Milli Devlet Politikası ve Sosyal Adalet
Milli Devlet Politikası ve Sosyal Adalet
- 16-04-2019 09:11
- 415
- 16-04-2019 09:11
- 415
Devlet algımızın ve milli duygularımızın içini doğru dolduramazsak kendimize çeki düzen veremeyiz.
Devlet, istisnasız her bireye eşit mesafede olmalı ve tüm bireylerin hakkını, hukukunu hiçbir ayrım gözetmeksizin korumalıdır.
Devlet katında hiçbir bireyin diğerine üstünlüğü yoktur, olmamalıdır.
Vatandaş, devlet hizmetinden maksimum verim elde etmeyi isterken devletin çoğu zaman hantal yapısı verimliliği düşürür.
Milli devlet politikaları yerine, günlük ve siyasi politikalar tercih edildiği takdirde (çoğu zaman popülist politikalar tercih ediliyor) vatandaşın istek ve talepleri ancak seçim dönemlerinde hatırlanır.
Devlet bir an bile milli menfaatlerinden geri duramaz.
Devletin kaderini özel sektör çarkına teslim etmek, bir nevi milli menfaatlerin kaderini sermaye sahiplerine devretmek anlamına gelir.
Özel sektör öncelikli politikalar izlendiği takdirde milli menfaatimiz, ipte yürüyen cambazın marifeti gibi siyasetçilerin ve bürokratların başarısına bağlı olur.
İç veya dış politikada söylenen bir kem söz ile doları, faizi ve enflasyonu kontrol edemiyorsak bu durum, milli devlet politikalarımızda ciddi sıkıntının olduğunu gösterir.
Para baronlarının insafına bıraktığımız ekonomi ile yol alabilmemiz mümkün değildir.
Onlara şirin görünmek için yaptığımız yapısal reformların vatandaşın cebini daha da deldiğini fark edebiliyor muyuz?
Tarımı ayağa kaldırmak için yapılması gereken şeyler basit olmasına rağmen pastadan beslenenler yüzünden vatandaş pahalı meyve sebze almak zorunda kalıyor.
Patates, soğan, domates, patlıcan fiyatlarının düşüklüğünün veya yüksekliğinin genel siyasete tesiri son yerel seçimlerde ciddi şekilde hissedilmiştir.
Vatandaşın asgari geçimi için önem arz eden şeyleri küçümsemenin kimseye faydası olmaz; aksine büyük zararları olur.
Milli tarım politikaları çok önemlidir. Devlet, birilerini zengin etmek için tarım politikalarına gerekli özeni göstermezse vatandaş, fırsatını bulduğunda ve günü gelince bunun hesabını sorar.
Çiftçiye tarım destekleri sağlamanın tarımsal üretime zerre faydası yoktur, olmayacaktır.
Tarıma elverişli devlet arazileri, çiftçinin hizmetine sunulmalıdır ve çiftçi, prim usulü maaşla çalıştırılmalıdır.
İlçe Tarım Müdürlükleri ciddi planlamalar yaparak bulundukları ilçede tarım ve hayvancılık konusunda yapılabilecekleri raporlamalıdır.
Bu raporlara göre araziler ekilmelidir. Eğer çiftçi, kendi arazisini ekmiyorsa devlet, başka bir çiftçiyi devlet arazisinde olduğu gibi çalıştırmalıdır.
Ezbere üretim yerine devletin milli politikalarına dayalı tarımsal üretim modeli uygulanmalıdır.
Devlet, çiftçinin elindeki tarım ürününü Tarım Kooperatifleri, hayvansal ürünü ise Et ve Süt Kurumu vasıtasıyla üreticiden satın almalıdır.
Devlet gerektiğinde özel sektör paydaşlarını kamu adına kullanabilir.
Özel sektörün ulaşmadığı yerlerde devlet fabrikalar kurmakla mükelleftir.
