Avrasya’nın sürdürülebilir kalkınmasının entegrasyon parametreleri

Avrasya’nın sürdürülebilir kalkınmasının entegrasyon parametreleri

St. Petersburg

Küreselleşme çağında, devletlerin belirlediği izolasyonist stratejiler ile sürdürülebilir kalkınma ilkelerine dayalı bir ilerleme sağlaması imkansızdır. 

Küreselleşmenin özü, devletlerin çeşitli uluslararası örgütlere ve ittifaklara katılım yoluyla çok düzeyli bir gelişme yörüngesi sağlama yeteneğinde yatmaktadır. Aynı zamanda, devletlerin ulusal kimliğini koruyabilmek önemlidir. Bu, aslında modern çağda etkin kamu yönetimi sanatıdır.

Entegrasyon, gelişmiş modernite çağından bu yana toplumların küresel eğilimidir. 

Aynı zamanda, katılımcılarına belirli kurallar dayatmaya veya “bizden olmayan bize karşıdır ilkesine dayanan entegrasyon projeleri, beyhudeliğini göstermekte ve önemli bir yüzleşme potansiyeli taşımaktadır.

Bunun çarpıcı bir örneği, Amerikan projesi olan Trans-Pasifik Ortaklığı'nın fiili başarısızlığıdır. “Entegrasyonların entegrasyonu” formatındaki projeler, temelde ekonomik bağların aşamalı ve çok yönlü gelişimi olursa; daha umut verici olarak görülüyor. 

Kapsayıcılık ve açıklık mantığı, çok daha parlak bir fikir olarak benimseniyor ve kamuoyundan giderek daha fazla destek alıyor. Pandemi ile mücadele de dahil olmak üzere toplumun sayısız küresel sorununu çözmek için ihtiyaç duyulan küresel sinerjiyi ancak böyle bir yaklaşım sağlayabilir.

Bu noktada olumlu bir örnek verecek olursak: Ülkelerin nesnel ekonomik ihtiyaçlarına dayanan Rusya'nın önerdiği “Büyük Avrasya Ortaklığı” kavramıdır.

-Avrasya Ekonomik Birliği-

Avrasya'nın kalbinde yer alan Türkiye, prensipte Büyük Avrasya Ortaklığı'nın aktif bir katılımcısıdır. 

Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı, Akkuyu Nükleer Santrali, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu gibi Türkiye'nin küresel bir enerji ve ulaşım merkezi olarak potansiyelinin büyümesine katkıda bulunan büyük uluslararası projeler buna örnektir.

Pandemi, şu anda hızla yeniden biçimlendirme süreçlerinden geçmekte olan küresel jeopolitikte gerilimleri artırdı. 

Siyaset bilimciler, uluslararası ilişkiler sisteminde önemli değişiklikler öngörüyor. Şanghay İşbirliği Örgütü veya BRICS gibi alternatif küreselleşme merkezlerinin önemine işaret ediyor. 

Türkiye de bu süreçlerden uzak durmamalıdır.

Zaten hali hazıda “ŞİÖ” diyalog ortağı olan Ankara, Avrasya Ekonomik Birliği ülkeleri ile ilişkiler geliştirmektedir. 

-Çin Bir Kuşak Bir Yol projesi-

Türkiye, Çin'in İpek Yolu Ekonomik Kuşağı girişiminin uygulanmasında da kilit bir rol oynamaktadır. Bu olumlu eğilimlerin hızlanması, Türkiye'nin ulusal stratejisinin önceliklerinden biri olan “Büyük Avrasya” içindeki ekonomik entegrasyonun sağlamlaştırılmasıyla kolaylaştırılacaktır.

BRICS konusuna gelecek olursak; dinamik olarak gelişme potansiyeline sahip ekonomisi ile Türkiye, BRICS'in tam üyesi olduğunu iddia ediyor. 

İlgili resmi başvuru, Ankara tarafından 2019'da Güney Afrika'da düzenlenen bir önceki zirve sırasında BRICS'e gönderildi. Tahminlere göre, Türkiye'nin BRICS'e girme olasılığı, önümüzdeki yılın sonunda yapılacak olan zirvede tartışılacak. 

Türkiye'nin BRICS'e katılma konusundaki ilgisi ve olası ekonomik faydaları şüphesizdir. 

Türkiye’nin kritik uluslararası çatışmalarda arabuluculuğu da dahil olmak üzere, uluslararası toplumdaki rolü gittikçe artmakta ve olgunlaşmaktadır.

-BRICS; Brasilia, Russia, India, China, South Africa ülkelerinin ilk harflerinden oluşan ekonomik birlik.-

Unutulmamalıdır ki, bugün içerisinde bulunduğumuz pandeminin sonuçlarının üstesinden gelme inisiyatifine sahip olanlar, BRICS ülkeleridir.

