Irak - Suriye hudut sorunu -2

Irak - Suriye hudut sorunu -2

Efendim “GARA’da çok şehit verdik, şöyle olsaydı böyle olurdu, böyle olsaydı şöyle olurdu…” bunlar boş tartışmalardır. 

Esas sorun hudut sorunudur, esas sorun Osmanlı topraklarının akıbetinin doğru tayin edilememesi sorunudur, esas sorun Türkiye’nin güney hudutlarının çizilişinin Lozan’da Hayim Nahum (Yahudi Hahambaşı) plânına göre yapılmış olması sorunudur.

Günümüzde esas sorun, İsrail’in genişlemesi için, “Oded Yinon” plânını ABD’nin bölge ülkelerine zorlaması meselesidir.

Bu plânın gerçekleşmesi için Türkiye-Irak-Suriye-İran arasında tampon bir Kürt devletinin kurulması, bu devletin bütün komşularına karşı gaddarca saldırgan bir politika takip etmesi Müslümanları birbirine kırdırarak İsrail’in önünün açılması hedefidir. 

ABD, Irak’ı işgal ederek zayıflatarak bu hedefin birinci ayağını gerçekleştirmiştir, bu hedefin ikinci ayağı Suriye’nin iç savaşa sürüklenerek dağıtılması projesi, bu da gerçekleşmiştir. 

Bu projenin üçüncü ayağı Türkiye ile İran’ın savaştırılarak zayıflatılması hedefidir, henüz bunun oyun kuruculuğu gerçekleşmemiştir, hazırlık safhasındadır. 

Şimdi bu meseleye kafa yoruyorlar. 

Ayrıca Türkiye ile Yunanistan’ı çatıştırarak Türkiye’nin gücünü kırmayı plânlıyorlar. 

Türkiye’nin güney hudutlarına ABD yerleşerek hasmane hareket ediyor (Ancak onların şeytani plânları ters tepecektir).

Öncelikle “Hayim Nahum Plânı”na bir göz atalım:

Bu plâna göre, Türkiye; 1200 yıldan beri kadim Türk şehirleri olan Akdeniz’den itibaren Suriye sınırları içinde kalan; Lazkiye - Türkmendağı - Halep - Menbiç - Rakka - Deyrizor - Haseke, Irak topraklarında Musul - Kerkük - Tuzhurmatu - Telefar - Süleymaniye şehirlerini bırakarak çekilecektir. 

Enerji bakımından kendine yetersiz, kaynakları yağmalanmış, Osmanlı’nın borçlarını ödemeye mahkûm edilerek boğazı sıkılmış, boğazlardan serbest geçiş hakkı verilerek egemenlik hakkı sınırlanmış, sarp dağların zirvelerinden geçen hudut düzenlemesiyle güvenliği tehlikeye sokulmuştur. 

Suriye hududu, demiryolu hattı boyunca uzatılmış, akıldan mantıktan yoksun bir mantıkla çizilmiş; aileleri parçalayarak kimi köylerin ortasından, kimini de tecrit ederek geçmiştir (Terk edilen hudutlar içinde Batı Trakya’da var).

Türkiye, Batı’ya sürekli muhtaç olacak şekilde düzenleme yapılmıştır (Lord Gürzon, daha Lozan’da “kalkınma için, para için kapımıza geleceksiniz” demiştir). 

Bu plâna göre Türkiye, ileride kurulacak müstakbel Yahudi devleti ile arasına 400-500 Km mesafe bırakacaktır. 

Bırakılmıştır. 

Lozan’da bu şartların hepsi yerine getirilmiştir, öngörülen mesafe fazlasıyla bırakılmıştır. 

Enerji kaynaklarının, petrol kuyularının 500 Km kuzeyine çekilmiştir.

Mevcut hudutlar haksızdır, mevcut hudutlar güvensizdir. 

Mevcut hudutlar ecdat kanının karşılığı değildir. 

Mevcut hudutlar, Yunan’ı denize döken bir ordunun hakkı değildir.

İngiliz plânına göre, buralarda kurulan devletler ve rejimler Türkiye karşısında meşru değildir, hukuki değildir, geçerli değildir. 

