Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vefakâr ve cefakâr güzide kızı Mihrimah Sultan Hazretleri

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vefakâr ve cefakâr güzide kızı Mihrimah Sultan Hazretleri

Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vefakâr ve cefakâr güzide kızı Mihrimah Sultan Hazretleri Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vefakâr ve cefakâr güzide kızı Mihrimah Sultan Hazretleri

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN'IN VEFAKÂR VE CEFAKÂR GÜZİDE KIZI MİHRİMAH SULTAN HAZRETLERİ

Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın biricik kızları Mihrimah, ihtişamı ve zenginliği ile kendinden söz ettiren, ömrünü hayır işlerine adayan, sarayda sözü geçen ve yeri geldiğinde önemli kararlar aldıran bir Sultan kızıydı.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte babasının tahta çıkışının ilk yıllarında 1522’de dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.

Annesi Hürrem Sultan’dır. Bazı kaynaklarda adı “Mihr-Mah, Mihrimah” şeklinde geçerse de Osmanlı belgelerinde ve dönemin tarih kaynaklarında yazılış şeklinden hareketle, bu adın “Mihr-ü Mah” olarak okunmasının daha doğru olacağı anlaşılmaktadır. Bununla beraber literatürde “Mihrimah” yazılışı yaygınlık kazanmıştır.

Mihrimah isminin anlamı FarsçadaMihr-ü” Güneş “Mâh” Ay anlamına gelir.

Gece ve gündüzün birbirine eşitlendiği günü müjdeleyen” anlamına gelen ismine haiz biri gibi, göz alıcı ve güzel bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmiştir Mihrimah Sultan.

Kanûnî’nin, hayatta kalan tek kızıdır.

Bu yüzden, babası tarafından çok sevilmiş, her arzusu yerine getirilmeye çalışılmıştır.

Mihrimah Sultan’ın büyüyüp olgunlaşması, eğitimini tamamlaması ve nihayet Osmanlı-İslâm medeniyetinin bütün inceliklerini öğrenmesinde, annesi Hürrem Sultan’ın etkisi çok fazladır. Dolayısıyla annesinin nezaretinde eğitim gören Sultan’ın, sima olarak da hatta tarzı ve davranışlarıyla da annesine çok benzediği rivayetlerde geçmektedir.

Onun annesine benzediğini kaynaklarda şu şekilde görmekteyiz:

Mihrimah Sultan’ın mektuplarından; bilgili, alime, güzel konuşan ve yazan çekici bir üslubu olan bir Sultan olduğu anlaşılıyor. Hareketleri, tekniği, üslubu aynen annesi gibidir.” (M. Çağatay Uluçay, Padişahın Kadınları ve Kızları, s. 39)

Mihrimah’ın davranışları, üslup ve edası, aynen annesi Hürrem Sultan’ı andırıyordu.

Kaleme aldığı mektuplarından, iç ve dış siyasî gelişmelerle yakından ilgilendiği anlaşılmaktadır. Annesi gibi, Lehistan/ Polonya Kralı II. Sigismund’a mektuplar yazdığı da bilinmektedir.

Sultanlara layık bir servete sahipti. Bu serveti, ecdadı hanım sultanlar gibi hayır işlerinde kullanarak ve gelecekteki nesillerin de faydalanabileceği vakıf eserlere sarf ederek değerlendirdi.

1547’de Üsküdar’da leb-i deryada yani denizin dudağında, iskele başında, iki minareli iskele, medrese, sıbyan mektebi, darüşşifa, kervansaray, hamam, aşhane, tabhane, çarşı ve çeşmeden oluşan külliye ile 1566’da Edirnekapı’da tek kubbeli Mihrimah Sultan Camii, medrese, çeşme ve çifte hamamdan meydana gelen külliyeyi yaptırmıştır.

Sırrına kimsenin akıl erdiremediği Koca Mimar Sinan, seçtiği mekânlarla “Mihr-ü Mâh” ismini adeta göklere nakşetmiştir. İlk cami, şehrin doğu cephesinde bir Mihr (Güneş); ikinci cami de onun tam batısında bir Mah (Ay) olarak düşünülüp hayata geçirilmiştir. Sinan’ın Mihrimâh’a olan aşkını bu eserlere yansıttığı ve çeşitli şekillerle nakşettiği iddiası da yaygındır.

