Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır?

Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır?

Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır? Depremi müteakip devlet nasıl teşkilatlanmalıdır, depreme müdahale nasıl olmalıdır?

Bu, Ziya Paşa’ya her gün rahmet okuyorum.

Ne güzel söylemiş: “Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür”.

TV’lerde her gün görüyorum. Evlilik yapmamış evlilik danışmanları, psikolojisi bozuk psikologlar, sigara içen doktorlar, mesleğinin dışında bir şey bilmeyen (hatta bazıları mesleğini de bilmiyor) ancak her mevzuda, çok kötü- uyduruk bir Türkçe ile ahkâm kesen profesörler, ipi sapa gelmeyen teklifler, kışkırtıcı sosyal medya paylaşımları, Allah’ın yüce varlığını göremeyecek/anlayamayacak kadar akıl ve fikirden yoksun sözde bilim adamları…

Böyle bir toplumu idare etmek hakikaten çok zor.

Allah, salahiyetlilere vazife başındakilere yardım etsin. 

Devlet yönetiminin birinci şartı, en önemli ilkesi ve önceliği “beka”dır.

Halkın korunması, yaşatılması, hayatın olağan akışının devam ettirilmesi devletin birinci görevidir. 

Devlette esas olan husus; devamlılık, eşit muamele ve hukuka bağlılıktır

Bunları başarmak için iyi yetişmiş, iyi teşkilatlanmış memur kadrosuna ihtiyaç vardır. 

Bu kadro: Emirlere mutlak itaat, kanun ve kurallara titizlikle riayet, hak ve hukuka bağlılık manasına gelen “yani sadakat” ve vazifesini çok iyi bilmek ve çalışkan olmak manasına gelen “liyakat ilkesi” ile çalışır. 

Tembel, pısırık, yağcı-dedikoducu, sorumluluk almaktan kaçan, vazifesini bilmeyen bir kadro, devleti inkıraza (yıkıma) sürükler. 

Bu nedenle yönetici kadro çok titizlikle seçilmelidir. 

Bu deprem sath-ı mailinde bu prensiplerin önemi bir kez daha ortaya çıkmış bulunuyor. 

Deprem 160 bin kilometresi Türkiye’de, 60 bin kilometresi Suriye’de olmak üzere 220 kilometrekarelik alanda olmuş, 20 milyon insanı tesir altına alan bir sahada yaşanmıştır. 

Bu yüzölçümü Polonya, Romanya, İngiltere, Belerus gibi devletlerin büyüklüğündeki alana tekabül etmektedir. 

Depremin satha yakın olması, doğrudan şehir merkezlerinin ortasından geçmesi, şiddetli ve yüksek momentumlu artçı depremlerin aralıksız devam etmesi yüzünden hasar ve zayiat artmış, devlet gücünü aşan boyutlara ulaşmıştır. 

Bu depremlerin 500 atom bombası gücünde olduğunu söylüyorlar.

İkinci Dünya Savaşı’nda 2 atom bombası yedikten sonra Japonya hükümeti, düşmanına teslim olmuştur.

Hamdolsun devletimiz ayaktadır. 

Hasarın yaralarını hızla sarmaktadır. 

Bu yönüyle Devletimiz ve milletimiz şanlı bir mücadelenin ve cihadın içindedir. 

Bizce depremde ölen bütün vatandaşlarımız şehittir

Devletimiz de gazidir.

Depremin şiddeti ve yoğunluğu sebebiyle ölü sayımız 7. gün sonunda 30 bin kişiye, -daha sonra ise 40 binin üzerine- çıkmıştır.

Prof. Ahmet Ercan’nın Twitter paylaşımına göre; bölge nüfusu 13,5 milyon, göçen yapı 12 bin 500, konut sayısı 66 bin (AFAD), konut başına düşen kişi 3 bin 375’dir. 

Göçük altında kalan insan sayısı 223 bin kişi, yaralı kurtulan 80 bin, göçük altında kalan 133 bin, ölü olarak enkaz altından çıkan 25 bin, bugün için (7. 8. gün) göçük altında kurtulmayı bekleyen 108 bin kişi vardır. 

Bizce enkaz kaldırıldıktan sonra toplam ölüm sayısı 50 bini geçmeyecektir. 

Ahmet Hoca, depremin ilk anından itibaren, vatandaşın kendisinin ve ailesinin çabasıyla kurtulmuş insanları hesaplamamış olduğunu değerlendiriyorum. 

Bütün bunları neden anlatıyorum: Bu deprem, gerçekten çok büyük bir felakettir. 

Birçok devletin boyunu aşacak evsafta ve boyuttadır. 

ABD’yi görüyoruz; Florida’da Meksika Körfezi’nde tayfunlar, fırtınalar oluyor, 3 gün sonra devlet oralara gidebiliyor. 

Devlet diye bir cismin varlığı görülemiyor. 

San Francisco depreminde gördük; devlet gücü diye bir kavram yoktu. 

Halkta, birlik şuuru ve toplumsal ahlak da yoktu. Aynı dakikada yağma hareketleri başladı. 

Amerikan kuvvetleri, aç halkı doyuracağına silah kullanarak binlerce zenciyi öldürdü. Kimse kimseye bir bardak su vermedi.

Canını kurtaran ardına bile bakmadan kaçtı. 

Kaldı ki; bizde yaşanan depremlere göre 100 kat zayıf olan 6,5 şiddetindeki San Francisco depreminde 3 bin kişi öldü.

Fay hattı da, bizde olduğu gibi şehirlerin göbeğinden değil şehrin 300 Km açığında ve denizden geçiyordu. 

Dünyanın en büyük devleti” olduğu söylenen ABD’nin zavallılığı ve aczi bu! 

ABD eski Savunma Bakanı Colin Powell’e göre Amerikan Yahudi Devleti (AYD), bize göre Amerika Darmadağın Perişan Devletinin hali bu. 

Bir şeyi tenkit ederken işin aslını astarını iyi bilmek gereklidir. Konuya devam edeceğiz.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com

Bu, Ziya Paşa’ya her gün rahmet okuyorum.

Ne güzel söylemiş: “Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür”.

TV’lerde her gün görüyorum. Evlilik yapmamış evlilik danışmanları, psikolojisi bozuk psikologlar, sigara içen doktorlar, mesleğinin dışında bir şey bilmeyen (hatta bazıları mesleğini de bilmiyor) ancak her mevzuda, çok kötü- uyduruk bir Türkçe ile ahkâm kesen profesörler, ipi sapa gelmeyen teklifler, kışkırtıcı sosyal medya paylaşımları, Allah’ın yüce varlığını göremeyecek/anlayamayacak kadar akıl ve fikirden yoksun sözde bilim adamları…

Böyle bir toplumu idare etmek hakikaten çok zor.

Allah, salahiyetlilere vazife başındakilere yardım etsin. 

Devlet yönetiminin birinci şartı, en önemli ilkesi ve önceliği “beka”dır.

Halkın korunması, yaşatılması, hayatın olağan akışının devam ettirilmesi devletin birinci görevidir. 

Devlette esas olan husus; devamlılık, eşit muamele ve hukuka bağlılıktır

Bunları başarmak için iyi yetişmiş, iyi teşkilatlanmış memur kadrosuna ihtiyaç vardır. 

Bu kadro: Emirlere mutlak itaat, kanun ve kurallara titizlikle riayet, hak ve hukuka bağlılık manasına gelen “yani sadakat” ve vazifesini çok iyi bilmek ve çalışkan olmak manasına gelen “liyakat ilkesi” ile çalışır. 

Tembel, pısırık, yağcı-dedikoducu, sorumluluk almaktan kaçan, vazifesini bilmeyen bir kadro, devleti inkıraza (yıkıma) sürükler. 

Bu nedenle yönetici kadro çok titizlikle seçilmelidir. 

