Lady Montagu’nun güzergâhı ve Türk Büyükelçiliği Mektupları
Lady Montagu’nun güzergâhı ve Türk Büyükelçiliği Mektupları
- 21-02-2023 07:07
- 4940
- 21-02-2023 07:07
- 4940
LADY MONTAGU’NUN GÜZERGÂHI
-TURKISH EMBASSY LETTERS-
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ MEKTUPLARI
Lady Mary Montagu; Kingston Dükü’nün kızı ve Edward Wortley Montagu’nun eşi, 1716 yılının Ağustos ayında Viyana’dan başlayıp Macaristan, Balkanlara ve oradan da Konstantinopolis’e kadar uzanan bir yolculuğa çıktı. Ancak Lady Montagu, yolculuğu kendi inisiyatifiyle değil, o vakitler Konstantinopolis’te İngiltere adına Büyükelçi olan eşinin ricası üzerine bu seyahati gerçekleştirdi.
Lale Devri’nin başlangıcına yani Damat İbrahim Paşa’nın sadaret yıllarına rast gelen bu dönemde, 2 yılını Konstantinopolis’te geçirdi.
Lady Mary, yurt dışında geçirdiği zaman zarfında ileride “Türk Büyükelçiliği Mektupları” olarak anılacak mektupları kaleme aldı. Toplamda 52 parçadan oluşan bu mektupları, hayattayken hiçbir zaman yayımlamadı.
İki albümden oluşan manuskriptleri yani bu el yazmalarını ömrü boyunca muhafaza etti.
Leydi Montagu'nun İstanbul'da yazdığı mektuplar ancak ölümünden sonra 1763 yılında kitap halinde yayımlandı ve Avrupa'da büyük ilgiyle okundu.
Bu mektuplar ‘Turkish Embassy Letters’ adı altında halen basılmaya devam edilmektedir ve kitap Türkçeye de tercüme edilmiştir.
Şayet 18. Yüzyıl Osmanlı Üst Sınıfı’nın yaşantısıyla yakından ilgileniyorsanız, bugün bile üzerinden yaklaşık iki yüzyılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, “Lady Mary Montagu’nun Mektupları” en güvenilir kaynaklardan biri olarak görülmeye devam ediliyor.
Lady Mary Montagu’nun mektupları, daha önceki yıllarda Osmanlı topraklarına gelmiş olan oryantalist seyyahlardan çok daha farklı bir üslupla kaleme alınmıştır.
Mektuplarda Osmanlı toplumu, aristokrasiye ait Osmanlı kadınlarının giyim ve kuşam, harem, dini ritüeller, gündelik hayat, çiçek aşısı ve şehirlerin mimari dokusu gibi farklı türden konulara yer verildiği görülmektedir.
Lady Mary, mektuplarında Osmanlı’nın kadına verdiği değer hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:
“Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.” -Turkish Embassy Letters-
Mektuplar bu suretle çeşitli çalışmalara konu olmuştur.
Lady Montagu mektuplarının büyük bir bölümünü İstanbul ve Edirne’de gözlemlediği mimari yapılara ve iç mekân süslemelerine ayırmıştır.
Günümüze ulaşamayan mimari eserlerin bazıları hakkında da bizlere bilgiler sunmaktadır. Ayrıca Lady Montagu’nun Osmanlı hamamıyla ile ilgili bizlere aktardığı bilgiler oldukça önemlidir:
Lady Mary Wortley Montagu, 1 Nisan 1717’de Edirne’den Galler Kraliçesine yazdığı mektubunda, kendisinden önce hiç kimsenin Osmanlı yurduna benzer bir yolculuk gerçekleştiremediğinden bahseder. Bu farklılık Türk Hamamı’nı anlattığı mektubunda belirgindir.
Mektubunun başında yeni bir dünyaya ayak bastığını ve bu yeni dünyanın hoş ve oldukça eğlenceli olduğundan bahseder:
“Sıcak su kaynakları ile ünlenen ‘Sofya’da en çok dikkatimi çeken şey hamamlardı.” -Turkish Embassy Letters-
Lady Montagu oldukça gösterişli bir faytonla hamama gittiğini yazar. Mektupta öncelikle hamamı oluşturan dört farklı bölmeyi ve bunların özelliklerini anlatır.
Kadınların elbiselerini çıkardıkları ilk bölme, hamamın giriş kapısının açıldığı yerdir. Buranın kapısında orta yaşın üstünde, güler yüzlü bir hanım Lady Montagu’yü karşılar. Türk hamam adetlerine uyarak, bu hanıma birkaç dirhem bahşiş vererek içeri girer.