Hâlbuki son Osmanlı (Kaldı ki işgal altındaki İstanbul’da bu karar alınmıştır) Meclisi Mebusan’ında alınan “Misak-ı Milli Kararı”nda, bu vilayetlerdeki haklarımızdan vazgeçmeyeceğimize dair yemin edilmiştir. 

Bu yemin, tahammül sınırlarının en uç çizgisidir. 

Bu yemin, en kati karardır. 

Bu yemin, namus kararıdır. 

Bu yemin, bir ecdat vasiyetidir. 

Yerine getirilmediği sürece Türkiye, kan kaybetmeye devam edecektir; Türkiye, evlatlarını şehit verecektir. 

Bu kanama hiç durmayacaktır (Bu sınırların ele geçirilmesi ve Misak-ı Milli yolundaki çalışılmaları soran bir gazeteciye maalesef merhum Demirel; “Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün yapmadığı şeyi ben mi yapacağım” demiştir). 

Mesele, GARA kurtarma harekâtının başarısı meselesi değildir; mesele, hudutların düzeltilmesi meselesidir. 

Mesele, Türkiye’nin iradesinin kabul ettirilmesi meselesidir.

Mesele, Türkiye’nin baskı altından kurtulması meselesidir.

Mesele, Türkiye’nin cendereye girmeyeceği meselesidir. 

Mesele, Türkiye’nin büyük güç olmasının yolunun açılması meselesidir. 

Peki, hudutlar nasıl düzeltilecektir. Bu konu üzerinde tartışmaya devam edelim: 

- Harita: 1: Misak-ı Milli Haritası…

Misak-ı Milli’de en son tahammül sınırları böyle çizilmiş, sen Yunan’ı denize döküyorsun, Ege’de adalarını bile almıyorsun!?

Böyle bir anlaşma, böyle bir zafer olur mu?

Akıl alır gibi değil! 

İşte öyle yaparsan böyle olur, fatura gelecek nesillere çıkar.

Neden Lozan’da “Batı Trakya istenmedi?” neden İnönüBatı Trakya’nın Bulgaristan’a verilmesini” savundu? Kendisinin görevi “Bulgaristan’a bedava hediye taktim etmek” midir?

Kimin haklarını savunmak için oraya gitmiştir?

Limni Adası, bize verildiği halde Türk kâtibin listeye yazmayı unutması yüzünden bu ada alınamamıştır.

Türk Heyeti, Lord Gürzon’un; “Galiba Limni Adası size lazım değil’ alayına maruz kalmıştır.

Ege adaları hiç istenmemiştir (Neymiş çoğunluk ahalisi Rummuş!).

Bu antlaşmayı, 1. TBMM’nin (Kahraman Meclis, Gazi Meclis) kabul etmeyeceği anlaşılınca Meclis fesh edilmiş, seçimlere gidilip yeni Meclis oluşturulmuştur.

- Harita: 2: Hayim Nahum Plânına göre Türkiye’nin güney sınırları…

Maalesef sınırlarımız “Hayim Nahum Plânı”na göre çizilmiştir.

Daha İsrail kurulmadan Türkiye, 400 Km kuzeye atılmış araya tampon devletçikler koyulmuştur; Lübnan ve Suriye gibi.

Böylece İsrail’in kuruluşu kolaylaştırılmıştır.

1948’de İsrail kurulmuştur. 

İki-üç kışkırtıcı savaştan sonra Araplar (1956-1967 ve 1973) dize getirilmiş, İsrail bölgeye yerleştirilmiştir. 

Mesele burada kalmamış, Yahudi Devletinin, 4-5 bin yıllık hedeflerinden hareketle genişlemesi için 1980’lerde bir plân yapılmıştır. 

Bu plân, “Oded Yinon Plânı”dır.

Plân, iki aşamalıdır. 

Birincisinde Mısır, Irak, Suriye, Ürdün, Kıbrıs ve Türkiye topraklarında hâkimiyet tesis edilecektir. 

İkinci aşamada sınırlar, Basra Körfezi ve Hazar Denizi’ne kadar uzanacak, İran bertaraf edilecektir. 

Türkiye bölünecektir. 

