Batılılaşmış küreselleşmeye alternatifler: Küresel perspektifte ŞİÖ ve BRICS
Batılılaşmış küreselleşmeye alternatifler: Küresel perspektifte ŞİÖ ve BRICS
- 05-12-2020 10:34
- 617
- 05-12-2020 10:34
- 617
ST. PETERSBURG
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ortaya çıktığı günden bu yana diğer alanlarda olduğu gibi politikada da çeşitli yavaşlamalara sebep oldu. Ancak Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS formatlarının gelişimindeki olumlu dinamikleri durdurmadı.
Değişen dünya düzeninde düzenin tüm katılımcıları, çok kutuplu ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin geliştirilmesiyle ilgilenmektedir.
Koronavirüs sonrası dünyada ŞİÖ ve BRICS’in potansiyelinin artacağı öngörülüyor.
Bunu sadece Çin’in gelişimi olarak değil formatların içerisindeki diğer katılımcıların da dinamik olarak bir gelişimi olarak yorumlamak gerekiyor.
Bu ülkeler, dünya üretiminin yüzde 31’ini oluşturuyor ve büyüme potansiyellerinde yüzde 50 gibi ciddi bir orana sahipler.
Öte yandan, ülkelerin toplam GSYİH’sinin yaklaşık olarak 285 Milyar ABD Doları olduğu açıklanıyor.
Bir diğer husus ise bu ülkelerin sahip olduğu muazzam büyüklükteki nüfus ve geniş enerji kaynakları.
Bu iki formatın temel çıkış noktası: Ekonomik etkileşim.
Yakın zamanda, BRICS ülkeleri, aralarındaki ekonomik etkileşimi artırabilmek adına yeni mekanizmalar oluşturdu.
Bunlar arasında, koşullu döviz rezervleri havuzu ve yalnızca altyapı projelerinin uygulanmasına yol açan değil, aynı zamanda katılımcı ülkeler arasındaki ikili kalkınma formatlarının güçlendirilmesine de katkıda bulunan BRICS ekonomik ortaklığı bulunmaktadır.
ŞİÖ ise kendisini Rusya ve Çin ile diğer bazı AVRASYA devletlerinin ekonomik entegrasyon çabalarını birleştiren bir platform olarak gösterdi.
Orta Asya’da karşılıklı fayda üstüne kurulu birçok projeyi yıllardır uyguluyorlar. Ayrıca bu örgüte üye olan ülkelerin güvenlik alanındaki etkileşimi de yeni bir seviyeye ulaşıyor.
Batı ve ana akım Türk medyasında gizli bir anlaşma var gibi: ŞİÖ ve BRICS hakkında olabildiğince az yazmak ve sessiz kalmak. Ancak değişen dünya gerçekliklerine bakıldığında ŞİÖ ve BRICS’i görmezden gelmek artık mümkün değildir.
Bu jeopolitik ittifakların ve entegrasyon birliklerinin ekonomik ve politik önemi, Batılı değerler sistemine ve Batılılaşmış küreselleşme projesine meydan okuyor olmalarıdır.
Koronavirüs sonrası dönemde; Çin, Rusya, Hindistan ve İran gibi etkili dünya aktöreleri yelpazesine sahip olan ŞİÖ ve BRICS’in, ABD ve AB tarafından dikte edilen yeni kurallara göre dünya sistemine alternatif ve etkili küreselleşme projelerine dönüşme olasılığı yüksektir.
Doğru bir üstyapı ile bu ittifak, tüm küresel politikalarda lider bir konuma sahip olabilir.
Bu üstyapının formülü ise ekonomik ve ticari iş birliğinin yanı sıra ortak bir değer platformu oluşturabilmekte yatıyor.
Elbette Çin ve Hindistan arasındaki çatışmalar, ŞİÖ ve BRICS’in gelişme potansiyelini sınırlandırsa da ŞİÖ’nün farklı ülkeler arasındaki çatışmaları çözmek için uygun bir platform olduğu 2020’nin ikinci yarısından itibaren kanıtladı.
Bu konularda akademik çalışmalar yürüten uzmanlar, katılımcı ülkeler arasındaki çelişkileri yumuşatmak adına ŞİÖ ve BRICS’i uluslararası araçlar olarak tanımlıyor.
Onlara göre ŞİÖ ve BRICS’in gelişiminde etkili olan dinamikler, dünya genelindeki çatışmalara “birleşik ve evrensel” yaklaşımların geliştirilmesine katkıda bulunacak.