Böylece Mihrimah, İslâmbol’u yani diğer adıyla İstanbul’u bir uçtan diğer uca kuşatıp, sanki kollarının arasına almış gibidir.

Güneş, Üsküdar’daki Mihrimah Camii’nin minareleri arasından doğarken; dolunay, Edirnekapı’daki Mihrimah Camii’nin kubbesinin üstünden kaybolur. Akşam olunca da Üsküdar'dan ay doğarken, Edirnekapı'dan güneş batar.

Evlenme çağına gelen Mihrimah Sultan, Diyarbekir Beylerbeyi Rüstem Paşa ile gönlünün razı olmadığı siyasi bir evliliğe zorlanmıştır.

1539 yılında Mihrimah, 17 yaşı civarında iken Rüstem Paşa ise 30’lu yaşların sonlarındaydı. Kanuni’nin hem aradaki bu yaş farkını göz ardı etmesi hem tek kızını, pek de yakışıklı olmadığı hatta çirkin olduğu konusunda ittifak edilen Rüstem ile sırf toprak bütünlüğünü korumak adına evlendirmeye karar vermesi, eleştiri konusu olmuştur.

Anlaşılan, Kanuni Sultan Süleyman, kızını Rüstem ile evlendirmeye çok önceden karar vermişti ve her türlü itiraza rağmen bu kararında ısrar etmiştir.

Rüstem Paşa, kayınvalidesi Hürrem Sultan’ın gözdesiydi, bir dediğini iki etmezdi.

Süleyman’ın tek kızı Mihrimah da ‘vefakar ve cefakâr’ duruşu ile anne ve babasının sözünden çıkmamış, Osmanlı İmparatorluğuna gelecek vaad eden devşirme kökenli Hırvat Rüstem Paşa ile evlenmiştir.

-Mihrimah Sultan'ın, İtalyan ressam Cristofano dell'Altissimo tarafından yapılmış yağlı boya portresi, 16. Yüzyıl-

Mihrimah ile Rüstem Paşa’nın evliliğinin, hanedan üyeleri için siyasi olarak ne denli bir önem teşkil ettiğini görmekteyiz. Kocasının ölümünden sonra ısrar ve tavsiyelere rağmen bir daha evlenmeyen, Ayşe Hümâşah ve Osman adında iki çocuk annesi Mihrimah Sultan’ın, adına kurduğu vakıf aracılığı ile Kutsal Topraklarda da hayır-hasenata vesile olduğu bilinmektedir.

Peygamber efendimizin şefaati uğruna, Hacıların yakın zamana kadar kullandığı Arafat’taki suyun, su yolları ile Mekke-i Mükerreme’ye ulaştırılmasını sağlayan Mihrimah Sultan, 1578 yılında İstanbul’da vefat etmiş, babası gibi Süleymaniye Camii haziresine defnedilmiştir.

İlham veren, örnek olan çalışmaları ile hakkında yazılacak çok şey olan Mihrimah’ı, ince zevkleri, tarihe mal olmuş, halâ daha çevremizde bulunan eserlerin yanı sıra, bilinmeyen kıymetli ayrıntıları ile de hayal edip hatırlamak, benzeri günümüzde bulunmasa da böylesi vefakâr ve cefakâr, güzide hanımların günümüze örnek olması dileğiyle…

'Bir nokta'dan güneş batarken, 'bir nokta’dan görünen her dolunayın, yeni yeni ‘Mihr’ ve ‘Mâh’ doğuşları ile hayırlı ve mübarek nice doğum günlerine vesile olması temennisi de denizin dudağında mühür olsun.

.

Hülya Ayhan, dikGAZETE.com

Literatür:

[1] Mihrimah Sultan, İslâm Ansiklopedisi.

[2] M. Çağatay Uluçay, Padişahın Kadınları ve Kızları, s. 39

[3] https://www.somuncubaba.net/makale/kanuninin-hayirda-parlayan-kizi-mihrimah-sultan

[4] Zahit Atçıl: Osmanlı Hanedanının Evlilik Politikalrı ve Mihrimah Sultan’ın Evliliği, İstanbul.