Bu deprem sath-ı mailinde bu prensiplerin önemi bir kez daha ortaya çıkmış bulunuyor. 

Deprem 160 bin kilometresi Türkiye’de, 60 bin kilometresi Suriye’de olmak üzere 220 kilometrekarelik alanda olmuş, 20 milyon insanı tesir altına alan bir sahada yaşanmıştır. 

Bu yüzölçümü Polonya, Romanya, İngiltere, Belerus gibi devletlerin büyüklüğündeki alana tekabül etmektedir. 

Depremin satha yakın olması, doğrudan şehir merkezlerinin ortasından geçmesi, şiddetli ve yüksek momentumlu artçı depremlerin aralıksız devam etmesi yüzünden hasar ve zayiat artmış, devlet gücünü aşan boyutlara ulaşmıştır. 

Bu depremlerin 500 atom bombası gücünde olduğunu söylüyorlar.

İkinci Dünya Savaşı’nda 2 atom bombası yedikten sonra Japonya hükümeti, düşmanına teslim olmuştur.

Hamdolsun devletimiz ayaktadır. 

Hasarın yaralarını hızla sarmaktadır. 

Bu yönüyle Devletimiz ve milletimiz şanlı bir mücadelenin ve cihadın içindedir. 

Bizce depremde ölen bütün vatandaşlarımız şehittir

Devletimiz de gazidir.

Depremin şiddeti ve yoğunluğu sebebiyle ölü sayımız 7. gün sonunda 30 bin kişiye, -daha sonra ise 40 binin üzerine- çıkmıştır.

Prof. Ahmet Ercan’nın Twitter paylaşımına göre; bölge nüfusu 13,5 milyon, göçen yapı 12 bin 500, konut sayısı 66 bin (AFAD), konut başına düşen kişi 3 bin 375’dir. 

Göçük altında kalan insan sayısı 223 bin kişi, yaralı kurtulan 80 bin, göçük altında kalan 133 bin, ölü olarak enkaz altından çıkan 25 bin, bugün için (7. 8. gün) göçük altında kurtulmayı bekleyen 108 bin kişi vardır. 

Bizce enkaz kaldırıldıktan sonra toplam ölüm sayısı 50 bini geçmeyecektir. 

Ahmet Hoca, depremin ilk anından itibaren, vatandaşın kendisinin ve ailesinin çabasıyla kurtulmuş insanları hesaplamamış olduğunu değerlendiriyorum. 

Bütün bunları neden anlatıyorum: Bu deprem, gerçekten çok büyük bir felakettir. 

Birçok devletin boyunu aşacak evsafta ve boyuttadır. 

ABD’yi görüyoruz; Florida’da Meksika Körfezi’nde tayfunlar, fırtınalar oluyor, 3 gün sonra devlet oralara gidebiliyor. 

Devlet diye bir cismin varlığı görülemiyor. 

San Francisco depreminde gördük; devlet gücü diye bir kavram yoktu. 

Halkta, birlik şuuru ve toplumsal ahlak da yoktu. Aynı dakikada yağma hareketleri başladı. 

Amerikan kuvvetleri, aç halkı doyuracağına silah kullanarak binlerce zenciyi öldürdü. Kimse kimseye bir bardak su vermedi.

Canını kurtaran ardına bile bakmadan kaçtı. 

Kaldı ki; bizde yaşanan depremlere göre 100 kat zayıf olan 6,5 şiddetindeki San Francisco depreminde 3 bin kişi öldü.

Fay hattı da, bizde olduğu gibi şehirlerin göbeğinden değil şehrin 300 Km açığında ve denizden geçiyordu. 

Dünyanın en büyük devleti” olduğu söylenen ABD’nin zavallılığı ve aczi bu! 

ABD eski Savunma Bakanı Colin Powell’e göre Amerikan Yahudi Devleti (AYD), bize göre Amerika Darmadağın Perişan Devletinin hali bu. 

Bir şeyi tenkit ederken işin aslını astarını iyi bilmek gereklidir. Konuya devam edeceğiz.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com