Devlet gerektiğinde fabrika kurar, gerekli gördüğünde ise satar. Eğer özel sektör isteneni yapmıyorsa devlet üzerine düşeni yapar.
Biz bekliyoruz ki özel sektör araba yapsın. Yapmıyorlar ise devlet "Devrim" yapmasını bilir.
Devlet her şeydir gerisi teferruattır. Devlet vatandaşı için vardır. Devlette işler karmaşık olursa millet huzursuz olur. Devlet vatandaşın işini en kısa sürede çözmelidir.
Sağlıkta, Tarımda, Eğitimde, Adalette, Sanayide, Ticarette ve diğer tüm alanlarda devlet boşluk bırakırsa özel sektör o alanı doldurur ve devleti sıkıntıya sokar.
Devlet, ayçiçek yağı, kuruyemiş, çocuk bezi, tuvalet kâğıdı vb. ürünlerin fiyatlarını kontrol edemiyorsa ve fiyat artışı enflasyonu tetikliyorsa suçu dışarıda aramak yersizdir.
Et fiyatlarındaki artışı dışarıdan ithal et alarak dengelemeye çalışan devletin burada başarılı olması mümkün olmayacaktır.
Atalarımızın “Taşıma suyla değirmen dönmez” sözü boşuna değildir.
Sosyal adaleti sağlamak için sağlanan imkânlar ve aktarılan paraların yerine, vatandaş temelli politikalar uygulayabilirsek ve işi olmayanları bir şekilde bu çarka dâhil edebilirsek kamu kaynakları daha verimli kullanılacaktır.
Kamunun dönüşümü için sistem değişikliği büyük bir fırsattı lakin bu fırsatı doğru değerlendirdiğimiz söylenemez.
Kamu kaynakları ve imkânları patinajla yolunu bulmaya çalışıyor. Kamu görevlileri yüzlerce personel ile basit işleri bile çözemiyor ve kamuda karmaşa hali devam ediyor.
Minimum insan kaynağı ile maksimum verim elde etmek için çok basit ve kapsamlı vatandaş temelli kamu reformlarına ihtiyaç var.
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete
Devlet algımızın ve milli duygularımızın içini doğru dolduramazsak kendimize çeki düzen veremeyiz.
Devlet, istisnasız her bireye eşit mesafede olmalı ve tüm bireylerin hakkını, hukukunu hiçbir ayrım gözetmeksizin korumalıdır.
Devlet katında hiçbir bireyin diğerine üstünlüğü yoktur, olmamalıdır.
Vatandaş, devlet hizmetinden maksimum verim elde etmeyi isterken devletin çoğu zaman hantal yapısı verimliliği düşürür.
Milli devlet politikaları yerine, günlük ve siyasi politikalar tercih edildiği takdirde (çoğu zaman popülist politikalar tercih ediliyor) vatandaşın istek ve talepleri ancak seçim dönemlerinde hatırlanır.
Devlet bir an bile milli menfaatlerinden geri duramaz.
Devletin kaderini özel sektör çarkına teslim etmek, bir nevi milli menfaatlerin kaderini sermaye sahiplerine devretmek anlamına gelir.
Özel sektör öncelikli politikalar izlendiği takdirde milli menfaatimiz, ipte yürüyen cambazın marifeti gibi siyasetçilerin ve bürokratların başarısına bağlı olur.
İç veya dış politikada söylenen bir kem söz ile doları, faizi ve enflasyonu kontrol edemiyorsak bu durum, milli devlet politikalarımızda ciddi sıkıntının olduğunu gösterir.
Para baronlarının insafına bıraktığımız ekonomi ile yol alabilmemiz mümkün değildir.
Onlara şirin görünmek için yaptığımız yapısal reformların vatandaşın cebini daha da deldiğini fark edebiliyor muyuz?
Tarımı ayağa kaldırmak için yapılması gereken şeyler basit olmasına rağmen pastadan beslenenler yüzünden vatandaş pahalı meyve sebze almak zorunda kalıyor.
