İngiliz istihbaratının büyüme modelleri -Büyük Arabistan Projesi -5-
İngiliz istihbaratının büyüme modelleri -Büyük Arabistan Projesi -5-
- 27-10-2021 08:32
- 1111
- 27-10-2021 08:32
- 1111
Batının daha doğrusu dünya çapında Mason teşkilatlarıyla desteklenen ve İngiliz istihbaratının yönlendirdiği bütün büyüme projeleri, yıkım ile dağılma ile sonuçlanmıştır. Öyle bir dağılma ki; moleküllerine kadar dağılma…
İngiliz istihbaratının adamları, size “Bağımsız olacaksınız, büyüyeceksiniz!..” diyorsa, bilin ki bu “paramparça olacaksınız, birbirinizi yiyeceksiniz asla iflah olmayacaksınız!..” anlamına gelmektedir.
Büyüme projelerinden biri de “Arapların Halifeliği, Büyük Arabistan projesi”dir.
İngiliz istihbaratının Filistin’de bir Yahudi yurdunun kurulması, Arapların ana bünyeden ayrılması projesi ile 1850’den itibaren artan bir alaka ile ilgilendiklerini biliyoruz.
İslam coğrafyasının tam kalbinde bir Yahudi yurdu kurmak, Osmanlı Devleti gibi güçlü bir devlet varken mümkün değildir.
Bu nedenle Osmanlı’nın en zengin vilayetlerinin elinden alınmasıyla işe başladılar.
Bu projenin başarılması için Rusların Karadeniz’e hapsedilmesi, açık denizlere çıkartılmaması da temel şartlardan biridir.
Bu düşünceden hareketle İngilizler önce Mısır’ı elimizden aldılar, sonra Balkanları, arkasından Ortadoğu’dan çıkartarak Yahudi devleti kurma projesini gerçekleştirdiler.
Bu hedefe giden yolun taşları döşenirken Osmanlı devletinin dağılmasını hedefleyen “âdemi merkeziyetçilik” (yani bu günkü tabirle yerinden yönetim) fikri Osmanlı’ya girdi.
İşin ilginç tarafı, bu fikir Osmanlı sülalesinden olan Paris’te yaşayan Prens Sabahattin üzerinden geldi.
Bu fikir pek tutmadı ise de o devirde baş ağrısı yapmadığı söylenemez.
Osmanlı’yı dağıtma fikri, en çok Arap coğrafyasındaki İngiliz istihbaratçıların çalışmalarıyla yoğunluk ve entelektüel boyut kazandı.
İngiliz İstihbaratı Ortadoğu Şubesi Müdürü; David George Hogarth’ın teşkilatından Aubrey Herbert, Irvine Shakespear, Edward William Charles Noel, bu çalışmaların öncüsüdür.
Bölgede belge toplamak, etnik harita çıkartmak, tarihi deliller için kaynak toplamak üzere Gertrude Bell, Suriye’ye gönderiliyor.
Arabistan ve Anadolu’da gezmediği yer kalmıyor.
Bu kadın için “Osmanlı'nın çöküşünü hızlandıran İngiliz kadın ajan” adı kullanılıyor.
Thomas Edward Lawrence, İngilizlerin ünlü casusu “Arabistanlı Lawrence” olarak anılıyor.
Bu zat, yaptığı çalışmaları şöyle özetliyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nu Ortadoğu’da parçalama başarısını, yöredeki etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak elde ettim.”
Aynı tarihlerde, “Büyük Kürdistan Projesi”nin başına Edward William Charles Noel getiriliyor.
Bu proje halen devam ediyor.
Ancak o tarihteki İngiliz raporlarında Kürtler hakkında “ilkel bir millet, milli şuuru olmayan cahil bir topluluk…” hatta “insan neslinin hayvanlara en yakın olan şubesi… İnsan ırkında sadece Kürtlerin kuyruğu var!..” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanıyorlar.
Yüzbaşı Noel, “kabile şuuru bile olmayan bu milletle uğraşmak, onları bir devlet kurmaya ikna etmek boşunadır” diye raporlar gönderiyor.
