Haarp teknolojilerinin kullanma şekli
Haarp teknolojilerinin kullanma şekli
- 14-03-2023 01:56
- 3288
- 14-03-2023 01:56
- 3288
DEPREMLER SENTETİK OLARAK YAPILABİLİR Mİ?
HAARP TEKNOLOJİLERİ DOĞRU MU?
MARAŞ DEPREMİNDE BÖYLE BİR ŞÜPHE VAR MI?
-5. Bölüm-
HAARP TEKNOLOJİLERİNİN KULLANMA ŞEKLİ
Bu depremlerin olacağından haberleri var mıydı? Varsa ilave olarak HAARP teknikleri kullanılmış mıdır, kullanılmışsa hangi teknikler nasıl kullanılmıştır?
Bu konuyu analiz etmeye devam edeceğiz.
Bu analizi yapabilmek için yer tektoniğini, kıta hareketlerini bilmek lazımdır.
Yer küresi ŞEKİL 13’de kesiti görüldüğü şekilde 6.700 Km yarıçapında bir küredir.
-ŞEKİL 10
ŞEKİL 10’da görüldüğü üzere çeşitli kalınlıktaki tabakalardan meydana gelir. Tabakaların küre biçimindeki şekli ŞEKİL 12-13’deki gibidir.
-ŞEKİL 12
.
-ŞEKİL 13
Yeryüzünün en dışında Dünya’mızın yüzde 70’inden fazlasını oluşturan taş kitlenin (Litosfer’in) su tabakası bulunmaktadır.
Bu tabakanın altında taş kitlenin (Litosfer’in) kara tabakası gelmektedir ve bu tabakalar diğer tabakalara göre çok incedir. 3-100 Km arası kalınlıktadır.
Bu tabakaların altında üst Manto bölümü vardır. Onun altında ise plastik özellikleri gösteren Astenosfer adı verilen bir bölüm vardır.
Bu tabakanın altında Alt Manto vardır. Bu tabakanın birleşiminde silikon, magnezyum, oksijen gibi maddeler vardır, ayrıca demir, kalsiyum, alüminyum da olduğu tahmin edilmektedir.
Bu tabakanın altında Dış Çekirdek bulunur ve yerkürenin hacminin yüzde 30’una yakınını oluşturur.
Buradaki sıvı Dünya’mızın dönüşüyle beraber oluşturduğu dinamo ile yerküremizin çevresindeki koruyucu manyetik alanı meydana getirmektedir.
Dünya’mızın merkezinde ise hacim olarak en ince tabakalardan biri olan İç çekirdek bulunmaktadır. (11)
Dünyanın tabaka ve kabukları her an hareket halindedir.
-ŞEKİL 14
ŞEKİL 14’de görüldüğü üzere sürekli bir döngü vardır.
Büyük kıta tabakaları, magmanın üzerinde yüzmekte birbirini itmekte ve birbirine çarpmaktadır.
Bu itiş kakış esnasında yer altından atmosfere muazzam ölçekte ısı, su buharı, çeşitli gazlar hatta yanardağ patlamalarıyla taş ve kum püskürtmektedir.
Bu tabakaların birbirine temas ettiği hatlara fay (yarık veya temas çatlağı-sürtünme hattı) adı verilmektedir.
Depremlerde en büyük yıkım, bu hatlar boyunca gerçekleşmektedir.
Yer tabakaları insan gücü ile herhangi bir teknik ile yerinden oynatılamayacak kadar devasa büyüklük ve ağırlıktadır.
Depremlerin olabilmesi için yer altında plakaların birbirine sürtünmesinden ve yüksek derece ısı ve gaz çıkışından kaynaklanan güç birikmesi olması lazımdır.
ŞEKİL 14’te görüldüğü üzere kıtalar birbirine sürterek hareket eder. Tabakalar arası itme ve kakmada gerilim en yüksek seviyeye çıktığında güç boşalması başlar ve depremler olur.
Güç birikiminin sebebi nedir?
Yüksek ısı ve sürtünmenin meydana getirdiği Hidrojen, Oksijen, Metan, Argon gibi gazlarla birlikte hararet çıkışıdır.
Deprem, statik direncin kırılmasıyla birlikte başlar, yer altındaki tabakaların oturması ile son bulur.
Statik direncin kırılmasından önce küçük çaplı depremler olur. Bu depremler, büyük kırılmanın habercisi gibidir.