Bu nedenle, şu anda BRICS çerçevesinde, salgın tehdit riskleri için entegre bir erken uyarı sisteminin geliştirilmesi tamamlanmakta ve biyolojik güvenlik konusunda kalıcı bir uzman danışma mekanizması oluşturulmaktadır. 

BRICS'in toplum güvenliğini sağlamadaki rolü artacak gibi görünüyor. Türkiye'nin de bu sürece aktif olarak katılmak istemesi muhtemeldir.

Ayrıca BRICS, uluslararası bilgi güvenliği standartlarının geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, Ankara'nın örgüt tarafından geliştirilen bilgi güvenliği alanında beş taraflı hükümetler arası anlaşmaya katılması, Türkiye'de dijitalleşme ve yenilikçi endüstrilerin gelişimi için uygun koşullar yaratacaktır.

Zamanın gerçekleri ve küresel eğilimler, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Avrasya ülkelerinin, çeşitli entegrasyon projelerine daha aktif olarak dahil edilmesi ihtiyacını zorunlu kılıyor.

Bu küresel projelerin başarılı bir şekilde işlemesi; kalkınma gündemini sağlamanın yanı sıra, Büyük Avrasya'nın topyekûn güvenliğini güçlendirmeye yönelik genel sorunları çözme yeteneğine de sahiptir. ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesinden sonra, bu sorun yapısaldır ve Avrasya ülkelerinin ortaklık ilkelerine dayalı daha yoğun ve sorumlu etkileşimini gerektirmektedir.

Kaldı ki Türkiye için terör tehdidinin aciliyeti göz önüne alındığında, Ankara'nın BRICS ülkelerinin kurguladığı terörle mücadele stratejisi ve BRICS terörle mücadele çalışma grubu içinde çalışması da Türkiye için faydalı olacaktır.

Genel olarak ŞİÖ ve BRICS'in faaliyetlerini analiz edersek; iki örgütün de aktif olarak bir tartışma kulübünden tam teşekküllü bir uluslararası kuruluşa dönüştüğünü, güvenlik boyutunda da hareket ettiğini, dünyanın sosyo-ekonomik sorunlarının çözümüne katkısı olduğunu görüyoruz. Bu durum pandemi sırasında ve sonrasında daha da artacaktır.

Koronavirüs sonrası dünyada kazananlar, blok etkileşim araçlarının geniş kullanımı ve çeşitli gelecek vaat eden uluslararası kuruluşlarda aktif çalışma yoluyla devlet çıkarlarını etkin bir şekilde gerçekleştirebilen ülkeler olacaktır.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

St. Petersburg

Küreselleşme çağında, devletlerin belirlediği izolasyonist stratejiler ile sürdürülebilir kalkınma ilkelerine dayalı bir ilerleme sağlaması imkansızdır. 

Küreselleşmenin özü, devletlerin çeşitli uluslararası örgütlere ve ittifaklara katılım yoluyla çok düzeyli bir gelişme yörüngesi sağlama yeteneğinde yatmaktadır. Aynı zamanda, devletlerin ulusal kimliğini koruyabilmek önemlidir. Bu, aslında modern çağda etkin kamu yönetimi sanatıdır.

Entegrasyon, gelişmiş modernite çağından bu yana toplumların küresel eğilimidir. 

Aynı zamanda, katılımcılarına belirli kurallar dayatmaya veya “bizden olmayan bize karşıdır ilkesine dayanan entegrasyon projeleri, beyhudeliğini göstermekte ve önemli bir yüzleşme potansiyeli taşımaktadır.

Bunun çarpıcı bir örneği, Amerikan projesi olan Trans-Pasifik Ortaklığı'nın fiili başarısızlığıdır. “Entegrasyonların entegrasyonu” formatındaki projeler, temelde ekonomik bağların aşamalı ve çok yönlü gelişimi olursa; daha umut verici olarak görülüyor. 

Kapsayıcılık ve açıklık mantığı, çok daha parlak bir fikir olarak benimseniyor ve kamuoyundan giderek daha fazla destek alıyor. Pandemi ile mücadele de dahil olmak üzere toplumun sayısız küresel sorununu çözmek için ihtiyaç duyulan küresel sinerjiyi ancak böyle bir yaklaşım sağlayabilir.

Bu noktada olumlu bir örnek verecek olursak: Ülkelerin nesnel ekonomik ihtiyaçlarına dayanan Rusya'nın önerdiği “Büyük Avrasya Ortaklığı” kavramıdır.

-Avrasya Ekonomik Birliği-

Avrasya'nın kalbinde yer alan Türkiye, prensipte Büyük Avrasya Ortaklığı'nın aktif bir katılımcısıdır. 

Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı, Akkuyu Nükleer Santrali, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu gibi Türkiye'nin küresel bir enerji ve ulaşım merkezi olarak potansiyelinin büyümesine katkıda bulunan büyük uluslararası projeler buna örnektir.