İsrail, Kıbrıs’ı alana kadar “Kıbrıs meselesi” çözülmeden sürüncemede bırakılacaktır. -Harita 3 ve 4- 

- HARİTA: 3: İdod Yinon Plânı 1. Aşama…

İdod Yinon Plânı2. Aşama”da, Basra Körfezi ve Kızıldeniz’de, Süveyş Kanalı’nda tam hâkimiyet kuruyor. 

İsrail, Güney ve Kuzey Azerbaycan üzerinden Hazar Denizi’ne çıkıyor. 

Kimi haritalarda da Doğu Karadeniz bölgesi üzerinden Karadeniz’e çıkıyor. 

Batılı merkezler tarafından daha önce yayınlanmış Büyük Ermenistan ve günümüzde yayınlanan Büyük Kürdistan projelerinin haritaları hemen hemen birbirinin aynısıdır. 

Bu plânlarda daha sonra İsrail’e devredilmek üzere Akdeniz’den Karadeniz’e çıkış koridoru bulunmaktadır. -Harita 5-6-…

BOP” projesinde de Büyük Kürdistan’ın Karadeniz’e çıkışı bulunmaktadır.

- HARİTA: 4: İdod Yinon Plânı 2. Aşama…

Bu plâna dikkat edilirse gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışındaki bütün bölgeler, daha doğrusu Kürtlerin azınlıkta veya çoğunlukta yaşadığı bütün topraklar, İsrail egemenliğine veriliyor.

Burada “Kürtler için bağımsız bir devlet kurulacağı” hülyası, tıpkı Arnavutların “Büyük Arnavutluk” hedefiyle, Şerif Hüseyin’in Arabistan’da “Büyük Arap krallığı” kurulacağı vaadine kanmasıyla aynıdır. 

O tarihte hayale kapılanların, Batı’nın hegemonyasına girerek nasıl aldatıldığını küçücük Arnavutluk Krallığı, Ürdün, Irak Krallıkları gibi küçük devletlere razı olmak zorunda kaldıkları görüldü.

Adamlar hedeflerini ve hayallerini gizlemiyorlar, açıktan söylüyorlar, bir sonraki merhalede ne yapacaklarını da söylüyorlar, plânlarını 40 sene evvelinden yapmışlar, bu işin gizlisi saklısı yok…

Sudan’ı böleceğiz” diyorlar bölüyorlar, “Somali’de iç savaş çıkartacağız” diyorlar çıkartıyorlar, “Libya’yı yıkacağız, üçe böleceğiz” diyorlar bölüyorlar, “Yemen’in altını üstüne getireceğiz” diyorlar getiriyorlar.

Siz ne yaparsanız yapın, eninde sonunda sizi bu plâna (İdod Yinon Plânı) razı olmaya mecbur edeceğiz” diyorlar ve yapmaya zorluyorlar.

Bunu başarmak için finans yolu ile ekonomik çökertmelerle, istihbarat çalışmalarıyla yükleniyorlar, hedef ülkeyi yumuşak lokma haline getiriyorlar. 

ABD’yi ve Ordusunumayın eşeği” gibi kullanıyorlar. 

İslam Dünyasını buhrana sokuyorlar, sürekli birbirleriyle çatıştırıyorlar. 

Enerjisini boş yere israf ettiriyorlar. 

Aslında bunların, zannedildiği kadar gücü de yok!

Mesele “hayır” demeye, tavır göstermeye bakıyor.

- HARİTA: 5: BÜYÜK ERMENİSTAN HARİTASI…

- HARİTA: 6: BÜYÜK KÜRDİSTAN HARİTASI…

- HARİTA: 7: SURİYE'Yİ BÖLMEDE ABD PLÂNI…

Sonuç:

Razı olursak, teslimiyeti kabullenirsek dediklerini yapacaklar, halkımızı uyandırır, topyekûn karşı koyarsak, yüzyıllık plânları ve haritaları yırtarsak İsrail de çökecektir, kadim vatan topraklarımız olan Suriye ve Irak’ta iç savaş bitecek, tekrar yönetimimiz altına gireceklerdir. 

Huzurlu yeni bir dünya kurulacaktır.

