Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır? -2-

Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır? -2-

Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır? -2- Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır? -2-

Böyle bir depremle karşılaşıldığında depremde müdahale önceliklerini yazmıştık ancak depreme karşı nasıl bir teşkilatlanma modeliyle karşı koymamız gerektiğini yazmamıştık; bu makalemizde bir model teklif ederek deprem yazılarımıza devam edeceğiz. 

Türkiye’de en teşkilatlı yapı nedir?

Herkes biliyor ki devlettir.

Deprem, sel, tufan gibi tabii afetlerde kimin ne yapacağını önceden planlayan yapı da devlettir. 

Yardımlar, sivil toplum kuruluşları, şunlar bunlar “taşıma suyla değirmen döndürmek” gibidir ve geçicidir. 

Esas işi daima devlet yapar. 

Bir felaket anında devlet teşkilatlarının (Valilik ve kaymakamlıkların) ne yapacağı, nasıl toplanacağı, kim ölürse kimin yerine kim geçeceği daha önceden yapılmış planlarla tespit edilir.

Bir defa en büyük mülki amirlik binaları 9 şiddetindeki depremde-tufanlarda bile yıkılmayacak şekilde inşa edilmelidir. 

Yer altında çalışma karargâhları olmalı, buralara giriş kapıları bahçe içinde olmalıdır. 

Elektrik üretimi için yedek jeneratörleri, her türlü haberleşme bağlantıları, bilgisayar ve internet ağları olmalı, Ankara ile bağlantısı (Ana karargâh ile) sinevizyon yayını ile yüz yüze yapılmalıdır. 

Böyle bir felaket başladığı andan itibaren, eğer haberleşme sistemi kesintiye uğrarsa, bağlantı derhal ‘drone’ler ve insansız hava araçlarıyla kurulmalı ve devam ettirilmelidir. 

Askerlikte emir almadan yapılacak temel bir prensip var: “Keşif, emniyet, irtibat…” Bu ilke, bütün devlet teşkilatının parolası olmalıdır. 

Her makam astıyla ve üstü ile irtibat kuracak, halkın emniyetini sağlayacak, hasarın miktarını, müdahale şeklini keşfedecek, saha ile faal bir bağlantı içinde olacak, ekipleri satranç tahtasındaki hamleler gibi idare edecek. 

Bütün bunları yapabilmek için anında il afet divanı - ilçe afet divanını toplayacak kim ne yapacak nereye gidecek, ne getirecek, ne götürecek bunun planı yapılacak. 

TSK’nın profesyonel orduya geçiş yapması kısmen doğrudur. Ancak şehirde ordumuzun kışlaları vardı. 

Profesyonel birliklerin yanında eski usul askere alım-askerlik süresi ve teşkilatın varlığı önemi bu büyük felaketle ortaya çıkmıştır. 

Hatta subaylık dönemimde bir Amerikalı subay,Siz askerinize maaş vermiyorsunuz, sizde askerlik bedava olduğu için büyük ordu besleyebiliyorsunuz” demişti. 

Türkiye genel bir savaşa girerse kaldı ki 2030’dan sonraki yıllarda böyle bir ihtiyacın olma ihtimali çok yüksektir bunun için büyük bir silahlı kuvvetlere ihtiyaç duyacaktır. 

Birliklerin şimdiden teşkil ve tensiklerinin yapılması gereklidir.

Konuya tekrar dönersek Ordumuzun Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma Planları vardı. (EMASYA) Bu planlar, tekrar hazırlanmalı, kim, nerede, nasıl görev alacağı, hangi Valiliğin ve Kaymakamlığın emrine gireceği önceden belirlenmelidir. 

İl Afet kurulları teşekkül edilmeli: Vali, Kaymakamlar, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, AFAD Başkanı, Kızılay İl Başkanı, DSİ, Köy İşleri Müdürü, Karayolları Müdürü, İtfaiye Müdürü, Zabıta Müdürü, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanlığı, Milli Eğitim Müdürü, il Sağlık Müdürlüğü İl Nüfus Müdürü, İl Kültür Müdürü, İl Tarım Müdürü, İl Turizm Müdürü, İl Bayındırlık Müdürü acil toplanır. 

İlk emirler ayaküstü verilir. 

Gönüllü yardım ekiplerinin kayıtları yapılır. 

Depolarda bulunan arama kurtarma malzemeleri ekiplere dağıtılır.

İş makinesi dökümü çıkartılır. 