Pandemi, şu anda hızla yeniden biçimlendirme süreçlerinden geçmekte olan küresel jeopolitikte gerilimleri artırdı. 

Siyaset bilimciler, uluslararası ilişkiler sisteminde önemli değişiklikler öngörüyor. Şanghay İşbirliği Örgütü veya BRICS gibi alternatif küreselleşme merkezlerinin önemine işaret ediyor. 

Türkiye de bu süreçlerden uzak durmamalıdır.

Zaten hali hazıda “ŞİÖ” diyalog ortağı olan Ankara, Avrasya Ekonomik Birliği ülkeleri ile ilişkiler geliştirmektedir. 

-Çin Bir Kuşak Bir Yol projesi-

Türkiye, Çin'in İpek Yolu Ekonomik Kuşağı girişiminin uygulanmasında da kilit bir rol oynamaktadır. Bu olumlu eğilimlerin hızlanması, Türkiye'nin ulusal stratejisinin önceliklerinden biri olan “Büyük Avrasya” içindeki ekonomik entegrasyonun sağlamlaştırılmasıyla kolaylaştırılacaktır.

BRICS konusuna gelecek olursak; dinamik olarak gelişme potansiyeline sahip ekonomisi ile Türkiye, BRICS'in tam üyesi olduğunu iddia ediyor. 

İlgili resmi başvuru, Ankara tarafından 2019'da Güney Afrika'da düzenlenen bir önceki zirve sırasında BRICS'e gönderildi. Tahminlere göre, Türkiye'nin BRICS'e girme olasılığı, önümüzdeki yılın sonunda yapılacak olan zirvede tartışılacak. 

Türkiye'nin BRICS'e katılma konusundaki ilgisi ve olası ekonomik faydaları şüphesizdir. 

Türkiye’nin kritik uluslararası çatışmalarda arabuluculuğu da dahil olmak üzere, uluslararası toplumdaki rolü gittikçe artmakta ve olgunlaşmaktadır.

-BRICS; Brasilia, Russia, India, China, South Africa ülkelerinin ilk harflerinden oluşan ekonomik birlik.-

Unutulmamalıdır ki, bugün içerisinde bulunduğumuz pandeminin sonuçlarının üstesinden gelme inisiyatifine sahip olanlar, BRICS ülkeleridir.

Bu nedenle, şu anda BRICS çerçevesinde, salgın tehdit riskleri için entegre bir erken uyarı sisteminin geliştirilmesi tamamlanmakta ve biyolojik güvenlik konusunda kalıcı bir uzman danışma mekanizması oluşturulmaktadır. 

BRICS'in toplum güvenliğini sağlamadaki rolü artacak gibi görünüyor. Türkiye'nin de bu sürece aktif olarak katılmak istemesi muhtemeldir.

Ayrıca BRICS, uluslararası bilgi güvenliği standartlarının geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, Ankara'nın örgüt tarafından geliştirilen bilgi güvenliği alanında beş taraflı hükümetler arası anlaşmaya katılması, Türkiye'de dijitalleşme ve yenilikçi endüstrilerin gelişimi için uygun koşullar yaratacaktır.

Zamanın gerçekleri ve küresel eğilimler, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Avrasya ülkelerinin, çeşitli entegrasyon projelerine daha aktif olarak dahil edilmesi ihtiyacını zorunlu kılıyor.

Bu küresel projelerin başarılı bir şekilde işlemesi; kalkınma gündemini sağlamanın yanı sıra, Büyük Avrasya'nın topyekûn güvenliğini güçlendirmeye yönelik genel sorunları çözme yeteneğine de sahiptir. ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesinden sonra, bu sorun yapısaldır ve Avrasya ülkelerinin ortaklık ilkelerine dayalı daha yoğun ve sorumlu etkileşimini gerektirmektedir.

Kaldı ki Türkiye için terör tehdidinin aciliyeti göz önüne alındığında, Ankara'nın BRICS ülkelerinin kurguladığı terörle mücadele stratejisi ve BRICS terörle mücadele çalışma grubu içinde çalışması da Türkiye için faydalı olacaktır.

Genel olarak ŞİÖ ve BRICS'in faaliyetlerini analiz edersek; iki örgütün de aktif olarak bir tartışma kulübünden tam teşekküllü bir uluslararası kuruluşa dönüştüğünü, güvenlik boyutunda da hareket ettiğini, dünyanın sosyo-ekonomik sorunlarının çözümüne katkısı olduğunu görüyoruz. Bu durum pandemi sırasında ve sonrasında daha da artacaktır.

Koronavirüs sonrası dünyada kazananlar, blok etkileşim araçlarının geniş kullanımı ve çeşitli gelecek vaat eden uluslararası kuruluşlarda aktif çalışma yoluyla devlet çıkarlarını etkin bir şekilde gerçekleştirebilen ülkeler olacaktır.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com