Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği

Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği

Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği

Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği

MOSKOVA

Kaya Kallas'ın AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği görevine atanması, kuşkusuz büyük yankı uyandırmıştır. Bunun başlıca nedeni Kallas'ın Avrupa siyasetinde Rusya'yı en keskin şekilde eleştiren isimlerden biri olarak tanınmasıdır. Eski bir Estonya Başbakanı olan Kallas, Moskova'ya karşı daha sert yaptırımlar, Ukrayna'ya destek ve Avrupa'nın Çin'e bağımlılığının azaltılması fikirlerini aktif olarak gündemde tutan bir siyasi figür. Yani, pek “barış yanlısı” olarak kabul görmüyor. Avrupa'da, bazı cenahlarda takdir edildiği kadar birçok sorunun da sorumlusu olarak değerlendiriliyor.

Dikkat çeken en önemli hususlardan biri, adaylığına beklenmedik şekilde yüksek bir oranda “karşı” çıkılması: 282 AP üyesi Kallas’ın adaylığına ret oyu kullanmıştır. Bu sonuç, Kallas’ın sadece mesleki yönlerinin değerlendirilmesinde bir bölünmenin işareti olarak değil, aynı zamanda kişisel anlamda kendisine duyulan genel güvensizliğin bir ifadesi olarak da yorumlanabilir.

Öyle ki geçen günlerde, Kallas’a Avrupa mahkemesi 2021 yılındaki gösterilerde Estonya polisine saldırdığına dair yalan beyanlarını kamuoyu önünde geri çekme kararı vermişti.

Kaya Kallas, güçlü duruşu ve belirgin Rusya karşıtı çizgisine rağmen, kendisini defalarca çeşitli skandalların merkezinde bulan bir isim. Bunlardan en çok ses getireni, Kallas'ın Rusya karşıtı söylemlerine rağmen kocasının Rusya'da ticari faaliyetlerde bulunan şirketiyle ilgiliydi. Bu olay, Kallas'ın kişisel çıkarları mevzu bahis olduğunda ne denli çifte standart uyguladığını ortaya koyan bir örnek şeklinde Rusya’da oldukça konuşulmuştu. Halk kendisini gayri ciddi ve siyasetten nemalanan bir fırsatçı olarak değerlendirmişti. Neyse ki o günler geride kaldı!

Avrupa diplomasisinin başındaki isim AB'nin genel dış politika çizgisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olsa da -naçizane- pek köklü değişiklikler öngöremiyoruz. Üstelik, AB politikası, her zaman tek bir temsilcinin kişisel hırslarına göre değil, üye devletler arasındaki uzlaşmaya dayalı bir siyaset izlemiştir.

Kallas muhtemelen Ukrayna'ya destek, Rusya'ya karşı “daha sert” yaptırımlar ve Çin'e bağımlılığı azaltmanın yollarını içeren çalışmalar sürdürmeye devam edecektir. Ancak radikal söylemlere olan eğilimi göz önüne alındığında, bu stratejisinde başarı sağlayıp sağlayamayacağı oldukça tartışmalı gibi görünüyor.

Karşı oy kullanan rakipleri muhtemelen sadece onun bu marjinal tutumlarından değil aynı zamanda müzakerelerdeki esneklik kaybından da rahatsız. Evet, AB dış politikası denge, uzlaşma ve uzun vadeli bir strateji gerektirir ki Kallas bunu henüz pek başarabilmiş değil. Birçok siyasi figür için Kallas'ın atanması, AB'de Rusya karşıtı güçlerin artan etkisini simgelerken, Avrupa Birliği'nin kendi içinde de derinleşebilecek bölünmelere dair korkularını arttırmıştır.

Kaya Kallas şüphesiz akıllı ve parlak bir siyasetçi, ancak onun atanması, köklü bir değişimin işareti gibi değil, adeta AB'nin mevcut gidişatının bir teyidi niteliği yönünden değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, kendisinin gerek mesleki gerekse kişisel anlamda güvenilirliği halen daha sorgulanmaya devam etmektedir.

Özetle; Avrupa'nın baş diplomatı olarak Avrupa’ya ve “bölgemize faydalı” bir şekilde görev yapabilmesi, “her şeye muhalif” ve “fırsat sever” görüntüsünün üstesinden gelip gelemeyeceğine bağlı olacaktır, vesselam.

.

Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com

Akla gelmeyen başa gelir: Kaya Kallas ve Avrupa Birliği

MOSKOVA

Kaya Kallas'ın AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği görevine atanması, kuşkusuz büyük yankı uyandırmıştır. Bunun başlıca nedeni Kallas'ın Avrupa siyasetinde Rusya'yı en keskin şekilde eleştiren isimlerden biri olarak tanınmasıdır. Eski bir Estonya Başbakanı olan Kallas, Moskova'ya karşı daha sert yaptırımlar, Ukrayna'ya destek ve Avrupa'nın Çin'e bağımlılığının azaltılması fikirlerini aktif olarak gündemde tutan bir siyasi figür. Yani, pek “barış yanlısı” olarak kabul görmüyor. Avrupa'da, bazı cenahlarda takdir edildiği kadar birçok sorunun da sorumlusu olarak değerlendiriliyor.

Dikkat çeken en önemli hususlardan biri, adaylığına beklenmedik şekilde yüksek bir oranda “karşı” çıkılması: 282 AP üyesi Kallas’ın adaylığına ret oyu kullanmıştır. Bu sonuç, Kallas’ın sadece mesleki yönlerinin değerlendirilmesinde bir bölünmenin işareti olarak değil, aynı zamanda kişisel anlamda kendisine duyulan genel güvensizliğin bir ifadesi olarak da yorumlanabilir.

Öyle ki geçen günlerde, Kallas’a Avrupa mahkemesi 2021 yılındaki gösterilerde Estonya polisine saldırdığına dair yalan beyanlarını kamuoyu önünde geri çekme kararı vermişti.

Kaya Kallas, güçlü duruşu ve belirgin Rusya karşıtı çizgisine rağmen, kendisini defalarca çeşitli skandalların merkezinde bulan bir isim. Bunlardan en çok ses getireni, Kallas'ın Rusya karşıtı söylemlerine rağmen kocasının Rusya'da ticari faaliyetlerde bulunan şirketiyle ilgiliydi. Bu olay, Kallas'ın kişisel çıkarları mevzu bahis olduğunda ne denli çifte standart uyguladığını ortaya koyan bir örnek şeklinde Rusya’da oldukça konuşulmuştu. Halk kendisini gayri ciddi ve siyasetten nemalanan bir fırsatçı olarak değerlendirmişti. Neyse ki o günler geride kaldı!

Avrupa diplomasisinin başındaki isim AB'nin genel dış politika çizgisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olsa da -naçizane- pek köklü değişiklikler öngöremiyoruz. Üstelik, AB politikası, her zaman tek bir temsilcinin kişisel hırslarına göre değil, üye devletler arasındaki uzlaşmaya dayalı bir siyaset izlemiştir.

Kallas muhtemelen Ukrayna'ya destek, Rusya'ya karşı “daha sert” yaptırımlar ve Çin'e bağımlılığı azaltmanın yollarını içeren çalışmalar sürdürmeye devam edecektir. Ancak radikal söylemlere olan eğilimi göz önüne alındığında, bu stratejisinde başarı sağlayıp sağlayamayacağı oldukça tartışmalı gibi görünüyor.

Karşı oy kullanan rakipleri muhtemelen sadece onun bu marjinal tutumlarından değil aynı zamanda müzakerelerdeki esneklik kaybından da rahatsız. Evet, AB dış politikası denge, uzlaşma ve uzun vadeli bir strateji gerektirir ki Kallas bunu henüz pek başarabilmiş değil. Birçok siyasi figür için Kallas'ın atanması, AB'de Rusya karşıtı güçlerin artan etkisini simgelerken, Avrupa Birliği'nin kendi içinde de derinleşebilecek bölünmelere dair korkularını arttırmıştır.

Kaya Kallas şüphesiz akıllı ve parlak bir siyasetçi, ancak onun atanması, köklü bir değişimin işareti gibi değil, adeta AB'nin mevcut gidişatının bir teyidi niteliği yönünden değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, kendisinin gerek mesleki gerekse kişisel anlamda güvenilirliği halen daha sorgulanmaya devam etmektedir.

Özetle; Avrupa'nın baş diplomatı olarak Avrupa’ya ve “bölgemize faydalı” bir şekilde görev yapabilmesi, “her şeye muhalif” ve “fırsat sever” görüntüsünün üstesinden gelip gelemeyeceğine bağlı olacaktır, vesselam.

.

Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com