Dağlık Karabağ Barışı
Dağlık Karabağ Barışı
- 13-11-2020 12:38
- 24
- 13-11-2020 12:38
- 24
Karabağ’da alınacak en iyi netice (Yani maksimalist sonuç) ne idi?
Ermenistan’ın Karabağ’dan tamamen çıkartılması, Laçin veya Zengilan’dan, Nahcivan’a 10 Km genişliğinde bir koridorun açılması, Ermenistan içinde kalan Azerbaycan’a ait olan 8 reyonun kurtarılması idi.
Bunun daha ilerisi Ermenistan Devletinin haritadan silinmesi hedefidir.
Şimdi bu netice, tek kalemde alınabilir miydi?
Bu işi başarmanın tam zamanı mıydı?
Azerbaycan’ın milli gücü, şu an için bu hedefi gerçekleştirmeye muktedir miydi?
Türkiye’nin desteği olmadan Azerbaycan bu neticeyi alabilir miydi?
Dünyaya yayılmış Ermeni lobisinin ağır baskısına rağmen Putin ve Erdoğan bu hedefleri gerçekleştirmek için söz birliği etseler bile yapabilirler miydi?
Savaşın 44 gün sürmesinden sonra, Batı dünyası, bir müddet daha savaşın devam etmesine tahammül edebilir miydi?
Ermenistan’ın tamamen haritadan silinmesi mümkün müdür?
Meseleye geniş cepheden bakıldığında bundan daha iyi bir sonuç alınabilir miydi bunu incelemek gereklidir:
Ermenistan Hükumeti’nin, Şuşa’yı kaybettikten sonra Hankenti ve Ağdam’da tutunması imkânsız hale gelmişti. Birliklerinin çoğunu kaybetmişti.
Cephede organize bir savunma yapacak birliği kalmamıştı, Azerbaycan ordusu, cepheyi yan ve gerisinden kuşatacak bir pozisyona gelmişti, savaşın sonu belli olmuştu.
Ermenistan, mecburen teslim olmak zorunda kalmıştı.
Dünya tarihini inceleyen herkes bilir ki, her zafer mutlak manada kazançla sonuçlanmaz.
1897 Türk-Yunan Savaşı’nı kazanmamıza rağmen Teselya’yı kaybettik, Girit Adamızın yönetimini Yunanistan’a bırakmak zorunda kalarak sonuçsuz bir zafer kazandık.
Aynı durum Lozan Antlaşması‘nın sonuçları bakımından da ileri sürülmüştür.
Önemli olan, diplomasi sahasında sonuç alabilmektir.
Ermenistan, Dağlık Karabağ Savaşı’nda teslim oldu.
Kelbecer, Ağdam ve Laçin'den daha sonra Dağlık Karabağ'ın tamamından çekileceği ifade edildi.
Saldıran taraf Ermenistan olduğu için “Harp tazminatına” mahkûm edilmesi, Azerbaycan hudutlarında birlik bulundurmaması, Karabağ’da yaşayan Ermenilerin tamamen çekilinceye kadar polis gücü haricinde bir kuvvet bulundurmaması, Azerbaycan topraklarını, şehirlerini ateş altına alan uzun menzilli füzelerden arındırılması bundan sonraki görüşmelerde öncelikle ele alınması gereken esas konular arasında yer alacaktır.
Henry Kissinger'ın çok önemli bir sözü vardır; “Dünya düzeni, lider bir devletin güç ve meşruiyeti birleştirme yeteneğine bağlıdır…”
Bölgede kalıcı bir barış tesis etmenin, istikrarı korumanın tek yolu “kazan kazan” anlayışı ile güvenlik sağlamaktan geçer.
Kafkaslar son 2 asırdan beri Rusların arka bahçesidir.
Her ne kadar bağımsızlık verilmiş olsa da, SSCB dağıldıktan sonra kurulan 16 bağımsız devlet üzerinde, Rusya’nın hegemonik etkisi devam etmektedir.
Bu etkinin sonuçlarından biri de “Bağımsız Devletler Topluluğu” antlaşması veya paktı diyebiliriz.
Bu savaşın kazananının kim olduğunu anlamak için “tilki ne diyor” ona bakmak lazımdır.
İngiliz Telegraph Gazetesi’nde “Azerbaycan-Ermenistan savaşının en büyük galibi Türkiye” başlıklı bir analiz yayınlandı:
Telegraph, Ermenistan'ın “aşağılayıcı” barış anlaşmasını kabul etmekten başka çaresi kalmadığı, “Kremlin, Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ'daki 6 haftalık çatışmayı sona erdiren anlaşmayla Güney Kafkasya'da barışı sağlamış olabilir ancak savaşı Türkiye kazandı.” değerlendirmesini yaptı.
