Fırat kıyısındaki koyundan Ege kıyılarındaki cesetlere
Fırat kıyısındaki koyundan Ege kıyılarındaki cesetlere
- 02-12-2015 04:36
- 273
- 02-12-2015 04:36
- 273
Muhterem, “üç artı bir”den, “villa”ya geçtiğini duydum, hayırlı olsun.
Eh artık, askıda kalmış tutkuların hazzını yaşayacağın bir villan var.
Güvenlikli bir villaymış.
Allah kimseyi güvenliksiz bırakmasın.
Tam da seçimleri kazanmış, büyük ölçekli projeler peşinde hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışırken sana, lastik bottan söz ederek keyfini kaçıracağımı biliyorum.
Fakat, kaçarsa kaçsın lan!
Sana, Fırat’ın kıyısındaki sahipsiz koyundan değil; Ege’nin koylarında sahile vuran insanlıktan söz edeceğim.
Hatta sözlerim sadece sana değil; Allah kârlarını artırsın; bir kısım “muhafaza-kâr”a!..
Her şafak vakti, lastik botun insafına terkedilmiş onlarca çocuk, buz gibi sularda bağıra çağıra can veriyor.
Bu çocuklar çok sevdiğiniz Arap baharının açmadan solan emanet çiçekleri.
“Beşşaaar!..” diye diye “şar”lamanızla bu çiçeklerin solması arasındaki bağı benden daha iyi bilirsiniz...
Vicdanen ne dersiniz!
Dik dur eğilme...
Bir cenaze defin işlemi sırasında boynum bükük, yüreğimden geçenler dökülüverdi ağzımdan: İnsan hakları örgütleri, Ege’nin serin sularına gömülmüştür kardeşler.
“Der”ler, “Platform”lar, “Vakıf”lar...
Ve muhafazakârlar.
Hiç bir şey yapamıyorsanız söküp atın o tabelaları, çıkın o “fon”lu kuruluşlardan.
Bu oynaklıkları göz ardı ederek yarın sığınacak bir limanınız olmayacak.
Denizden çıkarılan o minicik çocukların minicik parmaklarını göz ardı ederek sürgit kazanan taraf olduğunuz hissini doyasıya yaşar ve avanta projeler peşinde koşarken tasarımlarınızı bozacak argümanlara sahip olmasam da moralinizi pekala bozabilirim.
-Kimse sabrımızı zorlamaya kalkmasın!..
-Alayına gider!..
-Hele bir sına!..
-Delikanlıysan bir daha gel!..
Stratejik derinlikle tanışalı beri kayıpları, kazanç hanesine yazma gibi bir alışkanlık edindiniz; bu bir yanılsamadır, kurtulun artık.
Aksi halde, sınırlarımızın yanı başında şiddetlenen ve her ağzı sulananın iştirak ettiği bu savaşta, ne Bayır kalacak ne de Bucak.
Fırat’ın kıyısında sahipsiz bir koyun...
“Kaç kilo” mu gelir!
Haydaa...
MEDYA BERBERİ
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı
Muhterem, “üç artı bir”den, “villa”ya geçtiğini duydum, hayırlı olsun.
Eh artık, askıda kalmış tutkuların hazzını yaşayacağın bir villan var.
Güvenlikli bir villaymış.
Allah kimseyi güvenliksiz bırakmasın.
Tam da seçimleri kazanmış, büyük ölçekli projeler peşinde hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışırken sana, lastik bottan söz ederek keyfini kaçıracağımı biliyorum.
Fakat, kaçarsa kaçsın lan!
Sana, Fırat’ın kıyısındaki sahipsiz koyundan değil; Ege’nin koylarında sahile vuran insanlıktan söz edeceğim.
Hatta sözlerim sadece sana değil; Allah kârlarını artırsın; bir kısım “muhafaza-kâr”a!..
Her şafak vakti, lastik botun insafına terkedilmiş onlarca çocuk, buz gibi sularda bağıra çağıra can veriyor.
Bu çocuklar çok sevdiğiniz Arap baharının açmadan solan emanet çiçekleri.
“Beşşaaar!..” diye diye “şar”lamanızla bu çiçeklerin solması arasındaki bağı benden daha iyi bilirsiniz...
Vicdanen ne dersiniz!
Dik dur eğilme...
Bir cenaze defin işlemi sırasında boynum bükük, yüreğimden geçenler dökülüverdi ağzımdan: İnsan hakları örgütleri, Ege’nin serin sularına gömülmüştür kardeşler.
“Der”ler, “Platform”lar, “Vakıf”lar...
Ve muhafazakârlar.
Hiç bir şey yapamıyorsanız söküp atın o tabelaları, çıkın o “fon”lu kuruluşlardan.
Bu oynaklıkları göz ardı ederek yarın sığınacak bir limanınız olmayacak.
Denizden çıkarılan o minicik çocukların minicik parmaklarını göz ardı ederek sürgit kazanan taraf olduğunuz hissini doyasıya yaşar ve avanta projeler peşinde koşarken tasarımlarınızı bozacak argümanlara sahip olmasam da moralinizi pekala bozabilirim.
-Kimse sabrımızı zorlamaya kalkmasın!..
-Alayına gider!..
-Hele bir sına!..
-Delikanlıysan bir daha gel!..
Stratejik derinlikle tanışalı beri kayıpları, kazanç hanesine yazma gibi bir alışkanlık edindiniz; bu bir yanılsamadır, kurtulun artık.
Aksi halde, sınırlarımızın yanı başında şiddetlenen ve her ağzı sulananın iştirak ettiği bu savaşta, ne Bayır kalacak ne de Bucak.
Fırat’ın kıyısında sahipsiz bir koyun...
“Kaç kilo” mu gelir!
Haydaa...
MEDYA BERBERİ
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı