New York Türkevi’nde Hanım Sultanlar Moda Sergisi
New York Türkevi’nde Hanım Sultanlar Moda Sergisi
- 18-08-2022 07:02
- 3158
- 18-08-2022 07:02
- 3158
Hanım Sultan nedir; ‘hanım’ kelimesi eski Türkçede, ‘han’ kelimesinin kadın versiyonu olarak türetilmiştir. Hanım, Han’ın eşi olarak aynı güç ve hükümranlık yetkisi taşıyordu.
Osmanlı‘da ise zamanla bu kavram değişmiştir, Osmanlı’da I. Murad’dan itibaren Han yerine Sultan kullanılmaya başlanmış, kadınlarda da ‘Hanım’ın yanına bir de Sultan eklenmiş, böylece Hanım Sultan olarak anılmaya başlanmıştır.
Zamanla Hanım Sultan tabiri Padişahların anneleri, çocukları, torunları ve kardeşleri için de kullanılmaya başlanmış; kız çocuğa hanım sultan, annelere Valide Sultan, padişahtan çocuk doğurmuş olanlara Haseki Sultan, erkek kardeşe Mihraç Sultan, kız kardeşe Mihrace Sultan unvanı verilmiştir.
New York Türkevi’ndeki sergi; Hanım Sultanları, padişah eşlerinin, kızlarının, annelerinin ve kız kardeşlerinin hepsini kapsar şekilde bize sunuyor ve onların sadece aile hayatında değil, sosyal ve sanatsal hayatta da var olup, önemli roller üstlendiklerini gösteriyor.
Bu bizim, tarihi değerlerimizi ve medeniyetimizi göstermek açısından oldukça kıymetlidir.
Bu sergide heyecan ve hayranlık uyandıran bir diğer nokta da bebeklerin, Anadolu’nun kadim bir oyuncak bebek imal yöntemi olan kitre malzemesiyle yapılmış olması, çok ince düşünülmüş.
Bu, bebeklerin üretildiği malzemeden, tasarımlardaki inceliğe kadar her şeye yansımış.
Bebekleri sanat tarihçileri, moda tasarımcıları ve el sanatçıları birlikte tasarlamışlar. Dönemin giyim tarzı, o döneme özgü çizgi ve motiflerle hazırlanmış kostümlü kitre bebeklerde görülmektedir.
-Türkevi’nin girişinde Elif Uras’ın sergisi…
Osmanlı tarihine bakacak olursak; saraylı kadınların, diplomatik yazışmaları yürütebildiğini, kendi adlarına sahip oldukları şahsi servetlerini kullanarak hayır işlerine de vesile olacak şekilde külliye, medrese, hastane, türbe, çeşme, cami, mescit, hamam gibi eserler yaptırdıklarını görüyoruz.
Mesela:
Hürrem Sultan’ın hem halk hem de saraylı kadınlar için Mimar Sinan’a inşa ettirdiği Haseki Hastanesi ve Külliyesi, dünyanın aynı zamanda ilk kadın hastanesidir.
Hatice Turhan Sultan ise Mısır Çarşısı ve Yeni Cami’yi inşa ettirmiş. Kurduğu vakıf ile Mısır Çarşısı’ndan elde edilen gelir, bugünkü İstanbul Üniversitesi’ne bırakılmıştır. Hatice Turhan Sultan, böylece öğretmenlere ödenecek ücretlerden, bakım masraflarına kadar üniversitenin harcamaları için kaynak oluşturmuş.
Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan’ın 1845 yılında yaptırdığı eserlerden en önemlisi “Gureba-i Müslimin (Kimsesizler) Hastanesi” (Vakıf Gureba Hastanesi) Türkiye’nin modern anlamda ilk hastanesi özelliğini taşıyor.
Valide Sultan, ömrü boyunca İstanbul’a çeşme, köprü, hastane, mektep gibi kamu yararına çok sayıda hizmet binası yapılmasını sağladığı gibi Medine-i Münevvere’nin su yollarının yenilenmesini sağlamış.
Bu sergi çalışması, Türkiye’de ve dünyada bir ilktir. New York’dan sonra serginin Avrupa’da, Paris’te, Asya’da, Japonya’da ve Orta Doğu’da Doha’da açılması planlanmaktadır.
HÜRREM SULTAN (ALEXANDRA LA ROSSA - ROXELANA)
(1504-1558)
Kanunî Sultan Süleyman’ın Hasekisi, II. Selim’in Vâlidesi
Hürrem Sultan’ın kaftanı, Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan klasik döneme ait kaftanın, model ve desenine uygun olarak hazırlanmıştır.
Kumaşta yer alan lâle motifi, Osmanlı sanatında Allah’ı temsil etmesi açısından önemlidir.
