Bağımsızlık mücadelemiz… Çanakkale geçilmez!.. Türkiye geçilmez!..

Bağımsızlık mücadelemiz… Çanakkale geçilmez!.. Türkiye geçilmez!..

Bağımsızlık mücadelemiz… Çanakkale geçilmez!.. Türkiye geçilmez!.. Bağımsızlık mücadelemiz… Çanakkale geçilmez!.. Türkiye geçilmez!..

Yüz yıl önce İngilizler yedi düveli yanına alarak Çanakkale’yi geçmek istemiş ancak hiç ummadıkları bir direnişle karşılaşınca gerisin geriye gitmek zorunda kalmıştı.

Yüz yıl sonra…

Amerika bu sefer Türkiye’yi içeriden işbirlikçileri FETÖ vasıtasıyla teslim almak istedi.

ABD BU KONUDA TECRÜBELİ…

12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül darbesini yapan Amerika, bu konudaki tecrübesine dayanarak 15 Temmuz 2016’da bu işi de çok kolay bir şekilde başaracağını sanıyordu.

KILIÇDAROĞLU HARİÇ HERKES MEYDANDAYDI…

Ama Amerika öyle bir direnişle karşılaştı ki, tabir caizse feleği şaştı…

Çünkü…

Kılıçdaroğlu hariç, vatanın tehlikede olduğunu gören herkes eline bayrağı alarak meydanlara…

Emniyet Müdürlüklerine…

Askeri kışlalara…

İletişim merkezlerine…

Belediyelere…

Kısaca can damarımız olan kurum ve kuruluşlarımızın önüne giderek sipere yattı.

Ülkeyi emperyalistlere teslim etmemek için canını dişine takarak direndi.

Kılıçdaroğlu, bu şanlı direnişi, elinde kahvesi ile Bakırköy belediye başkanının evinde televizyondan seyrederek izledi.

Demek ki,

Bu iş; meydanlarda kuru sıkı atarak “darbe kalkışması olursa, tankın üzerine çıkar direnirim” demekle olmuyor.

Allah korusun!.. 

O gün Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yerinde Kılıçdaroğlu olsaydı ülke Amerika’ya teslim olmuş olurdu.

18 MART 1915, 15 TEMMUZ 2016 ARASINDAKİ FARK!..

Çanakkale’yi geçmek isteyen İngilizler, Payitahta (İstanbul’a) ulaşarak ülkemizi dışarıdan işgal etmek istemişti.

15 Temmuz’da ise Amerikalılar, içimizdeki yerli işbirlikçilerini kullanarak ülkemizi işgal etmeye kalkıştı.

Neden?

SULTAN HAMİD TAHTTAN İNDİRİLDİ AMA…

Çünkü yirminci yüzyılın başlarında ülkemizde İngiliz borusu değil, İttihatçıların eliyle Alman ve Fransız (kültür, dil ve sosyal davranış olarak) borusu ötüyor, İngilizler bunu içlerine sindiremiyordu.

Ayrıca…

Ortadoğu’yu parsellemek için Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin yeterli olmadığını gördü. 

Nihayet…

1915’te İngilizler yedi düveli yanına alarak Çanakkale’ye yüklendi.

Maksat Payitahtı (İstanbul’u) ele geçirerek Padişaha istediklerini yaptırmaktı.

Beklemedikleri bir direnişle karşılaşınca, geri çekilmek zorunda kaldılar.

Bu emellerine;

Suriye-Filistin cephesinde ordumuzun İngilizlere yenilerek geri çekilmesi, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla 1918’de İstanbul’u İşgal ederek kavuştular.

İNGİLİZLER, 1923’TE ÇEKİLDİ AMA…

İngilizler, Lozan Antlaşması gereği 1923’te askeri olarak çekildiler

Ama…

Devam eden vetirede (süreçte) Cumhuriyet hükumetleri 1945 yılına kadar İngiliz yanlısı bir siyaset izledi.

1945 YILINDAN SONRA İNÖNÜ, ABD’YE YANAŞIYOR…

2. Dünya Savaşından Amerika’nın süper güç olarak çıktığını gören İnönü; ani bir manevra yaparak dümeni ABD’ye kırdı…

Ama geç kalmıştı.

Dünya değişmiş, 

Amerika, içimizde beraber çalışacağı başka aktörler bulmuştu. 