Projelerin adı belli; “Büyük Kürdistan”, “Büyük Ermenistan”, “Büyük Arabistan”, “Arap Birliği”, “Arapların en büyük halifesi”…
Kürtleri, Osmanlı’ya karşı isyana sürüklemek istiyorlar, “Büyük Kürdistan” projesini ortaya atıyorlar, “Büyük Kürdistan” için haritalar yayınlıyorlar.
Bu haritalar; “Büyük Ermenistan” için “vaat edilen topraklar” ile bire bir aynı.
İşin ilginç tarafı Ermeniler isyan ediyor, Anadolu’dan sökülüp atılıyor, bunların mal varlıklarını Yahudi sermayesi, yağma ediyor, günümüzde de ABD’de hazırlanan “Ermeni soykırım iddiaları”nı Yahudi lobisi tezgâhlayıp üstümüze salıyor.
Oradaki Yahudi lobi şirketleri, Türkiye’den para alıp, sözde ilgili makamları susturuyor(!).
Soygun oyunu 100 seneden beri devam ediyor.
Yayınladıkları bu iki harita “büyük Kürdistan” ve “büyük Ermenistan” haritalarıdır?
-HARİTA 1: İngilizlerin yayınladığı büyük Ermenistan Haritası
-HARİTA 2: İngilizlerin yayınladığı büyük Kürdistan haritası
Bu iki haritanın tek farkı, Kürdistan’ın Irak’ta toprağı var, Karadeniz sahilinde yok.
Her ikisi de “büyük” adı ile aynı coğrafyada kuruluyor.
“İngiliz intelligence”, şeytanlık yaparak “iki devlet”in aynı coğrafyada kurulmasına hamilik yapıyor.
İki tarafa da devamlı ümit veriyor, “arkanızdayız” diyor. Aynı topraklarda isyan etmeye sürüklüyor.
İngilizler, Arap Yarımadası’nda Araplara tek ve birleşik bir Arap devleti kurma sözü verirken aynı zamanda Filistin’de, Yahudilere bir yurt kurma sözü de veriyor.
Böylece Birinci Dünya Savaşı içinde Yahudilere bir yurt kurma sözü verdikleri için bunların kurduğu istihbarat teşkilatlarından büyük ölçüde istifade ediyorlar.
Bu teşkilatlar Nili, Bilu, Gideon, Haşumer’dir.
Bunların dördü de Yahudi istihbarat teşkilatlarıdır.
“Nili” teşkilatının kurucusu Aaron Aaronsohn ve kızkardeşi Sara Aaronsohn’dur. Aaronsohn, İngilizlerle anlaştıktan sonra istihbarat faaliyetlerine başlıyor.
Yosef Lishansky ve Naaman Belkind, Abselom Feinberg, Madam Raşel Rabinoviç, Naman Belkind bu teşkilatta çalışıyor.
Kadın casuslardan Simi Simon ve Madam R. Şürzon, Abraham Blum birliklerimizin en küçük hareketini Kahire’de bulunan İngiliz istihbarat merkezine bildiriyorlar.
İngilizlerin, Filistin’deki başarılarında büyük rol oynuyorlar.
Bu casusların faaliyetleri, Suzi Liberman, isimli bir kitapla destanlaştırılarak yayınlanıyor.
Bu kitabın tercümesini Cevat Rıfat Atilhan yapıyor, yayınlıyor.
Avrupa’da Sara Aaronsohn’un kahramanlaştırıldığı filmler çekiliyor.
-HARİTA 3: Wilson’un Türkiye’yi üçe bölme haritası
-HARİTA 4: Bu haritaya baktığınızda Lozan öncesi Batı Trakya’yı ve Ege Adalarını Yunanistan’a verdiklerini görüyorsunuz.
Neticede; İngiliz istihbaratı, Şerif Hüseyin’e büyük vaatlerde bulunuyor, isyana teşvik ediyor, el altında Suud ailesi ile görüşerek Arabistan krallığını onlara da teklif ediyorlar.