İkinci bölmede sıcak ve soğuk su çeşmeleri bulunur. Burada kadınlar, mermerden yapılan sekilerde uzanarak yatarlar. Üçüncü bölmede ise buhar ve kükürtlü su vardır. Buranın sıcaklığı bu bölümde uzun süre durmayı imkansız kılmaktadır. Ayrıca havuzların bulunduğu bir dördüncü bölme daha vardır. Lady Montagu hamama, seyahat elbiseleri ile girdiği için banyo yapamamıştır.
Hamamda bulunan kadınlar Lady Montagu’ye soyunması ve kendileri ile birlikte banyo yapmaları için ısrar ederler. Ancak Montagu, kocasının izni olmadan beline bağladığı kemeri çıkaramaz. Bu durumda hamama da giremez.
Hamamlarda yalnızca güzel kadınlar bir araya gelmez. Hamamlar Osmanlı kadınlarının sağlıklı ve güzel kalmak için gittikleri ve eğlenmek için bir araya geldikleri birer ‘kahvehane’ gibidirler.
Osmanlı toplumunun her sınıfından kadın, burada bir araya gelir; şerbet, kahve, çay içer. Mahalledeki en son dedikodular konuşulur. Montagu’nün hamamların sosyal tarafından da bahsetmesi, doğuya seyahat eden erkek şarkiyatçılarda pek rastlanılan bir durum değildir. Bu nedenle Lady Montagu’nün hamamdaki Türk kadınlarını birer asalet ve ahlak abidesi olarak tasvir etmesi, oryantalist geleneğinin sıra dışı bir anlatım tarzı olarak karşımıza çıkar.
Lady Montagu’nün “Türkiye Büyükelçiliği Mektupları” onu benzersiz bir şekilde diğer oryantalist erkek meslektaşlarından ayırt etmektedir.
Lady Mary’nin çabaları sayesinde, Avrupa’da yaygın olan Osmanlı’ya karşı beslenen olumsuz yargıların yıkılmasını sağlanmıştır.
Bu mektuplar, bizlere 18. Yüzyılın Osmanlı dünyası ile ilgili algılama ve yargılama sürecindeki değişimi göstermektedir.
.
Hülya Ayhan, dikGAZETE.com
LADY MONTAGU’NUN GÜZERGÂHI
-TURKISH EMBASSY LETTERS-
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ MEKTUPLARI
Lady Mary Montagu; Kingston Dükü’nün kızı ve Edward Wortley Montagu’nun eşi, 1716 yılının Ağustos ayında Viyana’dan başlayıp Macaristan, Balkanlara ve oradan da Konstantinopolis’e kadar uzanan bir yolculuğa çıktı. Ancak Lady Montagu, yolculuğu kendi inisiyatifiyle değil, o vakitler Konstantinopolis’te İngiltere adına Büyükelçi olan eşinin ricası üzerine bu seyahati gerçekleştirdi.
Lale Devri’nin başlangıcına yani Damat İbrahim Paşa’nın sadaret yıllarına rast gelen bu dönemde, 2 yılını Konstantinopolis’te geçirdi.
Lady Mary, yurt dışında geçirdiği zaman zarfında ileride “Türk Büyükelçiliği Mektupları” olarak anılacak mektupları kaleme aldı. Toplamda 52 parçadan oluşan bu mektupları, hayattayken hiçbir zaman yayımlamadı.
İki albümden oluşan manuskriptleri yani bu el yazmalarını ömrü boyunca muhafaza etti.
Leydi Montagu'nun İstanbul'da yazdığı mektuplar ancak ölümünden sonra 1763 yılında kitap halinde yayımlandı ve Avrupa'da büyük ilgiyle okundu.
Bu mektuplar ‘Turkish Embassy Letters’ adı altında halen basılmaya devam edilmektedir ve kitap Türkçeye de tercüme edilmiştir.
Şayet 18. Yüzyıl Osmanlı Üst Sınıfı’nın yaşantısıyla yakından ilgileniyorsanız, bugün bile üzerinden yaklaşık iki yüzyılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, “Lady Mary Montagu’nun Mektupları” en güvenilir kaynaklardan biri olarak görülmeye devam ediliyor.
Lady Mary Montagu’nun mektupları, daha önceki yıllarda Osmanlı topraklarına gelmiş olan oryantalist seyyahlardan çok daha farklı bir üslupla kaleme alınmıştır.
Mektuplarda Osmanlı toplumu, aristokrasiye ait Osmanlı kadınlarının giyim ve kuşam, harem, dini ritüeller, gündelik hayat, çiçek aşısı ve şehirlerin mimari dokusu gibi farklı türden konulara yer verildiği görülmektedir.
Lady Mary, mektuplarında Osmanlı’nın kadına verdiği değer hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:
“Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır.” -Turkish Embassy Letters-
Mektuplar bu suretle çeşitli çalışmalara konu olmuştur.
Lady Montagu mektuplarının büyük bir bölümünü İstanbul ve Edirne’de gözlemlediği mimari yapılara ve iç mekân süslemelerine ayırmıştır.
Günümüze ulaşamayan mimari eserlerin bazıları hakkında da bizlere bilgiler sunmaktadır. Ayrıca Lady Montagu’nun Osmanlı hamamıyla ile ilgili bizlere aktardığı bilgiler oldukça önemlidir:
Lady Mary Wortley Montagu, 1 Nisan 1717’de Edirne’den Galler Kraliçesine yazdığı mektubunda, kendisinden önce hiç kimsenin Osmanlı yurduna benzer bir yolculuk gerçekleştiremediğinden bahseder. Bu farklılık Türk Hamamı’nı anlattığı mektubunda belirgindir.
Mektubunun başında yeni bir dünyaya ayak bastığını ve bu yeni dünyanın hoş ve oldukça eğlenceli olduğundan bahseder:
“Sıcak su kaynakları ile ünlenen ‘Sofya’da en çok dikkatimi çeken şey hamamlardı.” -Turkish Embassy Letters-
Lady Montagu oldukça gösterişli bir faytonla hamama gittiğini yazar. Mektupta öncelikle hamamı oluşturan dört farklı bölmeyi ve bunların özelliklerini anlatır.
Kadınların elbiselerini çıkardıkları ilk bölme, hamamın giriş kapısının açıldığı yerdir. Buranın kapısında orta yaşın üstünde, güler yüzlü bir hanım Lady Montagu’yü karşılar. Türk hamam adetlerine uyarak, bu hanıma birkaç dirhem bahşiş vererek içeri girer.
İkinci bölmede sıcak ve soğuk su çeşmeleri bulunur. Burada kadınlar, mermerden yapılan sekilerde uzanarak yatarlar. Üçüncü bölmede ise buhar ve kükürtlü su vardır. Buranın sıcaklığı bu bölümde uzun süre durmayı imkansız kılmaktadır. Ayrıca havuzların bulunduğu bir dördüncü bölme daha vardır. Lady Montagu hamama, seyahat elbiseleri ile girdiği için banyo yapamamıştır.
Hamamda bulunan kadınlar Lady Montagu’ye soyunması ve kendileri ile birlikte banyo yapmaları için ısrar ederler. Ancak Montagu, kocasının izni olmadan beline bağladığı kemeri çıkaramaz. Bu durumda hamama da giremez.
Hamamlarda yalnızca güzel kadınlar bir araya gelmez. Hamamlar Osmanlı kadınlarının sağlıklı ve güzel kalmak için gittikleri ve eğlenmek için bir araya geldikleri birer ‘kahvehane’ gibidirler.
Osmanlı toplumunun her sınıfından kadın, burada bir araya gelir; şerbet, kahve, çay içer. Mahalledeki en son dedikodular konuşulur. Montagu’nün hamamların sosyal tarafından da bahsetmesi, doğuya seyahat eden erkek şarkiyatçılarda pek rastlanılan bir durum değildir. Bu nedenle Lady Montagu’nün hamamdaki Türk kadınlarını birer asalet ve ahlak abidesi olarak tasvir etmesi, oryantalist geleneğinin sıra dışı bir anlatım tarzı olarak karşımıza çıkar.
Lady Montagu’nün “Türkiye Büyükelçiliği Mektupları” onu benzersiz bir şekilde diğer oryantalist erkek meslektaşlarından ayırt etmektedir.
Lady Mary’nin çabaları sayesinde, Avrupa’da yaygın olan Osmanlı’ya karşı beslenen olumsuz yargıların yıkılmasını sağlanmıştır.
Bu mektuplar, bizlere 18. Yüzyılın Osmanlı dünyası ile ilgili algılama ve yargılama sürecindeki değişimi göstermektedir.