Bundan sonraki yazım “Irak ve Suriye’de sınır düzeltmesi nasıl olmalıdır? Bunun harita çalışmaları olacaktır.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com

Efendim “GARA’da çok şehit verdik, şöyle olsaydı böyle olurdu, böyle olsaydı şöyle olurdu…” bunlar boş tartışmalardır. 

Esas sorun hudut sorunudur, esas sorun Osmanlı topraklarının akıbetinin doğru tayin edilememesi sorunudur, esas sorun Türkiye’nin güney hudutlarının çizilişinin Lozan’da Hayim Nahum (Yahudi Hahambaşı) plânına göre yapılmış olması sorunudur.

Günümüzde esas sorun, İsrail’in genişlemesi için, “Oded Yinon” plânını ABD’nin bölge ülkelerine zorlaması meselesidir.

Bu plânın gerçekleşmesi için Türkiye-Irak-Suriye-İran arasında tampon bir Kürt devletinin kurulması, bu devletin bütün komşularına karşı gaddarca saldırgan bir politika takip etmesi Müslümanları birbirine kırdırarak İsrail’in önünün açılması hedefidir. 

ABD, Irak’ı işgal ederek zayıflatarak bu hedefin birinci ayağını gerçekleştirmiştir, bu hedefin ikinci ayağı Suriye’nin iç savaşa sürüklenerek dağıtılması projesi, bu da gerçekleşmiştir. 

Bu projenin üçüncü ayağı Türkiye ile İran’ın savaştırılarak zayıflatılması hedefidir, henüz bunun oyun kuruculuğu gerçekleşmemiştir, hazırlık safhasındadır. 

Şimdi bu meseleye kafa yoruyorlar. 

Ayrıca Türkiye ile Yunanistan’ı çatıştırarak Türkiye’nin gücünü kırmayı plânlıyorlar. 

Türkiye’nin güney hudutlarına ABD yerleşerek hasmane hareket ediyor (Ancak onların şeytani plânları ters tepecektir).

Öncelikle “Hayim Nahum Plânı”na bir göz atalım:

Bu plâna göre, Türkiye; 1200 yıldan beri kadim Türk şehirleri olan Akdeniz’den itibaren Suriye sınırları içinde kalan; Lazkiye - Türkmendağı - Halep - Menbiç - Rakka - Deyrizor - Haseke, Irak topraklarında Musul - Kerkük - Tuzhurmatu - Telefar - Süleymaniye şehirlerini bırakarak çekilecektir. 

Enerji bakımından kendine yetersiz, kaynakları yağmalanmış, Osmanlı’nın borçlarını ödemeye mahkûm edilerek boğazı sıkılmış, boğazlardan serbest geçiş hakkı verilerek egemenlik hakkı sınırlanmış, sarp dağların zirvelerinden geçen hudut düzenlemesiyle güvenliği tehlikeye sokulmuştur. 

Suriye hududu, demiryolu hattı boyunca uzatılmış, akıldan mantıktan yoksun bir mantıkla çizilmiş; aileleri parçalayarak kimi köylerin ortasından, kimini de tecrit ederek geçmiştir (Terk edilen hudutlar içinde Batı Trakya’da var).

Türkiye, Batı’ya sürekli muhtaç olacak şekilde düzenleme yapılmıştır (Lord Gürzon, daha Lozan’da “kalkınma için, para için kapımıza geleceksiniz” demiştir). 

Bu plâna göre Türkiye, ileride kurulacak müstakbel Yahudi devleti ile arasına 400-500 Km mesafe bırakacaktır. 

Bırakılmıştır. 

Lozan’da bu şartların hepsi yerine getirilmiştir, öngörülen mesafe fazlasıyla bırakılmıştır. 

Enerji kaynaklarının, petrol kuyularının 500 Km kuzeyine çekilmiştir.

Mevcut hudutlar haksızdır, mevcut hudutlar güvensizdir. 

Mevcut hudutlar ecdat kanının karşılığı değildir. 

Mevcut hudutlar, Yunan’ı denize döken bir ordunun hakkı değildir.

İngiliz plânına göre, buralarda kurulan devletler ve rejimler Türkiye karşısında meşru değildir, hukuki değildir, geçerli değildir. 

