Neden bizim de bir Merkel’imiz yok?
Neden bizim de bir Merkel’imiz yok?
- 03-02-2021 09:12
- 460
- 03-02-2021 09:12
- 460
Almanya şansölyesi Angela Merkel’in görev süresinin bitmesiyle, yaşadığı sade hayat, Avrupa’da ve bizde çok konuşuldu.
Ancak!
Avrupa’daki ilgi ile bizdeki maksat farklıydı.
Bizde konuyla ilgili yazanlar; İktidara ve bilhassa Cumhurbaşkanımıza laf sokmak için Merkel’i kullandılar.
Bunlardan; “T24”te Yalçın Doğan yazınca çok önemsemedim ama
bizim camiadan da mevzuya dalanları görünce, bir-iki kelam etmenin gerekli olduğuna kanaat getirdim.
DÜNYA DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ TEKİN DEĞİL!
Dünya dün de tekin değildi..
Aynen evvelsi gün de tekin olmadığı gibi bugün de güvenli değildir.
Laf sokmak isteyenler;
Merkel’in bir tek koruma ile hatta korumasız alış-verişe çıktığını, evde yemeğini kendi pişirdiğini, çamaşırını yıkayıp - ütülediğini falan öyle sitayişkâr bir şekilde anlatıyorlar ki, insanın bayılası geliyor.
Halbuki öyle bir dünya yok!..
Neden?
ALMANYA, 2. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA UNUNU ELEYİP ELEĞİNİ ASMIŞTIR!
Çünkü:
1- Liderleri sadece görünen korumalar korumuyor. Alış-veriş yaptığı marketin kasiyeri de koruma görevlisi olabilir ama kimse bunun farkında olmaz.
2- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya, ABD’nin kontrolüne girmiş, Yahudilere esir olmuş, ordusu bile olmayan bir ülkedir.
Bundan dolayı…
Almanya’nın dış politikasını ABD belirler.
Sanayi, ticaret ve medyası da Yahudilerin elinde olunca, şansölyelere yapacak fazla bir şey kalmıyor!
Eğer, Almanya’nın Yahudilerin tasallutundan ve ABD’nin hegemonyasından kurtulmak için bir çabası olursa, o zaman görürüz Şansölyelerin kaç koruma ile gezdiklerini…
ALMANYA 2002 YILINDA "AVRUPA’NIN EN GÜÇLÜ ÜLKESİ" DEĞİL MİYDİ?
Y. Doğan, yazısında işi biraz daha abartarak Merkel’in görevi bıraktığında Almanya’yı, Avrupa’nın en güçlü ülkesi haline getirdiğini yazıyor.
“Güç” derken neyi kastettiğini bilmiyoruz.
Mesela;
Almanya, İngiltere veya Fransa ile ters düşse onlarla savaşabilir mi?
Hayır!
Neden?
Her şeyden önce ordusu yok (anladığımız manada yok).
İkincisi, öyle bir karar alma yetkisi de yok.
Böyle bir şeye ancak Amerika karar verir.
Bu böyle…
Geriye Almanya’nın sanayi ve ekonomisi kalıyor. Yazar, herhalde onu kastetmiştir.
Peki…
Almanya, 2002 yılında tank, top, tüfek, gemi, uçak üretmiyordu da Merkel zamanında mı üretmeye başladı?
Hayır!
Almanya, 2002 yılında da Almanya idi, şimdi de aynı Almanya…
Yazar, burada ülkemize laf sokmaya çalışıyor.
Ama…
Aslında ayağına sıkıyor.
Neden?
BİZ ALMANYA’DAN BİR ADIM ÖNDEYİZ!..
Bir adım değil birkaç adım öndeyiz.
Meseleye sadece maddi açıdan değil, maddi manevi ve bağımsızlık bağlamında baktığımız zaman, biz Almanya’dan birkaç adım öndeyiz.
