<h3><span><strong>İSTANBUL'UN MOR PEMBE SİMGESİ, BAHARIN MÜJDECİSİ ERGUVAN</strong></span></h3> <div>-Gazeteci, gastronom, şef ve araştırmacı yazar <strong>Recep</strong> <strong>İncecik'nin</strong> şifa dolu <strong>Erguvan</strong> <strong>şerbeti</strong> tarifi ile…</div> <div></div> <div>Asıl memleketi <strong>İstanbul</strong> olan <strong>Erguvan</strong> ağacı, her yıl sadece birkaç haftalığına mis kokusuyla <strong>baharı</strong> müjdeler. <strong>Nisan</strong> sonu <strong>Mayıs</strong> ayı başlarında çiçek açan <strong>Erguvan</strong> <strong>ağacı</strong>, özellikle <strong>Boğaz'ın</strong> iki yakasını, yalıların etrafını <strong>mor</strong> ve <strong>pembe</strong> tonlarıyla boyar.</div> <div>Araştırmacı şef yazar <strong>Recep</strong> <strong>İncecik</strong>, <strong>Osmanlı</strong> sofralarını hoş tadı ve kokusuyla süsleyen <strong>Erguvan</strong> <strong>şerbetini</strong>, gastronomi alanında edindiği tecrübe ve bilgisiyle <strong>günümüz</strong> <strong>mutfağına</strong> yeniden uyarladı.</div> <div>Bu konuda şefimizin en büyük yardımcı kaynağı, <strong>1844'te</strong> yayımlanan “<strong>Melceü't Tabbahin</strong>” yani “<strong>Aşçıların</strong> <strong>Sığınağı</strong>” isimli kitap oldu.</div> <div></div> <div>Bu tarifin tamamen kendine ait olduğunu söyleyen <strong>Şef</strong> <strong>Recep</strong> <strong>İncecik</strong>, <strong>Erguvan şerbetinin</strong> inceliklerini bizlere şu şekilde aktardı:</div> <div>"Çiçekleri tam açtığında toplanır ve çiçeğin üzerindeki böceklerin gitmesi için bir zemine serilir. Sonra derin geniş bir kapta yıkanır. Suyu iyice süzüldükten sonra <strong>taş havanda</strong> ezilip, toz şekerin içinde en az bir gün bekletilir. </div> <div>Püf noktası, soğuk sıkım usulü yapılmasında. Böylelikle <strong>tadı</strong> ve <strong>rengi</strong> tam olarak şerbete geçer. Kaliteli içme suyu ile yapılmalıdır. </div> <div>Malzeme olarak <strong>su</strong> ve <strong>şeker</strong> yeterlidir. <strong>Erguvan şerbetinin</strong> içine başka bir baharat ilave edilmesini tavsiye etmiyorum. Kendi rayihası yeterlidir." (1)</div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Recep</strong> <strong>İncecik</strong>, <strong>Erguvan</strong> şerbetinin aynı zamanda muhteşem bir <strong>şifa</strong> <strong>deposu</strong> olduğunu da söyledi:</div> <div>"Bol bol idrar ve terleme ile zararlı maddelerin vücuttan atılmasına olanak sağlar. Sindirim sistemine de iyi gelir ve hazmı kolaylaştırarak ishali de tedavi eder. Ayrıca kas ağrılarına iyi geldiği ve romatizma ağrılarını geçirdiği biliniyor. Şerbeti mahmurluğu giderir, insana zindelik verir." (2)</div> <div>Rengiyle <strong>İstanbul'un</strong> eşsiz güzelliğine güzellik katan <strong>Erguvan</strong> ağacının, <strong>Osmanlı</strong> döneminin <strong>Dîvân</strong> <strong>şairlerine</strong> de <strong>ilham</strong> <strong>kaynağı</strong> olduğu bilinmektedir.</div> <div></div> <div>Divan şairlerinin, <strong>Erguvan’ı</strong> konu edindikleri beyitlerin neredeyse tamamında <strong>renk</strong> unsurunun ön planda tutulduğu görülür. Ancak söz konusu unsur birbirinden <strong>değişik</strong> <strong>tasavvurlarla</strong> da karşımıza çıkar. Örneğin, bazen <strong>Erguvan,</strong> <strong>Sevgilinin</strong> yüzü veya yanağıdır. <strong>16</strong>. <strong>yüzyılın</strong> önde gelen şairlerinden <strong>Hayâlî Bey</strong>, <strong>Erguvan</strong> yanak/yüz arasındaki ilgiye <strong>goncayı</strong> katarak şöyle der:</div> <div>“Gonca senin yüzünü görünce,</div> <div>çehresi utancından erguvan rengine döndü.</div> <div>Eyledi şermden görince yüzün</div> <div>Çehresin reng-i ergavâna gonca” (3)<strong></strong></div> <div><strong>Sunî</strong>, <strong>kırmızı</strong>-<strong>sarı</strong> renklerle bir renk cümbüşü oluşturduğu şiirinde “<strong>ey yanağı erguvan</strong>” diyerek sevgilisine seslenir ve “<strong>kaşların sarı olsa ne olur, çünkü şahların kaşlarının altın tozlu olması bir adettir</strong>.” diyerek bir geleneğe de işaret eder:</div> <div>“Kaşların zerd olsa n’ola ey yanağı ergavân</div> <div>Şehlere âdetdür altun tozlu olmak çün kemân” (4)</div> <div>Son olarak rengiyle <strong>İstanbul'un</strong> güzelliğine güzellik katan <strong>Erguvan</strong> ile ilgili bir <strong>video</strong> haberle (5) yazımızı noktalayalım.</div> <div>“<strong>İstanbul'un görsel şöleni Erguvan</strong>” adlı video altta.</div> <div><strong>.</strong></div> <div><strong>Hülya Ayhan, dikGAZETE.com</strong></div> <div>(1-2) <strong>https://www.dikgazete.com/haber/erguvan-istanbula-sadece-renk-katmiyor-sifa-da-oluyor-832741.html</strong></div> <div>(3) Hayâlî Bey, K13/13</div> <div>(4) Sunî, G-136/1], Kaynak: Şener Demirel: "Türk Şiirinde Erguvan Üzerine Bir Deneme", 2018.</div> <div>(5)</div> <div>https://youtu.be/j38RfgXDpjs?si=57sEFqUG1WizT56d</div> <div>.</div> <div><strong>Hülya Ayhan, </strong>“Twitter/X” yeni hesap;<strong> </strong><span><strong>@HulyaErdoganRTE</strong></span><strong></strong><strong></strong></div> <div></div> <div>.</div> <div></div>