Şayet olağanüstü hal ilan edilmişse (Özel sektörün de devlet emrine sokulduğu duyurulur) sivil kurum ve işletmelerdeki iş makinelerine görev emirleri verilir, kamu hizmetine alınır. 

Daha sonra bunlara ödenecek ücretin ödenmesi için kayıt altına alınır. 

Müdahalede öncelik arama ve kurtarma, sonra barınma ve iaşedir.

Gelen askeri birliklerin nerelere gideceği, gönüllülerin hangi kurumlara dağıtılacağı ilerleyen saatler içinde tespit edilir. 

Şehirde Maden Mühendisleri odası varsa halka ve gönüllülere arama ve kurtarma eğitimi vermeye başlar. 

Gönüllüler önce bir enkazın önünde hızlandırılmış bir eğitim ile görev aldıkları kurum ve birliklere sevk edilir. 

Bu felakette özel maden işletmelerinden gelen işçilerin başarısı gözler önündedir. 

Valilik yeni birimler teşkil ederken askeri birlik, AFAD ve kurtarma ekiplerinde görev yapmak üzere öğrenci, öğretmen, kamu görevlisi teşkilatlandırılması, yapılır, kamu memurları ve öğretmenler teşkilat başkanı olarak görevlendirilir. 

Kimi gelen yardımları dağıtır, kimi, kurtarma ekiplerini idare eder, kimi iskân işlerini çadır kurulmasını, konteynerlerin kurulmasını idare eder. 

Sivil savunma - AFAD birliği kurulur. 

Gayretler ve hizmetler birleştirilir. 

Her göçüğün başında bir kurtarma takımı olacak şekilde görev dağılımları yapılır. 

Bunlar bilgisayar üzerinden ‘drone’ler ve İHA’lar vasıtasıyla sürekli izlenir. 

Valilik, belediye, kaymakamlık emirlerine ‘drone’, İHA, layzerli veya sismik dalgalı ısıölçer araçlar tahsis edilir. 

Arama kurtarma ekiplerine, elde edilen bilgiler enkaz başı arama timlerine aktarılır ve faal bir şekilde yayınlanır. 

İHA’lar devamlı uçarak hem baz istasyonu, hem haberleşme ağı, afet yönetimi işlerinde kullanılmalıdır.

İHA’lar, baz istasyonu görevleri yaparken gerekirse havadan duyurular ve hitaplar yayınlanır, haberleşmede irtibatların kopmasına müsaade edilmez. 

Bir savaşta düşmanın bu irtibatları koparmak için aktif şekilde elektronik köreltme yapacağı düşünüldüğünde bu hizmetin önemi ortaya çıkmaktadır. 

Hasar tespitinde İHA ve yer ekiplerinin kullanılması uzaydaki uyduların devreye sokulması çok önemlidir. 

Türkiye’nin uzay kapasitesini artırmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. 

Askeri hastaneler değil, askeri sahra hastaneleri kurulmalıdır.

Birliklerin teşkilat yapılarına girmeli burada görev yapacak doktorlar Sağlık Bakanlığınca desteklenmelidir. 

Yabancı arama ve kurtarma ekiplerine dil bilen rehberler verilmeli, takip edilmeyi arama dışı işlere yönelmemeleri dâhil görev bitişleri sürekli izlenmeli, görevden göreve nakli sağlanmalıdır.

Çevre kirliliğini önlemek ve halk sağlığını korumak için orduda ve belediyelerde bulunan sahra tuvaleti benzeri ayakyolu yapıları hızla devreye alınmalıdır. 

Türkiye, arama kurtarmacılıkta, afetlere müdahalede dünya lideridir. 

Çeşitli illerimizdeki kurtarmacaların (AFAD, Kızılay ve Madencilerin) alana hızlı ulaşması için İçişleri Bakanlığı ile ordu her zaman helikopter desteği sağlamalıdır. 

6-7 tane hastane gemimiz olmalıdır.

Enkaz kaldırması başladıktan sonra notlar alınmalı, başarılı ve başarısız yönleri yazılmalı, o zafiyetler giderilmelidir. 

Şümullü müdahale planları hazırlanmalı, bu felaketi bir nükleer savaş felaketi gibi değerlendirip, dersler alınmalıdır. 

Günümüzde nükleere eşdeğer geliştirilmiş klasik cephane, tahrip gücü artırılmış nano yanmalı tahrip kitleri vardır. 

Bunlara karşı koymak için bu deprem felaketinden dersler almalıyız. 