Şöyle ki,
15 TEMMUZ… AİLE YAPIMIZ… İHA VE SİHALARIMIZ…
Biz 15 Temmuz şanlı direnişini yaparak Amerika’yı büyük ölçüde saf dışı bıraktık.
Artık bağımsız kararlar alabiliyoruz.
İstersek S-400 alırız!..
İstersek İpek Demiryolu’nu inşa eder, Pekin’in Londra’ya bağlanmasına “biz” onay veririz.
İstersek Nükleer enerjimizi üretiriz.
Buna karşılık Almanya’da Yahudi’ye “gözünün üstünde kaşın var” diyemezsiniz.
O kadar bağımlılar yani.
Daha doğrusu esirler…
Almanya’nın dünya çapındaki markalarının hisseleri hangi Yahudi’nin cebindedir bilinmez.
İşin bir de manevi ve ailevi tarafı var:
Almanya bu konuda sıfırı tüketmiştir; yazı uzamasın diye bu kadarını söylemekle iktifa ediyorum.
Şimdi gelelim işin maddi yönüne:
Bu konuda yazar, Almanya’yı övüp, kendi ülkesini aşağılamaya çalışırken “ayağına sıkıyor” demiştim ya, şimdi ona geldik.
Almanya, Mercedes’i 1926’da kurdu. Sanayileşmeyi de Hitler döneminde aşağı yukarı tamamlamıştı.
Yani…
Merkel’e gelinceye kadar Almanya’da sanayi, belli bir periyotta ilerliyordu…
Ancak!
Bizde durum böyle değildi.
YENGEÇ KOVASI
Bizde ise aynen “yengeç kovası”na atılan yengeçler gibi, biri diğerinin ayağından tutup, dışarı çıkmasını önlediği gibi, bizde de her yapılan sanayi ürünü, kendi insanlarımız tarafından aşağı çekilip gömüldü.
Uçak yapıyoruz engelleniyor
Araba yapıyoruz engelleniyor.
Yani…
İş öyle bir hale geldi ki, artık bir şeyler üretme umudumuz kalmamış gibiydi.
Altyapımız olduğu halde, dünya ile rekabet edecek bir şeyler üretemiyorduk.
Bu iş, bu şekilde 2008 yılına kadar devam etti.
Bu tarihte başlayan özgüven ve dünya ile rekabet edebilme hareketi ile bugün tank, top, gemi, uydu, İHA, SİHA ve diğer konvansiyonel silahları üretebiliyoruz.
ASIL BAŞARI BUDUR!
Merkel…
Mevcut olan sanayi ve ticareti devam ettirdi.
Ama asıl başarı,
İktidara gelmeden önce üretilmeyen önemli stratejik silah, araba, uçak vb. sanayi ürünlerini üretmektir.
Ki,
Türkiye bunu yapmıştır.
Hem de bu kadar krize rağmen…
ALMANYA VE KORONA...
Almanya…
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1973 petrol krizi hariç, doğru dürüst bir krizle karşılaşmış değil.
Şu anda korona krizi ile mücadele ederken de bocalamış durumda.
Almanya’daki vakalar, bizim bazen beş, bazen on katımız kadar oluyor.
Hâlbuki biz…
2010’dan beri krizlerle uğraşıyoruz.
Bunlardan;
MİT Müsteşarı’nın tutuklanmak istenmesi…
Suriye iç savaşı ile başlayan göç dalgası…
MİT TIR’larına yapılan baskın…
Gezi olayları…
Hendek olayları…
15 Temmuz şanlı direnişi…
Ve;
2018 Ağustos ayında yapılan ekonomik saldırıları üst üste koyarsak; biz, son 10 yılda, beş korona krizi değerindeki krizlerle uğraşmışız.
Buna rağmen Almanya ve İngiltere’den daha üstün İHA - SİHA üretiyorsak asıl başarı budur.
Ve…
Bir lidere destan yazılacaksa Merkel’e değil, liderimiz Erdoğan’a destan yazılmalıydı.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
NOT: Yazı uzadığı için, bizim (İslami) cenahtan Merkel’e yazılan “Güzelleme”ye cevap veremedim.
