Koronadan daha büyük bir tehlike: Konfor Alanı!
Koronadan daha büyük bir tehlike: Konfor Alanı!
- 04-01-2021 09:09
- 508
- 04-01-2021 09:09
- 508
Hepimiz için daha iyi, daha huzurlu ve daha sağlıklı bir yıl diliyorum. Fakat şunu sorgulayalım mutlaka: Neyi daha iyi yapacağız da, 2021 daha iyi bir yıl olacak?
“Aynı şeyleri aynı şekilde yaparak farklı sonuçlar bekleyenlerin aklına şaşarım” diyor Einstein.
Yaşımız kaç olursa olsun, daha iyi bir yıl için; “2020’de yapmıyordum fakat 2021’de yapmaya karar verdim” dediğimiz şeylerin listesini hazırlamalıyız önce.
İkinci listemiz; “2020’de yapıyordum fakat 2021’de yapmayacağım” dediklerimizden oluşsun.
Üçüncü ve son listemizde ise, “daha önce hiç denemediğim, fakat bu yıl deneyeceğim” dediğimiz şeyler olsun.
Yenilikten, yeni bir şey denemekten, yeni bir şey düşünmekten ve yenilik yapmaktan çekinmeyelim.
“Dün dünde kaldı cancağızım, bu gün yeni şeyler söylemek lazım” ve “Yola çıkınca yol kendiliğinden görünür” diyerek insanı yenilikçi düşünmeye teşvik eden Mevlana’yı dinleyelim.
Dinleyelim; çünkü boşuna söylememiştir, vardır mutlaka bir bildiği.
Onun zamanında bu seviyede bir teknoloji ve bilimsel gelişme yoktu, fakat bugünün en bilgilisi ile yan yana gelebilselerdi hangisi daha çok bilirdi diye düşündüğümde, ibre Mevlana’yı gösteriyor.
Günümüzde bilgili insanların ortak özelliği bilge olmamaları belki de.
Hazırlayacağımız bu 3 liste, muhtemelen içinde olduğumuz konfor alanından çıkmamızı sağlayacak.
Yenilikçi düşünmekten bizi alıkoyan, başarının önünde büyük bir engel olarak duran konfor alanının bilimsel tanımı şu şekilde:
“İnsanın kendini halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına düştüğü ve kendini rahat hissettiği psikolojik evre.”
Bir çoğumuz, “rahatımız kaçmasın, eldekinden de olmayalım, neme lazım tepki çekmeyelim, düzenimiz bozulmasın” vb. gibi kaygılarla daha iyi olmaktan, daha faydalı işler yapmaktan, daha çok kazanmaktan ve daha mutlu olmaktan uzak dururuz. Gerekli cesareti gösteremeyiz., gelişimimiz durur, değişime karşı direnç göstermeye başlarız.
Oysa Tebrizli Şems, 800 yıl öncesinde özetlemiş bu durumu ve sormuş:
“Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin, hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
2021’in daha iyi bir yıl olması için hepimizin konfor alanından çıkması gerekiyor.
Dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmanın da olmazsa olmazı bu. “Fakat pandemi şartları” diye başlayan itirazlar olacaktır.
“Evlere kapandık, özgürlüğümüz kısıtlandı, sağlığımız yerinde olsun şimdilik bu bize yeter!” diyenler çıkacaktır.
Bütün itirazların bir haklılık payı var mutlaka.
Fakat sık sık vurguladığımız gibi farklı bakmak, farklı görmek, farklı olmak ve sıradan olmaktan kurtulmak zaten böyle zamanlarda daha fazla önem kazanıyor.
Rutin olan her şeyin insanı çürüttüğünü ve büyük başarıların konfor alanından çıkan insanlar tarafından gerçekleştirildiğini unutmayalım.
Özellikle ilk ve orta okullarda 18.3 milyon ve yüksek okullarımızda 8 milyon olmak üzere toplam 28.3 milyon öğrencimizin evde olduğunu düşünürsek, gençlerimizin çok ciddi bir ZAMAN YÖNETİMİ uygulaması önem kazanıyor.
Onların evde oluşacak muhtemel KONFOR ALANLARI hem ülkemizin hem de gençlerimizin, geleceğin bir parçası değil izleyicisi olması gibi büyük bir risk taşıyor. Çünkü 2020’de çekilen dizi sayısında ve izlenme oranlarında dikkat çeken bir artış var.
Eğlence, film ve dizi yayınlamak için kurulan platformlara da her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Gemiler limanda kalsın diye yapılmamıştır.
Her ne kadar limanda güvende ve rahatta olsalar da gemilerin varoluş sebebi bu değildir.
Biz insanlar için de aynı durum geçerlidir.
Risk alabildiğimiz, kendimizi güvende ve rahat hissettiğimiz alandan çıkabildiğimiz zaman gelişme gösterebiliyoruz.
Lezzetli yemeklerle aramız çok iyi olabilir ve kendimize sınırlar koymaya gerek duymayabiliriz ve bu konudaki konfor alanımızda çok mutlu ve rahat olabiliriz.