Bu da Büyük Avrasya, Afrika ve Latin Amerika’daki uluslararası ilişkileri uyumlu hale getirmek adına etkili algoritmalar geliştirmeyi mümkün kılacaktır.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com
ST. PETERSBURG
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ortaya çıktığı günden bu yana diğer alanlarda olduğu gibi politikada da çeşitli yavaşlamalara sebep oldu. Ancak Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS formatlarının gelişimindeki olumlu dinamikleri durdurmadı.
Değişen dünya düzeninde düzenin tüm katılımcıları, çok kutuplu ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin geliştirilmesiyle ilgilenmektedir.
Koronavirüs sonrası dünyada ŞİÖ ve BRICS’in potansiyelinin artacağı öngörülüyor.
Bunu sadece Çin’in gelişimi olarak değil formatların içerisindeki diğer katılımcıların da dinamik olarak bir gelişimi olarak yorumlamak gerekiyor.
Bu ülkeler, dünya üretiminin yüzde 31’ini oluşturuyor ve büyüme potansiyellerinde yüzde 50 gibi ciddi bir orana sahipler.
Öte yandan, ülkelerin toplam GSYİH’sinin yaklaşık olarak 285 Milyar ABD Doları olduğu açıklanıyor.
Bir diğer husus ise bu ülkelerin sahip olduğu muazzam büyüklükteki nüfus ve geniş enerji kaynakları.
Bu iki formatın temel çıkış noktası: Ekonomik etkileşim.
Yakın zamanda, BRICS ülkeleri, aralarındaki ekonomik etkileşimi artırabilmek adına yeni mekanizmalar oluşturdu.
Bunlar arasında, koşullu döviz rezervleri havuzu ve yalnızca altyapı projelerinin uygulanmasına yol açan değil, aynı zamanda katılımcı ülkeler arasındaki ikili kalkınma formatlarının güçlendirilmesine de katkıda bulunan BRICS ekonomik ortaklığı bulunmaktadır.
ŞİÖ ise kendisini Rusya ve Çin ile diğer bazı AVRASYA devletlerinin ekonomik entegrasyon çabalarını birleştiren bir platform olarak gösterdi.
Orta Asya’da karşılıklı fayda üstüne kurulu birçok projeyi yıllardır uyguluyorlar. Ayrıca bu örgüte üye olan ülkelerin güvenlik alanındaki etkileşimi de yeni bir seviyeye ulaşıyor.
Batı ve ana akım Türk medyasında gizli bir anlaşma var gibi: ŞİÖ ve BRICS hakkında olabildiğince az yazmak ve sessiz kalmak. Ancak değişen dünya gerçekliklerine bakıldığında ŞİÖ ve BRICS’i görmezden gelmek artık mümkün değildir.
Bu jeopolitik ittifakların ve entegrasyon birliklerinin ekonomik ve politik önemi, Batılı değerler sistemine ve Batılılaşmış küreselleşme projesine meydan okuyor olmalarıdır.
Koronavirüs sonrası dönemde; Çin, Rusya, Hindistan ve İran gibi etkili dünya aktöreleri yelpazesine sahip olan ŞİÖ ve BRICS’in, ABD ve AB tarafından dikte edilen yeni kurallara göre dünya sistemine alternatif ve etkili küreselleşme projelerine dönüşme olasılığı yüksektir.
Doğru bir üstyapı ile bu ittifak, tüm küresel politikalarda lider bir konuma sahip olabilir.
Bu üstyapının formülü ise ekonomik ve ticari iş birliğinin yanı sıra ortak bir değer platformu oluşturabilmekte yatıyor.
Elbette Çin ve Hindistan arasındaki çatışmalar, ŞİÖ ve BRICS’in gelişme potansiyelini sınırlandırsa da ŞİÖ’nün farklı ülkeler arasındaki çatışmaları çözmek için uygun bir platform olduğu 2020’nin ikinci yarısından itibaren kanıtladı.
Bu konularda akademik çalışmalar yürüten uzmanlar, katılımcı ülkeler arasındaki çelişkileri yumuşatmak adına ŞİÖ ve BRICS’i uluslararası araçlar olarak tanımlıyor.
Onlara göre ŞİÖ ve BRICS’in gelişiminde etkili olan dinamikler, dünya genelindeki çatışmalara “birleşik ve evrensel” yaklaşımların geliştirilmesine katkıda bulunacak.
Bu da Büyük Avrasya, Afrika ve Latin Amerika’daki uluslararası ilişkileri uyumlu hale getirmek adına etkili algoritmalar geliştirmeyi mümkün kılacaktır.
.
İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com