Doğru frekansta olmak!

Doğru frekansta olmak!

Doğru frekansta olmak! Doğru frekansta olmak!

Frekans, en basit hali ile titreşim demektir.

Titreşim, bir sistemin dengede kalmaya yakın mesafede yapmış olduğu salınım hareketidir.

Kainatta her şeyin özü enerjidir.

Enerji, sürekli titreşerek bir salınım oluşturur.

Kuantum fiziğine göre madde, enerji yoğunluğudur.

Enerji varsa frekansı olmak zorundadır.

Frekans, radyo frekansı, ses frekansı ve ışık frekansı gibi farklı alanlarda kullanılır.

Tüm evren ışık ve enerjinin görünen ve görünmeyen dalga formlarından oluşmaktadır.

Makro kozmosdan mikro kozmosa kadar her şeyin bir titreşimi, bir frekansı vardır. Yaratılan her şey belirli bir frekans aralığında bulunmaktadır.

Doğanın, ülkelerin, şehirlerin, görüntünün, düşüncelerin, duyguların, sesin, yaşadığımız olayların, organlarımızın, yediğimiz ve içtiğimiz şeyin...

Beş duyu organımızla algılayabildiğimiz ya da algılayamadığımız her şeyin belirli frekansları vardır.

Her şey bu belirli frekans aralığına göre "biçim-şekil-form" gösterir.

Evrenin işleyiş sisteminde olaylar, ait olduğumuz frekansa göre şekillenir ve gerçekleşir.

Bizler hangi frekans aralığından yayın yapıyorsak o frekansa ait gerçeklikleri hayatımıza çekeriz…

İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin ayırt etmeksizin hangi duygu ve düşüncede isek onu hayatımıza çekiyoruz.

Yunus Emre'nin dediği gibi; “Her neye bakarsan kendi yüzündür. Kimde ne görürsen kendi öz'ündür.”

Genel olarak insanların frekans ortalaması300 Hertz”dir.

Şifacı insanların frekans ortalaması “500 Hertz”dir.

Astral seyahat eden kişilerin, kahinlerin, zaman ve mekan mefhumlarını aşan kişilerin frekans ortalaması ise “10 Bin Hertz” civarındadır.

Titreşimi “10 Bin Hertz”i aşan canlıları gözle göremeyiz; onlar “boyut üstü varlıklar” olarak adlandırılır.

Frekansı yüksek olan kişilerin ruh ve beden sağlığı mükemmeldir; anlama ve algılama kapasiteleri, zekâları yüksektir. Vücutları genç, dinamik ve zinde olarak hayatlarını sürdürürler.

Frekansta düşük kişilerin enerjileri düşüktür ve hep madde aleminde kütle beden olarak, dünya işlerine çok dalarak hayatlarını devam ettirirler.

Her nefesimizde bütün uzuvlarımızın bir ahenk ile çalışması, hayat dolu olmak, doğru frekansta olduğumuzu gösterir.

Tüm organlarımızın kendine özgü frekansı vardır.

Öfkeli olduğumuzda karaciğerin frekansı değişir.

Sevgi ve şefkat yoksunluğu varsa kalbin frekansı değişir.

Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi düşük titreşim de hayat kaybettirir.

Bir insanın kalbine iyi gelmeyen bir titreşime maruz kalması, kalp krizi geçirmesine sebep olabilir.

İkili ilişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte.

İyi başlayan ve kötü giden ilişkilerin sebebi de frekans değişimidir.

Frekansal bütünlük demek zihinsel, bedensel ve ruhsal dengenin bir bütün halinde olması demektir ve doğru frekansta olduğunun göstergesidir.

Nikola Tesla, “Eğer evreni anlamak istiyorsan enerji, frekans ve titreşim üzerine düşün” demiştir.

Frekans, sıklık ve süreklilik demektir.

Frekans bizi “a noktası”ndan “b noktası”na taşıyan vasıtadır.

Neye daha çok odaklanırsak o enerjiyi içeride üretebilir ve onu yansıtabiliriz.

Düşük frekansta, bir şey aklımıza gelir ve gider.

Orta frekansta, aklımıza gelen şeyler, duygularla gelen düşüncelerdir.