Şunu bileceğiz; İngiliz istihbaratı, hiçbir zaman tek taşa oynamaz, kazancı riske atmaz.
Sizin alternatifinizi bulur onunla görüşür, muhaliflerinizi kışkırtır, onların da iplerini elinde tutar.
Sonuçta Şerif Hüseyin’e vaatte bulunuyorlar, Suud Ailesi iş başına getiriliyor.
Arabistan Yarımadası 14 devlete bölünerek sözde İslam Halifesi Şerif Hüseyin’in önüne boş tabak konuyor.
İşin ilginç tarafı İngiliz istihbaratı, Anadolu’da ve Türkler arasında “Arapla - çorapla ne işimiz var, kendi ulus devletimizi kuralım, Anadolu’ya çekilelim” fikrini yayıyor ve başarılı oluyor.
Bu propaganda halen devam ediyor ve aptalcasına bunlara inanarak hakkımız olan petrol ve enerji kaynaklarından istifade etmek için teşebbüs etmiyor, oyunun girdabına kapılarak sürüklenip gidiyoruz.
İşte intelligence fikrinin şeytanca kullanılması budur. Enformasyonun, bilgi toplamanın sahada eylemle birleştirilmiş hali budur.
Hasmı aptallaştırmak budur, hasmın gözünü boyamak budur, iyiliğin ve centilmenliğin sembolü gibi görünerek herkesi kendine inandırmak budur.
İngiliz politikası çıkarcıdır, bir anda sizi satar, rakiplerinizle iş yapar.
İngiliz istihbaratı ikiyüzlüdür. Çünkü Hegelci metotla çalışır. Yani onların tabiri ile düalisttir. Hem sizi teşvik eder-destekler hem çatışır-satar.
Düalizmin sahada kullanımının adı ikili oynamaktır - ikiyüzlülüktür, riyakârlık - mürailik İngiliz siyasetinin temelidir, bu yöntemleri İngiliz istihbaratı hiçbir ahlaki sınır tanımadan kullanmaktadır.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com
Batının daha doğrusu dünya çapında Mason teşkilatlarıyla desteklenen ve İngiliz istihbaratının yönlendirdiği bütün büyüme projeleri, yıkım ile dağılma ile sonuçlanmıştır. Öyle bir dağılma ki; moleküllerine kadar dağılma…
İngiliz istihbaratının adamları, size “Bağımsız olacaksınız, büyüyeceksiniz!..” diyorsa, bilin ki bu “paramparça olacaksınız, birbirinizi yiyeceksiniz asla iflah olmayacaksınız!..” anlamına gelmektedir.
Büyüme projelerinden biri de “Arapların Halifeliği, Büyük Arabistan projesi”dir.
İngiliz istihbaratının Filistin’de bir Yahudi yurdunun kurulması, Arapların ana bünyeden ayrılması projesi ile 1850’den itibaren artan bir alaka ile ilgilendiklerini biliyoruz.
İslam coğrafyasının tam kalbinde bir Yahudi yurdu kurmak, Osmanlı Devleti gibi güçlü bir devlet varken mümkün değildir.
Bu nedenle Osmanlı’nın en zengin vilayetlerinin elinden alınmasıyla işe başladılar.
Bu projenin başarılması için Rusların Karadeniz’e hapsedilmesi, açık denizlere çıkartılmaması da temel şartlardan biridir.
Bu düşünceden hareketle İngilizler önce Mısır’ı elimizden aldılar, sonra Balkanları, arkasından Ortadoğu’dan çıkartarak Yahudi devleti kurma projesini gerçekleştirdiler.
Bu hedefe giden yolun taşları döşenirken Osmanlı devletinin dağılmasını hedefleyen “âdemi merkeziyetçilik” (yani bu günkü tabirle yerinden yönetim) fikri Osmanlı’ya girdi.
İşin ilginç tarafı, bu fikir Osmanlı sülalesinden olan Paris’te yaşayan Prens Sabahattin üzerinden geldi.
