Bizler bu vatanın kimsesizleriyiz
Bizler bu vatanın kimsesizleriyiz
- 17-04-2023 07:07
- 3576
- 17-04-2023 07:07
- 3576
BİZLER BU VATANIN KİMSESİZLERİYİZ
Asla sitem olarak algılamayın bu yazıyı, sadece iç dökme olarak okuyun...
*
Bir kimsesizlik ki, iliklerime dek hissediyorum. Kimi zaman üşüyorum kimi zaman kavruluyorum. Üşüdüğüm zamanlar mutlaka birilerine sarılmak istiyorum, kavrulduğum zamanlar ise kana kana su içmek istiyorum fakat hiçbirini yapamıyorum. Neden diye sorarsanız; sormayın diyeceğim çünkü cevabı başlıkta...
*
Bizler bu kimsesizliğe sırılsıklam aşık bir nesiliz. Belki çocuklarımız, torunlarımız çok kızacak bizlere, anlam veremeyecekler bu kimsesizliğe.
Olsun ne önemi var ki?
'Kim ne der' diye düşünmeden düştüğümüz bu sevdanın uğrunda deli divane koştururken, yorulduğumuzu dahi hissetmiyoruz.
Kimi zaman gözlerimi kapatıp, derin bir nefes alıyorum.
Sarılmak, sadece sarılmak istiyorum; etrafıma bakıyorum kimse yok. Su içmek, kana kana su içmek istiyorum bir yudum dahi su yok.
Öyle bir cehennemdeyiz ki; aslında her şey sıradanmış gibi görünse de bizler bu cehennemin ateşinde üşümeyi öğrenmişiz.
*
Bu sevdanın bedeli işte tam olarak buydu: Cehennem ateşinde üşümeyi öğrenmek. Bu öyle bir bedeldi ki, sussan bir dert, susmasan başka bir dert.
Sanki o ateşte hiç kavrulmamış gibi davranman ise imkansız idi.
Bu acı, gözlerinin tam ortasına oturmuştu çünkü, sessiz bir öfke, bir dua gibi, her beş vakitte dudaklarının arasından dökülürdü. Yine de vazgeçemezdin bu sevdadan yine de vazgeçemezdin kimsesizliğini paylaşmaktan.
Bizler bu vatanın kimsesiz evlatlarıydık çünkü.
Öfkemizde bile bir düstur vardı, öfkemizde bile bir kırgınlık vardı, öfkemizde bile kimsesizlik vardı...
*
Parmaklarımdan ne kin akıyor ne de öfke.
Bıkkınlık deseniz yok, yorgunluk deseniz hissetmiyorum, nasıl bir girdaptayım bilmiyorum.
Tek bildiğim şey vazgeçmediğim bu mücadele.
Kendimce bir şeyler aşılamaya çalışıyorum hem gelecek nesil hem geçmiş nesile.
Kimi zaman ağır bedellerle karşı karşıya kalıyorum bunu yapmaya çalışırken, kimi zaman da mutluluktan bir papatya tarlasından soluksuzca koşuyorum küçük bir kız çocuğu misali.
*
Bizler, yani bu vatanın kimsesiz evlatları, bu toprakların sırdaşlarıyız.
Kıyamet dahi kopsa, canımızdan can dahi alınsa bu sırdaşlık, Kâlû Belâ'dan miras bu canlara.
Kimse göremez bizleri, kimi zaman gözlerinin önünde oluruz kimi zaman da kaybolur gideriz.
Ne zaman ki kaybolup gitsek, mutlaka geri geleceğimizi bilirler.
Ne zaman ki gözlerinin önünde olsak, mutlaka sükunete kavuşacağımızı bilirler.
Yerine göre, kime göre, neye göre sadece vatan bilir.
Bizlerin zoruna giden tek şey; bu kimsesizliğimizin hor görülmesidir.
Bir meczup gibi bakarlar bizlere, o alaycı bakışları huzursuz eder vicdanlarımızı.
Hem bizler neyi ispat etmek zorundayız ki?
Kimsesizliğimizin bir günahı yok ki; sadece bedeli var. Bu bedel de bizlerin başının tacı ki…
Bizi meczup ilan ettikleri yetmezmiş gibi, Orta Asya'ya süreceklermiş bir de bizi.
Vay be!
Bozkırın o keskin ayaz rüzgarı, kavruk tenlerimize işlemez ki bizim.
Hala öğrenemediniz mi?
Bizler; cehennem ateşinde üşümeyi öğrenmiş, kimsesiz vatanseverleriz.
Bizler; cenneti, şehadetin çeşmelerinde arayan kimsesiz vatanseverleriz.
