HIZIR'IN GEMİYİ DELMESİ

HIZIR'IN GEMİYİ DELMESİ

Musa/Hızır yolculuğu, Musa’nın Hızır’a hitaben söylediği; "Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim" şeklindeki talebi üzerine başlamıştır, ancak yolculuğun başında Hızır;

"Doğrusu sen, benimle birlikte olmaya sabredemezsin” uyarısında bulunmuştur. 

Hz. Musa ise bu uyarıya rağmen sabırlı kalabileceğini beyan ederek yolculuğa başlamıştır.

Bu yolculukla ilgili aktarılan ilk konu "Geminin delinmesi hadisesidir.

Beraber bindikleri gemiyi delerek su almasına sebep olan Hızır’a, Musa sabredemeyerek tepki göstermiştir. 

Hızır ise yaptığı bu eylem ile ilgili yolculuk sonrasında şöyle cevap vermişti;

"O gemide çalışan yoksullar vardı, ben de gemiyi kusurlu hale getirdim, çünkü ötelerinde sağlam gemileri gasp eden bir hükümdar vardı."

Yolculukla ilgili aktarılan bu ilk hadiseyi, hayatın ve insanın gerçekliğine dair yorumladığımızda şöyle bir sonuç çıkmaktadır:

Bazen kusursuz gibi algılanabilecek bir görüntü/proje/çalışma, sizi hedef haline getirebilmektedir; bu sebeple göze batmayacak şekilde ilerleme kaydetmek için bazen yavaşlamak gerekir, çünkü kusursuz şekilde işleyen/görülen olgular, kötü niyetli kişileri harekete geçirecektir.

Kıssada geminin su almaya başlayarak yavaşlamasını ve kusurlu gösterilmesini de bu bağlamda düşünmeliyiz.

Bir iş/proje veya yaşantımızla ilgili herhangi bir hedefe doğru yol alırken, bu esnada başımıza gelen aksaklıklar/kusurlar, belki de hedefimize gitmemizi sağlayacak bir koruma kalkanı oluşturuyordur.

*

Kitap'ta anlatılan tüm misaller, hayatın olağan akışı içinde detay gibi görünen olgularla ilgili ciddi mesajlar içermektedir.

Kitap ile Kur’an arasındaki fark işte burada da ortaya çıkmaktadır.

Bu Ayeti, Kitap'tan okumak ile hayatın içinde tatbik etmiş olmak (Yani Kur’an'laştırmış olmak) farklı şeylerdir. 

İnsanlık namına bir hedef için yola çıkanlar, ilerleyebilmek için, tatbik etmiş oldukları olaylardan doğru sonuçları çıkarmayı başarırlarsa, onlar hiç kitabı okumamış olsalar dahi hatta hiçbir dine mensup olmasalar dahi onlar farkında olmadan Kur’an'ı hayatlarının merkezine almış olup, "Korunan ve emin kılınmış olanlar"dan olacaklardır.

Unutmayınız, Kuran kavramının esas manası; hayatı doğru şekilde anlama ve anlamlandırma sanatıdır.

Kur’an-i Kerim isimli mushaf ise, adı üstünde Kur’an kavramının ne olduğunu anlatan misal kitabıdır.

Şimdi düşünelim Kitap ehli olmak nedir; Kuran ehli olmak nedir?

Hayatı boyunca kitabı hiç okumamış ve hiçbir dine mensup olmayan kişinin dahi farkında olmadan Kur’an Ehli olabilmesi, İslam’ın evrenselliğinin en bariz kanıtıdır. 

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

Musa/Hızır yolculuğu, Musa’nın Hızır’a hitaben söylediği; "Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim" şeklindeki talebi üzerine başlamıştır, ancak yolculuğun başında Hızır;

"Doğrusu sen, benimle birlikte olmaya sabredemezsin” uyarısında bulunmuştur. 

Hz. Musa ise bu uyarıya rağmen sabırlı kalabileceğini beyan ederek yolculuğa başlamıştır.

Bu yolculukla ilgili aktarılan ilk konu "Geminin delinmesi hadisesidir.

Beraber bindikleri gemiyi delerek su almasına sebep olan Hızır’a, Musa sabredemeyerek tepki göstermiştir. 

Hızır ise yaptığı bu eylem ile ilgili yolculuk sonrasında şöyle cevap vermişti;

"O gemide çalışan yoksullar vardı, ben de gemiyi kusurlu hale getirdim, çünkü ötelerinde sağlam gemileri gasp eden bir hükümdar vardı."

Yolculukla ilgili aktarılan bu ilk hadiseyi, hayatın ve insanın gerçekliğine dair yorumladığımızda şöyle bir sonuç çıkmaktadır:

Bazen kusursuz gibi algılanabilecek bir görüntü/proje/çalışma, sizi hedef haline getirebilmektedir; bu sebeple göze batmayacak şekilde ilerleme kaydetmek için bazen yavaşlamak gerekir, çünkü kusursuz şekilde işleyen/görülen olgular, kötü niyetli kişileri harekete geçirecektir.

Kıssada geminin su almaya başlayarak yavaşlamasını ve kusurlu gösterilmesini de bu bağlamda düşünmeliyiz.

Bir iş/proje veya yaşantımızla ilgili herhangi bir hedefe doğru yol alırken, bu esnada başımıza gelen aksaklıklar/kusurlar, belki de hedefimize gitmemizi sağlayacak bir koruma kalkanı oluşturuyordur.

*

Kitap'ta anlatılan tüm misaller, hayatın olağan akışı içinde detay gibi görünen olgularla ilgili ciddi mesajlar içermektedir.

Kitap ile Kur’an arasındaki fark işte burada da ortaya çıkmaktadır.

Bu Ayeti, Kitap'tan okumak ile hayatın içinde tatbik etmiş olmak (Yani Kur’an'laştırmış olmak) farklı şeylerdir. 

İnsanlık namına bir hedef için yola çıkanlar, ilerleyebilmek için, tatbik etmiş oldukları olaylardan doğru sonuçları çıkarmayı başarırlarsa, onlar hiç kitabı okumamış olsalar dahi hatta hiçbir dine mensup olmasalar dahi onlar farkında olmadan Kur’an'ı hayatlarının merkezine almış olup, "Korunan ve emin kılınmış olanlar"dan olacaklardır.

Unutmayınız, Kuran kavramının esas manası; hayatı doğru şekilde anlama ve anlamlandırma sanatıdır.

Kur’an-i Kerim isimli mushaf ise, adı üstünde Kur’an kavramının ne olduğunu anlatan misal kitabıdır.

Şimdi düşünelim Kitap ehli olmak nedir; Kuran ehli olmak nedir?

Hayatı boyunca kitabı hiç okumamış ve hiçbir dine mensup olmayan kişinin dahi farkında olmadan Kur’an Ehli olabilmesi, İslam’ın evrenselliğinin en bariz kanıtıdır. 

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com