Büyük kırılmadan (Ana deprem) sonra artçı depremler yaşanır.
Artçılardan sonra tabakalar yerine oturur, dinginlik dönemi başlar.
Depremlerin şiddetine, oluş tarihlerine ve sıralamasına bakıldığında belli bir kanuna göre teşekkül ettiği görülmektedir.
Depremlerin de tıpkı meteoroloji tahminlerinde olduğu gibi kestirilebilir veriler sunduğu görülmektedir.
Deprem tahmini meselesini bundan sonra ele alacağımız bir makalede inceleyeceğiz.
Kaldı ki uzayda bulunan NASA uyduları, muazzam ölçüde yer hareketlerini tahmin yeteneğine sahip bulunuyor.
Depreme müdahale veya depremi tetikleme, tabakalar arası gerilimin patlama noktasına geldiği andan itibaren mümkündür veya yer kabuğunun karar kılmadığı dengesiz halinde, öncü/artçı sarsıntıları hızlandırmak, şiddetini artırmak imkân dâhilindedir.
HAARP teknolojilerinin imkân kabiliyeti nedir?
Yer altının tomografisini (fotokopisini) çekmek, mikro dalga ısıtması gibi yakıcı enerji göndermek, elektriği kablosuz iletmek, Lazer odaklamasıyla bir yeri yakmak, iyonosfer tabakasında bulunan her an güneşten gelen radyasyon ve plazma halindeki kitleyi yönlendirmek, yağış ve iklim değişiklikleriyle oynamak, iyonosferi anten gibi kullanmak, uyduları yönlendirmek-kontrol etmek, yer sathında olanı biteni takip etmek, bunları uydularla birlikte yapmak…
Şunu kabul edelim ki: Uzayda kuvvetli uydu gücü olan devletler gelecek deprem tahminlerini 3-5 saat hassasiyetle yapabilirler, deprem anını tahmin edebilirler.
HAARP teknolojileri patlama seviyesine gelmemiş bir depremi tetikleyecek kapasiteye sahip değildir.
Ancak depremin şiddetini artıracak, çıkan veya yer altında sıkışan gazların yanmasını tetikleyecek enerji odaklamasına ve lazer teknolojilerine sahiptir.
Özellikle yabancı maden arama şirketlerinin yer altına nükleer mayın, nötron bombası gibi patlayıcılar yerleştirmesi mümkündür.
HAARP teknolojileri, yerin 5-10 bin metre derinliklerine nüfuz ederek yerleştirilen mayınları patlatması imkân dâhilindedir.
Özellikle yabancı petrol şirketlerinin, sondaj yapıp kapattıkları kuyuların içine ne yerleştirdiklerini bilmiyoruz.
Bu şirketler, nükleer patlayıcılar yerleştirmeseler dahi, bu kuyuların içinde biriken Metan gazını patlatacak ve depremi tetikleyecek bir düzenek kurup kurmadıklarını bilmiyoruz, şimdiye kadar da şüphe etmedik.
Amerika dâhil hiçbir devlet kendi depremini önleyemez. Patlama seviyesine gelmemiş kıta hareketlerini hiçbir teknoloji ile başlatamaz.
Ancak hasım ülkelerde yürüttükleri ticari madencilik faaliyetlerinin içine ne kattıklarını bilmiyoruz.
Bu depremin olduğu coğrafyanın büyüklüğü ve Türkiye’nin Suriye’de bulunan egemenlik alanlarını da kapsayacak genişlikte olması şüpheleri artırıyor.
Ayrıca depremlerin bitmez tükenmez bir şekilde devam etmesi metro tipi kazılar dahil çeşitli sahalara nükleer mayın yerleştirilmiş olması şüphesini akla getiriyor.
Ama şurası gerçek ki NASA’nın depremin saatini 3 saat hassasiyetle bilmemesi imkânsızdır.
Uzaydaki sondalar bu bilgiyi fazlasıyla verecek kapasiteye haizdir. Çünkü uzayda 19 milyar Km uzakta 400 Km çapında Güneş etrafında dönen bir gezegeni[2] (12) tespit eden teknoloji, yer sathındaki santim oynamayı tayin edecek kapasiteye sahiptir.
Nitekim günlük hayatta kullandığımız nevigasyon teknolojisi 1-2 metre hassasiyetle yer tarifi yapabiliyor.
