DEVLETİN DİNİ OLMAZ!..

DEVLETİN DİNİ OLMAZ!..

Devlete “Din" kılıfı giydirmeye çalışmak veya “Din" üzerinden “Devlet"i tanımlamaya kalkmak, hem devlete hem de inanılmış olunan Din’e zarar verir.

Misal olarak “Devlet"i Musevilik/Hristiyanlık ya da “İslam" üzerinden tanımlamaya çalıştığımızda, buradaki “Din" olgusunun en doğru/tutarlı ve herkesçe kabul edilebilir yorumunu nasıl yapacağız?

Düşünün ki bunu Peygamberler dahi yapamamışken, yani tüm insanları aynı “Din" etrafında toplayamamış iken, biz hangi gerekçe ve yöntem ile bunu yapacağız!

Peygamber döneminde “Resmi Din Görevlileri" var mıydı!

Bugün "İslam Devleti" olunmak istesense, bunu hangi içtihad ve fıkıha göre yapacağız? Emevi geleneklerini veya birbiriyle çelişen hadisleri mi esas alalım?

Halkını müreffeh kılabilen çağdaş/uygar bir "Din Devleti" kurulabilmiş mi?

Devlet yönetiminde geçerli olması gereken temel kaide "Evrensel Hukuk Kuralları” olmalıdır; siz “Kitaplar"daki misalleri/teşbihleri esas alarak devleti yönetmeye kalkarsanız, hem “Kitab"ı hem de “Din"i tahrip etmiş olursunuz.

Hiçbir dini, ölçüt almadan çağdaş/uygar/adaletli bir “Devlet" modeli ortaya koyduğumuzda, zaten Kitapların ve Semavi Dinler’in öngördüğü adil sistemi kurmuş olacağız.

Doğru yol arayışında olan, manevi hissiyatını geliştirmek isteyen kişilerin Dine/Dini motivasyona -tetikleyici bir unsura- ihtiyacı vardır.

Devletlerin ise “Din"e ihtiyacı yoktur! Devlet ibadet yapamaz, dinsel telkin ile ilerleyemez.

Kitapların ve Dinlerin amacı, kişilere insani/vicdani olarak doğru yolu buldurmak değil midir!

Doğru yolu akli/vicdani olarak bulan ve bunu içselleştiren birine "Din" ve “Kitap" üzerinden telkine/motivasyona gerek var mıdır!

Çalışır haldeki bir araçta tekrar kontak çevirmek / marşa basmak / ateşleme yapmak nasıl ki motora zarar veriyorsa, "Evrensel düşünebilme yeteneği" olan Akışkan / Dinamik / Aydınlık bir zihne, “Din" telkini/baskısı yapmak da aynı şekilde zararlı olacaktır.

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

Devlete “Din" kılıfı giydirmeye çalışmak veya “Din" üzerinden “Devlet"i tanımlamaya kalkmak, hem devlete hem de inanılmış olunan Din’e zarar verir.

Misal olarak “Devlet"i Musevilik/Hristiyanlık ya da “İslam" üzerinden tanımlamaya çalıştığımızda, buradaki “Din" olgusunun en doğru/tutarlı ve herkesçe kabul edilebilir yorumunu nasıl yapacağız?

Düşünün ki bunu Peygamberler dahi yapamamışken, yani tüm insanları aynı “Din" etrafında toplayamamış iken, biz hangi gerekçe ve yöntem ile bunu yapacağız!

Peygamber döneminde “Resmi Din Görevlileri" var mıydı!

Bugün "İslam Devleti" olunmak istesense, bunu hangi içtihad ve fıkıha göre yapacağız? Emevi geleneklerini veya birbiriyle çelişen hadisleri mi esas alalım?

Halkını müreffeh kılabilen çağdaş/uygar bir "Din Devleti" kurulabilmiş mi?

Devlet yönetiminde geçerli olması gereken temel kaide "Evrensel Hukuk Kuralları” olmalıdır; siz “Kitaplar"daki misalleri/teşbihleri esas alarak devleti yönetmeye kalkarsanız, hem “Kitab"ı hem de “Din"i tahrip etmiş olursunuz.

Hiçbir dini, ölçüt almadan çağdaş/uygar/adaletli bir “Devlet" modeli ortaya koyduğumuzda, zaten Kitapların ve Semavi Dinler’in öngördüğü adil sistemi kurmuş olacağız.

Doğru yol arayışında olan, manevi hissiyatını geliştirmek isteyen kişilerin Dine/Dini motivasyona -tetikleyici bir unsura- ihtiyacı vardır.

Devletlerin ise “Din"e ihtiyacı yoktur! Devlet ibadet yapamaz, dinsel telkin ile ilerleyemez.

Kitapların ve Dinlerin amacı, kişilere insani/vicdani olarak doğru yolu buldurmak değil midir!

Doğru yolu akli/vicdani olarak bulan ve bunu içselleştiren birine "Din" ve “Kitap" üzerinden telkine/motivasyona gerek var mıdır!

Çalışır haldeki bir araçta tekrar kontak çevirmek / marşa basmak / ateşleme yapmak nasıl ki motora zarar veriyorsa, "Evrensel düşünebilme yeteneği" olan Akışkan / Dinamik / Aydınlık bir zihne, “Din" telkini/baskısı yapmak da aynı şekilde zararlı olacaktır.

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com