Hala öğrenemediniz mi?
.
Ayşenaz Çimen, dikGAZETE.com
BİZLER BU VATANIN KİMSESİZLERİYİZ
Asla sitem olarak algılamayın bu yazıyı, sadece iç dökme olarak okuyun...
*
Bir kimsesizlik ki, iliklerime dek hissediyorum. Kimi zaman üşüyorum kimi zaman kavruluyorum. Üşüdüğüm zamanlar mutlaka birilerine sarılmak istiyorum, kavrulduğum zamanlar ise kana kana su içmek istiyorum fakat hiçbirini yapamıyorum. Neden diye sorarsanız; sormayın diyeceğim çünkü cevabı başlıkta...
*
Bizler bu kimsesizliğe sırılsıklam aşık bir nesiliz. Belki çocuklarımız, torunlarımız çok kızacak bizlere, anlam veremeyecekler bu kimsesizliğe.
Olsun ne önemi var ki?
'Kim ne der' diye düşünmeden düştüğümüz bu sevdanın uğrunda deli divane koştururken, yorulduğumuzu dahi hissetmiyoruz.
Kimi zaman gözlerimi kapatıp, derin bir nefes alıyorum.
Sarılmak, sadece sarılmak istiyorum; etrafıma bakıyorum kimse yok. Su içmek, kana kana su içmek istiyorum bir yudum dahi su yok.
Öyle bir cehennemdeyiz ki; aslında her şey sıradanmış gibi görünse de bizler bu cehennemin ateşinde üşümeyi öğrenmişiz.
*
Bu sevdanın bedeli işte tam olarak buydu: Cehennem ateşinde üşümeyi öğrenmek. Bu öyle bir bedeldi ki, sussan bir dert, susmasan başka bir dert.
Sanki o ateşte hiç kavrulmamış gibi davranman ise imkansız idi.
Bu acı, gözlerinin tam ortasına oturmuştu çünkü, sessiz bir öfke, bir dua gibi, her beş vakitte dudaklarının arasından dökülürdü. Yine de vazgeçemezdin bu sevdadan yine de vazgeçemezdin kimsesizliğini paylaşmaktan.
Bizler bu vatanın kimsesiz evlatlarıydık çünkü.
Öfkemizde bile bir düstur vardı, öfkemizde bile bir kırgınlık vardı, öfkemizde bile kimsesizlik vardı...
*
Parmaklarımdan ne kin akıyor ne de öfke.
Bıkkınlık deseniz yok, yorgunluk deseniz hissetmiyorum, nasıl bir girdaptayım bilmiyorum.
Tek bildiğim şey vazgeçmediğim bu mücadele.
Kendimce bir şeyler aşılamaya çalışıyorum hem gelecek nesil hem geçmiş nesile.
Kimi zaman ağır bedellerle karşı karşıya kalıyorum bunu yapmaya çalışırken, kimi zaman da mutluluktan bir papatya tarlasından soluksuzca koşuyorum küçük bir kız çocuğu misali.
*
Bizler, yani bu vatanın kimsesiz evlatları, bu toprakların sırdaşlarıyız.
Kıyamet dahi kopsa, canımızdan can dahi alınsa bu sırdaşlık, Kâlû Belâ'dan miras bu canlara.
Kimse göremez bizleri, kimi zaman gözlerinin önünde oluruz kimi zaman da kaybolur gideriz.
Ne zaman ki kaybolup gitsek, mutlaka geri geleceğimizi bilirler.
Ne zaman ki gözlerinin önünde olsak, mutlaka sükunete kavuşacağımızı bilirler.
Yerine göre, kime göre, neye göre sadece vatan bilir.
Bizlerin zoruna giden tek şey; bu kimsesizliğimizin hor görülmesidir.
Bir meczup gibi bakarlar bizlere, o alaycı bakışları huzursuz eder vicdanlarımızı.
Hem bizler neyi ispat etmek zorundayız ki?
Kimsesizliğimizin bir günahı yok ki; sadece bedeli var. Bu bedel de bizlerin başının tacı ki…
Bizi meczup ilan ettikleri yetmezmiş gibi, Orta Asya'ya süreceklermiş bir de bizi.
Vay be!
Bozkırın o keskin ayaz rüzgarı, kavruk tenlerimize işlemez ki bizim.
Hala öğrenemediniz mi?
Bizler; cehennem ateşinde üşümeyi öğrenmiş, kimsesiz vatanseverleriz.
Bizler; cenneti, şehadetin çeşmelerinde arayan kimsesiz vatanseverleriz.