.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN'IN VEFAKÂR VE CEFAKÂR GÜZİDE KIZI MİHRİMAH SULTAN HAZRETLERİ

Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın biricik kızları Mihrimah, ihtişamı ve zenginliği ile kendinden söz ettiren, ömrünü hayır işlerine adayan, sarayda sözü geçen ve yeri geldiğinde önemli kararlar aldıran bir Sultan kızıydı.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte babasının tahta çıkışının ilk yıllarında 1522’de dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.

Annesi Hürrem Sultan’dır. Bazı kaynaklarda adı “Mihr-Mah, Mihrimah” şeklinde geçerse de Osmanlı belgelerinde ve dönemin tarih kaynaklarında yazılış şeklinden hareketle, bu adın “Mihr-ü Mah” olarak okunmasının daha doğru olacağı anlaşılmaktadır. Bununla beraber literatürde “Mihrimah” yazılışı yaygınlık kazanmıştır.

Mihrimah isminin anlamı FarsçadaMihr-ü” Güneş “Mâh” Ay anlamına gelir.

Gece ve gündüzün birbirine eşitlendiği günü müjdeleyen” anlamına gelen ismine haiz biri gibi, göz alıcı ve güzel bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmiştir Mihrimah Sultan.

Kanûnî’nin, hayatta kalan tek kızıdır.

Bu yüzden, babası tarafından çok sevilmiş, her arzusu yerine getirilmeye çalışılmıştır.

Mihrimah Sultan’ın büyüyüp olgunlaşması, eğitimini tamamlaması ve nihayet Osmanlı-İslâm medeniyetinin bütün inceliklerini öğrenmesinde, annesi Hürrem Sultan’ın etkisi çok fazladır. Dolayısıyla annesinin nezaretinde eğitim gören Sultan’ın, sima olarak da hatta tarzı ve davranışlarıyla da annesine çok benzediği rivayetlerde geçmektedir.

Onun annesine benzediğini kaynaklarda şu şekilde görmekteyiz:

Mihrimah Sultan’ın mektuplarından; bilgili, alime, güzel konuşan ve yazan çekici bir üslubu olan bir Sultan olduğu anlaşılıyor. Hareketleri, tekniği, üslubu aynen annesi gibidir.” (M. Çağatay Uluçay, Padişahın Kadınları ve Kızları, s. 39)

Mihrimah’ın davranışları, üslup ve edası, aynen annesi Hürrem Sultan’ı andırıyordu.

Kaleme aldığı mektuplarından, iç ve dış siyasî gelişmelerle yakından ilgilendiği anlaşılmaktadır. Annesi gibi, Lehistan/ Polonya Kralı II. Sigismund’a mektuplar yazdığı da bilinmektedir.

Sultanlara layık bir servete sahipti. Bu serveti, ecdadı hanım sultanlar gibi hayır işlerinde kullanarak ve gelecekteki nesillerin de faydalanabileceği vakıf eserlere sarf ederek değerlendirdi.

1547’de Üsküdar’da leb-i deryada yani denizin dudağında, iskele başında, iki minareli iskele, medrese, sıbyan mektebi, darüşşifa, kervansaray, hamam, aşhane, tabhane, çarşı ve çeşmeden oluşan külliye ile 1566’da Edirnekapı’da tek kubbeli Mihrimah Sultan Camii, medrese, çeşme ve çifte hamamdan meydana gelen külliyeyi yaptırmıştır.

Sırrına kimsenin akıl erdiremediği Koca Mimar Sinan, seçtiği mekânlarla “Mihr-ü Mâh” ismini adeta göklere nakşetmiştir. İlk cami, şehrin doğu cephesinde bir Mihr (Güneş); ikinci cami de onun tam batısında bir Mah (Ay) olarak düşünülüp hayata geçirilmiştir. Sinan’ın Mihrimâh’a olan aşkını bu eserlere yansıttığı ve çeşitli şekillerle nakşettiği iddiası da yaygındır.