-ŞEKİL 11
Sonuç:
Bu depremin olacağı saati bildirmeyen NASA ve sözde müttefiklerimiz bu kadar insanın, eli kanlı katilidir.
Bu deprem, tetikleme araçlarıyla hızlandırıldığı şüphesi vermektedir.
Yabancı maden şirketlerinin arama ve sondaj faaliyetleri yakından izlenmeli, ne getirdikleri götürdükleri takip edilmelidir.
Kapatılan kuyular araştırılmalıdır.
Deprem bölgesinde radyasyon tahlilleri yapılmalı tetikleyici sebepler aranmalıdır.
Uzaydan akım boşaltılması, şimşek tarzı elektrik nakli ve odaklaması yapılıp yapılmadığı incelenmelidir.
HAARP teknolojisi, sadece Alaska’daki tesisten ibaret değildir.
Bunun uzay kapasitesi de vardır.
Bunu da binlerce sayıdaki uydular oluşturmaktadır.
Teknoloji ve bilimde ileri gitmek bekanın temel şartı haline gelmiştir.
Uzay araştırmalarına ve uzayda askeri tertiplenmeye ağırlık verilmelidir.
Hasmane hareket edecek ülkelere karşı uydu vuracak teknolojiler geliştirilmelidir.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
(11) https://www.suleymaniyevakfi.org/sizden-gelenler/yeryuzunun-tabakalarikatmanlari.html
(12) İsim olarak 2018 AG37 diye adlandırılan nesne, Güneş'ten oldukça uzak bir yörüngede bulunuyor.
Söz konusu nesnenin Güneş’in etrafında bir kez dönmesi yaklaşık bin yıl sürüyor. Bu mesafe 132 astronomik birim olarak belirtiliyor. Bu keşif Güneş’e en uzak nesne unvanının sahibi olan FarOut'u tahtından etti. Zira FarOut Güneş’ten 124 astronomik birim uzakta bulunuyor. Keşfe imza atan bilim insanları 2018 AG37'nin yaklaşık 400 kilometre genişliğinde olduğunu tahmin ediyor. https://www.ntv.com.tr/teknoloji/gunes-sistemindeki-en-uzak-nesne-kesfedildi,RU3um1KBwEC3-3MPzHck
DEPREMLER SENTETİK OLARAK YAPILABİLİR Mİ?
HAARP TEKNOLOJİLERİ DOĞRU MU?
MARAŞ DEPREMİNDE BÖYLE BİR ŞÜPHE VAR MI?
-5. Bölüm-
HAARP TEKNOLOJİLERİNİN KULLANMA ŞEKLİ
Bu depremlerin olacağından haberleri var mıydı? Varsa ilave olarak HAARP teknikleri kullanılmış mıdır, kullanılmışsa hangi teknikler nasıl kullanılmıştır?
Bu konuyu analiz etmeye devam edeceğiz.
Bu analizi yapabilmek için yer tektoniğini, kıta hareketlerini bilmek lazımdır.
Yer küresi ŞEKİL 13’de kesiti görüldüğü şekilde 6.700 Km yarıçapında bir küredir.
-ŞEKİL 10
ŞEKİL 10’da görüldüğü üzere çeşitli kalınlıktaki tabakalardan meydana gelir. Tabakaların küre biçimindeki şekli ŞEKİL 12-13’deki gibidir.
-ŞEKİL 12
.
-ŞEKİL 13
Yeryüzünün en dışında Dünya’mızın yüzde 70’inden fazlasını oluşturan taş kitlenin (Litosfer’in) su tabakası bulunmaktadır.
Bu tabakanın altında taş kitlenin (Litosfer’in) kara tabakası gelmektedir ve bu tabakalar diğer tabakalara göre çok incedir. 3-100 Km arası kalınlıktadır.
Bu tabakaların altında üst Manto bölümü vardır. Onun altında ise plastik özellikleri gösteren Astenosfer adı verilen bir bölüm vardır.
Bu tabakanın altında Alt Manto vardır. Bu tabakanın birleşiminde silikon, magnezyum, oksijen gibi maddeler vardır, ayrıca demir, kalsiyum, alüminyum da olduğu tahmin edilmektedir.
Bu tabakanın altında Dış Çekirdek bulunur ve yerkürenin hacminin yüzde 30’una yakınını oluşturur.
