DÜNYA VE AKIL
DÜNYA VE AKIL
- 05-05-2017 10:33
- 27
- 05-05-2017 10:33
- 27
“Yaratana inanmak veya din gerekli mi?” sorusunu soralım…
İnsanlara akıl gibi bir özellik verilmeseydi din konusu konuşulmaya bile gerek görülmezdi…
Ne yapalım ki akıl verilmiş!..
Akıl verilince düşünmek de kaçınılmaz oluyor...
Akıl sahibi olup, dünyayı kim yarattı, diye düşünmeyen bir insanın var olacağını düşünmüyorum...
Kozmoloji, herkesin ilgisini çeken bir alan…
Akıllı bir ateist arkadaşım vardı, Libya'da sürekli tartışır, dururduk... Şimdi Müslüman oldu...
Onu, aklı ve şüpheleri hep araştırmaya itmişti ve sonunda yaratanın var olduğuna karar verdi...
Tarafsız olarak baktığımızda, dünyaya gelmiş geçmiş insanların (ilkel ya da modern) tapma ihtiyaçları nereden geliyor?
Ateşe, güneşe, putlara tapan insanlar neden bu ihtiyacı duymuşlar...
İnsanlara diğer canlılardan farklı olarak verilen akıl doğası gereği, araştırma isteğini de beraberinde taşımaktadır...
Akıl, bir şeyin kendiliğinden olduğunu kabul etmez.
Her şeyi bir sebebe bağlar.
İnsanın ve insandaki organların ve tabiattaki nizamın yerli yerince yaratılmasını tesadüf olarak kabul edemez.
Bunun gibi tabiatta bulunan canlı cansız her şeyin, bir yaratıcı tarafından yaratıldığını ister istemez kabul eder.
İlk insanlar, bilginin azlığı yüzünden -daha çok- çeşitli doğa güçlerine tapmışlar…
Bilim ilerledikçe insanlar da yaratanın muazzam tasarımını incelemeye başlamışlar…
Filozoflar, aklın gereği olan düşünmeye önem vermişler...
Bilimsel araştırmalara girmeden eşyaya ve olaylara neden, niçin ve nasıl sorularını sorarak, bilimin önünün açılmasına zemin hazırlamışlar...
Bu bakımdan incelendiğinde dünya, tesadüflere bırakılamayacak kadar milyonlarca canlıya sahip olduğu gibi evrenin genişlemeye (Kur'an'da genişleme belirtilmektedir) ve hareketin devam etmesi gibi, akıl almayacak gelişmelerin karşısında Allah'ın varlığını kabul etmek akıllı insanlar için kaçınılmaz olmuştur...
Ben şahsen, dünyadaki canlıları yakından tanıdıkça, hatta canlılar bir tarafa kendi organlarımın yapıları ve işleyişindeki dengeyi, tasarımı, entegrasyonu ve sistematikliği gördüğümde doğrusu yaratanın varlığına ilgim artıkça daha çok inanıyorum…
Bu büyük yaratılışın, tesadüfe veya başka teorilere bağlamak aklın ve mantığın kabul edeceği bir iş değil...
Din konusu ise ayrı ve çok detaylı… Saygılar sunarım.
:
Raşit Anaral, dikGAZETE.com
“Yaratana inanmak veya din gerekli mi?” sorusunu soralım…
İnsanlara akıl gibi bir özellik verilmeseydi din konusu konuşulmaya bile gerek görülmezdi…
Ne yapalım ki akıl verilmiş!..
Akıl verilince düşünmek de kaçınılmaz oluyor...
Akıl sahibi olup, dünyayı kim yarattı, diye düşünmeyen bir insanın var olacağını düşünmüyorum...
Kozmoloji, herkesin ilgisini çeken bir alan…
Akıllı bir ateist arkadaşım vardı, Libya'da sürekli tartışır, dururduk... Şimdi Müslüman oldu...
Onu, aklı ve şüpheleri hep araştırmaya itmişti ve sonunda yaratanın var olduğuna karar verdi...
Tarafsız olarak baktığımızda, dünyaya gelmiş geçmiş insanların (ilkel ya da modern) tapma ihtiyaçları nereden geliyor?
Ateşe, güneşe, putlara tapan insanlar neden bu ihtiyacı duymuşlar...
İnsanlara diğer canlılardan farklı olarak verilen akıl doğası gereği, araştırma isteğini de beraberinde taşımaktadır...
Akıl, bir şeyin kendiliğinden olduğunu kabul etmez.
Her şeyi bir sebebe bağlar.
İnsanın ve insandaki organların ve tabiattaki nizamın yerli yerince yaratılmasını tesadüf olarak kabul edemez.
Bunun gibi tabiatta bulunan canlı cansız her şeyin, bir yaratıcı tarafından yaratıldığını ister istemez kabul eder.
İlk insanlar, bilginin azlığı yüzünden -daha çok- çeşitli doğa güçlerine tapmışlar…
Bilim ilerledikçe insanlar da yaratanın muazzam tasarımını incelemeye başlamışlar…
Filozoflar, aklın gereği olan düşünmeye önem vermişler...
Bilimsel araştırmalara girmeden eşyaya ve olaylara neden, niçin ve nasıl sorularını sorarak, bilimin önünün açılmasına zemin hazırlamışlar...
Bu bakımdan incelendiğinde dünya, tesadüflere bırakılamayacak kadar milyonlarca canlıya sahip olduğu gibi evrenin genişlemeye (Kur'an'da genişleme belirtilmektedir) ve hareketin devam etmesi gibi, akıl almayacak gelişmelerin karşısında Allah'ın varlığını kabul etmek akıllı insanlar için kaçınılmaz olmuştur...
Ben şahsen, dünyadaki canlıları yakından tanıdıkça, hatta canlılar bir tarafa kendi organlarımın yapıları ve işleyişindeki dengeyi, tasarımı, entegrasyonu ve sistematikliği gördüğümde doğrusu yaratanın varlığına ilgim artıkça daha çok inanıyorum…
Bu büyük yaratılışın, tesadüfe veya başka teorilere bağlamak aklın ve mantığın kabul edeceği bir iş değil...
Din konusu ise ayrı ve çok detaylı… Saygılar sunarım.
:
Raşit Anaral, dikGAZETE.com