Dış politika kırılganlıkları ve bölgesel dengeler 

Dış politika kırılganlıkları ve bölgesel dengeler 

Joe Biden, ABD Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz Suriye’de bombalar patlamaya başladı.

PKK uzantısı PYD, ABD desteğini de arkasına alarak Türkiye’yi Suriye’de zor durumda bırakmak için silahlı ve bombalı eylemlerini hızlandıracak gibi görünüyor.

İçişleri Bakanlığı’nın etkin ve verimli çalışmaları ve MİT destekli operasyonlar ile dağılma sürecine giren, epey kan kaybeden PKK’yı tekrar canlandırmak için Biden yönetimi, her türlü desteği de vereceğe benziyor. 

Sözde ‘Kürt Koridoru’ tekrar gündeme gelebileceği gibi Türk askerinin Suriye sahasında etkin olup Libya ve buna bağlı olarak Doğu Akdeniz’de etkisiz kalması istenebilir.

ABD Başkanı’nın masasında bulunan “Halkbank Davası” yakın zamanda tekrar gündeme gelirse şaşırmam.

Senato ve Temsilciler Meclisi bu dava ile özel olarak ilgilenebilir, Biden yönetimini sıkıştırabilirler. Bu dava gündeme gelsin diye bazı lobilerde hareketlenmeler de yaşanabilir.

Joe Biden’in ABD Başkanı seçilmesi sadece ABD ve Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Neredeyse tüm dünya yeni başkana göre konumunu belirmemek zorunda.

AB ile Türkiye yeniden yakınlaşma için yol arıyor. 

Pandemi ile beraber AB, büyük bir darboğaz içinde. Birçok ülkede halk eylemleri oluyor. Fransa'da başlayan eylemlerin bir benzeri Hollanda'da etkisini gösteriyor. 

Türkiye, sağlık sistemi ile zor da olsa pandemi ile başa çıkmayı başardı. Avrupa sağlık altyapısında sınıfta kaldı. 

Bu şartlar altında AB, Türkiye'ye yaptırım uygulayacak durumda değil. Ayrıca ABD’de, Biden dönemi başladığından bunun etkileri de AB ve Türkiye'de görülecek. 

AB ile ilişkilerde sıcak bir dönem yaşanabilir. Türkiye'nin de bu sıcaklığa bu dönemde ihtiyacı var.

Türkiye, yeni konjonktüre göre kendini hazırlıyor. Yeni konsepte uygun rotalarını belirliyor.  

Bu minvalde, Yargı Reformu birkaç hafta içinde açıklanabilir. Reformun içeriğinde AB üyeliğiyle alakalı başlıklar da olabilir. 

Yargı Reformu dışında, AHİM kararlarının uygulanması AB için önemli bir koşul. Türkiye bu kararları uygulayabilir mi, bakacağız. 

Şu an için uygulanabilirliği görünmüyor. Tabii AB'nin de yapması gerekenler var. 

Yunanistan ile yürütülen istikşafı görüşmeleri de yakından takip etmek gerekiyor. Türkiye'nin kazanımlar elde etmesi şaşırtıcı olmaz.

Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yakından takip etmek de gerekiyor. Libya’da esecek yeni rüzgârlara dikkat etmek gerekiyor. 

Diplomasiye, ikili iyi ilişkilere, dostluklara ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. 

ABD’de yaşanan her gelişme, Türkiye de dâhil olmak üzere tüm ülkeleri bir şekilde etkiliyor. 

Türkiye’nin her koşul ve olasılığa karşı devlet politikası analizlerine hız vermesi, özel sektörün de en kötü duruma hazırlıklı olması, ödemeler dengesini minimum risk alarak hazırlaması gerekiyor. 

Önümüzdeki birkaç yılda uluslararası politikalarda yaşanacak gelişmeler, kamu ve özel sektörü de etkileyebileceğinden hazırlıksız ve plansız yakalanılan her olay, ağır kayıpların verilmesine yol açacaktır.

Hata yapma lüksümüzün olmadığı bir dönemecin eşiğindeyiz. 

Bu dönemeci kazasız-belasız atlatabilirsek şayet, ülke ekonomisi, refah düzeyi, bölgesel güç olabilme kudreti gibi konuları daha rahat konuşabiliriz. 

Bu dönemeci dönemeyip, uçurumdan yuvarlanırsak da siyasal kavgaları, siyasi bölünmeleri veya ittifakları konuşuruz ki, sınırlarımıza dayanan savaşı daha yakından hissederiz. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

Joe Biden, ABD Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz Suriye’de bombalar patlamaya başladı.