Bunun sürdürülebilirliği elbette mümkün değil.
O alandan çıkmadan, spor yapmadan ve sağlıklı beslenmeden, yaşama kalitemizin yüksek olduğu bir gelecek kurmak mümkün olmayacaktır.
Aynı örneği iyi bir meslek edinmeyi hedefleyen bir öğrenci, iyi bir kariyer hedefleyen bir çalışan ve işletmesinde kârlılığı ve büyümeyi hedefleyen bir girişimci için de verebiliriz.
“Rutin olan her şey insanı çürütür” demiştik.
“BİREYSEL HAPİSHANE” olarak da tanımlanan “konfor alanı”, rutinlerden oluşuyor.
Uzmanlar, her gün gittiğimiz yoldan değil farklı bir yoldan yürümeyi, yeni insanlar tanımayı, farklı bir uğraş ya da hobi edinmeyi tavsiye ediyor.
Geçmişe ve anılara takılı kalmamayı, beslenmede bile yeni menüler denemeyi, her gün yaptığımız işi nasıl daha farklı, daha verimli yapabileceğimizi düşünmeyi, bazen TV ve sosyal medyadan uzak kalmayı, bir yabancı dil öğrenmeyi, spor yapmayı ve farklı türlerde kitap okumayı, rutinden kurtulmak için çok faydalı buluyorlar.
Yeni trendleri fark edebilmek ve uyum sağlayabilmek de önemli.
Konfor alanından çıkamadığında imparatorlukların bile yıkıldığını düşünürsek, birey olarak bizi yıkmaması beklenemez.
Üstelik UNESCO’nun yaşlılık tanımı şöyle: Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa yaşlıdır.
Geçen yıl yapıyordum / Bu yıl yapmayacağım…
Geçen yıl yapmıyordum / Bu yıl yapacağım…
Daha önceki yıllarda hiç denememiştim / Bu yıl deneyeceğim…
Yazımızın başında bahsettiğim bu listelerden hazırlayanlar dilerlerse "hbezau@gmail.com" adresinden listelerini benimle paylaşabilir ve hazırladığım listeleri inceleyebilirler.
Yine dilerlerse takibini beraber yapabiliriz.
Bu arada, her listede en az 3 madde olması yeterli.
Rahatlık, bağımlılık yapan çok tehlikeli bir alan.
Biz hayatımıza, yararlı rahatsızlıklar eklemezsek, başkaları bizim hayatımıza, zararlı rahatsızlıkları ekleme imkanı bulur.
Dünyamızın geldiği noktaya biraz da bu açıdan bakmanın faydalı olacağı kanaatindeyim.
.
Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com
Hepimiz için daha iyi, daha huzurlu ve daha sağlıklı bir yıl diliyorum. Fakat şunu sorgulayalım mutlaka: Neyi daha iyi yapacağız da, 2021 daha iyi bir yıl olacak?
“Aynı şeyleri aynı şekilde yaparak farklı sonuçlar bekleyenlerin aklına şaşarım” diyor Einstein.
Yaşımız kaç olursa olsun, daha iyi bir yıl için; “2020’de yapmıyordum fakat 2021’de yapmaya karar verdim” dediğimiz şeylerin listesini hazırlamalıyız önce.
İkinci listemiz; “2020’de yapıyordum fakat 2021’de yapmayacağım” dediklerimizden oluşsun.
Üçüncü ve son listemizde ise, “daha önce hiç denemediğim, fakat bu yıl deneyeceğim” dediğimiz şeyler olsun.
Yenilikten, yeni bir şey denemekten, yeni bir şey düşünmekten ve yenilik yapmaktan çekinmeyelim.
“Dün dünde kaldı cancağızım, bu gün yeni şeyler söylemek lazım” ve “Yola çıkınca yol kendiliğinden görünür” diyerek insanı yenilikçi düşünmeye teşvik eden Mevlana’yı dinleyelim.
Dinleyelim; çünkü boşuna söylememiştir, vardır mutlaka bir bildiği.
Onun zamanında bu seviyede bir teknoloji ve bilimsel gelişme yoktu, fakat bugünün en bilgilisi ile yan yana gelebilselerdi hangisi daha çok bilirdi diye düşündüğümde, ibre Mevlana’yı gösteriyor.
Günümüzde bilgili insanların ortak özelliği bilge olmamaları belki de.
Hazırlayacağımız bu 3 liste, muhtemelen içinde olduğumuz konfor alanından çıkmamızı sağlayacak.
Yenilikçi düşünmekten bizi alıkoyan, başarının önünde büyük bir engel olarak duran konfor alanının bilimsel tanımı şu şekilde:
“İnsanın kendini halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına düştüğü ve kendini rahat hissettiği psikolojik evre.”
Bir çoğumuz, “rahatımız kaçmasın, eldekinden de olmayalım, neme lazım tepki çekmeyelim, düzenimiz bozulmasın” vb. gibi kaygılarla daha iyi olmaktan, daha faydalı işler yapmaktan, daha çok kazanmaktan ve daha mutlu olmaktan uzak dururuz. Gerekli cesareti gösteremeyiz., gelişimimiz durur, değişime karşı direnç göstermeye başlarız.