Bu fikir pek tutmadı ise de o devirde baş ağrısı yapmadığı söylenemez.
Osmanlı’yı dağıtma fikri, en çok Arap coğrafyasındaki İngiliz istihbaratçıların çalışmalarıyla yoğunluk ve entelektüel boyut kazandı.
İngiliz İstihbaratı Ortadoğu Şubesi Müdürü; David George Hogarth’ın teşkilatından Aubrey Herbert, Irvine Shakespear, Edward William Charles Noel, bu çalışmaların öncüsüdür.
Bölgede belge toplamak, etnik harita çıkartmak, tarihi deliller için kaynak toplamak üzere Gertrude Bell, Suriye’ye gönderiliyor.
Arabistan ve Anadolu’da gezmediği yer kalmıyor.
Bu kadın için “Osmanlı'nın çöküşünü hızlandıran İngiliz kadın ajan” adı kullanılıyor.
Thomas Edward Lawrence, İngilizlerin ünlü casusu “Arabistanlı Lawrence” olarak anılıyor.
Bu zat, yaptığı çalışmaları şöyle özetliyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nu Ortadoğu’da parçalama başarısını, yöredeki etnik mozaiği birbirine karşı kullanarak elde ettim.”
Aynı tarihlerde, “Büyük Kürdistan Projesi”nin başına Edward William Charles Noel getiriliyor.
Bu proje halen devam ediyor.
Ancak o tarihteki İngiliz raporlarında Kürtler hakkında “ilkel bir millet, milli şuuru olmayan cahil bir topluluk…” hatta “insan neslinin hayvanlara en yakın olan şubesi… İnsan ırkında sadece Kürtlerin kuyruğu var!..” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanıyorlar.
Yüzbaşı Noel, “kabile şuuru bile olmayan bu milletle uğraşmak, onları bir devlet kurmaya ikna etmek boşunadır” diye raporlar gönderiyor.
Projelerin adı belli; “Büyük Kürdistan”, “Büyük Ermenistan”, “Büyük Arabistan”, “Arap Birliği”, “Arapların en büyük halifesi”…
Kürtleri, Osmanlı’ya karşı isyana sürüklemek istiyorlar, “Büyük Kürdistan” projesini ortaya atıyorlar, “Büyük Kürdistan” için haritalar yayınlıyorlar.
Bu haritalar; “Büyük Ermenistan” için “vaat edilen topraklar” ile bire bir aynı.
İşin ilginç tarafı Ermeniler isyan ediyor, Anadolu’dan sökülüp atılıyor, bunların mal varlıklarını Yahudi sermayesi, yağma ediyor, günümüzde de ABD’de hazırlanan “Ermeni soykırım iddiaları”nı Yahudi lobisi tezgâhlayıp üstümüze salıyor.
Oradaki Yahudi lobi şirketleri, Türkiye’den para alıp, sözde ilgili makamları susturuyor(!).
Soygun oyunu 100 seneden beri devam ediyor.
Yayınladıkları bu iki harita “büyük Kürdistan” ve “büyük Ermenistan” haritalarıdır?
-HARİTA 1: İngilizlerin yayınladığı büyük Ermenistan Haritası
-HARİTA 2: İngilizlerin yayınladığı büyük Kürdistan haritası
Bu iki haritanın tek farkı, Kürdistan’ın Irak’ta toprağı var, Karadeniz sahilinde yok.
Her ikisi de “büyük” adı ile aynı coğrafyada kuruluyor.
“İngiliz intelligence”, şeytanlık yaparak “iki devlet”in aynı coğrafyada kurulmasına hamilik yapıyor.
İki tarafa da devamlı ümit veriyor, “arkanızdayız” diyor. Aynı topraklarda isyan etmeye sürüklüyor.
İngilizler, Arap Yarımadası’nda Araplara tek ve birleşik bir Arap devleti kurma sözü verirken aynı zamanda Filistin’de, Yahudilere bir yurt kurma sözü de veriyor.