PKK uzantısı PYD, ABD desteğini de arkasına alarak Türkiye’yi Suriye’de zor durumda bırakmak için silahlı ve bombalı eylemlerini hızlandıracak gibi görünüyor.

İçişleri Bakanlığı’nın etkin ve verimli çalışmaları ve MİT destekli operasyonlar ile dağılma sürecine giren, epey kan kaybeden PKK’yı tekrar canlandırmak için Biden yönetimi, her türlü desteği de vereceğe benziyor. 

Sözde ‘Kürt Koridoru’ tekrar gündeme gelebileceği gibi Türk askerinin Suriye sahasında etkin olup Libya ve buna bağlı olarak Doğu Akdeniz’de etkisiz kalması istenebilir.

ABD Başkanı’nın masasında bulunan “Halkbank Davası” yakın zamanda tekrar gündeme gelirse şaşırmam.

Senato ve Temsilciler Meclisi bu dava ile özel olarak ilgilenebilir, Biden yönetimini sıkıştırabilirler. Bu dava gündeme gelsin diye bazı lobilerde hareketlenmeler de yaşanabilir.

Joe Biden’in ABD Başkanı seçilmesi sadece ABD ve Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Neredeyse tüm dünya yeni başkana göre konumunu belirmemek zorunda.

AB ile Türkiye yeniden yakınlaşma için yol arıyor. 

Pandemi ile beraber AB, büyük bir darboğaz içinde. Birçok ülkede halk eylemleri oluyor. Fransa'da başlayan eylemlerin bir benzeri Hollanda'da etkisini gösteriyor. 

Türkiye, sağlık sistemi ile zor da olsa pandemi ile başa çıkmayı başardı. Avrupa sağlık altyapısında sınıfta kaldı. 

Bu şartlar altında AB, Türkiye'ye yaptırım uygulayacak durumda değil. Ayrıca ABD’de, Biden dönemi başladığından bunun etkileri de AB ve Türkiye'de görülecek. 

AB ile ilişkilerde sıcak bir dönem yaşanabilir. Türkiye'nin de bu sıcaklığa bu dönemde ihtiyacı var.

Türkiye, yeni konjonktüre göre kendini hazırlıyor. Yeni konsepte uygun rotalarını belirliyor.  

Bu minvalde, Yargı Reformu birkaç hafta içinde açıklanabilir. Reformun içeriğinde AB üyeliğiyle alakalı başlıklar da olabilir. 

Yargı Reformu dışında, AHİM kararlarının uygulanması AB için önemli bir koşul. Türkiye bu kararları uygulayabilir mi, bakacağız. 

Şu an için uygulanabilirliği görünmüyor. Tabii AB'nin de yapması gerekenler var. 

Yunanistan ile yürütülen istikşafı görüşmeleri de yakından takip etmek gerekiyor. Türkiye'nin kazanımlar elde etmesi şaşırtıcı olmaz.

Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yakından takip etmek de gerekiyor. Libya’da esecek yeni rüzgârlara dikkat etmek gerekiyor. 

Diplomasiye, ikili iyi ilişkilere, dostluklara ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. 

ABD’de yaşanan her gelişme, Türkiye de dâhil olmak üzere tüm ülkeleri bir şekilde etkiliyor. 

Türkiye’nin her koşul ve olasılığa karşı devlet politikası analizlerine hız vermesi, özel sektörün de en kötü duruma hazırlıklı olması, ödemeler dengesini minimum risk alarak hazırlaması gerekiyor. 

Önümüzdeki birkaç yılda uluslararası politikalarda yaşanacak gelişmeler, kamu ve özel sektörü de etkileyebileceğinden hazırlıksız ve plansız yakalanılan her olay, ağır kayıpların verilmesine yol açacaktır.

Hata yapma lüksümüzün olmadığı bir dönemecin eşiğindeyiz. 

Bu dönemeci kazasız-belasız atlatabilirsek şayet, ülke ekonomisi, refah düzeyi, bölgesel güç olabilme kudreti gibi konuları daha rahat konuşabiliriz. 

Bu dönemeci dönemeyip, uçurumdan yuvarlanırsak da siyasal kavgaları, siyasi bölünmeleri veya ittifakları konuşuruz ki, sınırlarımıza dayanan savaşı daha yakından hissederiz. 

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com