Patates, soğan, domates, patlıcan fiyatlarının düşüklüğünün veya yüksekliğinin genel siyasete tesiri son yerel seçimlerde ciddi şekilde hissedilmiştir.
Vatandaşın asgari geçimi için önem arz eden şeyleri küçümsemenin kimseye faydası olmaz; aksine büyük zararları olur.
Milli tarım politikaları çok önemlidir. Devlet, birilerini zengin etmek için tarım politikalarına gerekli özeni göstermezse vatandaş, fırsatını bulduğunda ve günü gelince bunun hesabını sorar.
Çiftçiye tarım destekleri sağlamanın tarımsal üretime zerre faydası yoktur, olmayacaktır.
Tarıma elverişli devlet arazileri, çiftçinin hizmetine sunulmalıdır ve çiftçi, prim usulü maaşla çalıştırılmalıdır.
İlçe Tarım Müdürlükleri ciddi planlamalar yaparak bulundukları ilçede tarım ve hayvancılık konusunda yapılabilecekleri raporlamalıdır.
Bu raporlara göre araziler ekilmelidir. Eğer çiftçi, kendi arazisini ekmiyorsa devlet, başka bir çiftçiyi devlet arazisinde olduğu gibi çalıştırmalıdır.
Ezbere üretim yerine devletin milli politikalarına dayalı tarımsal üretim modeli uygulanmalıdır.
Devlet, çiftçinin elindeki tarım ürününü Tarım Kooperatifleri, hayvansal ürünü ise Et ve Süt Kurumu vasıtasıyla üreticiden satın almalıdır.
Devlet gerektiğinde özel sektör paydaşlarını kamu adına kullanabilir.
Özel sektörün ulaşmadığı yerlerde devlet fabrikalar kurmakla mükelleftir.
Devlet gerektiğinde fabrika kurar, gerekli gördüğünde ise satar. Eğer özel sektör isteneni yapmıyorsa devlet üzerine düşeni yapar.
Biz bekliyoruz ki özel sektör araba yapsın. Yapmıyorlar ise devlet "Devrim" yapmasını bilir.
Devlet her şeydir gerisi teferruattır. Devlet vatandaşı için vardır. Devlette işler karmaşık olursa millet huzursuz olur. Devlet vatandaşın işini en kısa sürede çözmelidir.
Sağlıkta, Tarımda, Eğitimde, Adalette, Sanayide, Ticarette ve diğer tüm alanlarda devlet boşluk bırakırsa özel sektör o alanı doldurur ve devleti sıkıntıya sokar.
Devlet, ayçiçek yağı, kuruyemiş, çocuk bezi, tuvalet kâğıdı vb. ürünlerin fiyatlarını kontrol edemiyorsa ve fiyat artışı enflasyonu tetikliyorsa suçu dışarıda aramak yersizdir.
Et fiyatlarındaki artışı dışarıdan ithal et alarak dengelemeye çalışan devletin burada başarılı olması mümkün olmayacaktır.
Atalarımızın “Taşıma suyla değirmen dönmez” sözü boşuna değildir.
Sosyal adaleti sağlamak için sağlanan imkânlar ve aktarılan paraların yerine, vatandaş temelli politikalar uygulayabilirsek ve işi olmayanları bir şekilde bu çarka dâhil edebilirsek kamu kaynakları daha verimli kullanılacaktır.
Kamunun dönüşümü için sistem değişikliği büyük bir fırsattı lakin bu fırsatı doğru değerlendirdiğimiz söylenemez.
Kamu kaynakları ve imkânları patinajla yolunu bulmaya çalışıyor. Kamu görevlileri yüzlerce personel ile basit işleri bile çözemiyor ve kamuda karmaşa hali devam ediyor.
Minimum insan kaynağı ile maksimum verim elde etmek için çok basit ve kapsamlı vatandaş temelli kamu reformlarına ihtiyaç var.
.
Muhammed Işık, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @leyli_serd , @dikgazete