Almanya şansölyesi Angela Merkel’in görev süresinin bitmesiyle, yaşadığı sade hayat, Avrupa’da ve bizde çok konuşuldu.
Ancak!
Avrupa’daki ilgi ile bizdeki maksat farklıydı.
Bizde konuyla ilgili yazanlar; İktidara ve bilhassa Cumhurbaşkanımıza laf sokmak için Merkel’i kullandılar.
Bunlardan; “T24”te Yalçın Doğan yazınca çok önemsemedim ama
bizim camiadan da mevzuya dalanları görünce, bir-iki kelam etmenin gerekli olduğuna kanaat getirdim.
DÜNYA DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ TEKİN DEĞİL!
Dünya dün de tekin değildi..
Aynen evvelsi gün de tekin olmadığı gibi bugün de güvenli değildir.
Laf sokmak isteyenler;
Merkel’in bir tek koruma ile hatta korumasız alış-verişe çıktığını, evde yemeğini kendi pişirdiğini, çamaşırını yıkayıp - ütülediğini falan öyle sitayişkâr bir şekilde anlatıyorlar ki, insanın bayılası geliyor.
Halbuki öyle bir dünya yok!..
Neden?
ALMANYA, 2. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA UNUNU ELEYİP ELEĞİNİ ASMIŞTIR!
Çünkü:
1- Liderleri sadece görünen korumalar korumuyor. Alış-veriş yaptığı marketin kasiyeri de koruma görevlisi olabilir ama kimse bunun farkında olmaz.
2- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya, ABD’nin kontrolüne girmiş, Yahudilere esir olmuş, ordusu bile olmayan bir ülkedir.
Bundan dolayı…
Almanya’nın dış politikasını ABD belirler.
Sanayi, ticaret ve medyası da Yahudilerin elinde olunca, şansölyelere yapacak fazla bir şey kalmıyor!
Eğer, Almanya’nın Yahudilerin tasallutundan ve ABD’nin hegemonyasından kurtulmak için bir çabası olursa, o zaman görürüz Şansölyelerin kaç koruma ile gezdiklerini…
ALMANYA 2002 YILINDA "AVRUPA’NIN EN GÜÇLÜ ÜLKESİ" DEĞİL MİYDİ?
Y. Doğan, yazısında işi biraz daha abartarak Merkel’in görevi bıraktığında Almanya’yı, Avrupa’nın en güçlü ülkesi haline getirdiğini yazıyor.
“Güç” derken neyi kastettiğini bilmiyoruz.
Mesela;
Almanya, İngiltere veya Fransa ile ters düşse onlarla savaşabilir mi?
Hayır!
Neden?
Her şeyden önce ordusu yok (anladığımız manada yok).
İkincisi, öyle bir karar alma yetkisi de yok.
Böyle bir şeye ancak Amerika karar verir.
Bu böyle…
Geriye Almanya’nın sanayi ve ekonomisi kalıyor. Yazar, herhalde onu kastetmiştir.
Peki…
Almanya, 2002 yılında tank, top, tüfek, gemi, uçak üretmiyordu da Merkel zamanında mı üretmeye başladı?
Hayır!
Almanya, 2002 yılında da Almanya idi, şimdi de aynı Almanya…
Yazar, burada ülkemize laf sokmaya çalışıyor.
Ama…
Aslında ayağına sıkıyor.
Neden?
BİZ ALMANYA’DAN BİR ADIM ÖNDEYİZ!..
Bir adım değil birkaç adım öndeyiz.
Meseleye sadece maddi açıdan değil, maddi manevi ve bağımsızlık bağlamında baktığımız zaman, biz Almanya’dan birkaç adım öndeyiz.
Şöyle ki,
15 TEMMUZ… AİLE YAPIMIZ… İHA VE SİHALARIMIZ…
Biz 15 Temmuz şanlı direnişini yaparak Amerika’yı büyük ölçüde saf dışı bıraktık.