Kaftanın içinde kullanılan hafif ipekliden iç entari, şalvar, iç entari üzerine takılan ve ‘cevherî kemer’ denilen mücevherli kemer, bu kemeri süsleyen mücevherli hançer, çaprastlar, başlıkta kullanılan alın çatkısı (kaşbastı) 16. yüzyılın giyim özelliklerini yansıtmaktadır.
ESMA SULTAN (KÜÇÜK)
(1778-1848)
I. Abdülhamid’in Kızı, II. Mahmud’un Kız Kardeşi
16. ve 19. yüzyıllar arasında Osmanlı Sarayı’nda padişahların ve harem kadınlarının giyiminde kürk yaygın olarak kullanılmıştır.
Esma Sultan’ın kaftanının içi de kürkle kaplanmıştır.
18. yüzyılın gösterişli ve sorguç adı verilen mücevherli baş süsleriyle zenginleştirilen ‘hotoz’u, dönemin modasını yansıtmaktadır.
Ayakkabılar üzerinde mücevherlerin yanında işlemeler de kullanılmıştır. Ayakkabılarda, iç elbisenin deseni uygulanarak işleme yapılmıştır.
HATİCE TURHAN VÂLİDE SULTAN
(1627-1683)
Sultan İbrahim’in Hanımı, IV. Mehmed’in Vâlidesi
16. yüzyılın büyük desenlerine karşılık, 17. yüzyılda sade kumaşlar yaygın olarak kullanılmıştır.
Kadife kaftan uygulamasında kaftanın içi, aslına uygun olarak tümüyle kürk ile kaplanmıştır.
İç elbisesi, ipek saten üzerine işlemelidir. 17. yüzyılda kadın başlıkları yükselmiş, kesik koni şeklinde sonlanmış ve yanlarına takılan sorguçlarla zenginleştirilmiştir.
Kadın başlıklarında mücevherli ve tüylü sorguçlar, sarayda çok yaygın olarak kullanılmıştır. Başlıkta dönemin özelliği yansıtılmıştır.
Daha önce İstanbul Üsküdar’da sergilenen ve Osmanlı’daki Hanım Sultanların tarihsel karakterlerine uygun üretilen bu bebekler, yurt dışında ilk defa sergilendi.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'in katılımıyla New York'ta açılan sergi için Türkmen, bu çalışmanın bir ilk olduğunu, bunun Türkiye'de de dünyada da örneğinin bulunmadığını söyledi.
Bu mühim olay, tarihsel zenginliğimizi, medeniyetimizi sanat aracılığıyla akılda kalıcı ve görünür bir halde dünyaya aktarıyor.
.
Hülya Ayhan, dikGAZETE.com
Hanım Sultan nedir; ‘hanım’ kelimesi eski Türkçede, ‘han’ kelimesinin kadın versiyonu olarak türetilmiştir. Hanım, Han’ın eşi olarak aynı güç ve hükümranlık yetkisi taşıyordu.
Osmanlı‘da ise zamanla bu kavram değişmiştir, Osmanlı’da I. Murad’dan itibaren Han yerine Sultan kullanılmaya başlanmış, kadınlarda da ‘Hanım’ın yanına bir de Sultan eklenmiş, böylece Hanım Sultan olarak anılmaya başlanmıştır.
Zamanla Hanım Sultan tabiri Padişahların anneleri, çocukları, torunları ve kardeşleri için de kullanılmaya başlanmış; kız çocuğa hanım sultan, annelere Valide Sultan, padişahtan çocuk doğurmuş olanlara Haseki Sultan, erkek kardeşe Mihraç Sultan, kız kardeşe Mihrace Sultan unvanı verilmiştir.
New York Türkevi’ndeki sergi; Hanım Sultanları, padişah eşlerinin, kızlarının, annelerinin ve kız kardeşlerinin hepsini kapsar şekilde bize sunuyor ve onların sadece aile hayatında değil, sosyal ve sanatsal hayatta da var olup, önemli roller üstlendiklerini gösteriyor.
Bu bizim, tarihi değerlerimizi ve medeniyetimizi göstermek açısından oldukça kıymetlidir.
Bu sergide heyecan ve hayranlık uyandıran bir diğer nokta da bebeklerin, Anadolu’nun kadim bir oyuncak bebek imal yöntemi olan kitre malzemesiyle yapılmış olması, çok ince düşünülmüş.
Bu, bebeklerin üretildiği malzemeden, tasarımlardaki inceliğe kadar her şeye yansımış.
Bebekleri sanat tarihçileri, moda tasarımcıları ve el sanatçıları birlikte tasarlamışlar. Dönemin giyim tarzı, o döneme özgü çizgi ve motiflerle hazırlanmış kostümlü kitre bebeklerde görülmektedir.
