Amerikan rüyası bitiyor mu? -Kapitalizmin çöküş senaryosu-
Amerikan rüyası bitiyor mu? -Kapitalizmin çöküş senaryosu-
- 10-01-2021 03:13
- 1230
- 10-01-2021 03:13
- 1230
“Geleceğe Dönüş” isimli film serisinin yazarı Bob Gale, bir röportajında filmdeki “Biff Tannen” karakterini oluştururken Donald Trump’tan ilham aldığını açıklamıştı.
Güç ve konum sahibi olabilmek için her şeyi yapabilecek zihniyette olan, acımasız ve aşırı hırslı birini canlandıran “Biff Tannen” karakteri, 2 asırlık ABD tarihindeki ‘Vahşi Batı’lı imajına uygun “yağmacı tüccar” zihniyetini yansıtmıştır.
Biff karakteri, filmin her serisinde kötü karakteri canlandırırken, ABD’nin Kapitalist yaşam kültürüne, tarihsel olarak hangi yönlerle ve karakteristik özelliklerle dönüştüğünü de net şekilde yansıtmıştır.
Bu film serisinin yansıttığı bir diğer tablo ise, ABD toplumunun içinde bulunduğu bir tezat durumu, çelişkiyi de ortaya koymuştur; zira ABD toplumu, bir yandan Biff/Trump karakterleri ile aşırı zenginlik peşinde koşan kişilerle birlikte, filmde anlatıldığı gibi, bilim ve teknoloji peşinde olan insanları da içinde barındırmıştır.
İşte bu tezat durumun -yarattığı diyalektik etkileşim- sonucunda ABD, dünyanın süper gücü haline gelmişti.
Bir yandan zenginleşme peşinde olanlar, diğer yanda ise bilim ve teknoloji peşinde olanların zamanla birbirlerini etkilemeleri ile ABD, bu dönemin Kapitalist Sisteminin lokomotifi ve sembolü haline gelmiştir.
Zaten filmdeki senaryoya dikkat edildiğinde, Biff karakteri “Zaman Makinesi”ni farkettikten sonra bunu kurnazca kullanarak, büyük bir zenginliğe sahip olmuştur.
Dolayısıyla ABD’nin tarihinde de buna benzer bir etkileşim yaşanarak, bilim ve teknoloji unsurları zenginliği arttırıcı bir araç olarak kullanılmıştır.
Biff, çok katlı yüksek bir bina dikerek, kendi yönetiminde -holiganlığın hüküm sürdüğü- bir şehri yönetmeye başlamıştır.
Fakat filmin sonunda -zamanda kırılma yaratarak- haksız bir zenginleşmeye sebep olan vaka düzeltilince, Biff karakteri tüm kazandıklarını kaybetmiş olarak eski hayatına dönmüş olur.
Bugün yüksek katlı binalar dikerek ünlenmiş olan ABD Başkanı Trump da, tüm geçmişi ve yaptıkları sorgulanarak, tüm kazanımlarını kaybedecek bir pozisyona düşebilir, zira Trump sadece seçimleri kaybetmedi, taraftarlarının ABD Kongresini basmasına sebep olarak “Vahşi Batı” imajını tekrar uyandırarak, hem ABD toplumuna hem de çağdaş dünyaya nasıl bir tehdit oluşturulduğunu göstermiş oldu.
Biff/Trump karakteri, gerek sahip oldukları zenginlik gerekse eğlence dolu şatafatlı hayatları ile “Amerikan Rüyası”nı (Kapitalist yaşam kültürünü) tüm dünyaya ihraç etmiş olsalar da, her rüyada olduğu gibi bu rüyanın da sonuna gelinmiştir.
Dolayısıyla ABD’nin bugün içinde bulunduğu sarsıntılı süreç, esasında ABD’nin değil Kapitalizm’in sarsılışı ile ilgilidir.
Kapitalizmin amiral gemisi ABD olduğu için de, bu sarsıntıdan en fazla ABD etkilenecektir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com
“Geleceğe Dönüş” isimli film serisinin yazarı Bob Gale, bir röportajında filmdeki “Biff Tannen” karakterini oluştururken Donald Trump’tan ilham aldığını açıklamıştı.
Güç ve konum sahibi olabilmek için her şeyi yapabilecek zihniyette olan, acımasız ve aşırı hırslı birini canlandıran “Biff Tannen” karakteri, 2 asırlık ABD tarihindeki ‘Vahşi Batı’lı imajına uygun “yağmacı tüccar” zihniyetini yansıtmıştır.
Biff karakteri, filmin her serisinde kötü karakteri canlandırırken, ABD’nin Kapitalist yaşam kültürüne, tarihsel olarak hangi yönlerle ve karakteristik özelliklerle dönüştüğünü de net şekilde yansıtmıştır.
Bu film serisinin yansıttığı bir diğer tablo ise, ABD toplumunun içinde bulunduğu bir tezat durumu, çelişkiyi de ortaya koymuştur; zira ABD toplumu, bir yandan Biff/Trump karakterleri ile aşırı zenginlik peşinde koşan kişilerle birlikte, filmde anlatıldığı gibi, bilim ve teknoloji peşinde olan insanları da içinde barındırmıştır.
İşte bu tezat durumun -yarattığı diyalektik etkileşim- sonucunda ABD, dünyanın süper gücü haline gelmişti.
Bir yandan zenginleşme peşinde olanlar, diğer yanda ise bilim ve teknoloji peşinde olanların zamanla birbirlerini etkilemeleri ile ABD, bu dönemin Kapitalist Sisteminin lokomotifi ve sembolü haline gelmiştir.
Zaten filmdeki senaryoya dikkat edildiğinde, Biff karakteri “Zaman Makinesi”ni farkettikten sonra bunu kurnazca kullanarak, büyük bir zenginliğe sahip olmuştur.
Dolayısıyla ABD’nin tarihinde de buna benzer bir etkileşim yaşanarak, bilim ve teknoloji unsurları zenginliği arttırıcı bir araç olarak kullanılmıştır.
Biff, çok katlı yüksek bir bina dikerek, kendi yönetiminde -holiganlığın hüküm sürdüğü- bir şehri yönetmeye başlamıştır.
Fakat filmin sonunda -zamanda kırılma yaratarak- haksız bir zenginleşmeye sebep olan vaka düzeltilince, Biff karakteri tüm kazandıklarını kaybetmiş olarak eski hayatına dönmüş olur.
Bugün yüksek katlı binalar dikerek ünlenmiş olan ABD Başkanı Trump da, tüm geçmişi ve yaptıkları sorgulanarak, tüm kazanımlarını kaybedecek bir pozisyona düşebilir, zira Trump sadece seçimleri kaybetmedi, taraftarlarının ABD Kongresini basmasına sebep olarak “Vahşi Batı” imajını tekrar uyandırarak, hem ABD toplumuna hem de çağdaş dünyaya nasıl bir tehdit oluşturulduğunu göstermiş oldu.
Biff/Trump karakteri, gerek sahip oldukları zenginlik gerekse eğlence dolu şatafatlı hayatları ile “Amerikan Rüyası”nı (Kapitalist yaşam kültürünü) tüm dünyaya ihraç etmiş olsalar da, her rüyada olduğu gibi bu rüyanın da sonuna gelinmiştir.
Dolayısıyla ABD’nin bugün içinde bulunduğu sarsıntılı süreç, esasında ABD’nin değil Kapitalizm’in sarsılışı ile ilgilidir.
Kapitalizmin amiral gemisi ABD olduğu için de, bu sarsıntıdan en fazla ABD etkilenecektir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com