Bu değerlendirmede şu görüşlere yer verildi:
ABD'nin aracılık ettiği ateşkesin daha mürekkebi kurumadan bozulduğu, “Koronavirüs, terörist saldırılar ve ABD'deki başkanlık seçimleri Batı’nın dikkatini dağıttığını, bu eski Sovyet bölgesindeki savaşın öneminin gözden kaçırıldığı” belirtildi.
Savaşın Rusya'nın Güney Kafkasya'da manevra alanının sınırlı olduğunu da ortaya koyduğu, bölgede istikrarı sağlamak için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyduğu anlaşıldı.
Times Gazetesi’nin başyazısında “Sonuçta, bölge siyasetinde belirleyici rol oynama niyetinin sinyalini veren Türkiye'nin Azerbaycan lehine kuvvetli müdahalesinin ardından bu sonuç kaçınılmazdı” denildi.
Yapılacak anlaşmanın, “Güney Kafkasya haritasının kalıcı ve kapsamlı şekilde yeniden çizilmesine giden bir yola işaret ettiği” belirtildi.
Guardian Gazetesi de konuya ilişkin “Dağlık Karabağ Barış Anlaşması, bölgesel jeopolitiği yeniden şekillendiriyor” başlığı ile bir haber yaptı. Moskova, “Türkiye destekli Azerbaycan ile askeri bir çatışmaya pek hevesli değildi” ifadesi kullanıldı.
Rusya Strateji ve Teknoloji Analiz Merkezi Direktörü Ruslan Pukhov da “Jeopolitik sonuçlar sadece Ermenistan için değil, Rusya için de felaket” dedi.
Kremlin'e yakın siyasi uzmanlardan Fyodor Lukyanov, “Türkiye, denklemin önemli bir parçasıdır", "Minsk Grubu artık yok” dedi.
Ayrıca; Azerbaycan ile Türkiye sınırındaki Nahçıvan‘dan geçen doğrudan koridor açılması ile Türkiye ile Azerbaycan arasında bağlantı kurulacağı belirtildi.
-devam edecek-
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
Karabağ’da alınacak en iyi netice (Yani maksimalist sonuç) ne idi?
Ermenistan’ın Karabağ’dan tamamen çıkartılması, Laçin veya Zengilan’dan, Nahcivan’a 10 Km genişliğinde bir koridorun açılması, Ermenistan içinde kalan Azerbaycan’a ait olan 8 reyonun kurtarılması idi.
Bunun daha ilerisi Ermenistan Devletinin haritadan silinmesi hedefidir.
Şimdi bu netice, tek kalemde alınabilir miydi?
Bu işi başarmanın tam zamanı mıydı?
Azerbaycan’ın milli gücü, şu an için bu hedefi gerçekleştirmeye muktedir miydi?
Türkiye’nin desteği olmadan Azerbaycan bu neticeyi alabilir miydi?
Dünyaya yayılmış Ermeni lobisinin ağır baskısına rağmen Putin ve Erdoğan bu hedefleri gerçekleştirmek için söz birliği etseler bile yapabilirler miydi?
Savaşın 44 gün sürmesinden sonra, Batı dünyası, bir müddet daha savaşın devam etmesine tahammül edebilir miydi?
Ermenistan’ın tamamen haritadan silinmesi mümkün müdür?
Meseleye geniş cepheden bakıldığında bundan daha iyi bir sonuç alınabilir miydi bunu incelemek gereklidir:
Ermenistan Hükumeti’nin, Şuşa’yı kaybettikten sonra Hankenti ve Ağdam’da tutunması imkânsız hale gelmişti. Birliklerinin çoğunu kaybetmişti.
Cephede organize bir savunma yapacak birliği kalmamıştı, Azerbaycan ordusu, cepheyi yan ve gerisinden kuşatacak bir pozisyona gelmişti, savaşın sonu belli olmuştu.
Ermenistan, mecburen teslim olmak zorunda kalmıştı.
Dünya tarihini inceleyen herkes bilir ki, her zafer mutlak manada kazançla sonuçlanmaz.
1897 Türk-Yunan Savaşı’nı kazanmamıza rağmen Teselya’yı kaybettik, Girit Adamızın yönetimini Yunanistan’a bırakmak zorunda kalarak sonuçsuz bir zafer kazandık.