-Türkevi’nin girişinde Elif Uras’ın sergisi…
Osmanlı tarihine bakacak olursak; saraylı kadınların, diplomatik yazışmaları yürütebildiğini, kendi adlarına sahip oldukları şahsi servetlerini kullanarak hayır işlerine de vesile olacak şekilde külliye, medrese, hastane, türbe, çeşme, cami, mescit, hamam gibi eserler yaptırdıklarını görüyoruz.
Mesela:
Hürrem Sultan’ın hem halk hem de saraylı kadınlar için Mimar Sinan’a inşa ettirdiği Haseki Hastanesi ve Külliyesi, dünyanın aynı zamanda ilk kadın hastanesidir.
Hatice Turhan Sultan ise Mısır Çarşısı ve Yeni Cami’yi inşa ettirmiş. Kurduğu vakıf ile Mısır Çarşısı’ndan elde edilen gelir, bugünkü İstanbul Üniversitesi’ne bırakılmıştır. Hatice Turhan Sultan, böylece öğretmenlere ödenecek ücretlerden, bakım masraflarına kadar üniversitenin harcamaları için kaynak oluşturmuş.
Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan’ın 1845 yılında yaptırdığı eserlerden en önemlisi “Gureba-i Müslimin (Kimsesizler) Hastanesi” (Vakıf Gureba Hastanesi) Türkiye’nin modern anlamda ilk hastanesi özelliğini taşıyor.
Valide Sultan, ömrü boyunca İstanbul’a çeşme, köprü, hastane, mektep gibi kamu yararına çok sayıda hizmet binası yapılmasını sağladığı gibi Medine-i Münevvere’nin su yollarının yenilenmesini sağlamış.
Bu sergi çalışması, Türkiye’de ve dünyada bir ilktir. New York’dan sonra serginin Avrupa’da, Paris’te, Asya’da, Japonya’da ve Orta Doğu’da Doha’da açılması planlanmaktadır.
HÜRREM SULTAN (ALEXANDRA LA ROSSA - ROXELANA)
(1504-1558)
Kanunî Sultan Süleyman’ın Hasekisi, II. Selim’in Vâlidesi
Hürrem Sultan’ın kaftanı, Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan klasik döneme ait kaftanın, model ve desenine uygun olarak hazırlanmıştır.
Kumaşta yer alan lâle motifi, Osmanlı sanatında Allah’ı temsil etmesi açısından önemlidir.
Kaftanın içinde kullanılan hafif ipekliden iç entari, şalvar, iç entari üzerine takılan ve ‘cevherî kemer’ denilen mücevherli kemer, bu kemeri süsleyen mücevherli hançer, çaprastlar, başlıkta kullanılan alın çatkısı (kaşbastı) 16. yüzyılın giyim özelliklerini yansıtmaktadır.
ESMA SULTAN (KÜÇÜK)
(1778-1848)
I. Abdülhamid’in Kızı, II. Mahmud’un Kız Kardeşi
16. ve 19. yüzyıllar arasında Osmanlı Sarayı’nda padişahların ve harem kadınlarının giyiminde kürk yaygın olarak kullanılmıştır.
Esma Sultan’ın kaftanının içi de kürkle kaplanmıştır.
18. yüzyılın gösterişli ve sorguç adı verilen mücevherli baş süsleriyle zenginleştirilen ‘hotoz’u, dönemin modasını yansıtmaktadır.
Ayakkabılar üzerinde mücevherlerin yanında işlemeler de kullanılmıştır. Ayakkabılarda, iç elbisenin deseni uygulanarak işleme yapılmıştır.
HATİCE TURHAN VÂLİDE SULTAN
(1627-1683)
Sultan İbrahim’in Hanımı, IV. Mehmed’in Vâlidesi
16. yüzyılın büyük desenlerine karşılık, 17. yüzyılda sade kumaşlar yaygın olarak kullanılmıştır.
Kadife kaftan uygulamasında kaftanın içi, aslına uygun olarak tümüyle kürk ile kaplanmıştır.
İç elbisesi, ipek saten üzerine işlemelidir. 17. yüzyılda kadın başlıkları yükselmiş, kesik koni şeklinde sonlanmış ve yanlarına takılan sorguçlarla zenginleştirilmiştir.
Kadın başlıklarında mücevherli ve tüylü sorguçlar, sarayda çok yaygın olarak kullanılmıştır. Başlıkta dönemin özelliği yansıtılmıştır.
Daha önce İstanbul Üsküdar’da sergilenen ve Osmanlı’daki Hanım Sultanların tarihsel karakterlerine uygun üretilen bu bebekler, yurt dışında ilk defa sergilendi.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'in katılımıyla New York'ta açılan sergi için Türkmen, bu çalışmanın bir ilk olduğunu, bunun Türkiye'de de dünyada da örneğinin bulunmadığını söyledi.
Bu mühim olay, tarihsel zenginliğimizi, medeniyetimizi sanat aracılığıyla akılda kalıcı ve görünür bir halde dünyaya aktarıyor.