Nükleer silah yapmalıyız.

Bu depremin HAARP teknolojileriyle tetiklenebilir imkânları olup olmadığı araştırılmalıdır. 

Acaba maden ocaklarını ve sondaj çalışması yapmış yabancı şirketlerin, zemine tahrip gücü yüksek nükleer silahlar, nükleer mayınlar yerleştirip yerleştirmediklerinden de şüphe etmek gereklidir. 

Bu depremin olduğu saha, yüzeye yakınlık, art arda 2 büyük patlama, depremin olduğu sahanın genişliği Türkiye’nin Suriye’deki kontrol ettiği alanları da kapsaması, artçıların bitmez tükenmez bir şekilde devam etmesi (14.02.2023 - 23:07 saati itibariyle 3 bin 170 artçı ve çoğu 5 büyüklüğü civarında) kaldı ki Nur Dağı’ndaki deprem esnasında parlak bir ışığın çıkışı yer altında bir nükleer patlama şüphesini-izlenimi verir niteliktedir.

7.7 büyüklüğündeki ilk depremin ardından bölgede üçüncü gün sonrasına kadar toplam 2 bin 412 çoğu 5 büyüklüğü üstünde artçı depremin meydana geldiği biliniyor, bu durum olağan değildir.

M. 7,9’luk Kahramanmaraş depremi, Kuzey Marmara’da beklenen M.7,3’lük depremden 7 kat büyük. 

İstanbul 5 bin km. Ne var ki, km başına 3 bin kişi düşüyor. 

Nüfus yoğunluğu çok yüksek olduğu için deprem anında her şey kilitlenir. 

Güçlü yapılar olmalıdır. 

Halkı, tehlikeli alanlardan kurtarmak için büyük parklar ve millet bahçeleri yapılmalıdır. 

Bu 10 vilayet depreminde yeni yapılacak binaların yeri değiştirilirken büyük park yerleri tasarlanmalıdır. 

Binaların yüksekliğine takılmamalıdır. 

Bütün binalar izolatörlü yapılmalıdır. 

Fayın yeri bellidir. 

Bütün teşkilatlanmalar buna göre yapılmalıdır.

SONUÇ: Dere geçerken at değiştirilmez. Seçimler 1 yıl ertelenmelidir.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com

Böyle bir depremle karşılaşıldığında depremde müdahale önceliklerini yazmıştık ancak depreme karşı nasıl bir teşkilatlanma modeliyle karşı koymamız gerektiğini yazmamıştık; bu makalemizde bir model teklif ederek deprem yazılarımıza devam edeceğiz. 

Türkiye’de en teşkilatlı yapı nedir?

Herkes biliyor ki devlettir.

Deprem, sel, tufan gibi tabii afetlerde kimin ne yapacağını önceden planlayan yapı da devlettir. 

Yardımlar, sivil toplum kuruluşları, şunlar bunlar “taşıma suyla değirmen döndürmek” gibidir ve geçicidir. 

Esas işi daima devlet yapar. 

Bir felaket anında devlet teşkilatlarının (Valilik ve kaymakamlıkların) ne yapacağı, nasıl toplanacağı, kim ölürse kimin yerine kim geçeceği daha önceden yapılmış planlarla tespit edilir.

Bir defa en büyük mülki amirlik binaları 9 şiddetindeki depremde-tufanlarda bile yıkılmayacak şekilde inşa edilmelidir. 

Yer altında çalışma karargâhları olmalı, buralara giriş kapıları bahçe içinde olmalıdır. 

Elektrik üretimi için yedek jeneratörleri, her türlü haberleşme bağlantıları, bilgisayar ve internet ağları olmalı, Ankara ile bağlantısı (Ana karargâh ile) sinevizyon yayını ile yüz yüze yapılmalıdır. 

Böyle bir felaket başladığı andan itibaren, eğer haberleşme sistemi kesintiye uğrarsa, bağlantı derhal ‘drone’ler ve insansız hava araçlarıyla kurulmalı ve devam ettirilmelidir. 

Askerlikte emir almadan yapılacak temel bir prensip var: “Keşif, emniyet, irtibat…” Bu ilke, bütün devlet teşkilatının parolası olmalıdır. 

Her makam astıyla ve üstü ile irtibat kuracak, halkın emniyetini sağlayacak, hasarın miktarını, müdahale şeklini keşfedecek, saha ile faal bir bağlantı içinde olacak, ekipleri satranç tahtasındaki hamleler gibi idare edecek. 