Bunu fark eden İnönü, ABD’ye en olmayacak tavizleri vererek 

İktidarda kalmaya çalıştı.

FULBRAGHT EĞİTİM MÜFREDAT ANTLAŞMASI…

İmzalanan anlaşmaların çoğu askeri olmakla birlikte, eğitim (Fulbraght) yardımlaşma (Marshall)  vb. anlaşmalarla İnönü, ülkemizin geleceğini adeta ipotek altına koydu.

Bu anlaşmaların bir kısmı gizli, bir kısmının mahiyeti bugün bile ne olduğu belirsiz anlaşmalardı. Bir kısmı, nasıl bir anlaşma ise hala çözümsüz… 

Mesela;

Fulbraght eğitim anlaşması gibi.

Türk eğitim müfredatını düzenleyen bu anlaşma, nasıl bir şeyse bugün bile tahribata devam ediyor ve bir türlü çözülemiyor.

Bu kadar tavize rağmen İnönü, Amerikalıların gözüne giremedi…

Ve…

1950 seçimlerinde devrilmekten kurtulamadı.

MENDERES AYNI HATAYA DÜŞÜYOR!..

Amerikan yanlısı…

Ancak,

Milletine karşı İnönü gibi gaddar değil, müşfik olan MenderesAmerikan yanlısı bir politika izlemesine rağmen İngilizlerin 1960 yılındaki  darbesini önleyemedi.

Menderes…

Bu darbeyi önlemek için olsa gerek

1959 yılında MAH’ın (Milli Amala Hizmet.. Şimdiki MİT) CIA, SAVAK (İran gizli servisi) MOSSAD (İsrail gizli servisi) ile bilgi alış-verişi yapma anlaşmasını imzaladı.

Bu büyük bir hata idi…

Çünkü CIA veya MOSSAD ile bilgi alış-verişi yapılmadı. Sadece bilgi verildi.

Eğer öyle olmasaydı Başbakanlarımızın askeri darbelerden haberi olurdu.

Zaten bir müddet sonra MİT müsteşarı Fuat Doğu’nun söylediği gibi; bizimkiler CIA elemanlarına mihmandarlık yapacak duruma kadar düştüler.

BAĞIMSIZLIK HAREKETİ BAŞLIYOR, FETÖ PİRELENİYOR!..

Cumhurbaşkanımız, MİT’in başına Hakan Fidan’ı getirmekle bizim yeniden Kurtuluş Savaşımız başlamış oldu.

Hakan Fidan, Amerikan kalıntılarını temizlemeye çalıştıkça, FETÖ’nün pirelendiğini, uç vermeye başladığını görüyoruz.

O günlerde işin çok farkında değildik…

Ama şimdi 2010’lu yıllara dönüp baktığımızda bunu daha net görüyoruz.

İNGİLİZ - AMERİKAN ÇEKİŞMESİ ÜZERİNE GEZİ PARKI, HENDEK, KOBANİ VS. OLAYLARI…

İngilizlerin destek verdiği Gezi olayları netice alamayınca Amerikalılar sahne alıp yönlendirdiği Hendek ve Kobani olaylarını patlatıyorlar.

İngilizler netice alınamayacağını görünce geri çekilip pusuya yatmayı tercih ediyor, sahada Amerikalılar yalnız kalıyor.

15 TEMMUZ ŞANLI DİRENİŞİ…

İngilizler gibi sinsi siyasetten anlamayan Amerikalılar, kaba kuvvetlerine güvenerek ve FETÖ’yü koçbaşı kullanarak bodoslamaya dalıyor.

Ancak…

Türkiye eski Türkiye değil.

Cumhurbaşkanımızın dirayetli ve cesur duruşu, halkımızın korkusuzca liderinin arkasından meydanlara akması bütün planları alt-üst etti.

Bugün bağımsız olarak bu ülkede yaşıyorsak Milletimizin büyük cesaretine, Cumhurbaşkanımızın dirayetine ve İstihbaratta yapılan büyük temizlikten sonra istihbaratın gerçekten “Milli” olmasına borçluyuz.

Müstevliler (emperyalistler) artık şunu iyice bilsinler:

“TÜRKİYE GEÇİLMEZ!”

