Devletin partileşmesi sorunu ve çözüm yolları

Devletin partileşmesi sorunu ve çözüm yolları

Eskiden CHP’ye “parti devleti” denirken şimdi AK Parti için aynı şeyleri söyleniyor. Siyasi parti ile Devleti ayıracak kapasitede olanlar, bu homojenleşmeye ‘Parti Devleti’ tabirini kullanmışlar.

İktidara gelen, hükümet kurma yetkisini seçmenden alan siyasi parti veya partiler devlette kadrolaşmayacak mı? 

Liderler sadakati veya liyakati tercih ederek kendine yakın gördüğü kişilere yetki / görev / vazife vermeyecek mi?

Yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı seçilen kişi, yakın çalışma arkadaşlarını, kabinesini neye göre belirleyecek? Partisine yakın kişileri tercih ederse, ‘parti devleti’ yakıştırmasına mı muhatap olacak?

Şu anki hukuka göre Cumhurbaşkanı seçilen kişi, aynı zamanda siyasi parti lideri de olabilir. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı atamalar, aynı zamanda parti liderinin yaptığı atamalar olduğundan bu tür yorumların önü açılmış oluyor. 

Cumhuriyet ilan edildiğinde kabineye seçilmek istenen kişilerin bazıları aynı zamanda asker kimliğine sahipti. Mustafa Kemal Atatürk bu kişileri tercihe zorladı. Hükümette yer almak, kabinede bulunmak isteyenler asker üniformasını çıkartmak zorunda kaldı. 

Bu tür önlemlere rağmen CHP, tek parti döneminde ‘parti devleti’ etiketinden kurtulamadı. 

Bir tercih meselesi olmakla birlikte, devlette görev alacak kişilerin siyasete bulaşmamış olmaları bile bu şartlar altında ‘parti devleti’ etiketinden siyasi partileri kurtarmaya yetmeyecektir. 

Herhangi bir ilde Vali’ye, ilçede Kaymakam’a hiçbir parti yetkilisi emir ve talimat veremez, ayağına çağıramaz, kamu görevlisini azarlayamaz. Eğer bu durum gerçekleşirse ‘parti devleti’ etiket olmaktan çıkar gerçeğe dönüşür.

Bunun dışında yapılan atamalar Cumhurbaşkanı’nın tercihine bağlıdır. 

Cumhurbaşkanı / Parti Lideri, Vali ve Parti İl Başkanı’na emir ve talimat verebilir, gerekirse kamu yararına olmak üzere azarlayabilir, istediği zaman ayağına çağırabilir. 

Suiistimal ve keyfiyet olmadığı sürece Partili Cumhurbaşkanı olmanın devlete ve millete zararı yoktur. 

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nde, Milletvekili Bakan’a, Vali veya Kaymakam’a talimat verir gibi konuşamaz, iş takibi yapamaz. Henüz sistem olgunlaşmadığından Milletvekilleri bu hatalara düşebilir. 

Gelişmekte olan ülkelerde, demokrasi yeterince yerleşmediğinden, özümsenmediğinden ve daha çok kötüye kullanıldığından kâğıtta yapılan değişikliğin sahada anında karşılık bulması pek kolay değildir. 

Hele ki devleti yönetmeye talip olanların yakasına yapışan, çıkarcı çevreler her koşulda iş başında olduğundan ‘Normal Şartlar Altında’ hemen çözülecek meseleler kronik hastalığa dönüşüverir. 

İktidara gelenler yolsuzluğa savaş açmayı temel gaye ve hedef olarak istediği kadar belirlesin kısa zamanda kendini ister istemez bu cenderenin içinde bulur, çırpındıkça batar. 

Parti devleti olma şuuru da istemsiz bir eylemdir tek başına uzun süre iktidarda kalan partiler için. 

Hiçbir şart ve zorunluluk İl / İlçe Başkanını veya yöneticisini Kamu Görevlisine emir ve talimat vermekten men edemez. Kamu görevlisi, çoğu zaman ikbal peşinde olduğundan bu ufak ricaları zaten emir telakki edecektir! 

Sonuçta oturduğu koltukta bu sebeple oturuyordur!

Hangi parti olursa olsun hükümette farklı, muhalefette farklıdır. Her parti, zamanla kendi içinde kadrolaştığı gibi imkân bulduğunda kamuda kadrolaşmayı temel hedef olarak belirler. 

Her parti zamanla farklı kadrolaşma ve yörünge değişikliğine uğrar. 

İnsanoğlunun fikir ve düşünce dünyası yıllar geçtikçe nasıl ki değişime uğrarsa siyasi partiler de aynı kaderi yaşar.

İnsanların güç karşısında bozulmaya başlaması gibi partiler de güç karşısında başkalaşım geçirir. 

Dün kahraman ilan edilen yarın hainleşir! Dünün haini bugünün kahramanı olabilir!

Devlet nasıl partileşmez?