Bütün bunları yapabilmek için anında il afet divanı - ilçe afet divanını toplayacak kim ne yapacak nereye gidecek, ne getirecek, ne götürecek bunun planı yapılacak. 

TSK’nın profesyonel orduya geçiş yapması kısmen doğrudur. Ancak şehirde ordumuzun kışlaları vardı. 

Profesyonel birliklerin yanında eski usul askere alım-askerlik süresi ve teşkilatın varlığı önemi bu büyük felaketle ortaya çıkmıştır. 

Hatta subaylık dönemimde bir Amerikalı subay,Siz askerinize maaş vermiyorsunuz, sizde askerlik bedava olduğu için büyük ordu besleyebiliyorsunuz” demişti. 

Türkiye genel bir savaşa girerse kaldı ki 2030’dan sonraki yıllarda böyle bir ihtiyacın olma ihtimali çok yüksektir bunun için büyük bir silahlı kuvvetlere ihtiyaç duyacaktır. 

Birliklerin şimdiden teşkil ve tensiklerinin yapılması gereklidir.

Konuya tekrar dönersek Ordumuzun Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma Planları vardı. (EMASYA) Bu planlar, tekrar hazırlanmalı, kim, nerede, nasıl görev alacağı, hangi Valiliğin ve Kaymakamlığın emrine gireceği önceden belirlenmelidir. 

İl Afet kurulları teşekkül edilmeli: Vali, Kaymakamlar, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, AFAD Başkanı, Kızılay İl Başkanı, DSİ, Köy İşleri Müdürü, Karayolları Müdürü, İtfaiye Müdürü, Zabıta Müdürü, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanlığı, Milli Eğitim Müdürü, il Sağlık Müdürlüğü İl Nüfus Müdürü, İl Kültür Müdürü, İl Tarım Müdürü, İl Turizm Müdürü, İl Bayındırlık Müdürü acil toplanır. 

İlk emirler ayaküstü verilir. 

Gönüllü yardım ekiplerinin kayıtları yapılır. 

Depolarda bulunan arama kurtarma malzemeleri ekiplere dağıtılır.

İş makinesi dökümü çıkartılır. 

Şayet olağanüstü hal ilan edilmişse (Özel sektörün de devlet emrine sokulduğu duyurulur) sivil kurum ve işletmelerdeki iş makinelerine görev emirleri verilir, kamu hizmetine alınır. 

Daha sonra bunlara ödenecek ücretin ödenmesi için kayıt altına alınır. 

Müdahalede öncelik arama ve kurtarma, sonra barınma ve iaşedir.

Gelen askeri birliklerin nerelere gideceği, gönüllülerin hangi kurumlara dağıtılacağı ilerleyen saatler içinde tespit edilir. 

Şehirde Maden Mühendisleri odası varsa halka ve gönüllülere arama ve kurtarma eğitimi vermeye başlar. 

Gönüllüler önce bir enkazın önünde hızlandırılmış bir eğitim ile görev aldıkları kurum ve birliklere sevk edilir. 

Bu felakette özel maden işletmelerinden gelen işçilerin başarısı gözler önündedir. 

Valilik yeni birimler teşkil ederken askeri birlik, AFAD ve kurtarma ekiplerinde görev yapmak üzere öğrenci, öğretmen, kamu görevlisi teşkilatlandırılması, yapılır, kamu memurları ve öğretmenler teşkilat başkanı olarak görevlendirilir. 

Kimi gelen yardımları dağıtır, kimi, kurtarma ekiplerini idare eder, kimi iskân işlerini çadır kurulmasını, konteynerlerin kurulmasını idare eder. 

Sivil savunma - AFAD birliği kurulur. 

Gayretler ve hizmetler birleştirilir. 

Her göçüğün başında bir kurtarma takımı olacak şekilde görev dağılımları yapılır. 

Bunlar bilgisayar üzerinden ‘drone’ler ve İHA’lar vasıtasıyla sürekli izlenir. 

Valilik, belediye, kaymakamlık emirlerine ‘drone’, İHA, layzerli veya sismik dalgalı ısıölçer araçlar tahsis edilir. 

Arama kurtarma ekiplerine, elde edilen bilgiler enkaz başı arama timlerine aktarılır ve faal bir şekilde yayınlanır. 

İHA’lar devamlı uçarak hem baz istasyonu, hem haberleşme ağı, afet yönetimi işlerinde kullanılmalıdır.

