiğim kitapçıktan ben para talep etmediğim halde, bir de benden sponsor isteniyor…
İlginç manzara...
Herkes materyalist bir anlayışla olaya bakıyor ve de birilerini ürkütmekten de korkuyorlar…
Eskiden dil konusunun önemini bilen, kıymetli ve münevver insanlar vardı… Onlar, 40 - 50 sene önce vefat ettiler (Allah rahmet eylesin) Şimdi ise hiç bir münevver, bu konunun üzerine gidemiyor ya da gitmiyor…
Materyalist dünya, herkesi esir almış, cemi cümlemize geçmiş olsun...
.
Raşit Anaral, dikGAZETE.com
.
KOŞUL, ANIMSAMAK, OLANAK, OLASILIK VE DE YANIT ŞİMDİ “YAŞAM” OLDU, “HAYAT” DİYENLERE KANIT…
Muhafazakâr kanalların diline bakın!..
Bir muhafazakâr televizyon, bu kadar şuursuz olabilir mi?
Buna “bindiği dalı kesmek” mi derler?..
Bence daha da vahimi...
TRT, TRT HABER, ATV, A HABER, TGRT HABER, CNN TÜRK, HABER TURK, HABER GLOBAL, KANAL D, BEYAZ TV, KANAL 7, KANAL 24, AKİT, ÜLKE TV, TV5, TV NET gibi televizyonlar 7/24 sürekli bu kelimeleri kullanıyor...
Hiçbir Allah’ın kulu da tepki vermiyor...
Bu televizyonlarda hem kendi spikerleri, hem misafir olarak çağırdıkları kişiler, sık sık bu uyduruk kelimeleri terennüm ederken keyif de alıyor..
Biz, bu tür -solun ürettiği- saçma sapan ve dil bilimine aykırı kelimelerle 1973'den günümüze kadar mücadele vermeye devam ettik ve ediyoruz... Bizim -karşılıksız- bu mücadelemiz, binlerce yıllık tarihimiz ve kültürümüzün korunması içindir...
TDK'nin yaptığı tasfiyeci politikalar yüzünden yaklaşık 60 bin kelimemiz tasfiye yoluyla çöpe atıldı... Dilimiz, kabile dili seviyesine kadar indirildi...
Dilimizdeki acımasız ve pervazsız tasfiyeci politika hız kesmeden halen devam etmektedir…
Dilimiz iyice zayıflatılmıştır...
İngilizler, önüne gelen her tür kelimeyi yabancı veya yerli kökenli (etimolojisine bakmadan) demeden alarak, 600 bin kelimenin üstüne çıktılar ve dillerini zenginleştirdiler… Dünyada en baskın dil haline geldiler…
Biz ise kelime tasfiyeleriyle, 70 bin -madde başı- kelimeye kadar dilimizi düşürdük; zayıflattık...
Günlük konuşmalar ise neredeyse 300 kelimenin altına düştü…
Gençlerimiz kendini ifade edecek kelimeden yoksun olduğu gibi, kütüphanelerden de faydalanamaz duruma itildi... Çünkü -en yakın tarihli olan- 40-50 sene önceki kitapları bile kelime değişikliği yüzünden okuyamaz duruma düşürüldüler… (Bu yüzden görkemli kütüphaneler açmanın da bir anlamı kalmadı!..)
Zengin bir dil olan Türkçemiz, tasfiyecilik zihniyetiyle zayıflatılmıştır…
Gittikçe diğer Türk toplumlarıyla ortak noktamız olan dilimiz, daha fazla erozyona uğratılmıştır… Zaten sürekli kelime değiştiren dillere büyük eserler de emanet edilemez...
Türk toplumunun tarih ve kültürüne ulaşmasının önü niçin ve kimler tarafından kesilmektedir?..
Akıl alır gibi değil...
TDK, yaklaşık 60 bin kelimeyi çöpe atarak, lügatimizden çıkarırken kimsenin sesi çıkmadığı gibi, muhafazakâr iktidarımız da (iktidarın, neyin muhafazakarlığını yaptığını da anlayamadık) TDK'ye destek vermiştir…
Şu anda ise bin yıldır Türk ve İslam ülkeleriyle ortak kullandığımız kadim kelimemiz olan “cevap” kelimesini de çöpe atmaya çalışıyorlar…
Televizyonlarda “cevap” diyen bir Allah'ın kulu kalmadı…
Televizyonda herkes “yanıt” dedikleri uydurukça ve de Türkçe kurallarına da aykırı bir kelimeyi sürekli söylüyorlar…
Tasfiyecilik, bu hızla giderse, 4-5 sene sonra “cevap” kelimesini hiç duymayacaksınız... Zira o da sistemli bir şekilde (sofistike bir uygulamayla) diğer 60 bin kelime gibi çöpe atılmış olacak...
Siz şu anda 70 bin madde başlığı kelimeyle hala felsefe, edebiyat, bilim ve sanat yaptığınızı sanmaya devam edin!..
Bu toplumsal, kültürel felaketi hazırlayanlar, ne yazık ki bindikleri dalı da kestiler...
Şimdi de önlerini kestikleri gençlerden medet bekliyorlar...
Bu yazı, çoğu arkadaş için bir şey ifade etmeyebilir ama bence Türk toplumu çoktan büyük bir darbe almıştır...
Konu, hayati öneme haizdir ve de telafisi de bir o kadar zordur...
Dil meselesini düzeltmek için aklı başında, şuur sahibi, insanlara ihtiyaç vardır...
Bilinçli, iradeli, yetkili, liyakatli ve cesaretli insanlara ve organize kurumlara (gereksinim değil) ihtiyaç vardır...
5 senede yazdığımız dil kitabını bedava verdiğim halde, varlıklı Müslümanlardan bir kişi çıkıp da kitapçığı bastırma cesareti göstermedi!..
Acaba neden?
Muhafazakâr gazeteye bile bu teklifimi götürdüm ama olumsuz bir cevap aldım; sponsor bulmamı istediler...
Şu hale bak!..
Beş sene emek verdiğim kitapçıktan ben para talep etmediğim halde, bir de benden sponsor isteniyor…
İlginç manzara...
Herkes materyalist bir anlayışla olaya bakıyor ve de birilerini ürkütmekten de korkuyorlar…
Eskiden dil konusunun önemini bilen, kıymetli ve münevver insanlar vardı… Onlar, 40 - 50 sene önce vefat ettiler (Allah rahmet eylesin) Şimdi ise hiç bir münevver, bu konunun üzerine gidemiyor ya da gitmiyor…
Materyalist dünya, herkesi esir almış, cemi cümlemize geçmiş olsun...