Hâlbuki son Osmanlı (Kaldı ki işgal altındaki İstanbul’da bu karar alınmıştır) Meclisi Mebusan’ında alınan “Misak-ı Milli Kararı”nda, bu vilayetlerdeki haklarımızdan vazgeçmeyeceğimize dair yemin edilmiştir. 

Bu yemin, tahammül sınırlarının en uç çizgisidir. 

Bu yemin, en kati karardır. 

Bu yemin, namus kararıdır. 

Bu yemin, bir ecdat vasiyetidir. 

Yerine getirilmediği sürece Türkiye, kan kaybetmeye devam edecektir; Türkiye, evlatlarını şehit verecektir. 

Bu kanama hiç durmayacaktır (Bu sınırların ele geçirilmesi ve Misak-ı Milli yolundaki çalışılmaları soran bir gazeteciye maalesef merhum Demirel; “Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün yapmadığı şeyi ben mi yapacağım” demiştir). 

Mesele, GARA kurtarma harekâtının başarısı meselesi değildir; mesele, hudutların düzeltilmesi meselesidir. 

Mesele, Türkiye’nin iradesinin kabul ettirilmesi meselesidir.

Mesele, Türkiye’nin baskı altından kurtulması meselesidir.

Mesele, Türkiye’nin cendereye girmeyeceği meselesidir. 

Mesele, Türkiye’nin büyük güç olmasının yolunun açılması meselesidir. 

Peki, hudutlar nasıl düzeltilecektir. Bu konu üzerinde tartışmaya devam edelim: 

- Harita: 1: Misak-ı Milli Haritası…

Misak-ı Milli’de en son tahammül sınırları böyle çizilmiş, sen Yunan’ı denize döküyorsun, Ege’de adalarını bile almıyorsun!?

Böyle bir anlaşma, böyle bir zafer olur mu?

Akıl alır gibi değil! 

İşte öyle yaparsan böyle olur, fatura gelecek nesillere çıkar.

Neden Lozan’da “Batı Trakya istenmedi?” neden İnönüBatı Trakya’nın Bulgaristan’a verilmesini” savundu? Kendisinin görevi “Bulgaristan’a bedava hediye taktim etmek” midir?

Kimin haklarını savunmak için oraya gitmiştir?

Limni Adası, bize verildiği halde Türk kâtibin listeye yazmayı unutması yüzünden bu ada alınamamıştır.

Türk Heyeti, Lord Gürzon’un; “Galiba Limni Adası size lazım değil’ alayına maruz kalmıştır.

Ege adaları hiç istenmemiştir (Neymiş çoğunluk ahalisi Rummuş!).

Bu antlaşmayı, 1. TBMM’nin (Kahraman Meclis, Gazi Meclis) kabul etmeyeceği anlaşılınca Meclis fesh edilmiş, seçimlere gidilip yeni Meclis oluşturulmuştur.

- Harita: 2: Hayim Nahum Plânına göre Türkiye’nin güney sınırları…

Maalesef sınırlarımız “Hayim Nahum Plânı”na göre çizilmiştir.

Daha İsrail kurulmadan Türkiye, 400 Km kuzeye atılmış araya tampon devletçikler koyulmuştur; Lübnan ve Suriye gibi.

Böylece İsrail’in kuruluşu kolaylaştırılmıştır.

1948’de İsrail kurulmuştur. 

İki-üç kışkırtıcı savaştan sonra Araplar (1956-1967 ve 1973) dize getirilmiş, İsrail bölgeye yerleştirilmiştir. 

Mesele burada kalmamış, Yahudi Devletinin, 4-5 bin yıllık hedeflerinden hareketle genişlemesi için 1980’lerde bir plân yapılmıştır. 

Bu plân, “Oded Yinon Plânı”dır.

Plân, iki aşamalıdır. 

Birincisinde Mısır, Irak, Suriye, Ürdün, Kıbrıs ve Türkiye topraklarında hâkimiyet tesis edilecektir. 

İkinci aşamada sınırlar, Basra Körfezi ve Hazar Denizi’ne kadar uzanacak, İran bertaraf edilecektir. 

Türkiye bölünecektir. 