Aynı durum Lozan Antlaşması‘nın sonuçları bakımından da ileri sürülmüştür.
Önemli olan, diplomasi sahasında sonuç alabilmektir.
Ermenistan, Dağlık Karabağ Savaşı’nda teslim oldu.
Kelbecer, Ağdam ve Laçin'den daha sonra Dağlık Karabağ'ın tamamından çekileceği ifade edildi.
Saldıran taraf Ermenistan olduğu için “Harp tazminatına” mahkûm edilmesi, Azerbaycan hudutlarında birlik bulundurmaması, Karabağ’da yaşayan Ermenilerin tamamen çekilinceye kadar polis gücü haricinde bir kuvvet bulundurmaması, Azerbaycan topraklarını, şehirlerini ateş altına alan uzun menzilli füzelerden arındırılması bundan sonraki görüşmelerde öncelikle ele alınması gereken esas konular arasında yer alacaktır.
Henry Kissinger'ın çok önemli bir sözü vardır; “Dünya düzeni, lider bir devletin güç ve meşruiyeti birleştirme yeteneğine bağlıdır…”
Bölgede kalıcı bir barış tesis etmenin, istikrarı korumanın tek yolu “kazan kazan” anlayışı ile güvenlik sağlamaktan geçer.
Kafkaslar son 2 asırdan beri Rusların arka bahçesidir.
Her ne kadar bağımsızlık verilmiş olsa da, SSCB dağıldıktan sonra kurulan 16 bağımsız devlet üzerinde, Rusya’nın hegemonik etkisi devam etmektedir.
Bu etkinin sonuçlarından biri de “Bağımsız Devletler Topluluğu” antlaşması veya paktı diyebiliriz.
Bu savaşın kazananının kim olduğunu anlamak için “tilki ne diyor” ona bakmak lazımdır.
İngiliz Telegraph Gazetesi’nde “Azerbaycan-Ermenistan savaşının en büyük galibi Türkiye” başlıklı bir analiz yayınlandı:
Telegraph, Ermenistan'ın “aşağılayıcı” barış anlaşmasını kabul etmekten başka çaresi kalmadığı, “Kremlin, Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ'daki 6 haftalık çatışmayı sona erdiren anlaşmayla Güney Kafkasya'da barışı sağlamış olabilir ancak savaşı Türkiye kazandı.” değerlendirmesini yaptı.
Bu değerlendirmede şu görüşlere yer verildi:
ABD'nin aracılık ettiği ateşkesin daha mürekkebi kurumadan bozulduğu, “Koronavirüs, terörist saldırılar ve ABD'deki başkanlık seçimleri Batı’nın dikkatini dağıttığını, bu eski Sovyet bölgesindeki savaşın öneminin gözden kaçırıldığı” belirtildi.
Savaşın Rusya'nın Güney Kafkasya'da manevra alanının sınırlı olduğunu da ortaya koyduğu, bölgede istikrarı sağlamak için Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyduğu anlaşıldı.
Times Gazetesi’nin başyazısında “Sonuçta, bölge siyasetinde belirleyici rol oynama niyetinin sinyalini veren Türkiye'nin Azerbaycan lehine kuvvetli müdahalesinin ardından bu sonuç kaçınılmazdı” denildi.
Yapılacak anlaşmanın, “Güney Kafkasya haritasının kalıcı ve kapsamlı şekilde yeniden çizilmesine giden bir yola işaret ettiği” belirtildi.
Guardian Gazetesi de konuya ilişkin “Dağlık Karabağ Barış Anlaşması, bölgesel jeopolitiği yeniden şekillendiriyor” başlığı ile bir haber yaptı. Moskova, “Türkiye destekli Azerbaycan ile askeri bir çatışmaya pek hevesli değildi” ifadesi kullanıldı.
Rusya Strateji ve Teknoloji Analiz Merkezi Direktörü Ruslan Pukhov da “Jeopolitik sonuçlar sadece Ermenistan için değil, Rusya için de felaket” dedi.
Kremlin'e yakın siyasi uzmanlardan Fyodor Lukyanov, “Türkiye, denklemin önemli bir parçasıdır", "Minsk Grubu artık yok” dedi.
Ayrıca; Azerbaycan ile Türkiye sınırındaki Nahçıvan‘dan geçen doğrudan koridor açılması ile Türkiye ile Azerbaycan arasında bağlantı kurulacağı belirtildi.
-devam edecek-
.
Suat Gün, dikGAZETE.com