Yüksek frekansta, duygularla gelen düşünceleri çok yoğun ve şiddetli şekilde yaşayabiliriz.

Düşük frekansta, kalıp üst frekansları çıkılmadığında sürekli yatma isteği gelir ve birşey yapmak istemeyiz. Bu durum, hormonları bitirir ve dengemiz bozulur.

Sayı sekansları, doğal taşlar, esmalar, kokular, müzik gibi etkiler, frekansı bir süreliğine yükseltebilir. Fakat bunlar koltuk değneği gibidir; etkisi kısa sürer. Etkisi geçtiğinde yine sen "eski sen" olarak kalırsın.

Olumlamalar, imajinasyon ve deneyimlerle de frekansımızı yükseltebiliriz, bunlar da geçici durumlardır; kalıcı olabilmesi için o durumu içselleştirmeli ve sürekliliği olmalıdır.

Ne demişler; “Şampiyon olmak istiyorsan şampiyon gibi davranmalısın!

Neye uyumlanırsak onu hayatımıza çeker ve yaşarız.

Frekansın yüksek olması demek; “dua ve isteklerin kabul olması, aklına gelenin başına gelmesi, istediğinin yanında, ihtiyaçlarının önünde, desteğin ardında ve güvende, tüm imkanlar ayaklarının altında olacak ve sen dosdoğru yolunda ilerleyeceksin” demektir.

Frekansı yükseltmek için “Meditasyon(inanca göre; dua, ibadet, namaz, zikir vb. de denilebilir) en kolay ve en etkili bir yöntemdir. Düzenli yapılan ‘meditasyon’ ile beden-zihin-ruh dengesini kolaylıkla sağlanabilir, öğrenme, hafıza ve öz farkındalık geliştirilip, bu özellikleri güçlendirebiliriz.

Gayret ve çaba gösterilmeden hiçbir şey olmuyor; önce kendisini hissedip, kendini keşfetmeli, nasıl bir alanda ve ne için bu dünyada olduğunu fark etmeli insan.

Hizmetsiz himmet, zahmetsiz rahmet olmuyor.

.

Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com

Frekans, en basit hali ile titreşim demektir.

Titreşim, bir sistemin dengede kalmaya yakın mesafede yapmış olduğu salınım hareketidir.

Kainatta her şeyin özü enerjidir.

Enerji, sürekli titreşerek bir salınım oluşturur.

Kuantum fiziğine göre madde, enerji yoğunluğudur.

Enerji varsa frekansı olmak zorundadır.

Frekans, radyo frekansı, ses frekansı ve ışık frekansı gibi farklı alanlarda kullanılır.

Tüm evren ışık ve enerjinin görünen ve görünmeyen dalga formlarından oluşmaktadır.

Makro kozmosdan mikro kozmosa kadar her şeyin bir titreşimi, bir frekansı vardır. Yaratılan her şey belirli bir frekans aralığında bulunmaktadır.

Doğanın, ülkelerin, şehirlerin, görüntünün, düşüncelerin, duyguların, sesin, yaşadığımız olayların, organlarımızın, yediğimiz ve içtiğimiz şeyin...

Beş duyu organımızla algılayabildiğimiz ya da algılayamadığımız her şeyin belirli frekansları vardır.

Her şey bu belirli frekans aralığına göre "biçim-şekil-form" gösterir.

Evrenin işleyiş sisteminde olaylar, ait olduğumuz frekansa göre şekillenir ve gerçekleşir.

Bizler hangi frekans aralığından yayın yapıyorsak o frekansa ait gerçeklikleri hayatımıza çekeriz…

İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin ayırt etmeksizin hangi duygu ve düşüncede isek onu hayatımıza çekiyoruz.

Yunus Emre'nin dediği gibi; “Her neye bakarsan kendi yüzündür. Kimde ne görürsen kendi öz'ündür.”

Genel olarak insanların frekans ortalaması300 Hertz”dir.

Şifacı insanların frekans ortalaması “500 Hertz”dir.

Astral seyahat eden kişilerin, kahinlerin, zaman ve mekan mefhumlarını aşan kişilerin frekans ortalaması ise “10 Bin Hertz” civarındadır.