Böylece Mihrimah, İslâmbol’u yani diğer adıyla İstanbul’u bir uçtan diğer uca kuşatıp, sanki kollarının arasına almış gibidir.

Güneş, Üsküdar’daki Mihrimah Camii’nin minareleri arasından doğarken; dolunay, Edirnekapı’daki Mihrimah Camii’nin kubbesinin üstünden kaybolur. Akşam olunca da Üsküdar'dan ay doğarken, Edirnekapı'dan güneş batar.

Evlenme çağına gelen Mihrimah Sultan, Diyarbekir Beylerbeyi Rüstem Paşa ile gönlünün razı olmadığı siyasi bir evliliğe zorlanmıştır.

1539 yılında Mihrimah, 17 yaşı civarında iken Rüstem Paşa ise 30’lu yaşların sonlarındaydı. Kanuni’nin hem aradaki bu yaş farkını göz ardı etmesi hem tek kızını, pek de yakışıklı olmadığı hatta çirkin olduğu konusunda ittifak edilen Rüstem ile sırf toprak bütünlüğünü korumak adına evlendirmeye karar vermesi, eleştiri konusu olmuştur.

Anlaşılan, Kanuni Sultan Süleyman, kızını Rüstem ile evlendirmeye çok önceden karar vermişti ve her türlü itiraza rağmen bu kararında ısrar etmiştir.

Rüstem Paşa, kayınvalidesi Hürrem Sultan’ın gözdesiydi, bir dediğini iki etmezdi.

Süleyman’ın tek kızı Mihrimah da ‘vefakar ve cefakâr’ duruşu ile anne ve babasının sözünden çıkmamış, Osmanlı İmparatorluğuna gelecek vaad eden devşirme kökenli Hırvat Rüstem Paşa ile evlenmiştir.

-Mihrimah Sultan'ın, İtalyan ressam Cristofano dell'Altissimo tarafından yapılmış yağlı boya portresi, 16. Yüzyıl-

Mihrimah ile Rüstem Paşa’nın evliliğinin, hanedan üyeleri için siyasi olarak ne denli bir önem teşkil ettiğini görmekteyiz. Kocasının ölümünden sonra ısrar ve tavsiyelere rağmen bir daha evlenmeyen, Ayşe Hümâşah ve Osman adında iki çocuk annesi Mihrimah Sultan’ın, adına kurduğu vakıf aracılığı ile Kutsal Topraklarda da hayır-hasenata vesile olduğu bilinmektedir.

Peygamber efendimizin şefaati uğruna, Hacıların yakın zamana kadar kullandığı Arafat’taki suyun, su yolları ile Mekke-i Mükerreme’ye ulaştırılmasını sağlayan Mihrimah Sultan, 1578 yılında İstanbul’da vefat etmiş, babası gibi Süleymaniye Camii haziresine defnedilmiştir.

İlham veren, örnek olan çalışmaları ile hakkında yazılacak çok şey olan Mihrimah’ı, ince zevkleri, tarihe mal olmuş, halâ daha çevremizde bulunan eserlerin yanı sıra, bilinmeyen kıymetli ayrıntıları ile de hayal edip hatırlamak, benzeri günümüzde bulunmasa da böylesi vefakâr ve cefakâr, güzide hanımların günümüze örnek olması dileğiyle…

'Bir nokta'dan güneş batarken, 'bir nokta’dan görünen her dolunayın, yeni yeni ‘Mihr’ ve ‘Mâh’ doğuşları ile hayırlı ve mübarek nice doğum günlerine vesile olması temennisi de denizin dudağında mühür olsun.

.

Hülya Ayhan, dikGAZETE.com

Literatür:

[1] Mihrimah Sultan, İslâm Ansiklopedisi.

[2] M. Çağatay Uluçay, Padişahın Kadınları ve Kızları, s. 39

[3] https://www.somuncubaba.net/makale/kanuninin-hayirda-parlayan-kizi-mihrimah-sultan

[4] Zahit Atçıl: Osmanlı Hanedanının Evlilik Politikalrı ve Mihrimah Sultan’ın Evliliği, İstanbul.

.