Buradaki sıvı Dünya’mızın dönüşüyle beraber oluşturduğu dinamo ile yerküremizin çevresindeki koruyucu manyetik alanı meydana getirmektedir.
Dünya’mızın merkezinde ise hacim olarak en ince tabakalardan biri olan İç çekirdek bulunmaktadır. (11)
Dünyanın tabaka ve kabukları her an hareket halindedir.
-ŞEKİL 14
ŞEKİL 14’de görüldüğü üzere sürekli bir döngü vardır.
Büyük kıta tabakaları, magmanın üzerinde yüzmekte birbirini itmekte ve birbirine çarpmaktadır.
Bu itiş kakış esnasında yer altından atmosfere muazzam ölçekte ısı, su buharı, çeşitli gazlar hatta yanardağ patlamalarıyla taş ve kum püskürtmektedir.
Bu tabakaların birbirine temas ettiği hatlara fay (yarık veya temas çatlağı-sürtünme hattı) adı verilmektedir.
Depremlerde en büyük yıkım, bu hatlar boyunca gerçekleşmektedir.
Yer tabakaları insan gücü ile herhangi bir teknik ile yerinden oynatılamayacak kadar devasa büyüklük ve ağırlıktadır.
Depremlerin olabilmesi için yer altında plakaların birbirine sürtünmesinden ve yüksek derece ısı ve gaz çıkışından kaynaklanan güç birikmesi olması lazımdır.
ŞEKİL 14’te görüldüğü üzere kıtalar birbirine sürterek hareket eder. Tabakalar arası itme ve kakmada gerilim en yüksek seviyeye çıktığında güç boşalması başlar ve depremler olur.
Güç birikiminin sebebi nedir?
Yüksek ısı ve sürtünmenin meydana getirdiği Hidrojen, Oksijen, Metan, Argon gibi gazlarla birlikte hararet çıkışıdır.
Deprem, statik direncin kırılmasıyla birlikte başlar, yer altındaki tabakaların oturması ile son bulur.
Statik direncin kırılmasından önce küçük çaplı depremler olur. Bu depremler, büyük kırılmanın habercisi gibidir.
Büyük kırılmadan (Ana deprem) sonra artçı depremler yaşanır.
Artçılardan sonra tabakalar yerine oturur, dinginlik dönemi başlar.
Depremlerin şiddetine, oluş tarihlerine ve sıralamasına bakıldığında belli bir kanuna göre teşekkül ettiği görülmektedir.
Depremlerin de tıpkı meteoroloji tahminlerinde olduğu gibi kestirilebilir veriler sunduğu görülmektedir.
Deprem tahmini meselesini bundan sonra ele alacağımız bir makalede inceleyeceğiz.
Kaldı ki uzayda bulunan NASA uyduları, muazzam ölçüde yer hareketlerini tahmin yeteneğine sahip bulunuyor.
Depreme müdahale veya depremi tetikleme, tabakalar arası gerilimin patlama noktasına geldiği andan itibaren mümkündür veya yer kabuğunun karar kılmadığı dengesiz halinde, öncü/artçı sarsıntıları hızlandırmak, şiddetini artırmak imkân dâhilindedir.
HAARP teknolojilerinin imkân kabiliyeti nedir?
Yer altının tomografisini (fotokopisini) çekmek, mikro dalga ısıtması gibi yakıcı enerji göndermek, elektriği kablosuz iletmek, Lazer odaklamasıyla bir yeri yakmak, iyonosfer tabakasında bulunan her an güneşten gelen radyasyon ve plazma halindeki kitleyi yönlendirmek, yağış ve iklim değişiklikleriyle oynamak, iyonosferi anten gibi kullanmak, uyduları yönlendirmek-kontrol etmek, yer sathında olanı biteni takip etmek, bunları uydularla birlikte yapmak…
Şunu kabul edelim ki: Uzayda kuvvetli uydu gücü olan devletler gelecek deprem tahminlerini 3-5 saat hassasiyetle yapabilirler, deprem anını tahmin edebilirler.
HAARP teknolojileri patlama seviyesine gelmemiş bir depremi tetikleyecek kapasiteye sahip değildir.
Ancak depremin şiddetini artıracak, çıkan veya yer altında sıkışan gazların yanmasını tetikleyecek enerji odaklamasına ve lazer teknolojilerine sahiptir.