İnsanın olduğu yerde her şey olur, olmadığı yerde zaten konuşmanın anlamı yoktur. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

Devletin, partileşmesi, sorunu, ve, çözüm, yolları,Muhammed, Işık, @leyli_serd, yazdı, #DevletinPartileşmesiSorunu, #ÇözümYolları,

Eskiden CHP’ye “parti devleti” denirken şimdi AK Parti için aynı şeyleri söyleniyor. Siyasi parti ile Devleti ayıracak kapasitede olanlar, bu homojenleşmeye ‘Parti Devleti’ tabirini kullanmışlar.

İktidara gelen, hükümet kurma yetkisini seçmenden alan siyasi parti veya partiler devlette kadrolaşmayacak mı? 

Liderler sadakati veya liyakati tercih ederek kendine yakın gördüğü kişilere yetki / görev / vazife vermeyecek mi?

Yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı seçilen kişi, yakın çalışma arkadaşlarını, kabinesini neye göre belirleyecek? Partisine yakın kişileri tercih ederse, ‘parti devleti’ yakıştırmasına mı muhatap olacak?

Şu anki hukuka göre Cumhurbaşkanı seçilen kişi, aynı zamanda siyasi parti lideri de olabilir. Cumhurbaşkanı’nın yaptığı atamalar, aynı zamanda parti liderinin yaptığı atamalar olduğundan bu tür yorumların önü açılmış oluyor. 

Cumhuriyet ilan edildiğinde kabineye seçilmek istenen kişilerin bazıları aynı zamanda asker kimliğine sahipti. Mustafa Kemal Atatürk bu kişileri tercihe zorladı. Hükümette yer almak, kabinede bulunmak isteyenler asker üniformasını çıkartmak zorunda kaldı. 

Bu tür önlemlere rağmen CHP, tek parti döneminde ‘parti devleti’ etiketinden kurtulamadı. 

Bir tercih meselesi olmakla birlikte, devlette görev alacak kişilerin siyasete bulaşmamış olmaları bile bu şartlar altında ‘parti devleti’ etiketinden siyasi partileri kurtarmaya yetmeyecektir. 

Herhangi bir ilde Vali’ye, ilçede Kaymakam’a hiçbir parti yetkilisi emir ve talimat veremez, ayağına çağıramaz, kamu görevlisini azarlayamaz. Eğer bu durum gerçekleşirse ‘parti devleti’ etiket olmaktan çıkar gerçeğe dönüşür.

Bunun dışında yapılan atamalar Cumhurbaşkanı’nın tercihine bağlıdır. 

Cumhurbaşkanı / Parti Lideri, Vali ve Parti İl Başkanı’na emir ve talimat verebilir, gerekirse kamu yararına olmak üzere azarlayabilir, istediği zaman ayağına çağırabilir. 

Suiistimal ve keyfiyet olmadığı sürece Partili Cumhurbaşkanı olmanın devlete ve millete zararı yoktur. 

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nde, Milletvekili Bakan’a, Vali veya Kaymakam’a talimat verir gibi konuşamaz, iş takibi yapamaz. Henüz sistem olgunlaşmadığından Milletvekilleri bu hatalara düşebilir. 

Gelişmekte olan ülkelerde, demokrasi yeterince yerleşmediğinden, özümsenmediğinden ve daha çok kötüye kullanıldığından kâğıtta yapılan değişikliğin sahada anında karşılık bulması pek kolay değildir. 

Hele ki devleti yönetmeye talip olanların yakasına yapışan, çıkarcı çevreler her koşulda iş başında olduğundan ‘Normal Şartlar Altında’ hemen çözülecek meseleler kronik hastalığa dönüşüverir. 

İktidara gelenler yolsuzluğa savaş açmayı temel gaye ve hedef olarak istediği kadar belirlesin kısa zamanda kendini ister istemez bu cenderenin içinde bulur, çırpındıkça batar. 

Parti devleti olma şuuru da istemsiz bir eylemdir tek başına uzun süre iktidarda kalan partiler için. 

Hiçbir şart ve zorunluluk İl / İlçe Başkanını veya yöneticisini Kamu Görevlisine emir ve talimat vermekten men edemez. Kamu görevlisi, çoğu zaman ikbal peşinde olduğundan bu ufak ricaları zaten emir telakki edecektir! 

Sonuçta oturduğu koltukta bu sebeple oturuyordur!

Hangi parti olursa olsun hükümette farklı, muhalefette farklıdır. Her parti, zamanla kendi içinde kadrolaştığı gibi imkân bulduğunda kamuda kadrolaşmayı temel hedef olarak belirler. 

Her parti zamanla farklı kadrolaşma ve yörünge değişikliğine uğrar. 

İnsanoğlunun fikir ve düşünce dünyası yıllar geçtikçe nasıl ki değişime uğrarsa siyasi partiler de aynı kaderi yaşar.

İnsanların güç karşısında bozulmaya başlaması gibi partiler de güç karşısında başkalaşım geçirir. 

Dün kahraman ilan edilen yarın hainleşir! Dünün haini bugünün kahramanı olabilir!

Devlet nasıl partileşmez?

İnsanın olduğu yerde her şey olur, olmadığı yerde zaten konuşmanın anlamı yoktur. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

Devletin, partileşmesi, sorunu, ve, çözüm, yolları,Muhammed, Işık, @leyli_serd, yazdı, #DevletinPartileşmesiSorunu, #ÇözümYolları,