İsrail, Kıbrıs’ı alana kadar “Kıbrıs meselesi” çözülmeden sürüncemede bırakılacaktır. -Harita 3 ve 4- 

- HARİTA: 3: İdod Yinon Plânı 1. Aşama…

İdod Yinon Plânı2. Aşama”da, Basra Körfezi ve Kızıldeniz’de, Süveyş Kanalı’nda tam hâkimiyet kuruyor. 

İsrail, Güney ve Kuzey Azerbaycan üzerinden Hazar Denizi’ne çıkıyor. 

Kimi haritalarda da Doğu Karadeniz bölgesi üzerinden Karadeniz’e çıkıyor. 

Batılı merkezler tarafından daha önce yayınlanmış Büyük Ermenistan ve günümüzde yayınlanan Büyük Kürdistan projelerinin haritaları hemen hemen birbirinin aynısıdır. 

Bu plânlarda daha sonra İsrail’e devredilmek üzere Akdeniz’den Karadeniz’e çıkış koridoru bulunmaktadır. -Harita 5-6-…

BOP” projesinde de Büyük Kürdistan’ın Karadeniz’e çıkışı bulunmaktadır.

- HARİTA: 4: İdod Yinon Plânı 2. Aşama…

Bu plâna dikkat edilirse gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışındaki bütün bölgeler, daha doğrusu Kürtlerin azınlıkta veya çoğunlukta yaşadığı bütün topraklar, İsrail egemenliğine veriliyor.

Burada “Kürtler için bağımsız bir devlet kurulacağı” hülyası, tıpkı Arnavutların “Büyük Arnavutluk” hedefiyle, Şerif Hüseyin’in Arabistan’da “Büyük Arap krallığı” kurulacağı vaadine kanmasıyla aynıdır. 

O tarihte hayale kapılanların, Batı’nın hegemonyasına girerek nasıl aldatıldığını küçücük Arnavutluk Krallığı, Ürdün, Irak Krallıkları gibi küçük devletlere razı olmak zorunda kaldıkları görüldü.

Adamlar hedeflerini ve hayallerini gizlemiyorlar, açıktan söylüyorlar, bir sonraki merhalede ne yapacaklarını da söylüyorlar, plânlarını 40 sene evvelinden yapmışlar, bu işin gizlisi saklısı yok…

Sudan’ı böleceğiz” diyorlar bölüyorlar, “Somali’de iç savaş çıkartacağız” diyorlar çıkartıyorlar, “Libya’yı yıkacağız, üçe böleceğiz” diyorlar bölüyorlar, “Yemen’in altını üstüne getireceğiz” diyorlar getiriyorlar.

Siz ne yaparsanız yapın, eninde sonunda sizi bu plâna (İdod Yinon Plânı) razı olmaya mecbur edeceğiz” diyorlar ve yapmaya zorluyorlar.

Bunu başarmak için finans yolu ile ekonomik çökertmelerle, istihbarat çalışmalarıyla yükleniyorlar, hedef ülkeyi yumuşak lokma haline getiriyorlar. 

ABD’yi ve Ordusunumayın eşeği” gibi kullanıyorlar. 

İslam Dünyasını buhrana sokuyorlar, sürekli birbirleriyle çatıştırıyorlar. 

Enerjisini boş yere israf ettiriyorlar. 

Aslında bunların, zannedildiği kadar gücü de yok!

Mesele “hayır” demeye, tavır göstermeye bakıyor.

- HARİTA: 5: BÜYÜK ERMENİSTAN HARİTASI…

- HARİTA: 6: BÜYÜK KÜRDİSTAN HARİTASI…

- HARİTA: 7: SURİYE'Yİ BÖLMEDE ABD PLÂNI…

Sonuç:

Razı olursak, teslimiyeti kabullenirsek dediklerini yapacaklar, halkımızı uyandırır, topyekûn karşı koyarsak, yüzyıllık plânları ve haritaları yırtarsak İsrail de çökecektir, kadim vatan topraklarımız olan Suriye ve Irak’ta iç savaş bitecek, tekrar yönetimimiz altına gireceklerdir. 

Huzurlu yeni bir dünya kurulacaktır.

Bundan sonraki yazım “Irak ve Suriye’de sınır düzeltmesi nasıl olmalıdır? Bunun harita çalışmaları olacaktır.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com