İnsanlaşma süreci 3 -Tanrısal Güç-
İnsanlaşma süreci 3 -Tanrısal Güç-
- 26-08-2020 08:21
- 1348
- 26-08-2020 08:21
- 1348
Bir kavramın “zihinsel tasavvuru” gerçek dünyada karşılık bulamayınca, bu kavram üzerinden efsane/kurgu/korku gibi birçok şey türetmek mümkündür.
Tanrı/Allah kavramının da bir türlü idrak edilememe sebebi, söylenti ve hurafelerle zihinlerde inşa edilmiş “izafi Tanrı” tasavvuruna bağımlı oluşumuzdandır.
En büyük yanılgımız ise, bir Din ve Kitap kanalı ile Tanrı'yı idrak edebileceğimiz varsayımıdır.
Tüm semavi kitaplar ve dinler, içinden çıktıkları toplumun sosyal/kültürel/iktisadi şartları üzerinden misaller/teşbihler vermek suretiyle ancak öğüt seviyesindedirler ("Bu kitabı size bir öğüt olarak indirdik" TAHA/3).
“Tanrı” kavramının idraki, ancak içsel bir etkenin/hissiyatın devreye girmesiyle mümkündür.
Daha önce “iradi gücü” arttıran temel faktörleri anlatmıştık; insani yönelimler ile içgüdüsel/hayvani yönelimler arasındaki çekişmeden/farktan yola çıkarak “Güdüleri Kontrol” kabiliyetimiz arttıkça, “izafi/kurgusal Tanrı kavramı” etkisiz hale gelecektir.
Çünkü zamanla içsel dünyamızdan yükselen ve yaşantımıza iyilik/adalet/doğruluk adına yön veren bu “İradi gücün" bizzat “Tanrısal” olduğu hissedilmiş olacaktır (Bu kuvvet ayrıca, insanı "sahte sevgi ilizyonuna" kapılmaktan kurtarıp, gerçek/saf sevgi bilincine yükseltecektir).
Bu gücü/kuvveti hissedemeyen “Seküler” ya da “İnançsız” biri ile “Dindar” birini ele alalım.
Bunlardan birinin Tanrı/Din karşıtlığı, diğerinin ise bunun savunuculuğunu yapıyor olması, ikisinin akıbetini değiştirmemektedir.
Çünkü örnekteki bu kişiler için imkan sahibi olundukça, istekler/güdüler karşılanmalıdır, her iki taraf için, bunların sosyal veya dini kılıfı da hazırdır.
Zaten servet edinmeleri ya da konum atlamalarını takiben, sözde/şekilsel yaşama tarzları, farklı gibi görülse de kapitalizm, onları aynı lüks markalarda hatta mekanlarda buluşturacaktır.
Hangi inanç ve ideolojiden olursa olsun, içindeki Tanrısal gücü/iradeyi keşfeden biri “İnsanlaşma Süreci”nde önemli bir adım atmıştır.
İnsanlaşmaya dair bu önemli kriter, dinler/ideolojiler üstü bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com
Bir kavramın “zihinsel tasavvuru” gerçek dünyada karşılık bulamayınca, bu kavram üzerinden efsane/kurgu/korku gibi birçok şey türetmek mümkündür.
Tanrı/Allah kavramının da bir türlü idrak edilememe sebebi, söylenti ve hurafelerle zihinlerde inşa edilmiş “izafi Tanrı” tasavvuruna bağımlı oluşumuzdandır.
En büyük yanılgımız ise, bir Din ve Kitap kanalı ile Tanrı'yı idrak edebileceğimiz varsayımıdır.
Tüm semavi kitaplar ve dinler, içinden çıktıkları toplumun sosyal/kültürel/iktisadi şartları üzerinden misaller/teşbihler vermek suretiyle ancak öğüt seviyesindedirler ("Bu kitabı size bir öğüt olarak indirdik" TAHA/3).
“Tanrı” kavramının idraki, ancak içsel bir etkenin/hissiyatın devreye girmesiyle mümkündür.
Daha önce “iradi gücü” arttıran temel faktörleri anlatmıştık; insani yönelimler ile içgüdüsel/hayvani yönelimler arasındaki çekişmeden/farktan yola çıkarak “Güdüleri Kontrol” kabiliyetimiz arttıkça, “izafi/kurgusal Tanrı kavramı” etkisiz hale gelecektir.
Çünkü zamanla içsel dünyamızdan yükselen ve yaşantımıza iyilik/adalet/doğruluk adına yön veren bu “İradi gücün" bizzat “Tanrısal” olduğu hissedilmiş olacaktır (Bu kuvvet ayrıca, insanı "sahte sevgi ilizyonuna" kapılmaktan kurtarıp, gerçek/saf sevgi bilincine yükseltecektir).
Bu gücü/kuvveti hissedemeyen “Seküler” ya da “İnançsız” biri ile “Dindar” birini ele alalım.
Bunlardan birinin Tanrı/Din karşıtlığı, diğerinin ise bunun savunuculuğunu yapıyor olması, ikisinin akıbetini değiştirmemektedir.
Çünkü örnekteki bu kişiler için imkan sahibi olundukça, istekler/güdüler karşılanmalıdır, her iki taraf için, bunların sosyal veya dini kılıfı da hazırdır.
Zaten servet edinmeleri ya da konum atlamalarını takiben, sözde/şekilsel yaşama tarzları, farklı gibi görülse de kapitalizm, onları aynı lüks markalarda hatta mekanlarda buluşturacaktır.
Hangi inanç ve ideolojiden olursa olsun, içindeki Tanrısal gücü/iradeyi keşfeden biri “İnsanlaşma Süreci”nde önemli bir adım atmıştır.
İnsanlaşmaya dair bu önemli kriter, dinler/ideolojiler üstü bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com