Sıra geldi

İnönü’nün başımıza bela ettiği ve genç dimağları yanlış bir eğitimle yetiştiren Fulbraght anlaşmasından kurtulmaya…

Yakında ona da sıra geleceğini umuyorum.

Sabrun cemil vellahul mustean.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

Yüz yıl önce İngilizler yedi düveli yanına alarak Çanakkale’yi geçmek istemiş ancak hiç ummadıkları bir direnişle karşılaşınca gerisin geriye gitmek zorunda kalmıştı.

Yüz yıl sonra…

Amerika bu sefer Türkiye’yi içeriden işbirlikçileri FETÖ vasıtasıyla teslim almak istedi.

ABD BU KONUDA TECRÜBELİ…

12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül darbesini yapan Amerika, bu konudaki tecrübesine dayanarak 15 Temmuz 2016’da bu işi de çok kolay bir şekilde başaracağını sanıyordu.

KILIÇDAROĞLU HARİÇ HERKES MEYDANDAYDI…

Ama Amerika öyle bir direnişle karşılaştı ki, tabir caizse feleği şaştı…

Çünkü…

Kılıçdaroğlu hariç, vatanın tehlikede olduğunu gören herkes eline bayrağı alarak meydanlara…

Emniyet Müdürlüklerine…

Askeri kışlalara…

İletişim merkezlerine…

Belediyelere…

Kısaca can damarımız olan kurum ve kuruluşlarımızın önüne giderek sipere yattı.

Ülkeyi emperyalistlere teslim etmemek için canını dişine takarak direndi.

Kılıçdaroğlu, bu şanlı direnişi, elinde kahvesi ile Bakırköy belediye başkanının evinde televizyondan seyrederek izledi.

Demek ki,

Bu iş; meydanlarda kuru sıkı atarak “darbe kalkışması olursa, tankın üzerine çıkar direnirim” demekle olmuyor.

Allah korusun!.. 

O gün Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yerinde Kılıçdaroğlu olsaydı ülke Amerika’ya teslim olmuş olurdu.

18 MART 1915, 15 TEMMUZ 2016 ARASINDAKİ FARK!..

Çanakkale’yi geçmek isteyen İngilizler, Payitahta (İstanbul’a) ulaşarak ülkemizi dışarıdan işgal etmek istemişti.

15 Temmuz’da ise Amerikalılar, içimizdeki yerli işbirlikçilerini kullanarak ülkemizi işgal etmeye kalkıştı.

Neden?

SULTAN HAMİD TAHTTAN İNDİRİLDİ AMA…

Çünkü yirminci yüzyılın başlarında ülkemizde İngiliz borusu değil, İttihatçıların eliyle Alman ve Fransız (kültür, dil ve sosyal davranış olarak) borusu ötüyor, İngilizler bunu içlerine sindiremiyordu.

Ayrıca…

Ortadoğu’yu parsellemek için Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin yeterli olmadığını gördü. 

Nihayet…

1915’te İngilizler yedi düveli yanına alarak Çanakkale’ye yüklendi.

Maksat Payitahtı (İstanbul’u) ele geçirerek Padişaha istediklerini yaptırmaktı.

Beklemedikleri bir direnişle karşılaşınca, geri çekilmek zorunda kaldılar.

Bu emellerine;

Suriye-Filistin cephesinde ordumuzun İngilizlere yenilerek geri çekilmesi, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla 1918’de İstanbul’u İşgal ederek kavuştular.

İNGİLİZLER, 1923’TE ÇEKİLDİ AMA…

İngilizler, Lozan Antlaşması gereği 1923’te askeri olarak çekildiler

Ama…

Devam eden vetirede (süreçte) Cumhuriyet hükumetleri 1945 yılına kadar İngiliz yanlısı bir siyaset izledi.

1945 YILINDAN SONRA İNÖNÜ, ABD’YE YANAŞIYOR…

2. Dünya Savaşından Amerika’nın süper güç olarak çıktığını gören İnönü; ani bir manevra yaparak dümeni ABD’ye kırdı…

Ama geç kalmıştı.

Dünya değişmiş, 

Amerika, içimizde beraber çalışacağı başka aktörler bulmuştu. 

Bunu fark eden İnönü, ABD’ye en olmayacak tavizleri vererek 

İktidarda kalmaya çalıştı.