Titreşimi “10 Bin Hertz”i aşan canlıları gözle göremeyiz; onlar “boyut üstü varlıklar” olarak adlandırılır.

Frekansı yüksek olan kişilerin ruh ve beden sağlığı mükemmeldir; anlama ve algılama kapasiteleri, zekâları yüksektir. Vücutları genç, dinamik ve zinde olarak hayatlarını sürdürürler.

Frekansta düşük kişilerin enerjileri düşüktür ve hep madde aleminde kütle beden olarak, dünya işlerine çok dalarak hayatlarını devam ettirirler.

Her nefesimizde bütün uzuvlarımızın bir ahenk ile çalışması, hayat dolu olmak, doğru frekansta olduğumuzu gösterir.

Tüm organlarımızın kendine özgü frekansı vardır.

Öfkeli olduğumuzda karaciğerin frekansı değişir.

Sevgi ve şefkat yoksunluğu varsa kalbin frekansı değişir.

Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi düşük titreşim de hayat kaybettirir.

Bir insanın kalbine iyi gelmeyen bir titreşime maruz kalması, kalp krizi geçirmesine sebep olabilir.

İkili ilişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte.

İyi başlayan ve kötü giden ilişkilerin sebebi de frekans değişimidir.

Frekansal bütünlük demek zihinsel, bedensel ve ruhsal dengenin bir bütün halinde olması demektir ve doğru frekansta olduğunun göstergesidir.

Nikola Tesla, “Eğer evreni anlamak istiyorsan enerji, frekans ve titreşim üzerine düşün” demiştir.

Frekans, sıklık ve süreklilik demektir.

Frekans bizi “a noktası”ndan “b noktası”na taşıyan vasıtadır.

Neye daha çok odaklanırsak o enerjiyi içeride üretebilir ve onu yansıtabiliriz.

Düşük frekansta, bir şey aklımıza gelir ve gider.

Orta frekansta, aklımıza gelen şeyler, duygularla gelen düşüncelerdir.

Yüksek frekansta, duygularla gelen düşünceleri çok yoğun ve şiddetli şekilde yaşayabiliriz.

Düşük frekansta, kalıp üst frekansları çıkılmadığında sürekli yatma isteği gelir ve birşey yapmak istemeyiz. Bu durum, hormonları bitirir ve dengemiz bozulur.

Sayı sekansları, doğal taşlar, esmalar, kokular, müzik gibi etkiler, frekansı bir süreliğine yükseltebilir. Fakat bunlar koltuk değneği gibidir; etkisi kısa sürer. Etkisi geçtiğinde yine sen "eski sen" olarak kalırsın.

Olumlamalar, imajinasyon ve deneyimlerle de frekansımızı yükseltebiliriz, bunlar da geçici durumlardır; kalıcı olabilmesi için o durumu içselleştirmeli ve sürekliliği olmalıdır.

Ne demişler; “Şampiyon olmak istiyorsan şampiyon gibi davranmalısın!

Neye uyumlanırsak onu hayatımıza çeker ve yaşarız.

Frekansın yüksek olması demek; “dua ve isteklerin kabul olması, aklına gelenin başına gelmesi, istediğinin yanında, ihtiyaçlarının önünde, desteğin ardında ve güvende, tüm imkanlar ayaklarının altında olacak ve sen dosdoğru yolunda ilerleyeceksin” demektir.

Frekansı yükseltmek için “Meditasyon(inanca göre; dua, ibadet, namaz, zikir vb. de denilebilir) en kolay ve en etkili bir yöntemdir. Düzenli yapılan ‘meditasyon’ ile beden-zihin-ruh dengesini kolaylıkla sağlanabilir, öğrenme, hafıza ve öz farkındalık geliştirilip, bu özellikleri güçlendirebiliriz.

Gayret ve çaba gösterilmeden hiçbir şey olmuyor; önce kendisini hissedip, kendini keşfetmeli, nasıl bir alanda ve ne için bu dünyada olduğunu fark etmeli insan.

Hizmetsiz himmet, zahmetsiz rahmet olmuyor.

.

Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com