Oysa Tebrizli Şems, 800 yıl öncesinde özetlemiş bu durumu ve sormuş:
“Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin, hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
2021’in daha iyi bir yıl olması için hepimizin konfor alanından çıkması gerekiyor.
Dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmanın da olmazsa olmazı bu. “Fakat pandemi şartları” diye başlayan itirazlar olacaktır.
“Evlere kapandık, özgürlüğümüz kısıtlandı, sağlığımız yerinde olsun şimdilik bu bize yeter!” diyenler çıkacaktır.
Bütün itirazların bir haklılık payı var mutlaka.
Fakat sık sık vurguladığımız gibi farklı bakmak, farklı görmek, farklı olmak ve sıradan olmaktan kurtulmak zaten böyle zamanlarda daha fazla önem kazanıyor.
Rutin olan her şeyin insanı çürüttüğünü ve büyük başarıların konfor alanından çıkan insanlar tarafından gerçekleştirildiğini unutmayalım.
Özellikle ilk ve orta okullarda 18.3 milyon ve yüksek okullarımızda 8 milyon olmak üzere toplam 28.3 milyon öğrencimizin evde olduğunu düşünürsek, gençlerimizin çok ciddi bir ZAMAN YÖNETİMİ uygulaması önem kazanıyor.
Onların evde oluşacak muhtemel KONFOR ALANLARI hem ülkemizin hem de gençlerimizin, geleceğin bir parçası değil izleyicisi olması gibi büyük bir risk taşıyor. Çünkü 2020’de çekilen dizi sayısında ve izlenme oranlarında dikkat çeken bir artış var.
Eğlence, film ve dizi yayınlamak için kurulan platformlara da her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Gemiler limanda kalsın diye yapılmamıştır.
Her ne kadar limanda güvende ve rahatta olsalar da gemilerin varoluş sebebi bu değildir.
Biz insanlar için de aynı durum geçerlidir.
Risk alabildiğimiz, kendimizi güvende ve rahat hissettiğimiz alandan çıkabildiğimiz zaman gelişme gösterebiliyoruz.
Lezzetli yemeklerle aramız çok iyi olabilir ve kendimize sınırlar koymaya gerek duymayabiliriz ve bu konudaki konfor alanımızda çok mutlu ve rahat olabiliriz.
Bunun sürdürülebilirliği elbette mümkün değil.
O alandan çıkmadan, spor yapmadan ve sağlıklı beslenmeden, yaşama kalitemizin yüksek olduğu bir gelecek kurmak mümkün olmayacaktır.
Aynı örneği iyi bir meslek edinmeyi hedefleyen bir öğrenci, iyi bir kariyer hedefleyen bir çalışan ve işletmesinde kârlılığı ve büyümeyi hedefleyen bir girişimci için de verebiliriz.
“Rutin olan her şey insanı çürütür” demiştik.
“BİREYSEL HAPİSHANE” olarak da tanımlanan “konfor alanı”, rutinlerden oluşuyor.
Uzmanlar, her gün gittiğimiz yoldan değil farklı bir yoldan yürümeyi, yeni insanlar tanımayı, farklı bir uğraş ya da hobi edinmeyi tavsiye ediyor.
Geçmişe ve anılara takılı kalmamayı, beslenmede bile yeni menüler denemeyi, her gün yaptığımız işi nasıl daha farklı, daha verimli yapabileceğimizi düşünmeyi, bazen TV ve sosyal medyadan uzak kalmayı, bir yabancı dil öğrenmeyi, spor yapmayı ve farklı türlerde kitap okumayı, rutinden kurtulmak için çok faydalı buluyorlar.
Yeni trendleri fark edebilmek ve uyum sağlayabilmek de önemli.
Konfor alanından çıkamadığında imparatorlukların bile yıkıldığını düşünürsek, birey olarak bizi yıkmaması beklenemez.
Üstelik UNESCO’nun yaşlılık tanımı şöyle: Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa yaşlıdır.
Geçen yıl yapıyordum / Bu yıl yapmayacağım…
Geçen yıl yapmıyordum / Bu yıl yapacağım…
Daha önceki yıllarda hiç denememiştim / Bu yıl deneyeceğim…
Yazımızın başında bahsettiğim bu listelerden hazırlayanlar dilerlerse "hbezau@gmail.com" adresinden listelerini benimle paylaşabilir ve hazırladığım listeleri inceleyebilirler.
Yine dilerlerse takibini beraber yapabiliriz.
Bu arada, her listede en az 3 madde olması yeterli.
Rahatlık, bağımlılık yapan çok tehlikeli bir alan.
Biz hayatımıza, yararlı rahatsızlıklar eklemezsek, başkaları bizim hayatımıza, zararlı rahatsızlıkları ekleme imkanı bulur.
Dünyamızın geldiği noktaya biraz da bu açıdan bakmanın faydalı olacağı kanaatindeyim.
.
Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com