İHA’lar, baz istasyonu görevleri yaparken gerekirse havadan duyurular ve hitaplar yayınlanır, haberleşmede irtibatların kopmasına müsaade edilmez. 

Bir savaşta düşmanın bu irtibatları koparmak için aktif şekilde elektronik köreltme yapacağı düşünüldüğünde bu hizmetin önemi ortaya çıkmaktadır. 

Hasar tespitinde İHA ve yer ekiplerinin kullanılması uzaydaki uyduların devreye sokulması çok önemlidir. 

Türkiye’nin uzay kapasitesini artırmasının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. 

Askeri hastaneler değil, askeri sahra hastaneleri kurulmalıdır.

Birliklerin teşkilat yapılarına girmeli burada görev yapacak doktorlar Sağlık Bakanlığınca desteklenmelidir. 

Yabancı arama ve kurtarma ekiplerine dil bilen rehberler verilmeli, takip edilmeyi arama dışı işlere yönelmemeleri dâhil görev bitişleri sürekli izlenmeli, görevden göreve nakli sağlanmalıdır.

Çevre kirliliğini önlemek ve halk sağlığını korumak için orduda ve belediyelerde bulunan sahra tuvaleti benzeri ayakyolu yapıları hızla devreye alınmalıdır. 

Türkiye, arama kurtarmacılıkta, afetlere müdahalede dünya lideridir. 

Çeşitli illerimizdeki kurtarmacaların (AFAD, Kızılay ve Madencilerin) alana hızlı ulaşması için İçişleri Bakanlığı ile ordu her zaman helikopter desteği sağlamalıdır. 

6-7 tane hastane gemimiz olmalıdır.

Enkaz kaldırması başladıktan sonra notlar alınmalı, başarılı ve başarısız yönleri yazılmalı, o zafiyetler giderilmelidir. 

Şümullü müdahale planları hazırlanmalı, bu felaketi bir nükleer savaş felaketi gibi değerlendirip, dersler alınmalıdır. 

Günümüzde nükleere eşdeğer geliştirilmiş klasik cephane, tahrip gücü artırılmış nano yanmalı tahrip kitleri vardır. 

Bunlara karşı koymak için bu deprem felaketinden dersler almalıyız. 

Nükleer silah yapmalıyız.

Bu depremin HAARP teknolojileriyle tetiklenebilir imkânları olup olmadığı araştırılmalıdır. 

Acaba maden ocaklarını ve sondaj çalışması yapmış yabancı şirketlerin, zemine tahrip gücü yüksek nükleer silahlar, nükleer mayınlar yerleştirip yerleştirmediklerinden de şüphe etmek gereklidir. 

Bu depremin olduğu saha, yüzeye yakınlık, art arda 2 büyük patlama, depremin olduğu sahanın genişliği Türkiye’nin Suriye’deki kontrol ettiği alanları da kapsaması, artçıların bitmez tükenmez bir şekilde devam etmesi (14.02.2023 - 23:07 saati itibariyle 3 bin 170 artçı ve çoğu 5 büyüklüğü civarında) kaldı ki Nur Dağı’ndaki deprem esnasında parlak bir ışığın çıkışı yer altında bir nükleer patlama şüphesini-izlenimi verir niteliktedir.

7.7 büyüklüğündeki ilk depremin ardından bölgede üçüncü gün sonrasına kadar toplam 2 bin 412 çoğu 5 büyüklüğü üstünde artçı depremin meydana geldiği biliniyor, bu durum olağan değildir.

M. 7,9’luk Kahramanmaraş depremi, Kuzey Marmara’da beklenen M.7,3’lük depremden 7 kat büyük. 

İstanbul 5 bin km. Ne var ki, km başına 3 bin kişi düşüyor. 

Nüfus yoğunluğu çok yüksek olduğu için deprem anında her şey kilitlenir. 

Güçlü yapılar olmalıdır. 

Halkı, tehlikeli alanlardan kurtarmak için büyük parklar ve millet bahçeleri yapılmalıdır. 

Bu 10 vilayet depreminde yeni yapılacak binaların yeri değiştirilirken büyük park yerleri tasarlanmalıdır. 

Binaların yüksekliğine takılmamalıdır. 

Bütün binalar izolatörlü yapılmalıdır. 

Fayın yeri bellidir. 

Bütün teşkilatlanmalar buna göre yapılmalıdır.

SONUÇ: Dere geçerken at değiştirilmez. Seçimler 1 yıl ertelenmelidir.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com