Böylece Birinci Dünya Savaşı içinde Yahudilere bir yurt kurma sözü verdikleri için bunların kurduğu istihbarat teşkilatlarından büyük ölçüde istifade ediyorlar.
Bu teşkilatlar Nili, Bilu, Gideon, Haşumer’dir.
Bunların dördü de Yahudi istihbarat teşkilatlarıdır.
“Nili” teşkilatının kurucusu Aaron Aaronsohn ve kızkardeşi Sara Aaronsohn’dur. Aaronsohn, İngilizlerle anlaştıktan sonra istihbarat faaliyetlerine başlıyor.
Yosef Lishansky ve Naaman Belkind, Abselom Feinberg, Madam Raşel Rabinoviç, Naman Belkind bu teşkilatta çalışıyor.
Kadın casuslardan Simi Simon ve Madam R. Şürzon, Abraham Blum birliklerimizin en küçük hareketini Kahire’de bulunan İngiliz istihbarat merkezine bildiriyorlar.
İngilizlerin, Filistin’deki başarılarında büyük rol oynuyorlar.
Bu casusların faaliyetleri, Suzi Liberman, isimli bir kitapla destanlaştırılarak yayınlanıyor.
Bu kitabın tercümesini Cevat Rıfat Atilhan yapıyor, yayınlıyor.
Avrupa’da Sara Aaronsohn’un kahramanlaştırıldığı filmler çekiliyor.
-HARİTA 3: Wilson’un Türkiye’yi üçe bölme haritası
-HARİTA 4: Bu haritaya baktığınızda Lozan öncesi Batı Trakya’yı ve Ege Adalarını Yunanistan’a verdiklerini görüyorsunuz.
Neticede; İngiliz istihbaratı, Şerif Hüseyin’e büyük vaatlerde bulunuyor, isyana teşvik ediyor, el altında Suud ailesi ile görüşerek Arabistan krallığını onlara da teklif ediyorlar.
Şunu bileceğiz; İngiliz istihbaratı, hiçbir zaman tek taşa oynamaz, kazancı riske atmaz.
Sizin alternatifinizi bulur onunla görüşür, muhaliflerinizi kışkırtır, onların da iplerini elinde tutar.
Sonuçta Şerif Hüseyin’e vaatte bulunuyorlar, Suud Ailesi iş başına getiriliyor.
Arabistan Yarımadası 14 devlete bölünerek sözde İslam Halifesi Şerif Hüseyin’in önüne boş tabak konuyor.
İşin ilginç tarafı İngiliz istihbaratı, Anadolu’da ve Türkler arasında “Arapla - çorapla ne işimiz var, kendi ulus devletimizi kuralım, Anadolu’ya çekilelim” fikrini yayıyor ve başarılı oluyor.
Bu propaganda halen devam ediyor ve aptalcasına bunlara inanarak hakkımız olan petrol ve enerji kaynaklarından istifade etmek için teşebbüs etmiyor, oyunun girdabına kapılarak sürüklenip gidiyoruz.
İşte intelligence fikrinin şeytanca kullanılması budur. Enformasyonun, bilgi toplamanın sahada eylemle birleştirilmiş hali budur.
Hasmı aptallaştırmak budur, hasmın gözünü boyamak budur, iyiliğin ve centilmenliğin sembolü gibi görünerek herkesi kendine inandırmak budur.
İngiliz politikası çıkarcıdır, bir anda sizi satar, rakiplerinizle iş yapar.
İngiliz istihbaratı ikiyüzlüdür. Çünkü Hegelci metotla çalışır. Yani onların tabiri ile düalisttir. Hem sizi teşvik eder-destekler hem çatışır-satar.
Düalizmin sahada kullanımının adı ikili oynamaktır - ikiyüzlülüktür, riyakârlık - mürailik İngiliz siyasetinin temelidir, bu yöntemleri İngiliz istihbaratı hiçbir ahlaki sınır tanımadan kullanmaktadır.
.
Suat Gün, dikGAZETE.com