Artık bağımsız kararlar alabiliyoruz.
İstersek S-400 alırız!..
İstersek İpek Demiryolu’nu inşa eder, Pekin’in Londra’ya bağlanmasına “biz” onay veririz.
İstersek Nükleer enerjimizi üretiriz.
Buna karşılık Almanya’da Yahudi’ye “gözünün üstünde kaşın var” diyemezsiniz.
O kadar bağımlılar yani.
Daha doğrusu esirler…
Almanya’nın dünya çapındaki markalarının hisseleri hangi Yahudi’nin cebindedir bilinmez.
İşin bir de manevi ve ailevi tarafı var:
Almanya bu konuda sıfırı tüketmiştir; yazı uzamasın diye bu kadarını söylemekle iktifa ediyorum.
Şimdi gelelim işin maddi yönüne:
Bu konuda yazar, Almanya’yı övüp, kendi ülkesini aşağılamaya çalışırken “ayağına sıkıyor” demiştim ya, şimdi ona geldik.
Almanya, Mercedes’i 1926’da kurdu. Sanayileşmeyi de Hitler döneminde aşağı yukarı tamamlamıştı.
Yani…
Merkel’e gelinceye kadar Almanya’da sanayi, belli bir periyotta ilerliyordu…
Ancak!
Bizde durum böyle değildi.
YENGEÇ KOVASI
Bizde ise aynen “yengeç kovası”na atılan yengeçler gibi, biri diğerinin ayağından tutup, dışarı çıkmasını önlediği gibi, bizde de her yapılan sanayi ürünü, kendi insanlarımız tarafından aşağı çekilip gömüldü.
Uçak yapıyoruz engelleniyor
Araba yapıyoruz engelleniyor.
Yani…
İş öyle bir hale geldi ki, artık bir şeyler üretme umudumuz kalmamış gibiydi.
Altyapımız olduğu halde, dünya ile rekabet edecek bir şeyler üretemiyorduk.
Bu iş, bu şekilde 2008 yılına kadar devam etti.
Bu tarihte başlayan özgüven ve dünya ile rekabet edebilme hareketi ile bugün tank, top, gemi, uydu, İHA, SİHA ve diğer konvansiyonel silahları üretebiliyoruz.
ASIL BAŞARI BUDUR!
Merkel…
Mevcut olan sanayi ve ticareti devam ettirdi.
Ama asıl başarı,
İktidara gelmeden önce üretilmeyen önemli stratejik silah, araba, uçak vb. sanayi ürünlerini üretmektir.
Ki,
Türkiye bunu yapmıştır.
Hem de bu kadar krize rağmen…
ALMANYA VE KORONA...
Almanya…
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1973 petrol krizi hariç, doğru dürüst bir krizle karşılaşmış değil.
Şu anda korona krizi ile mücadele ederken de bocalamış durumda.
Almanya’daki vakalar, bizim bazen beş, bazen on katımız kadar oluyor.
Hâlbuki biz…
2010’dan beri krizlerle uğraşıyoruz.
Bunlardan;
MİT Müsteşarı’nın tutuklanmak istenmesi…
Suriye iç savaşı ile başlayan göç dalgası…
MİT TIR’larına yapılan baskın…
Gezi olayları…
Hendek olayları…
15 Temmuz şanlı direnişi…
Ve;
2018 Ağustos ayında yapılan ekonomik saldırıları üst üste koyarsak; biz, son 10 yılda, beş korona krizi değerindeki krizlerle uğraşmışız.
Buna rağmen Almanya ve İngiltere’den daha üstün İHA - SİHA üretiyorsak asıl başarı budur.
Ve…
Bir lidere destan yazılacaksa Merkel’e değil, liderimiz Erdoğan’a destan yazılmalıydı.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com
NOT: Yazı uzadığı için, bizim (İslami) cenahtan Merkel’e yazılan “Güzelleme”ye cevap veremedim.