FULBRAGHT EĞİTİM MÜFREDAT ANTLAŞMASI…

İmzalanan anlaşmaların çoğu askeri olmakla birlikte, eğitim (Fulbraght) yardımlaşma (Marshall)  vb. anlaşmalarla İnönü, ülkemizin geleceğini adeta ipotek altına koydu.

Bu anlaşmaların bir kısmı gizli, bir kısmının mahiyeti bugün bile ne olduğu belirsiz anlaşmalardı. Bir kısmı, nasıl bir anlaşma ise hala çözümsüz… 

Mesela;

Fulbraght eğitim anlaşması gibi.

Türk eğitim müfredatını düzenleyen bu anlaşma, nasıl bir şeyse bugün bile tahribata devam ediyor ve bir türlü çözülemiyor.

Bu kadar tavize rağmen İnönü, Amerikalıların gözüne giremedi…

Ve…

1950 seçimlerinde devrilmekten kurtulamadı.

MENDERES AYNI HATAYA DÜŞÜYOR!..

Amerikan yanlısı…

Ancak,

Milletine karşı İnönü gibi gaddar değil, müşfik olan MenderesAmerikan yanlısı bir politika izlemesine rağmen İngilizlerin 1960 yılındaki  darbesini önleyemedi.

Menderes…

Bu darbeyi önlemek için olsa gerek

1959 yılında MAH’ın (Milli Amala Hizmet.. Şimdiki MİT) CIA, SAVAK (İran gizli servisi) MOSSAD (İsrail gizli servisi) ile bilgi alış-verişi yapma anlaşmasını imzaladı.

Bu büyük bir hata idi…

Çünkü CIA veya MOSSAD ile bilgi alış-verişi yapılmadı. Sadece bilgi verildi.

Eğer öyle olmasaydı Başbakanlarımızın askeri darbelerden haberi olurdu.

Zaten bir müddet sonra MİT müsteşarı Fuat Doğu’nun söylediği gibi; bizimkiler CIA elemanlarına mihmandarlık yapacak duruma kadar düştüler.

BAĞIMSIZLIK HAREKETİ BAŞLIYOR, FETÖ PİRELENİYOR!..

Cumhurbaşkanımız, MİT’in başına Hakan Fidan’ı getirmekle bizim yeniden Kurtuluş Savaşımız başlamış oldu.

Hakan Fidan, Amerikan kalıntılarını temizlemeye çalıştıkça, FETÖ’nün pirelendiğini, uç vermeye başladığını görüyoruz.

O günlerde işin çok farkında değildik…

Ama şimdi 2010’lu yıllara dönüp baktığımızda bunu daha net görüyoruz.

İNGİLİZ - AMERİKAN ÇEKİŞMESİ ÜZERİNE GEZİ PARKI, HENDEK, KOBANİ VS. OLAYLARI…

İngilizlerin destek verdiği Gezi olayları netice alamayınca Amerikalılar sahne alıp yönlendirdiği Hendek ve Kobani olaylarını patlatıyorlar.

İngilizler netice alınamayacağını görünce geri çekilip pusuya yatmayı tercih ediyor, sahada Amerikalılar yalnız kalıyor.

15 TEMMUZ ŞANLI DİRENİŞİ…

İngilizler gibi sinsi siyasetten anlamayan Amerikalılar, kaba kuvvetlerine güvenerek ve FETÖ’yü koçbaşı kullanarak bodoslamaya dalıyor.

Ancak…

Türkiye eski Türkiye değil.

Cumhurbaşkanımızın dirayetli ve cesur duruşu, halkımızın korkusuzca liderinin arkasından meydanlara akması bütün planları alt-üst etti.

Bugün bağımsız olarak bu ülkede yaşıyorsak Milletimizin büyük cesaretine, Cumhurbaşkanımızın dirayetine ve İstihbaratta yapılan büyük temizlikten sonra istihbaratın gerçekten “Milli” olmasına borçluyuz.

Müstevliler (emperyalistler) artık şunu iyice bilsinler:

“TÜRKİYE GEÇİLMEZ!”

Sıra geldi

İnönü’nün başımıza bela ettiği ve genç dimağları yanlış bir eğitimle yetiştiren Fulbraght anlaşmasından kurtulmaya…

Yakında ona da sıra geleceğini umuyorum.

Sabrun cemil vellahul mustean.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com