Özellikle yabancı maden arama şirketlerinin yer altına nükleer mayın, nötron bombası gibi patlayıcılar yerleştirmesi mümkündür.
HAARP teknolojileri, yerin 5-10 bin metre derinliklerine nüfuz ederek yerleştirilen mayınları patlatması imkân dâhilindedir.
Özellikle yabancı petrol şirketlerinin, sondaj yapıp kapattıkları kuyuların içine ne yerleştirdiklerini bilmiyoruz.
Bu şirketler, nükleer patlayıcılar yerleştirmeseler dahi, bu kuyuların içinde biriken Metan gazını patlatacak ve depremi tetikleyecek bir düzenek kurup kurmadıklarını bilmiyoruz, şimdiye kadar da şüphe etmedik.
Amerika dâhil hiçbir devlet kendi depremini önleyemez. Patlama seviyesine gelmemiş kıta hareketlerini hiçbir teknoloji ile başlatamaz.
Ancak hasım ülkelerde yürüttükleri ticari madencilik faaliyetlerinin içine ne kattıklarını bilmiyoruz.
Bu depremin olduğu coğrafyanın büyüklüğü ve Türkiye’nin Suriye’de bulunan egemenlik alanlarını da kapsayacak genişlikte olması şüpheleri artırıyor.
Ayrıca depremlerin bitmez tükenmez bir şekilde devam etmesi metro tipi kazılar dahil çeşitli sahalara nükleer mayın yerleştirilmiş olması şüphesini akla getiriyor.
Ama şurası gerçek ki NASA’nın depremin saatini 3 saat hassasiyetle bilmemesi imkânsızdır.
Uzaydaki sondalar bu bilgiyi fazlasıyla verecek kapasiteye haizdir. Çünkü uzayda 19 milyar Km uzakta 400 Km çapında Güneş etrafında dönen bir gezegeni[2] (12) tespit eden teknoloji, yer sathındaki santim oynamayı tayin edecek kapasiteye sahiptir.
Nitekim günlük hayatta kullandığımız nevigasyon teknolojisi 1-2 metre hassasiyetle yer tarifi yapabiliyor.
-ŞEKİL 11
Sonuç:
Bu depremin olacağı saati bildirmeyen NASA ve sözde müttefiklerimiz bu kadar insanın, eli kanlı katilidir.
Bu deprem, tetikleme araçlarıyla hızlandırıldığı şüphesi vermektedir.
Yabancı maden şirketlerinin arama ve sondaj faaliyetleri yakından izlenmeli, ne getirdikleri götürdükleri takip edilmelidir.
Kapatılan kuyular araştırılmalıdır.
Deprem bölgesinde radyasyon tahlilleri yapılmalı tetikleyici sebepler aranmalıdır.
Uzaydan akım boşaltılması, şimşek tarzı elektrik nakli ve odaklaması yapılıp yapılmadığı incelenmelidir.
HAARP teknolojisi, sadece Alaska’daki tesisten ibaret değildir.
Bunun uzay kapasitesi de vardır.
Bunu da binlerce sayıdaki uydular oluşturmaktadır.
Teknoloji ve bilimde ileri gitmek bekanın temel şartı haline gelmiştir.
Uzay araştırmalarına ve uzayda askeri tertiplenmeye ağırlık verilmelidir.
Hasmane hareket edecek ülkelere karşı uydu vuracak teknolojiler geliştirilmelidir.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
(11) https://www.suleymaniyevakfi.org/sizden-gelenler/yeryuzunun-tabakalarikatmanlari.html
(12) İsim olarak 2018 AG37 diye adlandırılan nesne, Güneş'ten oldukça uzak bir yörüngede bulunuyor.
Söz konusu nesnenin Güneş’in etrafında bir kez dönmesi yaklaşık bin yıl sürüyor. Bu mesafe 132 astronomik birim olarak belirtiliyor. Bu keşif Güneş’e en uzak nesne unvanının sahibi olan FarOut'u tahtından etti. Zira FarOut Güneş’ten 124 astronomik birim uzakta bulunuyor. Keşfe imza atan bilim insanları 2018 AG37'nin yaklaşık 400 kilometre genişliğinde olduğunu tahmin ediyor. https://www.ntv.com.tr/teknoloji/gunes-sistemindeki-en-uzak-nesne-kesfedildi,RU3um1KBwEC3-3MPzHck